“Zonguldak’ın Ulusal ve Uluslararası Değeri, Tartışılması Gereken Önemli Bir Konu”

Zonguldaklı şehir plancısı Gülsüm Yılmaz; Zonguldak'ın kentleşme sürecini, taşıdığı potansiyelleri ve öncelikli olarak ele alınması gereken temel sorunlarını anlattı.

Öncelikle biraz bize kendinizden, Zonguldak ile olan ilişkinizden bahsedebilir misiniz? Ne kadar süredir aktif olarak Zonguldak’ta çalışıyorsunuz?

Zonguldak doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi yine Zonguldak’ta Mehmet Çelikel Lisesi’nde tamamladım. Mimar Sinan Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden 1991 tarihinde mezun olarak lisans eğitimimi tamamladım.

Zonguldak Belediyesi’nde şehir plancı olarak görev yapmaya başlamam yaklaşık yirmi yıl önceye rastlıyor. Eş zamanlı olarak Karaelmas Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü ile Meslek Yüksek Okulu Yapı Ressamlığı ve Harita ve Maden Ölçme Programı Bölümlerinde öğretim görevlisi olarak “İmar Bilgisi” ve “Planlama” dersleri verdim. 2000 yılında Zonguldak Valiliğince yaptırılan “Ahşap Prefabrik Deprem Evleri” projesi koordinatörü olarak Bolu ve Düzce’ de geçici görevle çalıştım. Şehir Plancıları Odası Zonguldak Temsilciliği’nde; temsilci, temsilci yardımcısı ve mesleki denetim görevlisi olarak muhtelif zamanlarda hizmet verdim. Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu yerel üyesi olarak halen görev yapmaktayım. Çeşitli sivil toplum örgütlerinde üyeliklerim var. Üç dönem Zonguldak Kent Konseyi Genel Sekreterliğini yürüttüm. “Zonguldak Lavuar Koruma Alanı ve Çevresi Koruma, Planlama, Kentsel Tasarım, Mimarlık ve Peyzaj Düzenleme Proje Yarışması”nın raportörlüğünü yürüttüm. Deneyim ve bilgi birikimim ile muhtelif mahkemelerde sıkça bilirkişilik yapmaktayım.

Bir plancı gözünden Zonguldak’ın kentleşme sürecini anlatabilir misiniz? Bir sanayi şehri olarak kurulmuş Zonguldak’ta, 19. YY’da sanayideki gelişimin fizik mekan üzerine yansıması nasıl oldu? Şehircilik açısından bakıldığında bu süreçte öne çıkan belirli kırılma noktaları neler?

Zonguldak kentinin geçmişinde ve şekillenmesinde bölgedeki kömür üretiminin yeri ve önemi oldukça büyük. Zonguldak; kömüre dayalı tesislerin ve işletme birimlerinin kurulması sonrasında bölgede hızla artan nüfusun ihtiyaçları doğrultusunda yapılan işçi konutları ve diğer kentsel fonksiyonlar ile kurgulanarak yapılaşmış, diğer bir deyişle kömür ile var olmuş bir sanayi kenti. Kömür üretiminin öncelikli ele alınması ve kömür yan sanayii ile ülke ekonomisinin önemli bir payına sahip olan kentimiz, yıllarca ülke sanayinin lokomotifi olarak anıldı. 

Kömürün bulunması ve işletilmeye karar verilmesi sonrasında birbiri ardına açılan kömür ocakları sebebiyle baş gösteren ekonomik ve sosyal koşullar, maden ocaklarının açıldığı sahalarda plansızca kendiliğinden oluşan yerleşim birimlerinin de aynı hızla artmasına sebep olmuş. 1893’de Zonguldak limanı mendireğinin inşası ile faaliyet sahası daha da genişleyen Zonguldak mevkinin nüfusu ve bina sayısı hızla çoğaldığından, tarihi Zonguldak’a oranla çok eski olan Gaca Köyü, konumunu muhafaza etmiş, Elvan Köyü’nün mahallesi olan Zonguldak mevkii hızla büyüyerek, 1899 yılında kaza olmuş. Zonguldak 1920 yılına kadar kaza teşkilatı olarak yönetilmiş; ancak maden cevherinin üretimi ve satışı arttıkça, daha doğrusu ekonomik koşullara şartlara paralel olarak şehirde nüfus ve yapı adedi de engellenemeden arttığından, Haziran 1920’de kaza sınıfından çıkarılarak mutasarrıflık* sınıfına alınmış.

Kurtuluş Savaşı sonrasında Cumhuriyet ile birlikte havza hak ettiği önemi görünce 1920’de Büyük Millet Meclisi; Zonguldak’ı mutasarrıflık haline getirmiş. Zonguldak 1 Nisan 1924 tarihinde Cumhuriyet sonrası kurulan ilk ildir. Dolayısıyla kentsel yerleşimi etkileyen kırılma noktasının başlangıcı, bölgeye kömür üretimi için akın eden yerli ve yabancı iş gücünün acil barınma ihtiyacıyla olmuş. Bölgede yaşamaya başlayan Fransızlar kendi mahallelerini kurarak yaşam alanlarını oluşturmuşlar ve kentin muhtelif bölgelerine yerleşmişler. 1940 yılında bütün kömür havzasının devletleştirilmesi de, Zonguldak Maden Ocakları’nın devlet eliyle tasarlanan ve doğrudan doğruya bütün Türkiye’ye kaynak aktarmaya başlayan bir sanayi bölgesi olmasına neden olmuş.

*Mutasarrıflık: ilden küçük, kazadan büyük yer

“Kent hayatı ile maden sahaları ve vahşi doğanın iç içe olması, bir başka kentte kolaylıkla görülemeyecek bir özellik.”


Zonguldak tarih içerisinde yoğun göç almış bir kent. Bu doğrultuda Cumhuriyet Dönemi ile gelen işçi konutları, lojmanlar dikkat çeken projeler. Konut sunumu bu kentte nasıl bir süreçten geçmiş? Lojman projeleri dışında, topoğrafya açısından sıkıntılı bir yöre olan Zonguldak’ın kent dokusuna bu yoğun göç dalgası nasıl yansımış?

Zonguldak “maden kenti” kimliğiyle, Türkiye için önemli bir odak noktası olmuş ve farklı yerlerden göç almaya başlamış. Böylece farklı kimlikler, farklı konut dokularıyla kente yansımıştır. Kent hayatı ile maden sahaları ve vahşi doğanın iç içe olması, bir başka kentte kolaylıkla görülemeyecek bir özelliktir.

Havza-i Fahmiyye Kanunu ile gelen yasal düzenlemelerle arazi mülkiyetinin çok büyük kısmı hazine mülkiyetinde bırakıldı. 1960-1985 arası TTK’ya yüksek sayıda işçi alımları sonucu kentsel alana gelen nüfus, daha çok kamuya ait araziler üzerinde, düzensiz ve kaçak bir gelişme gösterdi. Zonguldak Belediyesine ait ilk imar planı, 1953 yılında hazırlanmıştır. 1587 sayılı İmar Yasası’nın çıkması ve İmar ve İskân Bakanlığı’nın kurulması sonrası, bu bakanlığın bölge planlama dairesince 1964 yılında Zonguldak alt bölgesi planı yapıldı. Bu plan Türkiye’deki ilk metropolitan plan olarak biliniyor. Zonguldak kent bütünü imar planları ise ilk olarak 1970’li yıllarda hazırlanmaya başlanmış ve plan onayı 1984 yılına kadar tamamlanmış.

Zonguldak Belediyesi 1970’li yılların başında İller Bankası’na yeni bir imar planı yapılması istemiyle başvurmuş. İller Bankası, değerlendirmelerini yalnızca Zonguldak için değil, artık bir bütün olarak yaşayan Kozlu, Kilimli ve Çatalağzı yerleşimlerini de ele alarak yapmış. Bu yüzden bu planlamanın yarışma yoluyla elde edilmesi hedeflenmiş. 1971 yılında, “Metropolitan Zonguldak Belediyeler Birliği” adıyla planlama ve bu planı uygulama amaçlı bir birlik kurulmuş ve planın yapılacağı alana da, bazı kriterler çerçevesinde “Zonguldak Metropolitan Alanı (ZMA)” denmesi uygun görülmüş. ZMA’ya ait imar planlarında topoğrafik yapıya uyumlu ve az katlı yerleşim yerleri planlanmış, ayrıca aynı planlarla tasman etkisi olabilecek alanların da tespiti yapılarak, bölgesel olarak alınacak tedbirleri içeren plan notları ile konut tipolojisi belirlenmiş.

Kömür; hem kent kültürünü ve sosyal yapıyı hem de kentin temel ekonomisini doğrudan etkilemiş. Kömürle var olan bütün bu kentsel evrilme süreci, mekansal olarak bugüne bile izlerini bırakmış. Ancak kömür üretiminin öncelikli ele alınması, bunun yanı sıra bölgeye çalışmak için gelen insanların yaşam-konut alanlarının hep ikinci planda kalması Zonguldak’ta kentsel açıdan birçok sorunun oluşmasına neden olmuş ve bu sorunlar birikerek günümüze kadar gelmiş.

Zonguldak endüstriyel miras açısından oldukça zengin bir kent. Endüstriyel yapıların yanında okullar, sinema yapıları gibi sanayileşme ile gelen birimler de var. Bu mekanların mevcut durumları hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz? Korunan yapılar hangi statüde korunuyor, günümüzde nasıl kullanılıyor?

Zonguldak’ın ulusal ve uluslararası değeri tartışılması gereken önemli bir konudur. Kentin oluşumu tamamen kömür ve kömüre dayalı endüstriye bağlı olduğu için tekil bir örnek teşkil ediyor. Sit alanı dışında Zonguldak’ta muhtelif yerlerde, dönem kültürünü simgeleyen sivil mimarlık örneği tescilli Fransız yapıları ile idari, dinsel, endüstriyel ve ticari, doğal varlık gruplarına giren bir çok tescilli bina ve ağaç da yer alıyor. Fransızların etkisiyle şekillenen sosyal hayata hizmet eden yapı ve binalar, günümüzde de kullanılıyor. B tipi Mühendisler Lokali, Tabibler Odası Lokali, Deniz Kulübü, Eski Halk Evi bu yapılara birer örnek.Bu yapılar arasında tescil edilenler olduğu gibi, koruma altına alınmamış ve hala kullanımda olan birçok yapı da var ve yıpranmış olanlar aslına sadık kalınmadan yapılan bir takım eklenti ve müdahaleler sonucu endüstriyel miras niteliğini kaybetmek üzere. Kent bütünü için hazırlanmış tam teşekküllü bir kültür ve tabiat varlığı envanteri dosyası mevcut olmadığı gibi, endüstriyel miras niteliği taşıdığı tespit edilmiş yapı envanteri de oluşturulamamış. Fonksiyonel olarak işlevini yitirmiş olup, kent belleğinde yerleşmiş, kentsel yerleşime ve siluete etkisi olan bir çok bina ve yapı, koruma altına alınamadığından maalesef hızla yok oluyor. Tescile konu olanlar da inşaat maliyetleri ve rant kaygısı ile koruma kullanma dengesi kapsamında restore edilerek yeniden fonksiyonlandırılabilmesine imkan sağlayan koruma mevzuatından habersiz olunması sebebiyle korunamamakta ve gittikçe daha köhne ve izbe hale dönüşüyor.

Endüstri mirasına sahip olan dünya şehirleri bu potansiyellerini kültürel ve turistik yatırımlar olarak değerlendiriyor. Belediyenin bu konuda ileriye dönük bir stratejisi var mı? Bu birimlerin değerlendirilmesi konusunda bizi bilgilendirebilir misiniz?

Zonguldak kent merkezinde bulunan ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Karabük Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nca değerlendirmesi sonucunda, 08.12.2006 tarih ve 335 sayılı kararla endüstriyel miras olarak tescil edilen lavuar alanı için; 2010 yılı şubat ayında “Zonguldak Lavuar Koruma Alanı ve Çevresi Koruma, Planlama, Kentsel Tasarım, Mimarlık ve Peyzaj Düzenleme Proje Yarışması” düzenlendi. Kent için yeni bir kurgu yaratmaya çalışan, yeşil alan düzenlenmesi ve yaya yollarının sürekliliğine önem veren, farklı kotları kullanan bir proje jüri üyelerince oy birliği ile birinciliğe layık bulundu.

Bu süreç içerisinde, iyiden iyiye harabe görünümü alan ve endüstriyel özelliğinin büyük kısmını yitiren alan, geçen zaman içerisinde kent için sorun teşkil eden bir alan haline dönüştü. Görsel açıdan getirdiği kirliliğin yanı sıra güvenlik açısından da sorunlu bir bölge halini aldı. Lavuar Alanı; topoğrafik engeller ve doğal eşikler sebebiyle sıkışmış bir kent görüntüsü olan Zonguldak’ta yoğun yapılaşmanın etkisini azaltacak açık ve yeşil alanların ve kentte eksikliği hissedilen sosyal donatıların yer bulacağı bir hale dönüşebilecek ve bu anlamda kenti rahatlatacak konuma ve özelliğe sahip, merkezdeki tek alandır. Projenin uygulanması adına hala mülkiyete ilişkin sorunların çözümlenmesi için çalışılıyor.

Bir de kent merkezinde, Gazipaşa Caddesi üzerinde bulunan mülkiyeti Tekel İdaresi’ne aitken sonradan bu kuruluşun özelleştirilmesi sonucu Hazine’ye devredilen ve daha sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın talebi üzerine 2004 yılında Bakanlık’ın Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne tahsis ettiği bir yapı var. Bu tescilli taşınmazın rölöve, restorasyon, restütisyon projeleri yapıldı, şu anda yapı “Güzel Sanatlar Galerisi” olarak kullanılıyor.

Belediyemiz dışında Valilik tarafından da kent bütününde endüstri mirası olarak yer alan birçok yapının koruma-kullanma dengesi gözetilerek geri kazanılabilmesi için çeşitli çalışmalar yapılıyor. Zonguldak’ta bir alan planlaması yapılarak, kent bütünündeki endüstriyel yapıların dönüşümü ile ilgili bir strateji belirlenmesine ihtiyaç var.

“Zonguldak’ın kentsel gelişimine katkı sağlayacak alternatif projeler gerekiyor.”


Sizce Zonguldak’ta şu anda odaklanılması gereken öncelikli sorunlar nedir?

Mülkiyet sorunundan, hava kirliliğine; ulaşımdan, olumsuz topoğrafik eşiklere; jeomorfolojik yapıdan ve maden çıkarımından kaynaklı yerüstü hareketlerinden, düzensiz kıyı profiline her türlü olumsuz kentsel eşiğin yer aldığı kentimizi yeniden kalkındıracak ve ülke ekonomisinde hak ettiği yerine yeniden kavuşmasını sağlayacak bir takım girişimlere ve yönetimsel, yetkisel mevzuat değişikliklerine ihtiyaç var.

Kömürün bulunmasıyla birlikte hızla büyümeye başlamış olan kentte, 1960-1985 arası Türkiye Taşkömürleri Kurumu’na yüksek sayıda işçi alımları sonucu kentsel alana gelen nüfusun konut ihtiyaçları hızlı bir şekilde oluşmuş ve özel mülkiyeti sınırlandıran bölgeye ilişkin yasal düzenlemelere rağmen, yerleşim ağırlıklı olarak kamuya ait araziler üzerinde plansız olarak gerçekleşmiş. 1985 yılında çıkan 2981/3290/3366 sayılı yasa kapsamında Zonguldak kentinde yaklaşık on bir bin civarında tapu tahsis belgesi başvurusu bulunuyor, kent bütünüyle kıyaslandığında bu oldukça yüksek bir sayı. 27.03.2015 tarihinde kabul edilen ve 07.04.2015 tarih ve 29319 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6637 nolu “bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun, 5/6/1986 tarihli ve 3303 sayılı taşkömürü havzasındaki taşınmaz malların iktisabına dair kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikler ve ek fıkrayı içeren 25. maddesi gereği, “Milli Emlak Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğü’nün ortak çalışmaları sonucu tapu dağıtılacaktır” hükmü getirildi. Bölgede tapu tahsis belgesine sahip olanlara, imar uygulaması yapılmaksızın bulundukları yerin tapusunun verilebilmesini sağlayacak bu yasal düzenlemenin uygulanması için Kadastro Müdürlüğü tarafından çalışmalara başlandı.
Kentimizin planlı bir şekilde büyümesini sağlayabilmek, çağdaş ve modern bir görünüme, sağlıklı yaşam koşullarına kavuşturabilmek, ülke ve bölge ölçeğinde alınan kararlara paralel olarak gelişmesine yön verebilmek; mülkiyet sorununu çözmek suretiyle yeni ve ilkeli bir planlamayla mümkün olabilir.

2B alanları Maliye Hazinesi adına tapuya tescil edilmekle birlikte, tasarruf yetkisi de Maliye Hazinesi’ne ait. Zonguldak Merkez’de 2963 adet taşınmaz için, 4827 kişinin, 2B kapsamındaki alanları satın alma başvurusunun yapıldığı biliniyor. 2B yasası gereği orman dışına çıkarılan alanlarda Islah İmar Planı ve uygulamalarına imkân tanınması, Bakanlıklar arası koordinasyon sıkıntısını gidermek amacıyla 2B alanlarında plan yapma ve uygulama yetkilerinin Belediyelere devri hususunda gerekli yasal düzenlemelerin yapılması kentsel dönüşüm süreci için büyük önem taşıyor.

Zonguldak kent merkezinde arazi yapısı oldukça sarp ve bozuktur. Tüm Karadeniz Bölgesi’nden farklı olarak Zonguldak’ta topografya hemen deniz kıyısından itibaren sarp bir şekilde yükselir. Bu bozuk topografya ve mülkiyet durumunun getirdiği hızlı ve plansız yerleşme nedeni ile kentteki alt yapı sorunları da aynı hızla büyüyerek çözümsüz hale gelmiş. Olumsuz topoğrafik eşikler dışında, jeomorfolojik yapı ve tasman denilen, maden çıkarımından kaynaklı yerüstü hareketleri üzerine düzensiz kıyı profili de yerleşimi olumsuz yönde etkiliyor ve yaşam kalitesini düşürüyor. Kentleşme sürecini olumsuz etkileyen bu kentsel eşikler sebebiyle, kentimizde yapılan her türlü alt yapı çalışması, diğer illerden farklı olarak oldukça maliyetli ve son derece zorlu koşullarda gerçekleşiyor. Zaman, iş gücü, teknik ekipman ve maliyet açısından diğer illere kıyasla çok daha güç olan hizmetlerin yapılabilmesi için, bahse konu zorlukların göz önünde bulundurularak İller Bankası katkı paylarının da bu oranda yüksek tutulması gerekir.

Bunların yanı sıra Zonguldak’ın ulusal ve uluslararası değeri tartışılması gereken önemli bir konu. Kentin oluşumu tamamen kömür ve kömüre dayalı endüstriye bağlı olduğu için Zonguldak, tekil bir örnek teşkil ediyor. Son otuz yılda önem kazanan yeni bir disiplin olan endüstri arkeolojisi mirası, UNESCO’nun dünya mirası listesinde yaptığı tanıma göre sadece fabrika ve imalathanelerden oluşmamakta, aynı zamanda kanallar, demiryolları, köprüler, ulaşım araçları, güç kaynakları ve işletme yerleşimleri gibi döneme ait teknolojilerle üretilen sosyal ve teknolojik başarıları da kapsamaktadır. Dolayısıyla, yaşayan bir maden müzesi temasıyla, kömür ve tarih kokan bir endüstriyel kent konsepti ile Zonguldak; dünya miras listesinde hakettiği yeri alacaktır.

Bu amaca yönelik olarak Kalkınma Ajansı ve Üniversite ile işbirliği sağlanarak hazırlanacak projelere, Bakanlık düzeyinde gerekli maddi destek sağlanması ve idari düzenlemelerin yapılması önemli. Ülke sanayi tarihinde önemli yer etmiş kentimize ait her türlü sanayi yapı ve altyapı tesislerinin korunması ile ilgili yasal düzenlemeler yapılması ve endüstriyel değerlerin kent belleğindeki etkilerini kaybetmeden yenilenmesi büyük önem taşıyor.

Enerji kapsamında yatırımların yoğunlaştırıldığı bölgemizde hava ve çevre kirliliği, insan sağlığını ve yerleşimi tehdit edecek boyutta. Yaşam kalitesini düşüren ve kentsel gelişmeyi engelleyen enerji yatırımları çerçevesinde yapılan termik santral ve enerji tesislerinin filtrasyon sistemleri yeterli değil. Termik santrallerin yarattığı insan sağlığını tehdit eden unsurların izole edilmesi, hava kalitesinin artırılması için gerekli önlemlerin alınması ve bölgesel ısınma projelerinin geliştirilmesi hususunda yetki paylaşımı ve yasal düzenlemelerin yapılandırılması gerekiyor. Ayrıca bölgemizdeki enerji yatırımlarının fazlalığı fırsata dönüştürülmeli. Mevcut termik santrallerin atık ısısından faydalanılarak, konutların ısıtılmasını sağlayacak bölgesel ısıtma sistemine ait projeler üretilmeli ve hava kirliliğinin önlenmesi için radikal kararlar alınmalı.

Son olarak da Cumhuriyet’in ilk kenti ve sanayinin lokomotifi olarak ülke tarihindeki önemi ile bölgenin zengin coğrafi özellikleri göz önüne alınarak, Zonguldak’ın kentsel gelişimine katkı sağlayacak alternatif projeler gerekiyor.

Şehrin mevcut sosyal yapısı ile fizik mekan arasında günümüzde nasıl bir ilişki mevcut? Kent değerleri hakkında Zonguldak halkının bilinç sahibi olduğunu düşünüyor musunuz? Halk karar alma süreçlerinde ne kadar yer alabiliyor, yerel yönetimin katılımcı süreçlere yaklaşımı nasıl?

Kömürün bulunması ile birlikte gelen kentleşme sebebiyle kozmopolit bir kent nüfusuna sahip şehrimizde, toplumsal yapı sürekli değişim halinde. Dikey sosyal yapı olarak tanımlayacağımız, sınıflar arası ve sınıf içi ilişkiler ile bu ilişkileri düzenleyen toplumsal kural ve kurumları kapsayan toplumsal tabakalaşmanın fizik mekana yansıdığı (mühendis lojmanları, işçi pavyonları vb.) enteresan şehirlerden biridir kentimiz. Kent değerleri hakkında kent halkının bilinç sahibi olduğunu düşünüyorum. Bunda sivil toplum örgütlerinin ve meslek odalarının payı büyük. Ancak bu bilinç yakın bir zamanda oluştu diyebilirim. Zira, son dönemlerde dünya kültürel miras kavramlarına eklenen yeni tanımlar ile kent dinamiğini oluşturan potansiyel değerlerle iç içe yaşayan halkın kültürel yapısını buluşturan Mimarlar Odası’nın çabalarını göz ardı edemeyiz. Kent bazında “Endüstri Mirası”, “Kültürel Peyzaj”, “Alan Yönetimi” “Cumhuriyet Mimari Mirası” gibi kavramların altını dolduran birçok değerle iç içe yaşıyor olmamız bir şans. Son dönemlerde Valilik himayesinde başlatılan ve bana göre bir “alan yönetimi” ve” turizm master planı” olarak nitelendirilebilecek çok yönlü bir çalışma söz konusu. Bu çalışmaların kapsadığı projelendirme süreci ve tamamlanma aşaması sonrasında kent potansiyellerinin değerinin daha da çok anlaşılacağı inancındayım. Belediyemiz; önemli kentsel konulardaki karar alma süreçlerinde sivil toplum örgütlerinin düşüncelerine ve katılımına önem veriyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın