“Serbestçe Çizim ile Gelen Özgür Düşünceyi Geri Kazanmak”

Mimar ve Library Illustrazioni websitesinin kurucusu Emanuele Piersanti ile mimari görselleştirme üzerine konuştuk.

2014 yılından beri, mimari görselleştirme ve sanat arasındaki sınırda yer alan, çarpıcı ve düşünce üreten işleri biriktirip, mimari görselleştirme sanatının kaybettiği zemini yeniden kurmaya çalışan, meslekten gelenler için -özellikle instagram hesabı– görsel bir ziyafet olan LIBRARY üzerine, sitenin kurucusu Emanuele Piersanti ile çok kısa bir söyleşi yaptık.

Biraz kendinden ve Library projesinin ortaya çıkışından bahseder misin?

Emanuele Piersanti: Pescara Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun bir mimarım. Mezun olduktan sonra Avrupa’nın çeşitli kentlerinde çalıştım, şimdi Paris’te yaşıyor ve çalışıyorum. Library, 2014 yılının kasım ayında, dönem sonu sınavların verdiği bıkkınlık ve mimari üretimde teknoloji kullanımına dair duyduğum hoşnutsuzluğun birleşiminden doğdu. Bu hoşnutsuzluğu, herhangi bir mekanizmadan bağımsız mimari üretimin giderek yok olması, 3B görselleştirmenin kâğıt ve kaleminin önüne geçmiş olması ve gün geçtikçe sanatsal arzın üstünün daha da örtülmesi olarak özetleyebilirim.

Böylelikle, mimari temsilin genç yeteneklerine ve kendini marka olarak geliştirmiş deneyimli kişilere bir vitrin oluşturabilmek fikriyle bu projeye başladım. Zamanla, internette çok ilgi gördü ancak en çok arkadaş ve meslektaşlarımın da dahil olması ile “Library: illustrazioni non illustri” adı altında gelişmeye başladı.


Lucie Palombi’nin Hand Made isimli çalışması.

Seçim süreci nasıl işliyor, herhangi bir işin Library’de yer alıp almayacağına nasıl karar veriyorsun?

Seçim yaparken yalnızca görselliğe bakmıyoruz; kullanılan tekniğin hususi özellikleri, ayrıntılara verilen önem, kışkırtıcılık, çağrışımlar, bitmiş bir ürün olmaya değil yeni fikirlere odaklanan bir üretim olması gibi özelliklere sahip işleri yayınlamaya özen gösteriyoruz. Dünyanın dört bir yanından çok miktarda görselleştirme geliyor siteye. İlk olarak, işin görsel etkisi, teknik becerisi ve renk kullanımı üzerinden hızlıca eleme yapılıyor. İkinci turda ise metin ve grafik anlatı arasındaki uyuma bakılıyor.

Sayfada genç mimar ve öğrencilere özel bir yer ayılmış durumda. Bunun nedeni, görselleştirme alanındaki yeniliklerin genelde yeni jenerasyondan kaynaklanıyor olması mı?

Aldo Rossi, Giorgio Grassi, Walter Gropius gibi ustalar, görselleştirmeyi tamamen kişisel ve özgün fikirlerin temsili için kullandılar. Bence, görselleştirmenin temelinde yatması gereken şey de bu. Bu düşünceden yola çıkarak, yeni fikirlerin olduğu gibi görsel inovasyonun da kaynağı tabii ki genç mimarlar ve öğrencilerdir.

Graphic Pattern adı altında yayınladığınız proje/görselleştirme derlemesinin amacının “…sanatsal/mimari düşüncenin evrimini anlamak…” olduğunu belirtiyorsun. Peki, mimari görselleştirmenin de hala evrildiğini düşünüyor musun?

Genç mimar ve öğrencilerin işlerinden oluşan bir derleme olan Graphic Pattern, grafik temsile dair yeni değerler oluşturmak, çağcıl/güncel olmanın bağımlılık yapan mantığından sıyrılmak ve her tasarımcıyı kendine has özellikleri ile ancak ahenkli bir bütünlük içinde dışa vurmayı amaçlıyor.

Evet, mimari temsil dönüşüyor. Library’yi kurduğum ilk yıllarda da görüyordum, 3,5 yıl sonra bugün de görebiliyorum. Mimari temsilin klasikleri sayılabilecek işlere modern bir bilinç ile seslenen, seleflerinden çok daha üstün araçlar ile üretilen ve sürekliliği olan bir gelişme var.


Herbert Bayer, Walter Gropius’un Weimar Bauhaus’taki çalışma odasının izometrik çizimi.

Görselleştirme sanatının mimari üretimdeki rolü hakkında ne düşünüyorsun

Mimari üretimin iki aşamasında, görselleştirmenin çok önemli bir konumu olduğunu düşünüyorum: konsept ve son proje. Görselleştirme, projenin konsept aşamalarında düşüncelerini sürekli kataloglayan mimara bu fikirlerden bir silsile oluşturmak ve yeni yeni fikirler üretmek üzere heyecanlandırabilmeli. Üretimin son aşamasında ise, görselleştirme aslında kâğıt üzerinde son derece teknik bir projenin “satılması” için kullanılıyor. Bu görselleştirme, projeyi alan, gözlemleyen veya işverenin sahiplenme, yeni fikirler üretme ve anlaması için anahtar bir rol oynuyor. Son ürün (yapının kendisi) aynı olsa bile, onun farklı temsilleri, kullanıcıda bambaşka fikirler oluşması ve algılama biçimleri doğmasını sağlayacaktır.

Bir çeşit mekan olan Library’deki araştırmalar ile yapmaya çalıştığımız şey de bu aslında.  Mevcut mimari/grafik temsil akımını dönüştürmek, mimari ile arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmek, geçmişte sahip olduğumuz, serbestçe çizme eylemi ile gelen özgür düşünceyi geri kazanmak…

Library’yi aşağıdaki hesaplardan takip edebilirsiniz:

Etiketler

1 Yorum

  • serkan-yetgin says:

    Çok ince dokunuşları olan, her cümlesini keyifle okuduğum bu yazıyı paylaştığınız için teşekkür ederim. Gezip aktardığınız her mekan ile ilgili temennilerinize, eleştirilerinize katılıyor ve orası için yazılmış bu yazının oradakiler tarafından henüz geç kalmadan bir uyarı niteliğinde okunmasını diliyorum. Mücadelelerle kurtarılmış, iyileştirilmiş bir dokunun hoyratça harcanan bir miras, para eden bir antika gibi muamele görüyor olmasını son ziyaretimde ben de yadırgamıştım. Yetmişli yıllardan bu güne, sokak rehabilitasyonu adına ahşap dokulu sticker baskılar ve parlak harflerle yapılan müdahalelerden, ya da ”Safranbolu Evi” temalı niteliksiz üretimlerden çok daha fazlasının yapılabiliyor olması gerekirdi.

    Not : Fakültenin adında yazım hatası olmalı, doğrusu Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi

Bir yanıt yazın