“Eski Plan Notları Bugün Gerçekçiliğini Yitirdi, Bodrum Artık Yazlık Bir Yer Değil”

Laçin Karaöz, Süper Kent Bodrum dosyası kapsamındaki ikinci söyleşisini, 6 yıldır Ortakent'te yaşayan Ankaralı mimar Murat Artu ile yaptı.

Laçin Karaöz: Murat Bey, Bodrum’un mevcuttaki imar planı yapıldığı günden beri tartışılıyor. Mevcut imar planı ile ilgili bilgi verir misiniz?

Murat Artu: Ayrıntıları ile çalışılmamış ama bütün ayrıntılara keyfi karar veren, müdahale eden bir plan. Bu plan, coğrafyaya, bölgede yaşayanlara ve yerelliğe hiç aldırmadan tek kişilik bir plancı tahakkümü olarak ortaya kondu.

İmar planının 4 aşaması var, 100,000’lik plan, bölge planı ve ulaşım çalışmasıdır. Bu nedenle 1/100.000’de yapısal kararlar oluşturulmamalıdır. Esnek yapılmalı ve kendisinden sonra gelecek planların önünü açmalıdır. Ulaşım ve bölgesel planlama kararları dışında ayrıntıya girilmemelidir. Detaylı çalışılmaya ve içinde barındırdığı çelişkilerin çözülmesine olanak sağlamalıdır. Çünkü ardından gelecek planların 1/100.000’e uyma zorunluluğu var.

Ardından 25.000’lik plan gelir. Bunlardan sonra yerel belediyenin yaptıracağı 5.000 ve 1.000 ölçekli planlar gelir, bu planlar ada-parsel bazındadır, uygulama planlarıdır. Belediye kanalı ile yaptırılmasının nedeni o coğrafyada belediye ve yerel halkın, kendi dar alanlarında konuya daha hakim olması, halkın itiraz hakkı olması ve kendi yaşam alanlarında yapılacak planla ilgili katılımlarına hak tanınmasıdır.

Oysa Muğla’nın 100.000’lik planı, ulaşım ve bölgesel planlama kriterlerine ek olarak 1/1000 yapısal kararları da içeren bir anlayışla hazırlandı. Bu nedenle, halkın ve belediyelerin yetkileri ellerinden alınmıştır.

Proje ilerledikçe gelişmesi gerekirken, çok ayrıntılı 100.000’lik plan yüzünden gelişimin önü kapandı. Projelerin etaplar halinde planlanmasının nedeni her etap ve ölçekte farklı problemlere çözüm aranmasıdır. Konu bir ölçek ve büyütme sorunu değil. Her ölçek ve etabın sorunsalları farklı. Etapları bir ölçek sorunu olarak algılarsanız çizimi büyütürken düşünceyi küçültürsünüz.

Aynı plancı, bir yıldan kısa bir zamanda Muğla, Aydın ve Denizli’nin 1/100.000 planlarını hazırladı. 100.000’lik planda, ada bazında yapı emsallerini dahi belirlediğini düşünürsek bu kadar büyük bir alana nasıl hakim olabildiği sorusu akla geliyor. Bırakın 3 kenti, sadece Muğla’da Bodrum’a bağlı 11 belediye vardı. Ben sorayım, Bodrum’un imar planı sizce kaç kişi ile ne kadar zamanda yapılır?

Bu kadar tanımlı olmasına rağmen planlarda tanımsız bırakılan yerler de var.

En kötü plan plansızlıktan iyidir diye bir söylem vardır. Eğer bu fikir doğru olsaydı gecekondu yerleşkelerinin TOKİ yerleşkelerinden daha kötü olması gerekirdi. Ben gecekonduları tercih ederim. Bodrum’daki bazı belediyeler, 25.000’lik planları hazırlatırken, 100.000’deki kararlardan farklı bir karar veremeyeceği ve 100.000’lik plan karalarını da uygulamak istemediği ve de uygulayamayacağı için, bazı alanları bilinçli olarak plansız bıraktı.

“… [D]evlet ile çalışacaksanız, tek yol var, o da ihale yöntemi. Kalite ve nitelik göz ardı edilerek planlamayı ucuza mal etmek ana kriter oluyor”

Planı hazırlayacak plancı nasıl seçiliyor?

Mimarlık, planlama, tıp ve hukuk gibi disiplinlerde ihale olmaz. Oysa Türkiye’de mimarlık ve plancılık ihale usulü ile yapılıyor. En düşük bedele vermek zorunda olduğunuz bir hizmet söz konusu olamaz çünkü bitmiş bir ürün satın almıyorsunuz. O işi verdiğinizde henüz ne alacağınızı bilmiyorsunuz. Doktoru seçerken ihale açmıyorsunuz bu bir, bir ikincisi doktor sizi hasta olarak tuttukça daha fazla kazanmıyor. O yüzden meslek adamı ile ticaret erbabı arasında bir seçim yapmak zorundasınız. Meslek adamını ihale yolu ile seçemezsiniz. Ancak devlet ile çalışacaksanız, tek yol var, o da ihale yöntemi. Kalite ve nitelik göz ardı edilerek planlamayı ucuza mal etmek ana kriter oluyor. Eğer öyle olmasa, Muğla gibi ülkemizin en önemli turistik ilçelerini barındıran bir ilin planlama işini Kuşadası’nı planlayan biri yapamazdı. Kuşadası’nın geldiği durumu beğenen bir tek kişi var mı? Bu 3 ilin planlama işinin yüzde kaç kırımla kaç liraya yapıldığını da çok merak ediyorum. Bunu araştırsanıza.

Ortakent planında 105 dönümlük bir arazi resmi kurumlar için bir arazi ayrıldı. Bu arazi ile TOKİ’nin bir ilişkisi olup olmayacağı veya nasıl değerlendirileceği belirsiz sanırım.

Devletsiniz; TOKİ’ye diyorsunuz ki: Bodrum’da şurası hazine arazisi orayı sana verdim, bir plan yap, kendi yaptığın planı kendin onayla, sonra projelerini yap. Kendin onayla, kendin yaptır, kendin kabulünü yap. Yasama ve yürütme ve denetim aynı kurumda. TOKİ’nin yaptığı budur.

Arsa devletten, planı kendi hazırlıyor, istediği yoğunluğu veriyor, onay Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yani kendisi onaylıyor, sonra da ihaleye çıkıyor, yapım işini kendi üstlenip müteahhitleri taşeron olarak kullanıyor, inşaatı yaptırıyor ve sonra da kâr ortaklığı vesaire diyerek en az %50’sini alıyor. Ne kadar çok yoğunluk verirsen o kadar çok kâr ediyorsun. O araziler devletin arazisi, yani milletin arazisi.

Ortakent Yahşi’de üniversite dolaylarında büyük bir arazi resmi kurumlara tahsis edildi diye duydum. Belediye, 100.000’lik planları mahkemeye verdi, ama sonra 100.000’liğe uyan 25.000’lik planları hazırlattı, tezatlığa bakın! Plancılar o zaman için, bazı yerleri plansız bırakıyoruz dediler. Resmi kurumlara tahsis edilen o alan da plansız bırakılmıştı.

Bodrum için nasıl bir planlama iyi olurdu?

Mimarlar olarak tabiatın ya da ortamın içinde kaybolan yapılar yapmalıyız, bu ancak belli bir yoğunluk aşılmadığında söz konusu olabilir. Meyilli olan arsalarda % 5-7 aralığının geçilmemesi kanısındayım. Düz arazilerde % 15 olabilir. Beyaz renk çok yanlış… Taş ya da içinde bulunduğu coğrafyanın pastel renkleri olmalı. Pencere kapı oranları gibi plancıların mimar olma heveslerinden ve garipliklerden bahsetmeyeyim.

Son yıllarda Bodrum’da yaz kış oturanların oranı arttı, dolayısıyla mekansal ihtiyaçlar da değişti. Mevcuttaki plan notları güncel ihtiyaçları karşılıyor mu?

Otuz yıl öncesinde biz yazlık konutlar yapıyorduk, devamlı yaşamayacakları için ısıtması olmayan, otel odasının biraz genişi salonu mutfağı olan evler yapıyorduk. Bodrum’un gelişimi yazlık evlerle oldu, Oysa şimdi şartlar ve yaşam değişti. Hiçbir insana, denize bakan güzel manzaralı evi varsa 80x120cm’lik bir pencereden bak diyemezsiniz. Kimse yapmaz. Yapılmadığı zaman kaçak olur, herkes kaçak yaparsa, çok fazla işlenen suç kanun olur. Eski plan notları bugün gerçekçiliğini yitirdi. Bodrum, artık yazlık bir yer değil. Plancılar mimari tasarıma altlık hazırlamakla yükümlüdür, mimari tasarım kararları koymakla değil. Herkes kendi işini yapmalı. Esas mesele kapı pencerede ölçülerinde değil yoğunluk kararlarında. Emsal.

Yakın bir zamanda Muğla büyükşehir oldu, kararı değerlendirir misiniz?

Muğla’nın Büyükşehir belediyesi olması iyi değil. Bir Belediye Meclisi toplantısına katıldım, Bodrum’la ilgili bir karar alınacak, oylamaya sunuluyor. El kaldıranlar Bodrum’da yaşamıyor, Marmaris’ten Datça’dan Fethiye’den, Dalaman’dan Milas’tan Muğla’dan insanlar. Her biri haklı olarak kendi mekanını düşünüyor.

Bodrum Muğla ilinde en büyük nüfuslu ilçe, Muğla merkez 4.sırada. Muğla’nın havalimanı yok, Bodrum’da dış hatlar terminali var. Yazın Bodrum’dan İngiltere’ye günde 19 uçuş var. Bodrum bir metropol gibi. Tüm alt birimler birbirinden çok farklı. Yalıkavak, Yahşi, Turgutreis, Gümüşlük, gibi iklimi farklı topografyaları farklı birimler mevcut.

“Merkez trafikle eziliyor. Otogar merkezi ve trafiği zedelemeden havaalanı yolunda bir terminal olarak planlanmalı kanaatindeyim”

Bodrum’da kışlık nüfus artıyor, buna bağlı ulaşım sıkıntıları da belirmeye başladı. Son birkaç yıldır trafik sorunu yaşamaya başladık. Ulaşımla ilgili neler eksik veya neler yapılabilir?

Bodrum’u kurtaran şey tek merkezli olmamasıdır. Turgutreis, Yalıkavak, Ortakent, vs her biri kendine yeten birimler. Ancak otobüs garajı Bodrum merkezinin içinde. Merkezdeki otogar bir an önce kaldırılmalı. Bodrum’da 11 tane belde var. Bütün bu beldelere gelenler önce merkezin içine giriyor sonra oradan çıkarak dağılıyor. Merkez trafikle eziliyor. Otogar merkezi ve trafiği zedelemeden havaalanı yolunda bir terminal olarak planlanmalı kanaatindeyim.

Son olarak Yalıkavak Marina’yı sormak istiyorum. AVM büyüklüğünde çarşısı olan bir marina buradaki insanları rahatsız etti mi?

Son yıllarda Bodrum’daki en büyük yatırım Yalıkavak Marina. Yalıkavak iklim şartlarına baktığınızda marina yapmak için yanlış bir nokta. Bodrum’da hakim rüzgar Kuzey, Kuzey-Batı, Yalıkavak Kuzey’de yer alıyor, denize çıkmak için en elverişsiz yer. Bugün Bodrum’da denize ilk 50 metrede hiçbir yapı yapamazsınız, havuz bile yapamazsınız planlama kararlarına göre. 50-100 metre arası günübirlik tesis yapabilirsiniz, ancak 100 metreden sonra konaklama (turizm) yapabiliyorsunuz, daha sonra da konut.

İlk 50 metreye havuz bile yapamazken, eğer denizi doldurursanız %20 inşaat hakkı alıyorsunuz! Kanımca Yalıkavak Marina tekneler için yapılmadı, denizi doldurarak %20 inşaat hakkı kazanmak için yapıldı. Gerçekte bu marina deniz kıyısında yapılmış bir AVM’dir. Tekneler AVM’nin mazereti. Zaten tekneler de orada bağlı dururlar ve dışarı çıkamazlar. Tekne konaklama alanı olarak çalışır. Denizcilere uymaz. Marina için uygun yer Yarımada’nın güneyidir. Akdeniz tarafıdır. Ege denizi dalgaları denize çıkmanıza izin vermez.

Marinalar kasaba ile deniz ilişkisini keser, bu nedenle daha uzakta ayrı bir yerleşke olarak tasarlanmalı. Bu durumu Bodrum merkezde çok açık görürsünüz. Halka açık bir alanda, halka kapalı bir mekan yaratıyorsunuz. Kentin merkezinde kentlinin deniz ile ilişkisini kesiyorsunuz. Şimdi Bodrum Marina’nın taşınacağı gibi bir söylenti var. Umarım olur.

Etiketler

Bir yanıt yazın