“Pek çok tipolojide deneyimli olduğumuz için seçim yaparak istediğimiz projeyi alıyoruz”

Sabri Paşayiğit ile ofisi, gündemdeki projeleri keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Aslı Uzunkaya: Kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?

Sabri Paşayiğit: 1977 Kayseri doğumluyum. İlk ve lise öğrenimimi Kayseri’de tamamladım. 1995 yılında üniversite eğitimi için İstanbul’a gelerek Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldum. Eğitimim sırasında başladığım büyük şantiye ve mimarlık ofislerindeki deneyimlerimi mezun olduktan sonra da sürdürdüm. Beş yıllık deneyimim ardından da arkadaşım Zafer Murat ile REM Mimarlık’ı kurduk. 2011 yılında SPDO adını alan mimarlık ve tasarım ofisinin temelleri bu şekilde atılmış oldu. Evliyim ve bir kızım var.

AU: Ofisinizin kuruluş öyküsü nedir? Şu an kaç kişiyle çalışıyorsunuz? Nasıl bir organizasyon şeması var?

SP: Arkadaşım Zafer Murat ile birlikte 2002 yılında kurduğumuz REM Mimarlık’ta çalışmalarımız 2011 yılına kadar devam etti. Arkadaşım ve ortağımın yurtdışına yerleşmesi sebebi ile tekrar bir yapılanma sürecine girdik ve 2011 yılında Sabri Paşayiğit Design Ofis adı ile çalışmalarıma kaldığım yerden devam etmeye başladım.
Türkiye’den olduğu gibi yabancı ülkelerden de ekibime katılmış olan profesyonel mimar ve iç mimar arkadaşlarla tasarım, projelendirme, planlama, uygulama kontrolörlüğü ve danışmanlık servislerini, hem yerel hem de uluslararası projelerde yürütüyoruz.

Ofisimde, iki takım lideri, bir görsel sunum sorumlusu, iki iç mimar diğer 16 mimarla birlikte çalışmakta. Gelen projeler takım liderlerine verilir ve o proje için bir takım oluşturulur.

Şu an için yaklaşık 25 kişilik bir ekibiz. Bu sayıyı gelen proje büyüklükleri doğrultusunda bu yıl sonuna kadar 50 kişiye çıkarmayı hedefliyorum.

Tasarım, planlama ve gelişim sürecinde kaliteyi korumak için İSO 9001 Kalite Yönetim Sistemi belgesini de 2011 yılında aldık.

AU: Ağırlıklı olarak hangi tip projeler üzerinde çalışıyorsunuz? Bu tercih ettiğiniz bir durum mu?

SP: Konut, otel ve karma yapılar şu anda ağırlıklı olarak üzerinde çalıştığımız projeler. Zaten bunu da insanların yaşayış şekillerindeki değişikliğe bağlı olarak sektörün kendisi belirliyor. Talep ne yönde ise proje tiplerinde de o şekilde bir yönelme söz konusu oluyor. Bir dönem, Mortgage’ın da yardımıyla büyük konut projeleri çok ön plandaydı. Daha sonra bu trend yerini alışveriş merkezlerine bıraktı. Şimdi ise tüm bunların bir arada olduğu karma projeler söz konusu. Bize gelen projelerde genelde bu yönde. Ben ve ekip arkadaşlarım zaten pek çok tipolojide çalışmış ve deneyim kazanmış olduğumuz için gelen projeler arasından seçim yaparak istediğimiz projeyi alıyoruz. Böylece istemediğimiz bir projede çalışmamız söz konusu olmuyor.

AU: Güncel projeleriniz neler? Şu an yaptığınız işlerin durumundan memnun musunuz? İleriye dönük planlarınız neler?

SP: Tarsus’ta yapılacak olan büyük bir otel kompleksi projesinin avan projesini henüz teslim ettik. Çok severek çalıştığımız, üzerinde özgürce tasarım yapabildiğimiz bir proje oldu. Bunun dışında konut, ofis, otel ve karma yapılardan oluşan birçok proje var elimizde. Yurtdışında, Kuzey Irak’ta yapılacak olan karma bir proje var.

Evet, işlerin durumundan memnunum. Detaylarının iyi oluşturulduğunu umduğumuz kentsel dönüşüm ve mütekabiliyet yasalarının sektörde daha olumlu sonuçlar doğuracağını düşünüyorum.

İleriye dönük olarak, devam eden yurtiçi projelerimizin yanı sıra yurtdışında hedeflediğimiz bölgelerdeki projelerde yer almak var. Bununla ilgili olarak da o bölgelerde çalışmalarımız devam ediyor.

AU: Erciyes Kış Olimpiyatları ile ilgili yaptığınız projeler şu an ne aşamada?

SP: Erciyes Kış Olimpiyatları için Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin Avusturyalı firmalarla ortak projeleri var. Çalışmalar bu pistin Türkiye’deki en büyük pist olması yönünde sürüyor. Bugün itibariyle pistin %70’lik bir kısmı tamamlandı. Ayrıca bu pistin diğerlerinden farkı yılın beş ayında pistte kar kalabilecek teknolojinin kullanılmış olması.

Bunlara ek olarak benim de şu an üzerinde çalıştığım bir otel projesi var. Kayseri Merkez’de yer alan proje, Erciyes Dağı’ na manzaralı bir şekilde konumlanmış beş yıldızlı, 520 yataklı bir otel projesi.

Kayseri’nin İstanbul’a havayolu ile Ankara’ya ise hem kara hem de havayolu ile olan ulaşım kolaylığı nedeni ile Kayseri Merkez’de bu oteli yapmayı planladık. Zaten Merkez ile Erciyes arasındaki mesafe de buna uygun.

AU: Üniversite kampüsleri üzerine projeleriniz var. Çoğu davetli yarışmalar sonu oluşan projeler. Bu konu ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?

SP: Kentlerimizdeki yapılı çevrenin genel niteliğini arttırma amacı ile, özellikle kamu binalarının yarışma yoluyla yapılması gerektiği düşüncesindeyim. Kampüs projesi yarışmalarında var olma sebebim de buna katkı koymak adına olmuştur.

Örnek verecek olursak; Melikşah Üniversitesi, Burç Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı tarafından 2007 yılı sonunda açılmış davetli bir yarışmadır. Tasarımın üç ay süren planlama sürecinde, öğretim üyeleri ile birlikte İstanbul ve Avrupa’daki özel üniversitelerin donanım ve kapasite istatistikleri çıkartılmış, öngörülen verilerle karşılaştırmalar yapılmış, öğrenci kapasitesi, hizmet türleri, hacim, adet, boyut kararları verilerek ihtiyaca ve bölgeye uygun bir yapı elde edilmeye çalışılmıştır.

AU: Erenköy Kentsel Tasarım Projesi Anadolu Yakası’nda yürütülen büyük gayrimenkul projelerinden birisi. Proje şu an ne aşamada?

SP: Erenköy Kentsel Tasarım projesi , kentsel dönüşüm projelerine örnek teşkil edecek bir proje. Bütün kat malikleri toplanarak bir dernek ve mütevelli heyeti oluşturuyor, kendi şartlarını belirliyorlar ve müteahhit firmalardan teklifleri alıyorlar. Ne istediğini bilen ve doğru anlamdaki kentsel dönüşümün gerekliliğine inanan kat maliklerinin seçimi doğrultusunda SPDO’nun Eroğlu İnşaat ile birlikte imar şartlarına uygun olarak planladığı proje şu an belediye ve Bayındırlık İskan Bakalnlığı’nda incelenme aşamasında.

AU: Ağırlıklı olarak Kayseri’de projeleriniz var. Bu durum nasıl gelişti ve ilerliyor?

SP: Ben Kayseriliyim. Bu en büyük etken herhalde. Türk insanının en büyük özelliklerinden biri hemşehrilik duygusudur. Bir de Kayseri insanı diğer bölgelerin aksine kendi kentine yatırım yapmayı tercih ediyor.

AU: Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor musunuz? Bu konu ile ilgili düşünceleriniz ve projeleriniz nelerdir?

SP: Evet hem özel hayatımda hem de işimle ilgili olarak aktif olarak kullanıyorum. Teknolojinin bu denli gelişmesiyle sizde mutlaka içerisinde oluyorsunuz sosyal medyanın. Yaşadığımız zaman diliminde ve sektörde bilgi akışı ve hızı çok önemli. Bunun da en kolay yollarından birisi sosyal medya.

AU: Çok teşekkür ediyorum.

SP: Ben teşekkür ederim.

Etiketler

31 yorum

  • yavuz-basoren says:

    çok saçma bir haber bence, muhalafet olucam derken komik durumlara düşmeyin. kentsel dönüşüm falan binalar yıkılıyor tamam da özellikle bu mimarın binaları neden yıkılsın? Birsürü bina yıkılıyor o civarda. Ayrıca yarışma projelerini görmedim ama bu binalarda hiçbir özellik yok, dümdüz beton,. Türk mimarlığının özeti gibi..

  • ozlem-eker says:

    Sacma sapan ve asilsiz bir yazi hakikaten, Ben bu apartmanda oturan bir daire sahibiyim ve soyle soyleyim bu apartmanin hicbir ozelligi yoktur ve karot alinirken midye kabuklari ile C6 degerinde test sonuclari cikmistir, ne kolonu yonetmelige uygun ne beton yogunlugu ne de bir ozelligi mevcut. Her bina gibi bu da 40 senelik bina dokuluyor ve yikilmazsa altinda kalacagiz. Ayhan bey ‘e Allah rahmet eylesin fakat kendisi boyle tehlikeli bir binada oturmayi arzu etmis olabilir ama hickimse bu mecburiyette degildir. Bu arguman aynen suna benziyor efendim komurlu tren icat edildiginde cogu insan komurlu treni kullaniyor pek bir begeniyordu cunku alternatifleri yoktu simdi hizli tren varken kim niye komurlu trende gitmek istesin. Ayrica mecburmuyuz. Koyun muzeye bir tane resim cocuklar gorsun ilerde ogrensin. Oturdugumuz apartmanda yikim karari cikmis simdi Ayhan bey in mimar olarak aldigi odulleri ailesi saklasin cok fevkalade bir durum , guzel anilar iste ama bir zahmet bizi bu curuk evde oturtmaya da kimse cesaret edemesin. Apartmanin hicbir farkli mimari ozelligi yok, son derece sakincali ve dokulen eski bir binadir. Neden Ayhan bey ‘in varisleri yikilsin istemiyor bilmek isteyen var ise isin gercegini o zaman herseyin dogrusunu isteyene anlatabilirim. Malesef cok iyi bir mimar Allah Rahmet eylesin kendisine fakat zaman degisti artik 1950 de yasamiyoruz velhasil yonetmelik de degisti.
    Saygilar,

  • gokay-kosir says:

    Gereksiz haber olmuş Caddebostanın merkezinde sağlıksız ve biranda çökücekmiş gibi duran tehlikeli bir bina bence.

  • zafer-akay says:

    Öncelikle yorumlarınız ve kullandığınız özenli dil için teşekkür ederim. 🙂 Yapının sağlıksız ve çökecekmiş gibi durduğu vs yorumları sadece gülümseyerek karşılıyorum. Konuyu anlamak isteyenler öncelikle İTÜ gibi ülkemizin en temel mühendislik otoritesinin verdiği rapora bakmalı. Ranttan gözü dönmüş müteahhitlerin bir şekilde raporlar düzenleyebilmesi ise ülkenin acı bir gerçeği sadece. Bu koşullarda burada yapının teknik özelliklerini tartışmak çok yersiz.

    Zaten benim ilgilendiğim konu “Çağdaş Türkiye Mimarlığı”. Herkesin yapılarla ilgili öznel değerlendirmeleri olabilir. Ama nesnel olarak bu yapılar döneminin mimarlığının en özgün ve nitelikli örnekleridir. Tek sorun ise üstündeki niteliksiz ve kaçak eklentiler. Örneğin Gül apartmanının çatısındaki eklentiler. Merak ediyorum birisi çıkıp bu eklentilerin nitelikli olduğunu iddia edebilir mi?

  • elvan-altan says:

    arkitera gibi bir sayfada, yani mimarların takip ettiğini düşündüğüm bir sayfada, aşağıdaki yorumlara inanamadım!:( çürük binada oturtulmaya kimse mecbur edilemezmiş! çürük olmadığı kanıtlanmış bu binanın! “hiçbir özelliği yok, dümdüz beton” deniliyor; beğenmeyen satar, gider başka yerde oturur! beğenmediğimiz her binayı yıktıralım yani, pes doğrusu! kentsel koruma, kent hafızası, modern mimarlık, vs vs, bunların hiçbirinden habersiz, boş yorumlar! bu tür yorumları yapanlar mimarsa, geldiğimiz nokta çok üzücü:( mimar değillerse, insanlara anlatacağımız daha çok şey var anlaşılan:(

  • aykut-koksal says:

    Zafer Akay yapıların niteliğine ilişkin dikkate alınması gereken bir saptama yapıyor, yapıların “70’lerin geç-modern stilinin çok nitelikli ve artık benzerlerine çok rastlanmayan nadir örneklerinden” olduğunu söylüyor, “sağır ve saydam yüzeylerin dengesi ve hareketli bir kütle düzenlemesiyle brutalist akımın temsilcisi olarak” tanımlanabileceğini belirtiyor. 1970’ler, bu niteliklere sahip düzeyli yapıların çok sayıda olmadığı bir dönem. Öte yandan, özellikle 1970’lerde inşa edilmiş bir yapının deprem risklerine karşı epey korumasız olduğu da bilinen bir gerçek. Akay’ın belirttiği gibi güçlendirme mümkünse (çünkü her yapı için mümkün olmuyor), bu binaların korunması için çaba harcamak son derece anlamlı gözüküyor.

  • ozlem-eker says:

    1970 yakin tarihtir ayrica bu apartman curuk raporu alinmistir kafasi cok calisan chicago yu ornek veren Aybige kardesimiz Ben bir Chicago lu olarak utaniyorum yazdiklarindan hic bilgin de yok yazik sana, cik bir tarih gor binalar da da gel en az 150 yillik binalarin once saglamligi tespit edilir sonra tarihi ozellilkerine bakilir o yuzden chicago kutuphanesi yuz yillardir belediye binasi yuzyillardir saglam sekilde durur ayakta ayni Avrupa da ki gibi, Siz once C6 betonda ne demek neden Ayhan bey malzemeden calarak bu kotu binayi yapmis cunku 1970 lerde yonetmelik yokmus, mimarinin de ITU deki profesor Devrim Ulucan in da arastirdigi uzere para almak icin akademik kariyerini kullanan profesor bile olmayan kisiler tarafindan basit cumleler ile ustunkoru acikladiklari bir rapor alindigi ve bunun da saglamlik raporu olmayi birakin binayi terkedin acilen denen bir raporu destekledigini ifade etti isteyen kendisi ile veya yine kentsel donusum bolumu profesor ITU SABA hoca ile gorusup yazdiklarinizdaki cehaletten utanin. Ayrica gidip evi satip baska yerde oturacakmisiz hellooooo ? niye evimi baska insanlara guvensiz oldugu halde satip bir deprem esnasinda hayatlarini tehlikeye atayim bu kadar kotu bir insan olabilirmi?
    Ayrica begenmedigimiz binalari yiktirip yenisini yaptiriyormusuz ya siz nasil bir zihniyettesiniz allah askina bunu nasil iddia edersiniz kim bu gun begenmedim binayi yikin deyince yikiliyor okuyun kanunu 6306 sayili kanunu okuyun. Belli kriterlere uymayan binalar depreme dayanikli degildir diye yikiliyor begenmedigimiz icin degil. Bunun adina da kentsel donusum deniyor.
    Ayhan Tayman in yaptigi apartman dan bin tane var hem caddede hem sahilde heryerde hicbir sekilde saglam olmadigi aylar once muhendisler tarafindan kanitlanmis betonlarin icinden deniz kabuklari cikmistir diyoruz Allah askina cocuk gibi begenmedin yiktirdin al simdi noldu falan gibi yazilar yazmadan once, 6306 sayili kanunu okuyun, C6 ne demek okuyun , yeni insaat yonetmeligini okuyun, gelin gorun , ha birde amerika ‘daki tarihi binalar ile ilgili uc bes arastirma yapin arzu edenlere burdan binalarda saglamlik ve emniyet uzerinde dokuman ve internet sitesi yollayabiliriz. Yeterki bu cehaletten ve sak sak ciliktan vazgecin. BINA CURUK BIZ DE ICINDE OTURAN INSANLARIZ. Ne yapicaz simdi bir 6 siddeditinde depremde coluk cocuk marmara ile mi birleselim arzu edersiniz?

  • ozlem-eker says:

    Zafer bey size cok enteresan bir bilgiyi vermeyi cok isterim keske herseyi seffaf gorebilmek icin birkac toplantiya katilip cati katini da gorebilseydiniz zira cati katinda ben oturuyorum orasi benim evimdir, cok arzu ederim bir gun geldiginizde size ben kendim evi gezdirip ne demek istedigimi anlatayim sonra Ayhan Tayman bey den evi aldigimi ve ne kadar ayip ve ahlaksizliktir ki kendisinin bu kacak catiyi yapip bana kacak degildir birsey olmaz diye sattigini benim belediyede buranin kacak oldugunu ogrendigimi bir de kizinin kisisel sorunlari ile belediye ye basvurup kendi babasi sanki yapmamis ben yapmisim gibi cati kati kacaktir diye sikayet ettigini de size butun acikligim ile soyleme isterim. Bu oyunlara onlari dinleyerek gelmeyin , suclamadan yani infaz etmeden gelin gorun sahit olun, o kacak yerler yapilirken Ayhan bey in tebessum eden boy boy resimlerini cati katinda ustalar ile ugrasirken ki resimlerini hatira olarak da size gostermek isterim , yan apartmandan cekilmis nasil kacak cati yapilir dosyasini gorudugunuzde ne dusuneceginizi de cok merak ederim. Size ne soylendi bilemem ama bana kacak ev satildi simdi de yalan yalan yalan soylenerek bu apartmani yiktirmak istemiyorlar neden diye bana sorun hah iste orda duralim: neden biliyormusunuz cunku ayhan bey in oturdugu ev de % 30 ekstra metrekaresi olan kacak bir dairedir yikilinca yari buyuklugunde evde oturacaklar diye uzuluyorlar olay budur. Evin zemin katinda resmen delhizler yapmis adamcagiz ve orda hizmetci odalari sofor odalari vs gibi kacak bir suru alan var , hadi bunu birakalim belediye de kapici dairesi diye gostermis simdi kapici dairesi bile degil kendi kullandigi alandir, hadi bunu da gectik, bizim asansorlerimiz bile kacak, yangin merdivenimiz bile yok, ayrica 10. kattan sonra yigma insaat yapilmis muhendisler geldiklerinde evlerde kolon bulamadi kolon sayisi normal dairelerde 5 olmasi gerekirken burda 2 veya 3 kolon var benim dairem ve onun alti da yigma siz neden bahsediyorsunuz kimse hicbirsey bilmiyor. Gercek bir tanedir. Burdaki olay mimari olmaktan cikmistir. Maske dustu kel gorundu. Artik kimse bu yalanlara kanmiyor butun apartman herseyin farkinda yillarca nasil kandirildigimizin farkindayiz artik. ITU gibi esasli bir universitenin mimarlarini da zor duruma dusuren bu iki yaziyi da iyice okuyun son derece yuzeysel etliye sutluye dokunmadan yazilmis sadece hatir kirmamak icin yazilmis yazilardir,
    Lutfen objectif degerlendirelim.

  • ozlem-eker says:

    Iste Turkiye nin onemli mimarlarindan ismini vermek istemeyen ve Ayhan bey’i cok iyi taniyan ve seven bir kisinin yorumu , mimari yorumu :

    Sevgili Ozlem Hanim
    Yaziyi hayretle okudum
    Uc maddede cevaplıyorum .gerisini 12veya13unde görüşerek yapariz.
    1″binanin balkon betonlari yerinde dokme betondur .agirligi ile balkonlara sehim (sarkma) verdirmiştir
    Prekast hiç değildir.balkon kenarlarinda Kiris yoktur,firkete(en basitcikma) dir vertikal Yük asagi eğmiştir.
    2″brutalizm bir örtü kolonlarla tasinir .ici tasiyicilardan bagimsizdir.kolon yanlari bal gibi duvarlarla
    Bağıdır.bu da Buyuk bir palavradir.
    3″yapimci olarak zayif raporu ile hiç bir alakam yoktur.butun girişimlerim sizin bilginizdedir.
    4″catıdaki niteliksiz tadilatlar rahmetli nasih lac – Ayhan Tayman tarafindan yapilmistir.ve Yaptım fotolari bende mevcuttur. arzu edene gosterebilirsiniz. Cati kacak yapimlari yapildigi tarih ve kimin yaptigi cok acik ortadadir.

  • elvan-altan says:

    yapı gerçekten depreme dayanıklı değilse tabii ki yıkılması gerekir. ama dayanıklıdır raporu veren kişiyi, sizin istediğiniz gibi yazmadı diye, para almak için akademik kariyerini kullanıyor falan diye suçlamak da çok üzücü. ismi verilmeyen kişilerin ne dediğinin de önemi olacağını düşünmeniz şaşırtıcı. eğer birbirini yanlışlayan iki rapor varsa, bir tane daha alınır, gerekirse birkaç tane daha alınır, emin olunmaya çalışılır, böyle sinirle saldırarak, artık aramızda olmayan, kendini savunamayacak bir kişiye saldırarak hele, bir yere varılamaz. bahsettiğiniz yasalar, maddeler vs.’den de, bu işlerin başka ülkelerde nasıl olduğundan da, burada yazanların sizden fazla bilgisi var, merak etmeyin. kentsel dönüşümün ne demek olduğundan, bu bahaneyle ne paralar kazanıldığından, gerçekten yıkılması gereksiz yerlerin rant için yıkıldığından da ne yazık ki haberimiz var, o yüzden her denilene inanılmaması gerektiğini biliyoruz. ayrıca dikkat ederseniz karşı çıkanlarda laf dönüp dolaşıp “beton bir yapı işte”ye geliyor. beton bir yapı “güzel”dir, değersiz değildir, korunmaya değerdir. yapmaya çalıştığımız bu. korunmaya değer ve gerçekten yıkılma riski taşımayan tüm yapıları korumak için de elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. para alacağımızdan ya da herhangi başka bir çıkarımız olduğundan değil, görevimiz olduğu için.

  • yavuz-basoren says:

    Özlem Hanım’ın yazdıkları doğruysa ki doğru olduğuna inanıyorum durum her açıdan çok vahim. Hem binanın kendisi hem bu haber hem de yanlışı savunmak hiçbir kanuna ve vicdana sığmaz. Belkide rant bu konu özelinde binayı yıkıp yeniden yapmak değil, kendi evinin m2si küçülecek diye daha sağlıklı bir bina yapımına engel olmaktır. Kanunsuz yollarla çıkar sağlamak ve bu çıkarı korumak için kendi ve başkalarının hayatını riske atmak! Özlem Hanım’ın anlattıklarından ben bunu anlıyorum.

    Bu haberin ısmarlama bir haber olduğunu düşünüyorum ve bu siteye yakıştıramıyorum. Neden mi? Çünkü sorduğum soruya Zafer Akay Bey hala bir yanıt vermedi. Başlıkta aynen şöyle yazıyor. “Ayhan Tayman’ın Fenerbahçe’deki Yapıları Yıkılmak İsteniyor”. Sorum şu “Neden birileri Ayhan Tayman’ın Fenerbahçe’deki yapılarını yıkmak istesin?” Dertleri ne bu adamların? Bildiğiniz bir şey varsa yazın biz de öğrenelim lütfen.

    Mimar değilim ve herhangi bir binayı eleştirmek için mimar olmanın gerekmediğini düşünüyorum. Tasarımcı olarak da gayet eleştiri yapabilirim. Çünkü biz de biliyoruz de stijl ne demek kolon ne demek kaçak kat ne demek mimarlık fakültesi bitirip mimar olamamak ne demek.

    Hadi diyelim bu yapı 1970 de yapılsın ve brutalist akımın bütün özelliklerini bünyesinde barındırsın, dünyanın en önemli en şaheser binası olsun! peki içindeki insanlar korku içinde yaşadıktan ve herhangi bir depremde yerle bir olduktan sonra bunların ne önemi var? 1999 depremini ne çabuk unuttunuz?

    Beğenmeyen gitsin başka yerde otursun denmiş kara mizah resmen, bana bir şey olmasın başkasına olsun yani öyle mi? Adam binanın brutalist formunu beğendi aldı bir daire, sen de yıkılmasın dedin tehlike arzetmesine rağmen kent hafızası dedin modern mimarlık dedin korudun. Sonra depremde bina yıkıldı adam öldü! Boş laf!

    Ayrıca kent hafızasının, Türkiye’de modern mimarlığın temsilcisi ise bu bina, yazık bu memlekete!

  • ozlem-eker says:

    Yavuz bey tesekkur ederim beni anladiginiz icin, Elvan hanim ITU den bir test yapilmadi mimarisine gonderi yapildi dolayisi ile yapilan test bir adettir ve cok detayli bir muhendislik testidir ayrica bende bir muhendisim bu kadar detayli bir calisma haftalar surdu sadece numune alinmasi, velevki bu muhendislerin hepsi hata yapti bunun saglamasini yapmak son derece mumkun ve saglamligini ispat etmek isteyen daireler de bunu yapti ve kendi bindikleri dali da kestiler zira butun negatiftir isteyen gidip istedigi yerden her turlu degeri kontrol edip sorgulayabilir. Efendim denmiski bu sonuclari biz gormedik buna da kisaca yuh diyorum cunku her daireye dosya halinde dagitildi , emaili olanlara email ile yolandi toplantilar yapildi raporlar uzerine konusuldu kimse gormedim bilmiyorum demesin bu binanin acilen terk edilmesi ve yasanmamasi gerektigi de defalarca soylendi. Merak edene gormek isteyene rapor nasil birseydir bilmek isteyene memnuniyet ile yollanir.

  • ozlem-eker says:

    Yavuz bey tesekkur ederim beni anladiginiz icin, Elvan hanim ITU den bir test yapilmadi mimarisine gonderi yapildi dolayisi ile yapilan test bir adettir ve cok detayli bir muhendislik testidir ayrica bende bir muhendisim bu kadar detayli bir calisma haftalar surdu sadece numune alinmasi, velevki bu muhendislerin hepsi hata yapti bunun saglamasini yapmak son derece mumkun ve saglamligini ispat etmek isteyen daireler de bunu yapti ve kendi bindikleri dali da kestiler zira butun negatiftir isteyen gidip istedigi yerden her turlu degeri kontrol edip sorgulayabilir. Efendim denmiski bu sonuclari biz gormedik buna da kisaca yuh diyorum cunku her daireye dosya halinde dagitildi , emaili olanlara email ile yolandi toplantilar yapildi raporlar uzerine konusuldu kimse gormedim bilmiyorum demesin bu binanin acilen terk edilmesi ve yasanmamasi gerektigi de defalarca soylendi. Merak edene gormek isteyene rapor nasil birseydir bilmek isteyene memnuniyet ile yollanir.

  • zafer-akay says:

    Herşeye rağmen saygılı bir üslup kullananlara teşekkürlerimle bana yöneltilen soruları yanıtlayayım: Elbette bu bölgede birçok yapı statik zorunluluk olmaksızın, rant için yıkılıyor. Ayhan Tayman’ın yapıları “Çağdaş Türkiye Mimarlığı” açısından özel olduğu için bu sayfada ele alındı. Başka mimarların yapıtları da benzer biçimlerde ele alınmıştır. Burada çatı katıyla ilgili hukuksal tartışmalara girmek gerçekten yersiz oluyor. Hukuksal boyutu bizim ilgi alanımıza girmiyor. Çatıdaki eklentilerin “nitelikli” olduğunu söyleyen var mı diye sormuştum. Yanıt gelmemiş. Yani sükut ikrardan geliyor. Çatı ve balkon eklentileri binayı bozmuştur. İnkar edilemeyen gerçek budur.

  • aysegul-tansen says:

    Sayın Okuyucular; gerek yazının kapsamı, gerekse web sitesinin ve yorumda bulunanların saygınlığı, hukuki süreçleri kesinleşmemiş hususlara dokunmamak koşuluyla, kısa bir açıklamada bulunmayı gerektiriyor: Özetlemek gerekirse; 1- Binadan örnek alma işlemi yapan ve binanın yıkılması yönünde rapor tanzim eden firmanın işlemlerinin Riskli Yapıların Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine aykırı olduğu Sulh Hukuk Mahkemesince nihai olarak tespit edilmiştir. 2- Binanın riskli yapı olmadığı İTÜ Raporu ile sabittir. 3- Tartışma konusu çatı ve balkon eklentilerinin bina projesine aykırı olduğu ve yıkılması gerektiği, Kadıköy Belediyesi İmar Müdürlüğü’nün 2008 yılına ait “Yıkım ve Tahliye Kararı” ile sabittir. Ancak karar, çeşitli nedenlerle maalesef icra edilememektedir. Sayın Hocamız tarafından kaleme alınmış yazının bu bilgiler çerçevesinde okunmasını temenni ederim.

  • ozlem-eker says:

    Aysegul Tansen hanim
    yazdiklarinizin hicbiri dogru degil,
    Duyduklarinizla degil kanitlarla bilgi edinin arzu ederseniz.
    1- Boyle bir karar yok tamamen yaniltici kimden duydu iseniz yanlistir 2- ITU raporu 1996 depreminden hemen sonra alinmistir simdi elimde tuttugum raporda aynen soyle yaziyor ” binaniz guclendirme yapilmaya uygun olmadigi ve 6 siddetindeki ve uzerinde ki bir depreme dayanikli olmayacagi tespit edilmistir. ITU 3- Dediginiz dogrudur ( tek dogru olan kisim budur ) bu kacak bolumu de Ayhan Tayman bey yaptirmistir ve simdi de cok dogrudur ki yikilmasi gerekmektedir.
    Sonuc: Apartman riskli yapi kapsamindadir ve yikim kararina itiraz oldugu icin ankara da cevre bakanliginda butun dosyalar ile birlikte sanirim subat mart aylarini beklemektedir. Hayirli gunler dilerim. dokumanlara ulasmak isteyen olur ise itina ile bilgi verilir. Bir kopyasi da yonetim sirketine yollanmistir evraklarin.

  • zafer-akay says:

    Sn Eker:

    Birkaç konuda sizi uyarma ihtiyacı hissettim:

    1. Bu sitenin okurlarının meslek insanları olduğunu hatırlatırım. Dolayısıyla burada hiçkimse bu yapıların riskli vs olduğuna inanmayacaktır. Meslekten olmayan insanları korkuttuğunuz gülünç söylemler burada işe yaramayacaktır. Bu binalar sapasağlam, zeminde de sorun yok. Asıl riskli binalar başka yerlerde. Ama müteahhitler orada rant görmedikleri için bu yapılara göz dikmişlerdir. Bunu bütün mimarlar bilir.

    2. Birçok yorumunuzda insanların kişilik haklarına saldırılarda bulundunuz. Bu platform herkesin görüşünü açıklamasına izin verir. Ancak hukuksal işlemlere yol açacak saldırgan tutumdan vaz geçmelisiniz. Lütfen yorumlarınızı gözden geçirin ve düzenleyin. Burada bu imkan var. Yorumlarınızın bazı bölümlerini kaldırmanız bence çok uygun olacaktır.

    3. Çatıdaki eklentinin Ayhan Tayman tarafından yapıldığı iddiası çok gülünç. Bu eklentinin kendisini çok üzen bir olay olduğu açıktır. Bu iddianızı da kınıyorum. Yakın zamanda kaybettiğimiz değerli bir insanın anısına yaptığınız bu saldıryı kabul etmemiz mümkün değildir.

    Lütfen uyarılarımı dikkate alın. Burada herkesin görüşüne saygı duyuluyor. Ama saygı karşılıklı olmalıdır.

  • ozlem-eker says:

    Cok SAYGI DEGER Zafer bey,
    Ben de Londra Universitesinde muhendislik okumus bir insan olarak , muhendislik biliminin bulgularini ve devletin bize ongordugu raporlari hice saymanizi malesef siddetle kiniyorum.
    Anliyorum ki sizin durumunuz belli Ayhan bey’in ailesi tarafindan baski altinda oldugunuz ve neyi neden yazdiginiz tahmin ediliyor merak etmeyiniz.
    Fact ler gerceklerdir Zafer bey isterseniz saygili bir sekilde gercekleri gormeyi deneyin.Bu sitede malesef tarafli goruslerle birbirinizi yanilttiginizi goruyor ve sitenin ne kadar yuzeysel ve gerceklere gozlerini kapatmis kisiler tarafindan yanlis yonlendirildigini okuyor ve esefle kiniyorum.
    Saygi dogrularin ustunu kapatmak ile olmaz cok saygi deger zafer bey,
    Saygi dogrulari cesaret ile ortaya cikartmak ile olur.
    Istermisiniz acaba dogrulari burda yayinlayalim.
    Mesela
    dogru 1- kacak bolum yapilirken Ayhan bey’in gulumseyerek cektirdigi resimler catida cekilen ustalarin basinda nasih bey ile birlikte cekilen resimler, o zaman mahcup olma durumu olabilirmi acaba? sanmam
    2- Belediye nin onayladigi muhendislik raporlarinda apartmanin riskli olduguna dair raporumuzu gormek istermisiniz acaba buna ne diyeceksiniz merak ederim, gulunc bulabilirsiniz tabii . ki nedense dogrular esittir gulunc sizin icin.
    Efendim hurmetlerimi sunar bilimden yana olmanizi kanitlar ile hareket etmenizi bir bilim adami olarak tavsiye ederim.

    Saygilarimla,

  • zafer-akay1 says:

    Özlem hanım:

    Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya devam ediyorsunuz.

    Bilimi temsil edenler müteahhitlik firmaları ya da belediyeler değildir. Siz diplomanızı Belediye’den mi aldınız?

    Bilimi üniversite temsil eder. Örneğin İTÜ bir bilim kurumudur. Kadıköy Belediyesi bir bilim kurumu değildir. Bilimi doğru yerlerde aramanızı tavsiye ederim.

    İnsanların kişilik haklarına saldırmak ciddi bir konudur. Hukuksal etkileri olabilir. Ölenlere saygı da önemli toplum kurallarından biridir. Davranışınızı düzeltmenizi ve önceki yorumlarınızdaki bazı bölümleri silmenizi dilerim.

    Benim hakkımda kişisel yorumlar yapmanız da yersiz oluyor. Benim bu konuyla ilgimi merak ediyorsanız, blogumdaki çeşitli yazılara bakabilirsiniz. Tutumumun kişisel bir yanı yok. Modern mimarlık mirasımızın korunmasıyla ilgili çalışmaktayım. Birçok meslektaşım gibi…

    http://rktr.co/1tiwoPK

    http://rktr.co/1D1zYyP

    http://rktr.co/1tiwoPM

  • cem-kurt says:

    Sayın Zafer Bey,

    Bu platformdaki karışılıklı yazışmalarınızdan anladığım, konunun hukuki ve teknik detaylarını bilmiyor ama, bilenlere de uyarıda bulunmaktan geri kalmıyorsunuz. Somut, geçerli, doğru olarak sunabildiğiniz hiçbir veriniz yokken karşı fikir beyan edebilmeniz çok ilginç. Üslup yönünden karşınızdakini eleştirirken takındığınız vakar, kibar, naif tarzınız hoş ama, aynı oranda da boş ne yazık ki. Nezaket, kişiye inandırıcılık kazandırabilir ama, doğru olmayanı nezaketle ifade etmek sonunda sırıtır, komik kalır. Nezaket, doğrunun, bilginin ya da iyi niyetin olmadığı yerde kalkan olmaz, olamaz.

    Aslında bu tarzınızın altındaki gerçeği anladığımı sanıyorum. İçinde bulunduğunuz ya da bırakıldığınız durumda, bilerek ya da bilmeyerek aynı değerleri savunduğunuz çıkar sahipleri ile bu platformu ziyaret eden üçüncü şahıslar nezdinde karşınızdaki bilgi sahibi kişinin itibarını bozabillecek daha etkili bir kozunuz yok çünkü. Deyim yerindeyse ‘’güneşe balçıkla kibarca sıva çekmeye’’ çalışıyorsunuz. Doğru tektir, değişmez. Belki tekrar olacak ama, en önemli doğruyu izninizle burada tekrar hatırlatmak isterim;

    Bu platformda adı geçen binanın nitelikleri ile ilgili lehde yapılan yorumlara İTÜ’lü bir mühendis olarak katılmam mümkün değildir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 6306 sayılı kanun ile uygulamaya koyduğu Kentsel Dönüşüm projelerinde, bir binanın riskli yapı olup olmadığının tesbiti bu konuda lisans yetkisi olan mühendislik firmaları tarafından yapılmaktadır. Bu kapsamda, eğer bir binaya risklidir raporu verilmişse bunun, raporu hazırlayan mühendislik firması nezdinde çok ciddi kanuni bağlayıcılığı vardır ve hiçbir mühendislik firması, çıkar amaçlı ‘’sahte rapor’’ hazırlamak suretiyle lisansının iptal edilmesine kadar varabilecek, meslek sicilini bozup sektördeki kariyerini bitirecek böylesi tehlikeli, büyük bir riski üzerine almaz, alamaz. Konu bu kadar ciddi iken, sözü edilen bu binaya riskli raporu verenleri itham etmek, zan altında bırakmak çok yanlış, daha da ötesinde ayıp bir tutumdur. Riskli raporu verilmiş bir binanın niteliğine ilişkin olarak dışarıdan kişiler olarak fikir yürütmenin hiçbir anlamı yoktur. Bu binanın riskli olduğu ve yıkılması gerektiği böyle bir rapor ile tespit edilmiş artık, bunun üzerinde daha fazla konuşmak zaman kaybından başka hiçbir şeye hizmet etmeyecektir. Konunun direkt muhatabı olmayanlar yalan, yanlış bilgilerle yine konuyla hiç ilgisi olamayan kişilere bu tür platformlarda ikna çalışmalarına girmek yerine, itirazı olanlara her türlü hukuk yolu zaten açıkken, buyursunlar iddialarını yargı kararı ile Ispat etsinler. Doğru olan budur.

    Umarım mühendis değilsinizdir. Aksi taktirde, ifadelerinizle hem mesleğinizi hem de meslektaşlarınızla aranızda olması gereken saygıyı inkar eder duruma düşmüş oluyorsunuz. Niyetim kimseyle polemiğe girmek değil ve tarzım da değildir. O nedenledir ki, şahsınızı tanımamakla birlikte, sizinle bu şekilde muhatap kalmış olmaktan hicap duyduğumu da belirtmeliyim.

    Saygılarımla,

    Cem Kurt

  • zafer-akay1 says:

    Cem bey bu bahsettiğiniz rapor kaç TL karşılığında hazırlanmıştır? Bu para kim tarafından ödenmiştir? Bu soruları yanıtlayın.

    Bir de bizim bahsettiğimiz İTÜ tarafından hazırlanmış rapor var. Bu rapor tamamen bilimsel bir yaklaşımla objektif olarak hazırlanmıştır.

    Benim hakkımda kişisel yorumlarda bulunurken dikkatli olun. Benim yapının sağlamlığı hakkında kanaat bildirme hakkım var. Sizlerin de olduğu gibi. Benim kanatim Ayhan Tayman’ın mesleki birikimine ve yaptığı üretimin hassaslığına dayanıyor.

    Güneşi balçıkla sıvayan ranta hizmet eden kanundur. Bu kanunla mücadele etmek durumundayız. Bizim mesleki ve siyasi anlayışımız bunu gerektiriyor. Kentlerimizi talan ettirmeme gayreti içindeyiz.

  • cem-kurt says:

    Bir önceki yazımda sizin yazı üslubunuzdaki nezakete vurgu yapmıştım ama, sonraki yazılarınızla bunu tekzip etmiş olduğunuzu görüyorum.

    Seviyeyi koruyamadınız, koruyamamakla da kalmayıp saldırgan ve itham eden bir üslup sergilemeye başladınız. Tehditkar söylemleriniz, karşınızdakini ast kendinizi üst yerine koyar tarzdaki kibriniz bilin ki bende etkili olamaz. Başkalarının egolarını üzerinde tatmin edebilecekleri zayıf karakterde biri hiç olmadım, olmam da. Buna müsade de etmem.

    Hiçbir anlamı olmayan, başkalarını itham eden, zan altında bırakan düşünce ürünü sorunuza cevap vermek sizinle aynı avamlığa dahil olmam sonucunu yaratır. Sorunuz kartvizitiniz gibi. Oysa, böylesi bir polemeğin içine girmeyecek, neden-sonuç ikileminde analitik düşünme disiplini edinmiş bir mühendis olarak böylesi bir basitliğin içine girmem, bilesiniz. Ben bir mühendisim, bilim adamıyım, mimar değil.

    Bilimden söz etmişken, sizin bilim üzerine yaptığınız kelama dair bir de hatırlatma yapmak isterim; Eğitimde bilimselliğin temel unsur olduğu yegane yer mühendislik fakülteleridir. Bilimselliği tartışan taraflardan biri olmak mühendislik donanımı gerektirir, bunun dışında kalan meslek gruplarının bugüne değin araştırması yapılan hiçbir alanda Dünya genelinde akademik literatürde onay almış ”bilimsellik” üretmesi söz konusu olmamıştır, zaten olması da beklenmez.

    Son söz;
    Bana aşağıdaki üslupla cevap vermeye sakın kalkmayın, sizinle bu şekilde muhatap olmayacağımın anlaşılmış olduğunu ümit ederim. Ama bu konu sizi çok ilgilendiriyorsa, dilerseniz sizinle bir bilgilendirme toplantısı için buluşur, doğruları ve gerçekleri size belgeleriyle sunar, anlatırım.

  • zafer-akay1 says:

    Cem bey, malesef yanlış bir yerde bulunduğunuzu söylemek durumundayım. Gelebileceğiniz yer mimarlığın/mimarların bilimsel olamayacağı mı? Bizim sözünü ettiğiniz raporun altındaki imzalar açık: Prof. Dr. Necdet Torunbalcı, İnş. Yük. Mühendisi, İTÜ Yapı ve Deprem Mühendisliği Birimi ve Prof. Dr. Sinan Mert Şener, Yük. Mimar, İTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı. Siz bu raporu incelediniz mi? Gerçi konunuz elektronik mühendisliği ama bir bakıp fikir edinmeye çalışın.

    Sizin bahsettiğiniz raporların altındaki imzalar kimin acaba? Açık isimler var mı? Yoksa bir şirket mi? Malesef her yıl meslek odaları tarafından onlarca meslektaşa meslekten uzaklaştırma cezası veriliyor. Acaba onlardan birileri mi? Onu bile bilemiyoruz. İsmi belirtilmeyen mühendislerin yazdığı raporlar, ismi belirtilmeyen mimarların yaptığı “brütalizm” yorumları. De Stijl hakkında fikir sahibi mimarlık meraklılarının, ağzından çıkanı kulağı duymayan küçümsemeleri.

    Bu yazı 166 kez paylaşılmış durumda. Bu paylaşımlar bu yazının ana fikrinin mimarlar toplumu tarafından ne kadar benimsendiğini gösteriyor. Karşı görüşlere saygı duyuyoruz. Burada bulunuşumuzun nedeni de bu. Fakat kişilik haklarına yapılan saldırılar karşısında uyarılarda bulunmamız doğaldır. Görüşleriniz savunuldu. Bence bu platformda gereksiz gerilimlere neden olmamak için bu tartışmayı artık sonlandırmalıyız.

  • zafer-akay1 says:

    Cem bey, bakın benimle ilgili yaptığınız bir yorumu kopyalıyorum:

    “Üslup yönünden karşınızdakini eleştirirken takındığınız vakar, kibar, naif tarzınız hoş ama, aynı oranda da boş ne yazık ki.”

    Bu ve bunun gibi bir sürü yorum yapıldı. Ben bunların hepsini gülümsemeyle karşılıyorum. Bu ortamlarda hoşgörü gerekli çünkü. Birbirini tanımayan insanların burada kavga etmesi kadar gereksiz bir konu olamaz.

    O nedenle, lütfen sakin olmaya çalışın. Sakin olmayacaksanız burada bulunmanız kendinize zarardan başka bir işe yaramayacaktır. Benim hakkımda kişisel yorumlarda bulunmaktan kaçının. Bu sizi daha zor duruma sokacaktır. Fikirleriniz varsa savunabilirsiniz tabi ki.

  • yavuz-basoren says:

    Zafer Bey,
    Ölmüş bir insanın mutlak bir saygıyı hak ettiği ve eleştirilmemesi gerektiği fikrine nereden kapıldınız merak ediyorum? Yaptığı binada kaçak kat varsa ve bunu Özlem Hanım’a bizzat bilgi vermeden satmışsa (kendi iddiasıdır “Size ne soylendi bilemem ama bana kacak ev satildi “) tabi ki eleştirilebilir. Hatta bana böyle birşey yapılsa çok daha sert eleştirilerde bulunabilirdim.

    Size yönelttiğim soruya gelirsek, sizin de belirttiğiniz gibi birçok bina rant için yıkılıyor bunların içinde Ayhan Tayman’ın binaları da yıkılmak isteniyorsa yazının başlığı aynen şu şekilde olmalıdır “Ayhan Tayman’ın Fenerbahçe’deki Yapıları da Yıkılmak İsteniyor” Yani -de -da bağlacı kullanmanız lazım. Sadece bu binalar değil, birçok binayla birlikte bu binalar da yıkılmak isteniyor demeniz lazım. Güzel dilimizdeki güzel bağlaçlardır cümlenin anlamını değiştirir. Yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırır. Tavsiye ederim kullanın. Başka bir niyetiniz yoksa tabi.

    İtü konusuna gelirsek; üniversitelerin amacı bilim üretmek, inovasyon, nitelikli bireyler yetiştirmek, ülkenin bilimine sanayisine sosyal ve kültürel hayatına pozitif katkılar sağlamak vs gibi birçok amaçları vardır. Binalara riskli raporu vermek bence üniversitelerin görevlerinden biri değildir. Gerektiğinde bilgisine başvurulur ama binlerce binaya rapor vermemelidir. Çünkü daha önemli görevleri vardır bir üniversitenin. İsmi fark etmez herhangi bir üniversiteye neden bu kadar güvendiğinizi de anlayamıyorum. Buyurun şu yazıyı bir okuyun üniversiteler ne hale gelmiş bir görün,
    http://rktr.co/1o6wSXe
    http://rktr.co/1C9jTF7

    Şimdi diyeceksiniz ki İtü’yü küçümsüyor, karalamaya çalışıyor falan valla ben demiyorum İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür anlatıyor kendi okulunu.

    Ayrıca mimarlık meraklısı biri olarak kafamı her gün duvarlara vuruyorum bu elit zümreye nasıl dahil olamadım diye 🙂

    Rantın her türlüsüne karşıyım sağlam bir bina ise yıkılmasın, ama Özlem Hanım’ın dediği gibi riskli bir bina ise tehlikeli ise, isterse dünyanın en önemli yapısı olsun yıkılmalıdır. İnsan hayatı her şeyden önemlidir. Son sözüm budur.

  • zafer-akay1 says:

    Her paragraf için ayrı ayrı gülümsedim. 🙂 Siz son zamalarda fazla komplo teorisi okumuş olmayasınız?

    Benim sorduğum yanıtlanamayan soruların sayısı giderek artıyor. O katın kime nasıl satıldığı vs buradaki ilgi alanımızı oluşturmuyor. Sonuçta o katın nitelikli bir ek olup olmadığını sordum. Niteliksiz bir ek olduğu konusunda herkes aynı fikirde.

    Bu konuya da şurdan geldik: Gül Apartmanı önemli bir yapı mı? Yapılan 166 paylaşım bununla ilgili bir ipucu verdi. Bu yapı biz mimarlar için önemli bir yapı. Değerli mimarı Ayhan Tayman da. Bunu görürseniz mutlu olacağız.

  • cem-kurt says:

    Zafer Bey, konunun dışına çıkıyor polemiklerinizle insanları yoruyorsunuz. Sizinle yazışmak suya yazı yazmak gibi.

    Sorduğunuz sorulara cevap alamamakdan dem vuruyorsunuz, size en güzel cevabı önceki yazımın son paragrafında ilettiğimi sanıyorum. Bırakın bu sabit fikirliliği, ”son sözü ben söylerim” egonuzu bir kenara. Buyrun gelin, bakın ondan sonra her türlü cevabı almış olacaksınız. Emin olabilirsiniz…

  • elvan-altan says:

    türkiye’de bir bina neden yıkılmak istenir; neden bazıları buna karşı çıkar, neden bazıları bunu şiddetle savunur, vs vs … ibretlik bir hikaye yukarıdaki yazıda ve aşağıdaki yorumlarda ilerliyor – tarihe not olarak saklanası… herkesin bu konuda fikir beyan etme hakkı vardır tabii ama sonuçta ne mimar ne inşaat mühendisi olmayan, yani konuyla ilgili direk bilgisi olmayanların bu saldırgan tavırlarını ve meslek adına yazılanlara direnme nedenlerini anlamak için sosyologlara ya da ekonomistlere ihtiyacımız var sanırım. başa dönelim mi? kimse insan hayatını tehdit eden bir yapı o şekilde kalsın demiyor, boşa lafı uzatmayalım; hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, rant için neler yapılıyor biliyoruz, kültürel mirasın ne kadar değersiz görüldüğünü biliyoruz; burada başka bir hikaye var deniliyor, anlamak bu kadar zor mu acaba?

  • cem-kurt says:

    Elvan hanım, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz. Buyrun gelin binayı bir görün. Yapılan karot çalışmaları ile açığa çıkan yapı malzemelerinin türünü, kalitesini, eksikliğini, işçiliğini, kaçak bölümlerini… O binada oturan kat maliklerinin neden üçte ikisinin binanın yıkılmasına onay verdiğini anlayacaksınız. Sonra da bu bloğu hazırlayanlayanların kime ne amaçla hizmet ettiğini…

  • cem-kurt says:

    Elif Lac hanim Ayhan Tayman in gelinidir.
    Dedigi dogrudur, kendileri satmistir 🙂
    Catiyi tamir eden de Ozlem Eker dir.
    Apartman’dan da tamirat icin hicbir ucret talep etmemistir.

  • omer-yilmaz says:

    Tüm yazışmaları okuyamadım (ARKIMEET etkinliğimiz olmasa üşenmez okurdum.) ama okuduğum bir kaç mesaj sonrası Kadıköy’de yaşanan vahşet karşısında sessiz kalmayı da doğru bulmuyorum.

    Elvan Altan’ın Arkitera gibi bir platformdaki yorumlara şaşkınlığının nedeni yapıda hissesi olan birilerinin de konuya dahil olması. Bence bu beklenmeyecek değil beklenecek bir durum.

    CHP’nin %75 oy aldığı Kadıköy bugün kentsel dönüşümün en önemli merkezi. Evet çekinmeden en önemli merkez iddiasında bulunabilirim.

    Arkitera da Fenerbahçe’de bilenler vardır. Bu konuya bahis apartmana benzer bir apartmanı yıkamadılar hemen yakınımızda. 6 ay sürdü. Şunu bilelim: Kadıköy’deki dönüşümün depremle falan ilgisi yok tamamen rant için.

    Hal böyle iken deprem falan demek -haklı olunan durumlar olsa bile- komik oluyor. Hepimiz biliyoruz neler olduğunu. Belediye, mimar ve mülk sahibi üçlüsü ahlaksız bir dönüşümü yapıyorlar bugünlerde. Ve evet bu ahlaksızlığın içinde hepimiz varız.

Bir yanıt yazın