“Mimarlık Eğitiminde Kent-Mimarlık İlişkisinin Dinamik Bir Olgu Olduğunu Hatırlamak Gerekir”

Türkiye'deki mimarlık eğitiminin durumunu tespit etmeyi amaçlayan Arkitera Kampüste projesi kapsamında Doğuş Üniversitesi'nde sorularımızı Doç.Dr. Eren Erdener'e yönelttik.

Arkitera: Mimarlık eğitiminizin bulunduğunuz kentle ilişkisini nasıl kurarsınız? Kentin eğitiminize katkıları ya da eğitiminizin kente katkıları var mı, olacak mı?

Eren Erdener: Temel olarak görsel bir eğitim olan mimarlık eğitiminin, mimarinin olduğu yerlerde olması gerektiğine inananlardanım. Geçmiş deneyimleri tanımak mesleğimizin en önemli öğrenme araçlarından biri. Gerek tarih gerekse teori gibi uygulamalı tasarımın desteği konumundaki mimari uzmanlık alanlarının, fotoğraf gibi görsellere eğitimde önemli yer vermesine karşılık, bir mimari yapıyı anlamanın en iyi yolunun onu yerinde incelemek olduğu bilinir. Onun içindir ki önemli yapıları ve kentleri görmek için seyahat etmek mimarlar arasında bir gereksinim, hatta bir gelenek halini almıştır. Hemen verilecek örnekler Le Corbusier ve Louis Kahn’ın iyi belgeledikleri seyahatleridir. Öğrenim süreci içinde kent ve içerdiği önemli mekanlar ve yapılar öğrenciler tarafından erişilebildikleri sürece kendilerine ilk elden mimariyi tecrübe etme, yaşama ve öğrenme olanağı verecektir. Bu arada, zamanla oluşan olumlu olumsuz değişimlerinin her zaman var olacağına ve kent-mimari ilişkisinin bir dinamik olgu olduğunu hatırlamamız gerekir. Kentin ve mimarinin farkına varmak öğrenimin ana amaçlarından biri olduğuna göre, farkına varma-öğrenme-bilme başlı başına hem kent, hem de öğrenci ve içinde bulunduğu mimari ortam için bir ilk kazanç sayılmalıdır.

Mekan ve eğitim ilişkisi nasıl olmalıdır sizce? Türkiye’de günümüz mimarlık eğitimine karşılık gelen stüdyolar ve derslikler yeterli midir? Şu anda sahip olduğunuz eğitim mekanlarınızı dönüştürebiliyor musunuz?

Birçoklarına göre stüdyolar, mekan ve eğitim ilişkisinin alternatif proje bazında en iyi kurgulandığı yerler olmasına rağmen gerçek mekanları içeren, konu alan projelerde yeterli olamazlar. Sık ve iyi yönlendirilmiş, eskize dayanan ziyaretler bu açığı önemli derecede kapatabilir ve mekan algısının ve şuurunun gelişmesine yardım eder. Stüdyo ve yerel çalışmalar beraber yürütülmelidir. Bu yarıyıl, öğrencilerim Bostancı Meydanı ve Doku Tamamlama adlı araştırma ve tasarım çalışmalarında tümüyle eğitimin kente katkısı temasını işlemekteler. Araştırmaları ile gözlemledikleri mekan-mimari ilişkisinin olumlu ve olumsuz yanlarını, sorunlarını kendileri saptayıp, problem tanımını bağımsız olarak yapıyorlar ve çözüm önerileri geliştiriyorlar. Sanırım, sorunuza bu iyi bir örnek olabilir.

Etiketler

Bir yanıt yazın