“İnsanı, Kenti, Doğayı Düşünen; Evrensel Konulara Hassas Yaklaşan Mimarlar Yetiştiriyoruz”

Türkiye'deki mimarlık okullarının durumunu araştıran Arkitera Kampüste kapsamında Samsun Canik Başarı Üniversitesi Mimarlık Bölümü Başkanı Ümit Kalpaklı ile konuştuk.

Arkitera: İlk sorumuz kentle mimarlık eğitimi arasındaki ilişki ile ilgili. Canik Başarı Üniversitesi Mimarlık Bölümü olarak Samsun ile nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?

Ümit Kalpaklı: Karadeniz Bölgesi’nde bizim fakültemiz açılana kadar mimarlık eğitimi veren tek okul Karadeniz Teknik Üniversitesi’ydi. İkincisinin açılması, özellikle de bir vakıf üniversitesi olarak açılması, bölge için çok heyecanlandırıcı, katkı sağlayıcı bir gelişme oldu. Mimarlık mesleği adına Anadolu’da açılan fakültelerin tamamı aslında çok önemli ama Karadeniz Bölgesi’nde de bir başka önemi var. Samsun büyük bir şehir olması ve öğrenci kapasitesi olarak da daha çok tercih edilen bir şehir. Anadolu’ya açılan yüzü aslında Karadeniz’in. Bu anlamda iyi bir gelişme olarak düşünüyorum.

Bu kapsamda Samsun’un sizin eğitiminize katkıları var mı? Ya da sizin eğitiminizin Samsun’a ne tür katkıları olacağını düşünüyorsunuz?

Her şeyden önce birçok üniversitemizde olduğu gibi tüm bölümler içinde, şehre yüzü en dönük bölüm mimarlık bölümleridir. Şehre daha açık olan, şehirdeki insanları kampüslere taşıyabilen bir bölüm. Bildiğiniz gibi mimarlık bölümündeki aktiviteler şehirdeki insanları da öyle ya da böyle bir şekilde ilgilendiriyor. Proje sergileri, sanatsal etkinlikler, söyleşiler, konferanslar… İki üç yıldır Samsun’un da böyle bir açlığın olduğunu görüyoruz. Her aktivitemizde kampüsümüze Samsun şehrini taşıyabiliyoruz. Bu önümüzdeki yıllarda, özellikle ilk mezunlarımızı verdiğimiz andan itibaren de çok daha belirginleşecek ve yer edinecek bir durum.

Samsun’un önemli bir liman kenti olmasından dolayı ciddi bir yapılaşma var. Verdiğiniz mimarlık eğitiminin bu bağlamda katkıları olabilir mi?

Mutlaka olacaktır. Burada Türkiye’nin farklı mimarlık okullarından mezunlar, iş yerleri, mimarlık ofisleri var. Dışarıdan proje yaptırmak ya da İstanbul ve Ankara’dan mimar seçmek yerine buradaki gelişmeyle birlikte bizim öğrencilerimizle çalışmalar yapacaklardır.

Okulunuzdaki eğitim mekanlarını nasıl değerlendirirsiniz?

Bizim kampüsümüz henüz tamamlanmış değil. İçinde bulunduğumuz binada mühendislik ve mimarlık bölümlerinin dışında başka bölümler de ders yapıyor. Henüz mimarlık fakültesinin inşaatına başlanmış değil. Dolayısıyla biz mimarlık eğitimi için hazırlanmış koridorlarda veya atölyelerde değiliz. Mekanları tasarlayan meslek adamları yetiştirdiğimiz bir okulda mutlaka mekanın onlar için özel hazırlanmış olması lazım.

Yeni yapılacak binanın tasarım aşamasında okul yönetimi sizlerle iletişim halinde mi, fikirlerinizi alıyorlar mı?

Tabii ki. Mimarlık Bölümü’nün kuruluşu itibariyle birçok yapılaşmada söz sahibiyiz. Mutlaka bize bir şeyler sorarlar. Biz de elimizden geldiği kadar katkıda bulunuruz. Aynı şekilde, tahmin ediyorum, Mimarlık Bölümü’nün kullananlarından da mutlaka fikir alınacaktır.

Mimarlık eğitiminizde öne çıkan kıstaslar var mı?

Mezunlarımızın olabildiğince teknolojiyi yakalamasını istiyoruz. Programlarımızda onlara dersler koyuyoruz. İlave derslerimiz de var. Kaldı ki birey zaten teknolojiyle ilgili ise kendini geliştiriyor. Ancak aynı zamanda insan için, doğa için, kent için düşünüp bu gibi evrensel konulara daha hassas yaklaşabilen meslek adamları yetiştirmeye çalışıyoruz. Önceliği doğa, çevre, enerji olan; dönüşebilir, sürdürülebilir tasarımlar oluşturma çabası güden mimarlar yetiştirme gayretindeyiz.

Canik Başarı Üniversitesi şehrin dışında kalıyor. Kimisi için mimarlık eğitimi kampüslerde verilmeli, kimisi için şehrin içinde olmalı. Sizin bu konuda düşünceleriniz, konumunuzun avantajları, dezavantajları neler?

Ben İstanbul’da Taksim’de okuduğum için çok avantajlı olduğunu söyleyebilirim kuşkusuz. Yani tam da İstanbul’un göbeğinde okuduk ama konuşmanın başında da söylemiştim, mimarlık okulları üniversitelerin, kampüsün şehre dönük yüzüdür. Daha içli dışlıdır. Gerek proje çalışmalarında şehre inersiniz ya da şehrin bir parçasını tasarlarsınız, yeni bir şey önerirsiniz. Gerekse de diğer bölümlere göre aktiviteleri daha fazladır. Şehirden uzak olmasının bir avantajı olabilir mi diye düşünüyorum. Kampüsün verdiği konfora bağlı ama şehirle beraber giden bir meslek eğitimi olduğu için elbette tercih edilir tarafı biraz daha şehir merkezinde olması.

Etiketler

Bir yanıt yazın