“Artık Fiziksel Dünya Dijital Alandan Ayrı Algılanmıyor”

Stuttgart Üniversitesi'ndeki Hesaplamalı Tasarım Enstitüsü’nün kurucusu Achim Menges ile tasarım ve teknoloji üzerine konuştuk.

Fotoğraf: The European Graduate School

Achim Menges, AA School of Architecture’dan mezun olduktan sonra Harvard, Delft ve Tokyo gibi dünyanın farklı yerlerindeki önemli üniversitelerde profesörlük yapmaya devam etti. Çalışmaları temel olarak morfogenetik tasarım hesaplamaları, biyobenzetim mühendisliği (biomimetic engineering) ve bilgisayar destekli üretimin ara kesitine odaklanıyor. Alanında dünyanın en tanınmış isimlerinden olan Menges, bu yıl gerçekleştirilen Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul’da da konuşmacı olarak yer aldı. Etkinliğe katılımının ardından onunla disiplinler arası çalışma, biyolojik tasarım ve dijital teknolojiler üzerine kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.


Elytra Filament Pavillon, V&A Museum, Londra;  Fotoğraf: NAARO

Oldukça yenilikçi bir takımla birlikte çalışıyorsunuz. Mimarın bir takım lideri olması yeni bir konsept değil ama sizin takımınızın önemli bir özelliği var: farklı birçok disiplini de bünyesinde barındırması. Bize biraz ICD’deki takımınızdan ve mimarlığa ek olarak başka hangi disiplinlerin de araştırmalarınıza katkı sağladığından bahseder misiniz? 

Achim Menges: Institute for Computational Design and Constructions (Hesaplamalı Tasarım ve Yapı Enstitüsü)’taki araştırma takımı mimari tasarım ve bilgisayar programlamacılığı hakkında bilgili mimarlar, tasarımcılar ve bilgisayar bilimcilerinden oluşuyor.  Enstitünün ötesinde, yapı mühendisleri, mekanik mühendisleri, sistem mühendisleri, bilgisayar bilimcileri, robotik mühendisleri, materyal mühendisleri, biyologlar ve daha pek çok disiplinden kişi ile birlikte çalışıyoruz.

HygroScope: Meterosensitive Morphology, Centre Pombidou, Paris, Steffen Reichert ile birlikte
 

Rönesans’tan beri en çok konuşulan temalardan olan “tasarım ile yapım arasındaki ayrım”a değiniyorsunuz ve siz daha ziyade birbirinden ayrılmaz bir süreç öneriyorsunuz. Ayrı görünen bu iki fazın bütünleşmesi için mimarideki hesaplamalı ve teknolojik entegrasyon şart mı?

Hayır. Dijital teknolojiler, hesaplamalı entegrasyon (computational integration) yoluyla tasarım ve yapım arasındaki ayrımın üstesinden gelmemizi olanaklı kılıyor. Bu yolla artık fiziksel dünya, dijital alandan ayrı algılanmıyor. Aksine hesaplama, materyal dünyasının keskin bir arayüzü haline geliyor. Bu yolla daha önce dışarıdan, sezgiden ya da anlayıştan çok uzakta tutulan tasarım yönünün bütünleştirilmesine olanak sağlanıyor.

Verdiğiniz derslerden birinde “Mimarlıktaki teknolojiyi mekanik olarak bilgilendirilmişten, biyolojik olarak bilgilendirilmiş tasarım paradigmasına geçerek yeniden konumlandırmalıyız.” diyorsunuz. Biyolojik olarak bilgilendirilmiş tasarım paradigması neden daha umut verici?
Form üretimi ile formun materyalleştirilmesi arasında olan en yüksek düzeydeki bütünleştirme örneği biyoloji. Malzemeler, yapı ve çevre doğanın yaşayan formlarında özü itibariyle ve birbirinden ayrılmaz bir şekilde her zaman ilişki halinde.

“Tuğla dizen robotlar”ı yenilikçi bulmadığınızı biliyorum. Sizce mimarlık stüdyoları daha çok teknolojik araştırma laboratuvarına sahip olmalı, daha farklı doğa bilimlerini bünyesine dahil etmeli ve yapı endüstrisinde daha çığır açıcı bir rol oynamalı mı?
Aslında dijital teknolojilerin mimarlık ve inşaat alanındaki gerçek potansiyelini keşfetmek ve bu potansiyelden faydalanmak için mevcut olanın otomasyonundan öteye geçmemiz gerekiyor, özellikle ön-dijital yapım süreçlerinin ve sistemlerinin. Dijital teknolojilerin alanımızdaki özgün olanaklarını açığa çıkarmak amacıyla hesaplama yöntemleri, robotik süreçler ve yapı sistemleri arasında eş zamanlı olarak yenilik yapmaya çalışıyoruz.

Şu anda takımınızın üzerinde çalıştığı proje nedir?

Almanya’daki Bundesgartenschau 2019’da iki pavyonda sergilenecek olan yeni ahşap mimari ve kompozit yapılar üzerine yaptığımız araştırmanın bir sonraki adımı üzerine çalışıyoruz.

Bahsettiği projeyle ilgili daha detaylı bilgiye link üzerinden ulaşabilirsiniz.

Ek olarak, Londra’da bir müze için Sttutgart Üniversitesi’nde tasarladıkları karbon fiber pavyonu tasarımcının kendi ağzından dinleyebilirsiniz;

Editörün notu: Söyleşi içeriği Ekin Sıla Şahin ve Burcu Bilgiç tarafından hazırlanmıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın