Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi

1961 yılında, ODTÜ kampüsü ve binaları için açılan yarışmayı kazanan Behruz Çinici ve Altuğ Çinici tarafından tasarlanan yapının inşaatı 1963 yılında tamamlandı.

Ankara’da, Eymir Gölü’nü de içine alan toplam 4.500 hektar alanda, 500.000 m² inşaat alanına sahip, 15.000 öğrenci kapasiteli kampüsün binalarından biri olan ODTÜ Mimarlık Fakültesi binası dönemin önemli mimari eserlerinden biri.

Çinici çiftinin tüm ODTÜ kampüs planı için kurguladığı Divan Yolu’na (allé) bağlanan külliyeler fikrinin parçalarından biri olan fakülte binası 1961-1980 yılları arasındaki inşaat sürecinin uygulanan ilk parçası. Koridorsuz, iç içe geçmiş avlular ve galerilerden oluşan brüt beton yapı 1950’ler Enternasyonal Stili ve Brütalizmin izlerini taşığı kadar, ülkede yapılagelmiş modernist mimari uygulamalara bir eleştiri niteliği de taşıyor*.

1965 tarihli Arkitekt Dergisi’nin 3. sayısında, “Ankara’da Orta Doğu Üniversitesi” başlıklı yazıda mimarlık fakültesinden şöyle bahsediliyor**:

“Burada özellikle mimarlık fakültesi, büyük bir bütün içinde ilk faal çalışan fakülte olması dolayısıyla üzerinde duruldu. Takriben 600 talebeyi barındırabilmektedir. Bir seri çeşitli hacimli blokları orizontal bir şekilde içine alır. Kütüphane, açık ve kapalı konferans salonu güney köşesini teşkil ediyorlar, ana girişten sonra şekil ve manzara bakımından önemli mimarlık fakültesi sınıflarının bulunduğu blok gelmektedir. Bu sınıflar tatlı ve sakin bir şekilde ziraî manzaraya doğru uzanıyorlar. Batıya doğru müteakiben, şehircilik çalışmaları üçlü bloku, fakülte buralara içten bağlı, faka t kolaylıkla dışla da irtibatı bulunur bir şekilde bağlanmıştır. Bir seri dershaneler, batı köşesini teşkil ediyorlar, mimarlık müşterek çalışma blokuna doğru uzanıyor. Bunlar ise kuzey tarafın can alıcı noktasını teşkil ediyorlar. Küçük bir açıkhava konferans, dinlenme yeri, fakat biraz daha batıya doğru yer alır. Kuzey köşesinin geriye kalan kısmını profesör odaları işgal ederler. Bu kuzey köşesinde Üniversitenin ana damarını teşkil eden yola yan tarafını vermiştir. Buradan da girişin büyük avlu kısmına girmek mümkündür. Bu avlu sergiler için kullanılabilir. Üstelik okuma salonu ve teneffüshanenin merkezi ve fakültenin iç kısmının merkezini (kalbini) teşkil eden yere de bağlıdır.

Büyük bina profilinin bulunmaması, açıklık ve çeşitlik kendiliğinden iç ve dış sahaya anlam kazandırıyor.  Üniversitenin bütününü ve araziyi birbirine bağlıyor. Burada belirttiğimiz iç okuma salonu haddizatında çeşitli fonksiyonları da üzerine almaktadır ve Selçuklu mimarisinin eski geleneksel tipinin bir kısmını belirtmektedir. Yukarıdan aydınlatılmış bir salon, ışık tepeden gelmektedir. Buraya talebeler hiçbir kontrol olmadan girebilir, tahta raflardaki meslekî mecmuaları alabilirler, okuyabilirler, konuşabilir ve görüşebilirler. Burada, mimarların, avrupaî rasyonalizmi basit değişmelerle getirmek değil, kendi memleketlerinin bazı geleneksel şeylerini modern bir şekilde takdim etmek istedikleri görülür. Diğer canlı bir unsur manzara ile kurulan irtibattır. Bütün Üniversitenin konusu, mimarlık fakültesinde belirtildiği gibi, önemle altı çizilecek, önemli ve tabiî bir anlam taşır. Meselâ: Mimarlık sınıflarının manzara durumu. Fakülte sadece yayalara mahsus bir damar üzerinde yer almasından değil, doğuya bakan profilde, Ankara manzarası ve ziraî görünüm önem kazanır. Binaların bütünü açık bir şekilde anlamıdır. Binaların bütünündeki akıcılık bir seri göze hitap ediyor ve hiçbir ana görünüş teşkil etmeyip, açık ve genel bir görünüm vermektedir.”

* Bu konu ile ilgili Meltem Ö.Gürel’in 2016’da derlediği Mid-Century Modernism in Turkey kitabında bulunan, Burak Erdim’in, Under the Flags of the Marshall Plan: Multiple Modernisms and Professional Legitimacy in the Cold War Middle East, 1950-1964 makalesini okuyabilirsiniz.

** Arkitekt, Cilt: 1965 Sayı: 1965-03 (320) Sayfa: 108-109, 114.

Etiketler

Bir yanıt yazın