Ölüme Maruz Bırakılan Kişinin Yaşamını İşaretleyen Anma Mekanı

Ölüme Maruz Bırakılan Kişinin Yaşamını İşaretleyen Anma Mekanı

Pamukkale Üniversitesi 2021 Bahar Dönemi Mim308 Mimari Tasarım IV stüdyosu kapsamında Yaren Derin ve Demet Akpınar tarafından tasarlanan proje.

Ölüm; bedenin ölümü ve zihnin ölümü şeklinde ikiye ayrılabilir. Bu kavramlar, sosyal ve fiziksel ölüm şeklinde sınıflandırılabilir. Fiziksel ölüm, bedenin ölümü ile ilgilidir. Sosyal ölüm ise zihinde ya da mekanlarda yaşatılan anıların son bulmasıdır. Fiziksel ölümün temsili mezarlıklardır; sosyal ölümün temsili ise bir zamanlar yaşantıların geçtiği mekanlardır.

İnsan dışında diğer canlıların da ölümle ilgili pratikleri mevcuttur. Örneğin bir köpek, yavrusu öldüğünde yavrusunu gömmektedir ancak ölüm sonrası pratikleri gelişmemiştir. Ölüm doğaldır; ölümle ilgili pratikleri umursamak, ölüm sonrası ritüelleri gerçekleştirmek kültüreldir. İnsanlar ölümü nesneleştirme yoluna giderek ölümü canlı tutma çabası içine girmektedir. Mezarlıklar da geçmişte yaşayan kişilerin yaşantılarını ve geçmişteki varlıklarını canlı tutma amacıyla oluşturulan nesnelerdir.

“Eğer bilince sahip değilsem, vahşi hayvanların bana zarar vermesinin ne önemi olabilir?”

Diyojen

Diyojen, ölüm gerçekleştiğinde ölü bedenin bir öneminin kalmadığını savunmaktadır. Ancak insanların öldükten sonraki anılma biçimleri ve gömü pratikleri, nasıl öldüğüyle ve öldükten sonra nasıl ve nereye gömüldüğüyle doğrudan ilişkilidir. Ölüm, yalnızca ölen kişiden ziyade ölünün yakınlarını da ilgilendiren bir mesele olduğu için ölünün bedenine karşı beklentiler de değişiklik göstermektedir.

İnsanlık, ölüm kavramından ve onun hatırlatıcısı olan mezarlıklardan kurtulmanın bir yolu olarak yaşam ve ölüm mekanını kamusal alandan ayırmayı seçmiştir. Ölüm üzerinde kurulan kolektif hafıza, eylemler ve imgeler olmak üzer ikiye ayrılabilir. Eylemler ölüyü gömme, ritüeller ve yas tutma olarak sınıflandırılırken; imgeler mezarlık üzerine kurulur.

Pınar Gültekin 1993 yılında doğmuştur ve eski erkek arkadaşı tarafından Türkiye’de 16 Temmuz 2020 tarihinde öldürülmüştür. Farklı mezar tiplerine bakıldığında mezar baş taşı, toprak, mezar bazası gibi unsurlar mezarı işaretleyebilirken, bir varilin ölü bedeni işaretleyebileceği/bir insana mezar olabileceği düşünülemez. Pınar Gültekin, öldürüldükten sonra bedeni varil içinde yakılmıştır, ilk mezarı bir varildir. Mevcut mezarı Hizan/Bitlis’te bulunmaktadır. Bedeni tamamen kül olduğu için mevcut mezarında bir beden bulunmamaktadır. Diyojen’in düşüncesine karşı, ölünün bedenine davranış biçiminin ölüm sonrasını ve yakınlarını etkilediği görülmektedir.

Pınar Gültekin, sosyal medya hesaplarında çiçeklerden “en sevdiğim kokular” diye bahsetmiştir. “Hayvanların hepsini insanların bazılarını severiz.” diyerek hayvan sevgisini dile getirmiştir. Yürümeyi, gezmeyi, eğlenmeyi çok sevdiğini her fırsatta belirtmiş ve bunları paylaşmıştır.

Pınar Gültekin, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde İktisat Bölümü öğrencisi olarak öğrenim görmekteydi. İşi ve okulu Muğla’da bulunmaktadır. Akyaka/Muğla’da bulunan Azmak Nehri’nden “En sevdiğim yer” olarak bahsetmiştir. Mezar için seçilen konum Pınar Gültekin’in yaşamını işaretlemek ve arkadaşlarıyla zaman geçirdiği mekanı yaşatmak amacıyla Azmak Nehri’nin kıyısıdır.

Pınar Gültekin’in bedeni bulunmadığı için mezar kompozisyonu yer altında değil; zeminde, arkadaşlarının Pınar Gültekin’i anarak vakit geçirmelerini sağlayacak şekilde bir performans mekanı olarak tanımlandı. Tasarımda Pınar Gültekin’in ölümünün hatırlatılmasından çok, yaşamının işaretlenmesi amaçlanmıştır.

Pınar Gültekin’in iş yerinden Azmak Nehri kıyısına yürüdüğü güzergah işaretlenmiştir. Nehrin kıyısında bulunan mevcut kaya taşları güzergah boyunca dağıtılmıştır. Pınar Gültekin’i anma mekanı, ağaçların kesişimleriyle oluşturulmuş referanslara göre yerleştirilmiş taşlar ile oluşturulmuştur. Nehrin kenarı sit alanı olduğu için yapılan müdahaleler doğayla uyumlu olacak şekilde düzenlenmiştir. Okaliptüs ağaçlarının kesiştiği ve Pınar Gültekin’in nehrin fotoğraflarını çekip sosyal medyada paylaştığı konumda, Pınar Gültekin’in kadrajını ve yaşamını işaretleyen, mezar baş taşı imgesi oluşturan yansıtıcı bir yüzey kullanılmıştır. Ziyaretçiler yansıtıcı yüzeyin etrafında bulunan taşlarda konumlanarak Pınar Gültekin’in kadrajını gözlemleyebileceklerdir. Nehre bakış, yansıtıcı yüzey ile Pınar Gültekin’in kadrajı ile sağlanırken, yansıtıcı yüzeyin arkası geçirgendir ve arkasında bulunan ziyaretçinin nehre, Pınar Gültekin’in kadrajından bakması sağlanmaktadır. Peyzajda Kasımpatı ve Ortanca çiçekleri kullanılmıştır. Mezarı sulama ritüeli, içleri oyulan kaya taşlarından oluşturulmuş su haznelerine dönüştürülmüştür ve Pınar Gültekin’in hayvan sevgisine dayanarak hayvanların su ihtiyacını karşılamak amaçlanmıştır.

Celâleddin Çelik ve Medine Altıok’a katkıları için teşekkür ederiz.

Etiketler

Bir yanıt yazın