Katılımcı, Sağlık Çalışanlarına Adanmış Bir Sanat Yapıtı Yarışması

RAPOR

“Güneş olmasaydı
bir yıldız gecesi olurdu”*
Herakleitos

Toplumsal hafızanın görselleşmiş bir tecessümü olarak anı mekânı, kurgusu itibariyle, içinde donmuş bir kimliği ve baskın bir müzeleştirme teşebbüsünü içerir. Bu rasyonel varlık biçimi, anı mekanına dair maddi ve manevi kaynaklardan seçilerek bir araya getirilmiş metaforik öğeler ile kolektif belleğin bir ürünüdür. Her anı mekânı “hatırlamak” ve “fark etmek” üzerinde temellense de çoğu zaman mekânsal tasavvur, yitik bir temaşa haline bürünebilir. Seyre dalınan bir temayüz olmak yerine, anı mekânı, gündelik yaşam ritminin akışına karşı koyamayan bir biçimde var olabilir. Bu, ‘anı’nın mekansal değerine toz kondurmak anlamına gelebilir ve fakat aynı zamanda yitirilen temaşanın, kaskatı biçimde durduğu alanda sonsuz bir mekânsallık biçimi sunduğu anlamına da gelir. O nedenle “anı mekânı” bir yandan metaforik dünyanın görselleşmiş temsili iken bir yandan da zaman-mekân kavrayışı içinde ‘anılan değeri’ tekrar tekrar hatırlatmak üzere kurgulanan ve her bakışta yeniden tanımlanan mayalı bir söz kalıbıdır. Bu söz kalıbını kesintisiz olarak mayalayan ise insan, ışık ve mekân arasındaki bağıntıdır.

Modern zamanlara ait anma ritüelinde insan, ışık ve mekân arasındaki bağıntının kaynağı, görmektir. Görmek, algılamak ve anlamak üzere mekanize edilmiş ışığı araçsallaştırmak demektir; yani, mekânı ve insanı bir arada tutmaya yarayan bir parlaklık yaratmak demektir. Parlaklık, aydınlanma ve iyilik demektir. İyilik sadece insanın maneviyatı ile ilgili bir durum değildir aynı zamanda iyilik, insanın fiziksel olarak da iyi olma halini, yani sağlıklı olma halini de imlemektedir. Ancak Ocak 2020’den beri süregelen COVİD-19 pandemisi, sadece ülkemizde değil tüm dünyada da toplumların sağlıklı olma halini tehdit eden bir sürecin müsebbibi olmuştur. Evrensel bir yaşam ölçütü olarak sağlık, bireysel ve toplumsal anlamda, bitimsizliğini yitirerek kazanmak için üzerinde mücadele edilmesi gereken yeni bir alan tanımlamıştır. Aydınlığın karanlığa karşı bu savaşında sağlık çalışanları, toplumun topyekûn bir sağlıklı olma hali için özveri, fedakarlık ve yoğun alın teriyle harmanlanmış emeklerini ortaya koymuşlardır. Bu nedenle parlaklık, sağlık çalışanlarının bir güneş gibi ışıdığını da işaretler.

“Sağlık Çalışanlarına Adanmış Bir Yapıt” bağlamında ise aydınlık ve karanlık metaforu üzerinden bir tasarım önerisi geliştirilmiştir. Toplum hafızasına kazınan sağlık çalışanlarının iyileştirici gücü, aydınlığın kendisi olarak betimlenmiştir. Buna göre, tasarım önerisinde ana unsur, karanlığı delip geçen, iyileştiren, hastalıkları imha ederek yeniden dirençlilik sağlayan ve herkesi içine alan bir hare olarak tasvir edilmiştir. Parlaklığın kaynağı olan hare, boyut olarak büyüyüp küçültülebilir ki bu, sağlık çalışanlarının toplum içindeki kapsayıcı konumlarını ve zor zamanlardaki rollerini yeniden hatırlatıcı bir unsur olarak işlev görür. Parlaklığın dokunduğu tüm şeyler, pandeminin yıkıcı etkisine rağmen giderek dirençlilik sağlar. Örneğin, tasarımda zemin yüzeyine yakın ve yatay olarak tasvir edilen unsurlar, hastalıkla mücadele edenleri belirlerken düşeyde yükselen elemanlar, hastalığı yenen ve yeniden dirençlilik sağlayan bireyleri ifade etmektedir. Yatay ve düşey uzantıda konumlanan tüm öğeler, sağlık çalışanlarının güneş gibi parladığı ve toplumun tüm kesimine dokunduğu bir pozisyon üzerinden sağlıklı olma haline ulaşmaktadır. Sonuçta, aydınlığın iyileştirici gücü, özverili bir gayret tarafından sağlanan bir parlaklık aracılığıyla toplumun hafızasına bir ‘anı’ değeri olarak nakşedilir.

*Herakleitos. (2012). Kırık Taşlar. (Çev. Alova). İstanbul: Can Yayınları
Etiketler

Bir yanıt yazın