Katılımcı, Kore Savaşı Anma Alanı ve Ziyaretçi Merkezi Mimari Proje Yarışması

PROJE AÇIKLAMA RAPORLARI

“…Biz (insanoğlu) kendimizin taş ve toprağa dönüşmüş halini görmek isteriz. Binaların çevresinde ve bahçelerde gezinirken kendi içimizde yürümek isteriz.”

Friedrich Nietzsche, 1882

(Şen Bilim)

YEREY ÖRTÜ

Mekan tanımının en ilkel kavramsal hali, coğrafya ve topografyanın doğal halleri yani yerey örtü (land-scape) kompozisyonu içinde tanım bulur. Bu kompozisyon mekansal duyumsamanın insanoğluna hem biyolojik hem de fizyolojik olarak en yakın olduğu birlikteliği içerir. Öneri projede yerey örtü stratejisi bir anma mekanı tasarımı için zamansızlığı sebebiyle ana kararlar bütününü oluşturur.

HORTUS CONCLUSUS

Tipolojik ve duyumsal bir referans olarak Hortus Conclusus, yani gizlenmiş bir bahçenin ilk arketipi, ‘diyar içinde diyar’ vaadi ile öneri tasarım şemasını belirler. Yerey örtü parçasının dikey elemanlarla çevrelenmesi, sınırlandırılması, insan eli değmiş bir doğa betimlemesini olası kılar. Ortaçağ Avrupası’nda bu tipoloji Hortus Conclusus ismiyle kavramsallaştırılarak cennet metaforlarında kullanılır. Ancak medeniyetlerin en eski mekânsal ifadesi olarak bahçe, daha tanımlanmış haliyle gizli bahçe Ortaçağ Avrupası’nın öncesinde Mısır, Babil, Mezopotamya, İran ve Anadolu topraklarında yaşamış halklar için uhrevi önemler taşımıştır.

Öneri projede, birincil karar Hortus Conclusus şeması ile orkestrasyonu kurulmak istenen duyular bütünüdür. Arsanın istediği optimum form ile etrafı çevrelenen yer düzlem parçasının ufuk çizgisi, çevreleyen dikey eleman olarak kullanılan duvarın üst sınırı olmaya başlar. Bu durumda birey için öncelikli ilişki dikey doğrultuda uzanan yeryüzü ile gökyüzünün kozmik oryantasyonu olur. Sınırlandırma ve sonsuzluk kendi içinde yer değiştirebilen mekânsal özlerdir.

ANMA MEKANI

Anma mekanı, anıyı bugünde yaşatması ve tek gerçek mekanda birden fazla zaman ve mekan barındırmasıyla zamanın lineerliğini kaybettiği bir arayüzü tanımlar ve heteretopya özelliği taşır. Tasarım önerisinde anma mekanı, çevreleyici duvarlarla merkezine gizli bahçeyi alır ve içine kapanıp kapsülleşirken herkese açık özelliği ile barış kavramına şiirsel bir atıfta bulunmaya çalışır.

YAPILARIN ÇÖZÜNMESİ

İki dik üçgenin iç içe geçmesiyle oluşan çeper duvarın ara boşluklarında dış içe iç de dışa akar. Yapıların pozisyonlanması bahçeye güneyden gelen gün ışığını özgür bırakır ve bitkisel müdahaleyi optimumda tutar. Yapılar ve tören alanı bütünü gizli bahçenin şiirsel merkezkaç kuvvetine saygı duyarak çepere ardışık olarak dizilir. Bu dizilim kolonatlı bir yürüme yolu ile bahçeyi merkezde tutar. İki ana yapı kütlesi çeper duvarlardan koparılır ve bu ara mekanlar arayüz olarak tanımlanır. Yapılar, iç bahçe için bir sahne görevi görürken çeper duvarlar ile bahçe arasında çözünür.

YERE AIT OLMAK

Öneri tasarımda bulunduğu yere ait olmak, kullanımı gereği halka açık olan bir mekan kompozisyonunda başat kabul edilir. Gizli bahçeyi tanımlayan duvarlar Anadolu coğrafyasında sıkça bulunan Han Duvarları nın imgesel özelliklerini referans alır. Sağır duvarların gizemliliğinin herkese açık bir ziyaretçi merkezine dönüşmesi aynı zamanda Han tipolojisine de atıfta bulunur. Zemin ve cephe malzemesi olarak seçilen küfeki taşı hem yörenin kendi taşı olmasıyla yere aidiyeti pekiştirir hem de yörede bulunan eski yapılar dokusuna iltifat eder. Mimar Sinan’ın Lüleburgaz’da bulunan Sokullu Mehmet Paşa Külliyesi bu dokular bütünü içinde en etkileyici olarak malzeme seçimine ilham verir.

Yere ait olmak, yapıda zamansız bir mekânsal kimliğin birincil basamağı olarak kabul edilir ve sosyal sürdürülebilirlik ön planda tutulur.

PEYZAJ ÖNERİSİ

Bitkisel peyzaj önerisi, tasarımın ana fikrini belirleyen gizli bahçenin şiirsel karakterine uygun olarak seçilmiştir. Bitkisel peyzajın pozisyonlanmasında yapıların aks sistemi kullanılmış; ancak tören alanı odak noktası kabul edilerek önü boş bırakılmıştır. Böylece giriş kapısından gelen bireyin ilk karşılaştığı perspektif yeşiller içinde tekil bir tören alanı ve anıt duvar olacaktır.

Gizli bahçe öneri ağaç grupları için,

-Ölümsüzlüğü ve barışı ifade etmesiyle Zeytin Ağacı (Olea europaea var. Europaea)

-Özgün kokusu ve titrek yapraklarıyla İğde Ağacı (Elaeagnus Angustifolia)

-Sıradışı görüntüsü ve meyvesiyle coğrafyanın endemiği Sandal Ağacı (Arbutus Andrachne)

-Ağırbaşlı duruşu ve Anadolu’ya olan özgünlüğüyle Doğu Çınarı (Platanus Orientalis)

-Kederi ifade eden ancak zarif ve güçlü duruşuyla dört mevsim yeşil kalan Servi Ağacı (Cupressus sempervirens) tercih edilmiştir.

Kolonatların yanında öbek olarak kullanılmak üzere,

-Coğrafyaya ait olması ve ferah kokusuyla Adaçayı (Salvia Officinalis)

-Dört mevsim yeşil kalan Yayılıcı Ardıç (Juniperus Horizontalis) kullanılmış ve,

Giriş kapısının bulunduğu Tatarköy Yolu Cephesi’nde ise,

– Yaprak dökmeyen özelliği ve güzel kokusuyla Defne Ağaçları (Laurus Nobilis) serpiştirilmiştir.

Sonbahara dramatik kokusuyla giren Sandal Ağacı 19 Ekim Kore Savaşı Anma Günü Etkinlikleri’nde ziyaretçiye duyumsal bir deneyim kazandırmak için tören alanının tam yanında öbeklenmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın