Picasso’yu Pac Man’e yedirmeyiz

MoMA, sanat dünyasında başlattığı "Video oyunundan sanat eseri olur mu? Tetris, Picasso'nun yanında durur mu?" tartışmasını alevlendirmeye devam ediyor.

Koleksiyona yeni eserler katılır, taraflar gardını alırken tartışmanın kalbine indik.

NEW YORK Modern Sanatlar Müzesi MoMA (The Museum of Modern Art), geçen kasım ayında aralarında Pac-Man, Sims ve Tetris’in de bulunduğu bir dizi video oyununu daimi koleksiyonuna kattığını açıkladığında, yüksek sanat eleştirmenleri kemik çerçeveli gözlüklerini, sağ işaret parmaklarıyla şöyle bir düzeltmişti. Müze yöneticileri hızını alamayıp geçen ay Minecraft, Magnavox Odyssey, Pong, Space Invadcrs, Asteroids, Tempest ve Var’s Kcvenge gibi 70’li ve ’80’li yıllara ait kült video oyunlarım ela koleksiyonlarına kattıklarını ve video oyunu koleksiyonunun. Atari, Taito gibi klasiklerin de eklenmesiyle kırk parçaya kadar çıkacağını açıklayınca eleştirmenler bu kez bir sandalyeye oturup keten gömleklerinin ilk düğmesini çözmek zorunda kaldı.

MoMA’nm niyeti suyu bulandırmak olmasa da. göle attıkları taşın yaydığı halkalarda o meşum soru belirdi bile: Sanat nedir? Müzenin Mimari Tasarını Holümü kiiratörii Paola Antonelli. kişisel bloğunda tartışmanın gereksiz olduğunu düşündüğünü yazdı. “Tasarım sadece hoş sandalyeler yapmak değildir, bu oyunların hepsi birer tasarım. Bir de tasarımcıların sanatçı olmadığı fikri savunuluyor. Evet tasarımcılar sanatçı değildir çünkü onlar tasarımcıdır ve tasarım da çok derin bir yaratıcılıktan beslenir tıpkı sanat gibi,” dedi.

Pac-Man kimdir, ne yer ne içer? 

Tetris, Pac-Man, Atari ve diğerlerini çocukluğundan hatırlayanlar varsa onların MoMA’yı çok iyi anladığını ve “Bu kadar geç kalmaları kaballat, Pac-Man’dan ala sanat mı olur?” dediğini tahmin edebiliyoruz. Anıa oyunları tanımayanlar için birkaç cümleyle özetleyelim.

Pac-Man: “Önüne geleni yiyen, küçük ve sarı top” dersek tanırsınız. Pac-Man 10 Ekim 1979 doğumlu. Japon tasarımcı Toru Iwatani tasarından on sekiz ay gibi bir sürede tasarlanan oyun ’80’li yıllara damgasını vurdu.

Tetris: Amacı, iki boyutlu olan oyun alanına yukarıdan inen blokların denetimli bir şekilde düşmesini sağlayarak, arada hiç boşluk olmayacak şekilde yatay sıralar oluşturmak olan oyun Haziran 1985’de Rus bilgisayar mühendisi Aleksey Pajitnov tarafından tasarlandı. 6 Haziran 1984 tarihinde yayınlandı. ’90’lı yıllar boyunca insanları ekrana kilitledi.

The Sims: Tasarımcı Will Wright tarafından tasarlanan oyun, bir stratejihayat simülasyonu bilgisayar oyunu. Oyunda Sim adı verilen sanal karakterler. SimCity adı verilen bir şehrin yakınlarına kurulmuş olan banliyöde günlük aktiviteler yapar. 2000’li yıllara damgasını vuran The Sims’den hoşlanmayanlar bile, tasarımcının motivasyonunu 1996 Oakland yangında evini kaybedişinden aldığını öğrenince “O zaman tamam” der.

Minecraft: Üç boyutlu küplerle tasarım yapmamıza olanak veren oyun Markus ‘Notch’ Persson tarafından yazıldı ve geliştirildi. Toplam bir haftada yazılan oyun ilk sürümden beri güncellenmeye devam ediyor.

KIŞKIRTICI TAVIR

Aslında tartışmanın bu kadar alevlenmesinin nedeni, bu fikrin 1940’lardan beri sanat normlarının belirlenmesinde kutsal mekan kabul edilen MoMA’dan çıkmış olması. Bu kışkırtıcı tavrı, dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir modern sanat müzesi yapsaydı aynı oranda tepki çeker miydi? Amerikalı film ve sanat eleştirmeni Roger Ebert “Hayır” diyor ve ekliyor: “MoMA bunu kasıtlı yaptı. Bu tamamen bir pazarlama stratejisi. MoMA’nın oyun seçimlerine baktığımızda, sergilemeyi arzuladıkları estetik değerleri görmek yerine, karşımıza besbelli daha popüler oldukları için ikonlaşmış oyunlar çıkıyor ve dile getirmeseler de popülaritesi yüksek olan oyunların daha fazla ziyaretçi (sergi alanında bir oyundan diğerine koşturan çocuklar dahil) çekeceğini düşündüklerini anlamak zor değil.

Video oyunlarının sanatsal bir değeri olup olmadığı tartışılacaksa, unutulmaması gereken birgerçek daha var: Oyunlar, interaktif özellikleri nedeniyle yaratıcısının imgeleminden bağımsız bir yol izler; dolayısıyla burada yaratıcıya ait kişisel bir görü aktarımından söz edemeyiz. Video oyunlarının sanatsal bir etki yaratamayacaklarını, salt bu temel özellikleri bile kanıtlamaya yeter.”

Peki, MoMA’cılar müzenin daimi koleksiyonuna eser seçerken nelere dikkat ediyor? Antonelli bunu şöyle açıklıyor: Tarihsel ve kültürel anlam, estetik ifade, işlev. The Guardian sanat eleştirmeni Jonathan Jones “Üzgünüm MoMA, video oyunları sanat değil” başlıklı yazısında şunları söylüyor: “Sanat hayata karşı kişisel bir reflekstir ve yaratıcılıktan beslenir. Video oyunları için bir sanatçının varlığından söz edemeyiz.” sel ve yapısal geçerlik, teknoloji ve tarzda yenilikçi yaklaşım, tüm malzemelerin ve tekniklerin başarıyla harmanlanması.

İşte itiraz çığlıkları tam da burada kopuyor. Sanat eleştirmenlerine göre, Picasso’nun “Les Demoisellcs d’Avignon”unu bir pazarlama ürünü olan Sims’le kıyaslayamazsınız. Teknik, deha. yaratıcılık ya da işçilik… Hiçbir alanda kıyaslanamaz iki ‘iş’. The Guardian sanal eleştirmeni Jonathan .Jones baş itirazcı. Jones. “Üzgünüm MoMA. video oyunları sanat değil” başlıklı yazısında şunları söylüyor: “Sanat hayata karşı kişisel bir reflekstir ve yaratıcılıktan beslenir. Video oyunları için bir sanatçının varlığından söz edemeyiz.”

KEÇİ İNADI

Peki neden bu oyunlar seçildi? Oyunların seçimi zor olmuş. Uzun araştırmalar sonunda, çağdaş tasarımın sıkça tartışılan ifadelerinden olan ‘etkileşim tasarımının’ olağanüstü örnekleri olduğu düşünülerek bu oyunlar daimi koleksiyona seçilmiş. Etkileşim tasarımında öncelik tanınan özellikler davranış, estetik, alan ve zaman olarak belirlenmiş. Küratör Antonelli “Oyun seçimlerinde tanınan öncelik; görsel kalitenin yanı sıra her bir oyunun estetik deneyimi ve kod tasarımından oyuncunun davranışına kadar etkileşim deneyimiyle ilgili olan diğer birçok yönünü ön planda tutması,” olarak açıklıyor bu durumu.

Antonelli bir yılı aşkın süredir, akademisyenler, dijital koru ma ve hukuk uzmanları, tarihçiler ve eleştirmenlerin tavsiyelerini alarak çalışmalarını devam ettirdiklerini söylüyor. Yani, bu işin bir takım işi olduğunu, sanılanın aksine bu kararı tek başına vermediğini belirtiyor. Aslında NEA, yani Amerikan Ulusal Sanat Fonu, ki Amerika’da en önemli sanat Wili Wright tarafından tasarlanan The Sims ve Marcus ‘Notch’ Persson’ın yazdığı Minecraft da müzenin koleksiyonunda. merciidir, 2011 yılında “Medya Sanatları” adı altında yeni bir kategori oluşturarak bu anlamda bir öncülük yapmıştı. 1965’te Amerikan Kongresi tarafından ‘artistik mükemmellik’ gösteren projelere maddi destek sağlamak üzere kurulmuş olan fon NEA, (The National Endowment for the Arts), bundan böyle dijital medyayı da destekleyeceğini açıklamıştı.

NEA’nın dijital medya tanımı içindeveb ve mobil teknolojileri, uydu, radyo ve televizyon aracılığıyla iletilen sanat içerikleri ve tabii video oyunları da vardı. NEA gibi neyin sanat olup olmadığı konusunda sert tavrı ve keçi inadıyla tanınan bir kurumun bu esnekliği, her şeyin pekâlâ sanat olabileceği konusunda direnenlere umut oldu.

“Pac-Man de tabii ki sanatın konusudur.” diyenler tersini düşünenlere göre daha küçük bir ses tonuyla konuşuyor. “Bu kadar büyütmeye gerek var mı?” diyenler, video oyunlarının zaten Picasso ile aynı bölümde sergilenmediğini, Mimarlık ve Tasarım bölümünde gösterilmeye değer nitelikte işler olduğunu anlatıyor. Haber, özellikle video oyunu severlerin toplandığı forumlarda heyecanla karşılandı. Lazygamer.net’ten Zoe IIawkins, “Sırf bu yüzden New York’a gideceğim,” derken, PC Magazinden Stephanie Miot, Minecraft’ın yaratıcısı Markus ‘Notch’ Persson’ın Time okurları tarafından 2013 yalında dünyanın en etkili 100 ismi arasında ikinci seçildiğini hatırlattı: “Bu az şey değildir.” Gerçekten de az değil ama sanatın ne olduğu her zaman flu kalmaya devam edecek gibi görünüyor. Belki de bir arkadaşımın dediği gibi, “Sanırım bir şeyin üzerine oturamıyorsak o sanat eseridir.” Ve evet video ovunlarının üzerine oturmuyoruz.

Etiketler

Bir yanıt yazın