Mimar Sinan’ın Bilmecesi: Geçme Taş/Ahşap Detayıyla Üretilen Duvar Tasarımları

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Mimarlık ve Şehir Bölge Planlama Bölümü 1. Sınıf öğrencileri, Mimar Sinan’a atfedilen bir geçme taş/ahşap detayından hareketle, duvar tasarımları ürettiler.

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE) Mimarlık ve Şehir Bölge Planlama Bölümü 1. Sınıf öğrencileri, Mimar Sinan’a atfedilen bir geçme taş/ahşap detayından hareketle, “duvar” tasarımları ürettiler.¹ AR102 Mimari Tasarıma Giriş stüdyosu kapsamında, 3 hafta boyunca yaklaşık 20’şer kişilik gruplar halinde çalışan öğrenciler, stüdyolardaki ortak ihtiyaçlarına göre şekillendirdikleri toplam 8 adet ürün ortaya çıkardılar ve tasarımlarını 1/1 ölçekte inşa ederek sergilediler. Proje, 1 aksonometrik ve 1 görünüş çizimi eşliğinde projektör ekranında beliren bir bilmece ile başladı:

“İki parça kesme taş veya ahşap bloğun, sadece bir yönde kayarak tek bir modül/blok haline gelmesini sağlayan detay ne olabilir?”

Bir kısım okurun, bahsi geçen detaya aşina olduğunu tahmin ediyoruz. Hatta, şu sıralar sosyal medya platformlarında çokça popüler olan “Japon ahşap detayları” başlığı altında benzerleri bulunabilecek bir birleşme/geçme detayı bu. 1990’larda Mimar Sinan’a atıfla, daha “analog” bir şekilde dolaşımda idi. Hangi yapıya referansla bahsinin geçtiğinin veya hakikaten Mimar Sinan’ın kullandığı veya icat ettiği bir detay olup olmadığınınsa çok da bir önemi yok. Bilindik kalıpların dışında düşünmeyi gerektiren, ilk bakışta çözümü zor bir bilmece, ama aynı zamanda pratik ve kullanışlı bir tasarım/detay olduğu için, Mimar Sinan da pekala bulmuş veya uygulamış olabilirdi diye düşündük ve projenin ismi bu şekilde ortaya çıkmış oldu.

Bilmece çözüldükten ve bir modülü bir araya getiren iki parçanın nasıl hemhal olduğuna ilişkin mekanizma anlaşıldıktan sonra, öğrencilerden bu detayı, aynı detayın varyasyonlarını veya ondan hareketle üretilecek olan benzer çözümleri kullanarak, üç boyutlu bir kompozisyon olarak tasarlamalarını istedik. Tasarlanacak ‘duvarın’, iki mekanı birbirinden ayıran, sınır tarifleyen veya birörnek malzemelerin basit tekrarına dayalı bir mimari eleman olmaktan ziyade, temel tasarım nosyonlarını yansıtan, dış yüklere dayanımlı ve stüdyolardaki ortak ihtiyaçlara cevap verecek bir şekilde düzenlenmesi beklenmekteydi.

Dolayısıyla, projemizin öğrencilerden üç tane dileği vardı diyebiliriz: Duvarınızı inşa ederken, yapıcılar olarak bu “yaparak öğrenme” deneyiminden faydalanın; verili detayı türetmek amacıyla mucitler olarak yeni kural dizgeleri oluşturun; tasarım öğrencileri olarak, ürününüzü renk ve dokuyu da entegre ederek biçimlendirdikten sonra keyif alarak kullanın! Tüm bunları söylerken, kimi hatırlatmaları yapmak da önemliydi: Duvarın bir sistem olarak tahayyül edilmesi, yani tüm parçalarının ahenk içinde birlikte çalışabilmesi, dekoratif olmaktan ziyade yapısal bir rol üstlenmeleri gerekmekte idi. Ayrıca, varyasyonların veya örüntüde yer alacak doluluk ve boşlukların tekil tasarım müdahaleleri değil, belirli tekrarlara dayanan tasarım kararları olması, dikkat edilecek bir başka husustu.

Tasarım ve inşa sürecinde öğrencilere düşük bütçeli ve ‘düşük-teknolojili’ (low-tech) çözümler düşünmelerini önerdik. Bu şekilde, malzeme kullanımı basitleşirken çözüm biraz karmaşıklaştı, fakat öte yandan tasarıma dair yeni pencereler açıldı. Birimlerin inşasında oluklu mukavva kullanacakları için, taş veya ahşabın yapım tekniklerini ‘taklit etmeleri’ gerekti. Bu nedenle, normal koşullarda ekleyerek (additive) üretecekleri birimleri, eksilterek (subtractive) üretmiş oldular. Aslında dolu veya katı olduklarını hayal ettiğimiz, boş kutular yaptılar. Malzemenin getirdiği yeni olanaklar da tam bu noktada ortaya çıktı: Madem 1/1 ölçekteki duvarı, ahşap veya taş malzeme değil de kağıt kullanarak yapıyoruz, bu durumda birimleri aynı anda hem boş hem de dolu olarak hayal edebilir miyiz? Dilimleyerek, keserek veya içini oyarak şekil vermenin yanı sıra, yüzeysel (planar) malzemeleri üst üste koyarak, yan yana ekleyerek inşa etmek. Böylelikle tasarım probleminin ruhuna sadık kalmak koşuluyla, birleşme detayı fikrinin etrafında doğaçlama yapmak mümkün olabilecekti. 3 haftalık süreç sonucunda öğrenciler, Mimar Sinan’a olan saygılarını, büyük ustaya atfedilen bir taş detayının işleyiş prensibini anlayarak ve bu prensipten filizlenen birçok yeni tasarım fikri geliştirerek, dahası bu fikirleri işleyen bir yapım sistemine dönüştürerek sunmuş oldular. Bizim için çok öğretici olan bu stüdyo deneyiminin çıktılarını mimarlık kamuoyuyla, meslektaşlarımızla ve öğrencilerimizle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.

¹ AR102 Mimari Tasarıma Giriş Stüdyosunun yürütücüleri şu isimlerden oluşmaktadır: Tonguç Akış, Sema Doğan, Zeynep Elburz, Nil Nadire Gelişkan, Kıvanç Kılınç ve Özlem Taşkın Erten (öğretim üyeleri); Gamze Altındaş, Aslıhan Çevik, Tansu Değirmenci, Hazal Ertem, Ece Güleç, Zeynep Özçam, Nazmiye Öztaş ve Özge Deniz Toköz (araştırma görevlileri).
Etiketler

Bir yanıt yazın