Battersea Power Station’ın Uzun Zamandır Beklenen Restorasyonu Tamamlandı

Battersea Power Station’ın Uzun Zamandır Beklenen Restorasyonu Tamamlandı

Wilkinson Eyre, Battersea Power Station’ın hizmet dışı bırakılmasından yaklaşık 40 yıl sonra, restorasyon ve yeniden işlevlendirme projesini tamamladı.

Apple için tasarlanan 46.000 metrekarelik ofis alanının, 254 dairenin bulunduğu ve şu anda 100’den fazla mağaza içeren eski elektrik santrali 14 Ekim’de resmi olarak halka açılacak.

İngiliz mimar Giles Gilbert Scott tarafından tasarlanan Battersea Power Station, 1930’larda açıldı ve daha sonra Thames Nehri’nin yanında yer alan kendine özgü dört bacalı formunu oluşturmak için genişletildi.

1975-1983 yılları arasında hizmet dışı bırakıldıktan sonra, Wilkinson Eyre tarafından yeni ticari ve konut işlevleri geliştirilmeden önce yaklaşık 30 yıl boyunca boş kalmış.

Wilkinson Eyre, büyük binanın çeşitli işlevlerini mantıklı bir şekilde organize ederken, tasarım boyunca Grade II* listesinde yer alan elektrik santralinin orijinal alanlarını ve malzemelerini korumayı ve vurgulamayı amaçlamış.

“Esas cevap, mekanları uygun şekilde kullanarak zengin bir kullanım olanağı sunmaktı. Aynı zamanda ziyaretçilerin her zaman tarihi dokudan haberdar olmalarını ve eşsiz bir alanda olduklarının farkında olmalarını istiyorduk. Böylece, Boiler House’un içindeki askıya alınmış ofis yapısından kuzey ve güney görünüşlerin görülebilmesini sağlanırken yükselen bacalara doğru bakan manzaralar korundu.”
Wilkinson Eyre direktörü Sebastien Ricard

Binanın en alt üç katı, 100 mağaza, çok sayıda kafe ve restoran içeren büyük bir alışveriş merkezine dönüştürülmüş. Binaya, BIG tarafından tasarlanan, orijinali korunmuş duvarının arkasına yerleştirilmiş tam yükseklikte bir atriyuma sahip olan giriş holüne açılan bir meydandan erişiliyor. Bu giriş holündeki yürüyen merdivenler, Apple tarafından kullanılacak ve gelecek yıl tamamlanacak olan binanın merkezindeki ofis alanına çıkıyor.

“Her bir kısım için en uygun hacmi, oranları ve doğal ışığa erişimi ayarlamak için her bir işlevi uygun yerlere yerleştirdik. Boiler House’un üst hacmi, açık planlı, yaratıcı ve esnek bir ofis oluşturmak için ideal bir alan gibi görünürken plandaki daha derinlerde olmayan ve zemin seviyesine kolay erişimi olan Switch House’lar, konutları oluşturmak için imkan sağladı. Turbine Hall’leri, perakende satış için ziyaretçiler mağazalar arasında dolaşırken harika bir deneyim yaratarak mümkün olduğunca açık bırakmak istediğimiz büyük, dramatik alanlardı. Turbine Hall A ‘nın ihtişamlı sütunları, çok katlı bir galeri yaratırken incelikle hazırlanmış tasarım öğeleri farklı perakendecilerin ortaya çıkması bağlamında harika bir klavuzdu.”
Sebastien Ricard

Alışveriş merkezi, merkezi kazan dairesinin her iki tarafında bulunan binanın ana türbin salonlarını kaplıyor. 1930’larda Turbine Hall A’da, üç katlı dükkanlar cam ve çelik çatı penceresiyle kaplı merkezi bir atriyumu çevreliyormuş.

Mekanın orijinal sütunları, dükkanların cephelerine birleşik bir görünüm kazandırmak için her birinin arasına koyu renkli çelik çerçeveler yerleştirerek restore edilmiş. Korkuluklara, binanın çelik konstrüksiyonunda ortaya çıkan orijinal bir desene bir benzer olarak bir “S” motifi basılırken, zemin katta türbinlerin tuğlalardan bir taslağı oluşturulmuş.

1950’lerin sonlarındaki Turbine Hall B, daha sonraki yapıyla uyum sağlamak için biraz farklı ve “daha endüstriyel” bir estetiğe sahip. Doğal ışığın alana girmesine izin vermek için çatısındaki, tüm dairesel tahliye fanları, ışık tünelleriyle değiştirilirken bir portal vinç, etkinlik alanı olarak kullanılacak camlı kutuyu destekliyor.

Türbin salonlarının her birinin yanında, orijinal kontrol odaları yenilenmiş. 1930’larda Turbine Hall A’in kontrol odası düzenli olarak halka açık olacak bir etkinlik alanına dönüştürülürken, 1950’lerde Turbine Hall B’nin kontrol odasında bir bar oluşturulmuş.

Dev binanın alt ve orta alanlarında oluşturulan ofis ve perakende alanlarının yanı sıra, yapının kenarlarına ve orijinal binanın üstüne 254 adet konut dairesi eklenmiş.

Boiler House’un tepesindeki dubleks çatı katları merkezi bahçeyi çevrelerken, yapının her iki tarafındaki tepeleri yine dubleks çatı katları olan Switch House West ve Switch House East, konutlara dönüştürülmüş.

Binanın orijinal yapısı içinde yer alan dairelerdeki orijinal tuğla ve çelikler açığa çıkarılmıştı. İç mekanlar, daireler için 100’den fazla farklı düzen yaratan Michaelis Boyd tarafından tasarlandı.

Proje boyunca Wilkinson Eyre, orijinal binanın korunmuş ve restore edilmiş unsurlarını çağdaş eklemelerden açıkça ayırt etmeyi amaçlamış.

“Tüm yeni müdahaleler, farklılıkların gözle görülür olduğu bir koruma felsefesine bağlı modern eklemeler olarak açıkça tanımlanırken, tüm restorasyon çalışmaları, mevcut olan yapıya sadık ve saygılı olmuştur.”
Sebastien Ricard

Konut, perakende ve ofis alanlarının yanı sıra, projenin bir parçası olarak yeniden inşa edilen binanın bacalarından birinde ziyaretçilerin ilgisini çekecek bir merkez de yer alacak.

Lift 109 olarak adlandırılan turistik ilgi merkezi, Bacadan 109 metre yükselen cam bir asansörle Londra’nın manzarasını sunacak.

Battersea Power Station, Foster + Partners ve Gehry and Partners tarafından tamamlanan binaları gören daha geniş çaplı bir gayrimenkul geliştirme projesinin merkezinde yer alıyor.

Ricard, “Elektrik santrali, etrafını çevreleyen yol ve nehir kenarındaki park ile nehirden, doğudan yaklaşımdan veya binanın batısından ve güneyinden bakışlarla birden fazla yönden gözlem noktaları oluşturarak gelişimin kalbinde yer alıyor,” dedi.

Frank Gehry’nin İngiltere’deki İlk Konut Projesi Battersea Elektrik Santrali’nde Açılıyor

Akışları Bir Araya Getiren Tasarım

Frank Gehry ve Foster & Partners’dan Ortak Proje

Battersea Elektrik Santrali’nin Bacasına Cam Asansör

Battersea Elektrik Santrali Projesinin İlk Konutları Tamamlandı

Etiketler

Bir yanıt yazın