“Yönetimin Değişmesi Nedeniyle En Çok Önemsediğimiz Yarışma Uygulanamadı”

Konyaaltı Sahili Mimari ve Kıyı Düzenlemesi Fikir Projesi Yarışması'nın kolokyumunda Mimarlar Odası Antalya Şubesi Başkanı Osman Aydın'la kısa bir söyleşi yaptık.

Başak Çelik: Öncelikle Konyaaltı Sahili Yarışması’nın açılma aşamasından biraz bahsedebilir misiniz?
Osman Aydın:
Geçtiğimiz yıl, Konyaaltı Sahili’nin kullanılmasında büyük problemler yaşanmıştır. Bu problemleri ortadan kaldırmak adına, Belediye Başkanı Menderes Türel’in yaptığı açıklamalar ve Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin konuya sahip çıkmasıyla yarışma aşamasına gelinmiştir. Belediye, yarışmanın sorumluluğunu jüri seçiminden, şartname hazırlanmasına kadar Mimarlar Odası’na vermiştir; yarışma da bu şekilde hazırlanmıştır.

Yarışma açılması için idarelerle Mimarlar Odası mı iletişime geçiyor, yoksa idareler mi sizinle iletişime geçiyor? Genellikle nasıl bir prosedür izleniyor?
Zaman zaman belediyeler yarışma yapma konusunda girişimde bulunuyor ve bizimle iletişime geçiyor. Zaman zaman da biz, bazı bölgelerin yarışmayla projelendirilmesi için ilgili belediyelere başvuruyoruz. Konyaaltı Sahili Yarışması’nda idare olarak, hem Mimarlar Odası Antalya Şubesi hem de Antalya Büyükşehir Belediyesi görünüyor. Bu yarışma her iki idarenin de ortak kararıyla çıkmış bir yarışmadır. Zaten Antalya’daki yarışmalar genellikle bu şekilde oluyor: ya Mimarlar Odası’nın girişimi ya da idarenin girişimi.

2010 yılından sonra Antalya’da 4 tane yarışma açıldı:  Antalya Konyaaltı Yarışması, EXPO 2016 Antalya EXPO Kulesi, Gazipaşa Belediye Hizmet Binası, Kepez Belediyesi Kongre ve Sergi Merkezi. 2010’dan önceki yarışmaların uygulama aşamasında ise hep bir sorun yaşandı. Doğu garajının altında nekropol kalıntıları bulunması, Altın Portakal Film Müzesi Yarışması’nda oluşan sorunlar…
Antalya il merkezindeki yarışmalar içerisinde uygulanmamış en önemli yarışmalardan biri Altın Portakal Film Müzesi’dir. Belki de yarışmalar arasında en çok hoşumuza giden, en çok beğendiğimiz projedir. Ama böyle bir proje, bir başkanın dönemi biterken, diğerinin döneminin başlamasına rastlamıştır. Maalesef uygulanamamıştır.

Onun dışında, Antalya merkezindeki diğer yarışmalarda, örneğin Doğu Garajı Yarışması’nda, kazı sırasında sorunlar çıkmıştır. Proje uygulanmak üzere başlanmıştır. Şimdi ise çıkan kalıntılar için müze yapılarak, ticaretinden restoranına, en üst katında olacak konservatuara kadar uzanan bir programla sonuçlanmaktadır. Proje, yarışmayı kazanan ekip tarafından bitiriliyor. Dönem belediye başkanının yarışmaya duyduğu saygıdan, idare onlarla projeyi sonlandırıyor. Yani yarışmayı kazanan arkadaşlarımız, program değişmiş olmasına karşın doğu garajında uygulamayı bitiriyor. Gazipaşa’dakiler hakkında çok fazla söyleyeceğim bir şey yok. Zannediyorum birisinin jüri ücretleri bile ödenemedi. O da bir talihsizliktir. Ama onun dışındakiler uygulanıyor. Kepez Belediyesi Sergi ve Kongre Merkezi bitmek üzere.

“Bir önceki yönetim yarışmaları önemsemiyordu.”

Yerel yönetim değişmeden önce,  CHP döneminde, neden hiçbir yarışma açılmadı?

Zannediyorum ki CHP döneminde biraz parasal sorunlar vardı. Odalara gerek duymadan bu işleri yapabilecek iyi danışmanları vardı. Öyle olunca da bize pek iş düşmedi. Geçen dönem yarışma yapılabilir miydi? Elbette yapılabilirdi. Geçen dönem belediye yönetiminin yarışmaları çok önemli görmediğini düşünüyorum.

Geçtiğimiz dönem yerel yönetim ile beraber Kaleiçi için tabela yarışması yaptık. O da Kaleiçi’nde yönlendirme tabelalarıyla ilgili önemli bir yarışmaydı. Belediye için önemli olan oymuş ki, onlarla tabela yarışması yaptık. Onun dışında yarışmayı çok önemli görmediler diyebiliriz.

Hiç yarışma açmayan geçtiğimiz dönem yerel yönetime, Mimarlar Odası Antalya Şubesi olarak burası yarışmayla yapılsın diye herhangi bir öneride bulundunuz mu?
Bizim geçen dönem Antalya Büyükşehir Belediyesi ile daha çok planlamaya yönelik çalışmalarımız vardı. Sonunda sonuçları çok iyi olmasa da, süreç Mimarlar odası ve diğer odalar ile tartışmalarla başladı. Ama yarışmalar konusunda Kaleiçi tabelalarının dışında ne onlardan öneri geldi, ne de bizden. Belki biz yarışma yapılabilecek bir alan göremedik, ya da programlarında öyle bir alan yoktu.

Son olarak gündeminizde yeni bir yarışma var mı?
Şu anda belediyelerle görüşüyoruz. 1 Bölgesel 2 Ulusal yarışma sanırım 1 ay içinde organize edeceğiz. Daha belediyelerle netleştiremediğimiz konular olduğu için, yer konu gibi bilgileri vermek yanlış olur.

Etiketler

6 yorum

  • mehmet-carpinlioglu says:

    Katılıyorum

  • gokhan-temiz says:

    1. Paragraf; bahiste olduğu gibi Gaziantep süperden ziyade kadim bir kenttir ama maalesef ki kurtuluşundan bugüne rasyonel bir plan ya da vizyon ile tasarlanmamıştır. Hiçbir belediye başkanı bu kentin gelecek 50 -100 yılı için şunu yaptım diyemez. Tabi buna kentin tasarımcıları, mimarları da dahil. O bakımdan süper, mega gibi söylemler en çok bu kent için kadük kalacaktır.

    2. Paragraf; tamamen katılıyorum, Sıtkı beyin bahsettiği tüm sorunlar noktasında Süper sorunlu bir kentimiz var fakat ne hikmettir kentimizde onca mimar olmasına rağmen bir tane süper tasarım yapımız yok. Kentin her noktasından görünen hatta devrilse kalenin üzerine yıkılacak iconova yı saymaz isek!!!

    3. Paragraf; burda bahis ettiğiniz 350.000 vasıfsız insanın, emekleri sömürülmek adına bu memlekete -çoğu zaman mimar dostların kol kola bulunduğu- yerel siyasetçilerin ”politik-ekonomik” kararları sonrasında göç ettirildiklerini hatırlatmak isterim. Çözüm adına birşey yok keşke dahası gelse diye el oğuşturduklarını biliyoruz.

    4, 5, 6, 7. Paragraflar; Nerden kopyalandıysa güzel analizler içeriyor, teşekkür ederiz.

    8. paragraf; hadi eskiyi mahvettik onu anladım ama bu iconovayı nasıl halledeceğiz, davalarınız arasında bu alanın imar planı ve satışı da var mı, varsa tebrik edeceğim. Artık Fransızlarda yok.

    9. Paragraf; ilk plandan bu yana öngörülen en büyük gerçeklik Gaziantep Kalesi, nasıl bir el ise bu planlar vaziyet planı çizer gibi yani bir nevi resim gibi planlar, ne gibi bir analiz, sentez süreci sonrasında yapılmış anlamak na-mümkün, fakat yine de nostalji olsun diye bakalım dedik ve gördük ki bakıp kapatacaksın. O tarihlerde Avrupa ve Amerika’ daki kent planlarına bakınca neler var bu planlarda neler var öyle değerlendirmek lazım, ama tabi ne gerek var savaş sonrası iki habbe boyalı resim Gaziantep’ e çok bile nasıl olsa anlayan yok.

    10. Paragraf; Oğuz Aldan farklı hayalleri ve bakışı olan bir plancı, kentsel tasarımı imar planı ile bütünleştirmeyi başarabilmiş ender teknokratlardandır fakat birde Gaziantep’i anlayabilse imiş iyi olacakmış, nakışın detayına takılıp plan yapmayı hep işin sonuna ertelemiş gibi. Diğer konu 2003 sonrası Necati Uyar planları; bu konu biraz detaylı incelenmesi lazım deyip başlayalım. Necati Uyar kentimizin Koruma Amaçlı İmar Planı, 1/100.000 Çevre Düzeni Planı, 1/25000 Nazım İmar Planı, İbrahimli-2 ve Yamaçtepe bölgesi 1/5000 ve 1/1000 planlarını yapmıştır diye biliyorum. 10 yılda bu planlarda 1000 tane değişiklik olmadı diye tahmin ediyorum hatta toplasak 15-20 tane değişiklik yapılmıştır. Kaldı ki bu 1000 lik planların hiçbirisi henüz yerleşime başlayan yerlerde değil. 100 bin ve 25 bin planlar içinse zaten ne gibi bir plan kararı var ben bulamadım eğer muhteşem şeyler vardıysa yok edildiyse bunları detaylı anlatmak lazım. Süper kent diye başlayıp altı yanlış bilgi ile dolu planların seceresine gelince kafalar karışıyor çünkü.

    11. Paragraf; Sıtkı bey bu konuda sonuna kadar haklısınız, katılıyorum.

    12. Paragraf; kentin sanayicisi, yatırımcısı, inşaatçısı, mimarı imar planlarının emsalleri düşük o yüzden planlar yanlış diyeceğine bir kent bilinci oluşturup bu sanayi alanlarını yaptırmasalarmış keşke vallahi çok güzel olurmuş ama geçti artık. Bu konuda da katılıyorum.

    13. Sanırım belediyeler bu işi bilmiyor, siz aday olun memleket kendine gelsin, Sosyal Donatı Alanı yenir mi arkadaş.

    14. Paragraf; hepiniz siyaset yapıyorsunuz. Bağcı dövüyorsunuz…

    15. Paragraf; ne kadar işe yaradığını önümüzdeki günlerde göreceğiz, ama güzel bir çaba idi tebrik ediyoruz.

    16. Paragraf; Dünyaya baktım da bizde tarih ya yok, ya da mahvetmişiz, koruyoruz dediğimiz yerlerde de buzdolabı satan yerle don satan yere aynı malzeme tabela çakıyoruz oluyor koruma. Az biz korumayalım ciddiyim.

    17. Paragraf; Temennileriniz için teşekkür ediyoruz, fırsatlar kaçmadan memleket için çok geçmeden.

  • bekir-sitki-severoglu says:

    Sayın Gökhan Temiz,
    Dikkatle yazımı okumanızdan dolayı ve pek çok olumlu veya olumsuz yorumunuzdan dolayı dolayı teşekkür ederim. Katılmadığınız ve farklı düşündüğünüz görüşlerinizi de saygı ile karşılıyorum.

    Ancak;
    “4, 5, 6, 7. Paragraflar; Nereden kopyalandıysa güzel analizler içeriyor, teşekkür ederiz.” değerlendirmenizi “KOPYALAMA” ifadenizden dolayı şık bulmadım. Bir alıntı olsaydı nereden aldığımı yazardım. 23 Mart 2015 tarihinde Gaziantep Kent Konseyi’nin ” İmar ve Çevre ” konulu 5.Genel Kurul’unda yaptığım konuşmada bu konuda oldukça geniş ve kapsamlı değerlendirme yapmıştım, çok ihtiyaç duyarsanız bu konuşmama Kent Konseyi arşivinden daha geniş bilgilendirme ve değerlendirmelerime ulaşabilirsiniz. 4. ve 5. paragraftaki bilgileri doğrulamak için Merhum Abdullah Özer’in Halep Vilayeti Salnamelerinde Ayıntab Kazası (2007) ve Cengiz Eroğlu, Murat Babuçoğlu ve Mehmet köçer’in “Osmanlı Vilayet Salnamelerinde Halep” ( Kozan Ofset) adlı yayınlara göz atabilirsiniz. 6. ve 7. paragraftaki bilgilere yakın tarihimizle ilgilenirseniz okuduklarınızla yada çeşitli web sitelerindeki bilgilerle ulaşabilirsiniz. Bir yerden kopyalandığını sizi ispata davet ediyorum. Aksi halde lütfen bunu düzeltiniz.

    Sayın Temiz,
    Bireyler yaşadıkları kentlerde duyarlı olmalılar, yanlışın karşısında olmalılar. Bireysel olarak, kentim için neler yapmaya çalıştığıma Google dan ulaşabilirsiniz diye düşünüyorum.

    2012 Şubat ayında Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulunda görev almamdan bu yana yaptığımız çalışmaları yayınlıyoruz, adresinizi yollarsanız size bunlardan yollayabilirim. Bunları incelediğinizde “12. Paragraf; kentin sanayicisi, yatırımcısı, inşaatçısı, mimarı imar planlarının emsalleri düşük o yüzden planlar yanlış diyeceğine bir kent bilinci oluşturup bu sanayi alanlarını yaptırmasalarmış keşke vallahi çok güzel olurmuş ama geçti artık. Bu konuda da katılıyorum.” yorumunuzda yer alan “mimarı” ifadenizin orada yer almaması gerektiği görüşüne sizinde katılacağınıza inanıyorum.

    15. paragrafta yer alan “Pek çok konuda görüşlerimiz doğrultusunda çalışmalar yapılmadığı zamanlarda da diyaloğu koparmadan doğrularımızı ısrarla söylemeye devam ediyoruz.” cümlesinden amacımızı açıkça anlattığımı düşünüyorum.

    “Süper Kent Antalya’dan sonra Süper Kent Gaziantep için söylenecek her şey diğer büyük kentlerimiz için de söylenebilir. ” cümlesiyle başlayan yazımın, bu cümlesi kanaatimce yayıncımız tarafından sehven eksik yayınlanmış. Kent sorunlarımız; yalnız Gaziantep’te değil tüm kentlerimizde yaşanıyor, Çözüm, kentte yaşayan bireylerin birlikte yanlışa karşı çıkabilmesinde yatıyor.

  • gokhan-temiz says:

    Sayın Severoğlu,

    Öncelikle ben teşekkür ederim yorumlarımı dikkate aldığınız ve cevapladığınız için.
    Belirtmek isterim ki 4.5.6.7. paragraflara ilişkin yazdığım cümle sizi üzdüyse özür dilerim fakat Gaziantep’e ilişkin okuduğumuz kitap, rapor ve ya diğer yazınlarda bu tip detaylar gördüğümüz için sadece basit bir şekilde ifade etmek istedim. Fakat türkçemize sonradan girmiş ve biraz garip kalan KOPYALAMA ifadesi için ayrıca özür dilerim, haklısınız cümlenin ve benim gairpliğim. Bu paragraflardaki bilgiler hakkında kaynakları siz kadar detaylı okumadığımı da biliyorum fakat İKA, Büyükşehir Belediyesi yahut Kültür Turizme ait bazı kaynaklarda aynı ifadeler yer aldığından basit bir ifade ile geçiştirmiştim. Ama sizi üzdüyse kusuruma bakmayın.

    Sayın Severoğlu,
    Söylediklerinize aynen katılıyorum, bireyler bulundukları kente ve kentte yaşayan her türlü mahlukata karşı duyarlı olmalılar. Malesef ki Gaziantep’te yakın bir zamandır bulunuyorum ve gözlemlerime dayanarak şunları söyleyebilirim. Ne çok şeyi ne garip şeyler uğruna mahvetmişsiniz (kişisel algılamayın Gazianteplilerin tümüne söylüyorum). Örnek olarak neler derseniz, kentin 50 km ötesinde bulunan çiftçi dahil ne zaman imara girer ektiğim arazi diye beklemekte. Bunlara ne kadar engel olabildiniz bilmiyorum ama mimarı ya da mühendisi ne zaman görsem kentte imara yer açılmıyor o yüzden böyle oldu diyorlar. Bu ilginç ve çarpıcı bir durum çünkü ihtimal yoktur ki bu durum spekülasyonlara meydan vermesin.

    Diğer bir hususta imar planlarının ekonomik fayda üzerine amaç olarak kullanılmasına ilişkin sözlerim içerisinden Mimarları çıkarmamı önermişsiniz fakat bunu yapamayacağım, çünkü tüm mimarların temsilcisi Mimarlar Odası şubeleridir diyemeyiz.

    15. Paragraf konusunda olacakları en az bende sizin kadar merak ediyorum. Meydan ve anadolu üzerine ne kadar araştırmamız var bilmiyorum ama bu kadar büyük ezici meydanların çok ta insancıl olmadığını düşünüyorum. Gaziantep yeşilini kaybeden bir şehir, park alanı olarak tasarlanan alanların içinde ya oyuncak var ya kilit taşı; sorduğun zamanda suyumuz yok diyorlar. Bu konu hakkında da bence bir kamuoyu oluşturmalısınız.

    Bunların haricinde Primemall karşısında yapılan İCONOVA projesi, Zeugma müzesi arkasında yükselen otel binası, yüz yıllık ağaçlarımızın kesilerek Forum Alışveriş merkezi yapılması, Şehitkamil belediyesi karşısında garip hiçbir açıdan kentsel anlamda kurgulanmamış otoparkı sorun yüksekliği sorun olan Sanayi Odası yapısı, bunlar hakkında da davalarınız varsa çok teşekkür ve takdir edeceğim sizleri.

    Sivil Toplum Kuruluşlarının iktidar devşirme yeri olmadığını gördüğümüz zaman sanırım kent sorunlarına daha akılcı çözümler bulacağız. Bu sözümü sizi kastederek yazmadım tekrar özür diletmeyin bana 🙂

    Kalın Sağlıcakla.

  • omer-yilmaz says:

    Süperkent Gaziantep adı Arkitera’nın bir etiketidir sadece. “Marka Şehir Gaziantep” “Kadim Kent Gaziantep” gibi deyimlerle bir ilgisi yok.

    Ele alacağımız kentleri bir başlık altında toplamanın yolu bizim için. Bu kadar basit.

  • gokhan-temiz says:

    Etiket olduğu gayet açık zaten Ömer bey, yalnız kentliler olarak adımızın başına koyulan her ifade sonrası başımıza gelen işler bizi korkutuyor 🙂

Bir yanıt yazın