“Vakıf Üniversitelerinde Sadece Mütevelli Heyet Başkanının Yetkili Olduğu Bir Sistemde Yaratıcı Mekanlar Anlamını Yitiriyor”

Arkitera Kampüste projesi kapsamında Toros Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Faruk Yalçın Uğurlu ile görüştük.

Arkitera: Mimarlık eğitiminizin bulunduğunuz kentle ilişkisini nasıl kurarsınız?

Faruk Yalçın Uğurlu: Eğitim kentten kopuk ele alınamaz. Çünkü mimarlık eğitiminde veri çevreden toplanır. Tasarımcı çevreden sonsuz şekilde ve yolla etkilenir. Tasarımcı gördüğü olumsuzluklardan veya kirlilikten etkilenmesin dediğimiz zaman bu, öğretinin eğitim içinde yer alması ve mimarın toplumla ilişkisinde toplumun ne tam içinde ne de tam dışında değil sınırında olmasının olumlu yönü var. Böylece bir yandan sorunları olumsuz şartlanmalardan korunarak gözleyecek diğer yandan da çağdaş gelişmeleri izleyerek tüm gelişmeleri doğrudan kullanıp olumsuzlukları giderip yeni yaratılar elde etmede değerlendirebilecek bir düzey elde etmesi gerekir.

Eğitimle kentin sağlıklı ilişkilerinin kurulabilmesi için öğrencilere bakmak, görmek, algılamak, özümsemek, içselleştirmek, şuuruna varma aşamalarının çok doğru kuramsal temellerinin verilmesi ile onların uygulamaya geçirilmesindeki kuralların açık ve işlerlik özelliği kazandırılmış şekilde öğrencilere benimsetilmiş olması kaçınılmazdır.

Üniversite olarak kente ilişkin ve kentlinin sorunlarının farkına varmış araştırıcılarla çalışılabilecek proje konuları seçilmesine özen gösterilmektedir. Ayrıca kentle sadece mimarinin değil, sosyo- ekonomik idari konuların da işlendiği sosyal bilimler alanında konferanslar ve toplantılar düzenlenmesine çalışılmaktadır.

Gelecekteki hedefimiz öğrencinin sosyal sorumluluk projeleri yüklenerek bunları gerçekleştirip başarılı sonuçlar aldığında bu çabalarının notla değerlendirilebileceğini anlamasına ve benimsemesine çaba sarf edilmesi olacak. Özellikle Bolonya süreci, köy enstitüleri ve Bauhaus deneyimleri üzerinde çalışılarak gerçek mimarinin ve mimarlığın ne olması yönünde çalışılmaktadır.

Hedeflerimizden birisi ve belki de ülke hatta dünya ölçeğinde çevrenin, üniversitenin uygulama laboratuvarları olarak ele alınmasına yol açacak girişimlerin sonuç vermesidir. Örneğin tıp eğitiminde bulunan yeni tedavi yöntemleri veya ilaçların hastalara uygulanması ile kazanılan pratik bulguların üniversiteye kuramsal dönüşlerinin sönümsüz tekrar bilimsel standardı ve anlayış genişliğini olumlu etkileyecek bir faktördür. Kaldı ki; bu çalışmaların sadece lisans değil, yüksek lisans ve doktora aşamalarını ve özellikle de tez çalışmalarını kapsaması ana amaçtır. Böylece rafa kalkacak tezlerin yapılmasının önüne geçilebilecektir. Her bilimsel sonucun kısa sürede sonuç alması toplumun bilim için uzun erimli sabırlı davranışını beklemekten daha etkin bir anlam içermektedir.

Kentin eğitiminize katkıları ya da eğitiminizin kente katkıları var mı, olacak mı?

Yukarıdaki kapsamda katkılar şimdiden ortaya çıkmaktadır. Örneğin; Mut, Tarsus, Eğriçam mahallesinde yapılan çalışma, eski Mersin kent merkezindeki çalışma, kentsel gelişim için vilayetin yaptığı çalışmalara katkılar vb. hepsi eğitimimizin kente olan katkılarını ifade eder. Bu durum ilk 3 yılda oluşan gelişme olarak geleceğe güvenle bakmayı ve uygulama sürecinin genişleyerek topluma iz bırakacak hale geleceğini göstermektedir.

Diğer önemli bir nokta da öğrencilerimize öğretim ve eğitimlerinin başında verilmek istenen temel düşünce, mimarlık mesleğinin daha yakından tanınarak ona umulan sağlıklı düzeyde istemin oluşturulmasını sağlayacak çalışmaların öğrencilerce yapılmasının ne kadar hayati özde bir gelecek hazırlama stratejisi elde etme 0zeIIiği taşıdığının şuurunun kazandırılmasıdır.

Bahsedilen süreç gelecekte değerli mimar tanımının ve ürünlerinin sayısal değil niteliksel sonuçlara dayanacağını ortaya getirecek bir özellik taşımaktadır. Böylece bilime olan toplumsal güven belki de yeniden canlandırılabilecektir.

Mekan ve eğitim ilişkisi nasıl olmalıdır?

Bizce mekan ve eğitim ilişkisi çok önemlidir. Bu hem üniversite, hem fakülte ve bölüm, hem de çevresel, kentsel ölçeklerde ele alınması gereken bir konudur. En güzel örnek Behruz çiftinin oluşturduğu ODTÜ yerleşkesi ile özellikle de Mimarlık Fakültesinin mekanlarının etkilerinin, özgür düşünce, yaratı ve ölçek olarak öğrencilerdeki olumlu etkisinin anlaşılmasını ortaya koyar.

Doğaldır ki İstanbul kentinin tarihi ve doğası orada yetişen mimarlar için olağanüstü olumlu fırsatlar taşır.

Türkiye’de günümüz mimarlık eğitimine karşılık gelen stüdyolar ve derslikler yeterli midir?

Birkaç küçük örnek dışında kesinlikle yeterli değildir. Özellikle stüdyo tasarımı çok özenle ele alınmalı ve bu mekanlarla atölye ve servis altyapısının da beraber ele alınılması kaçınılmazdır. Doğru tasarlanmış bir hastanede altyapı ile ameliyathane ilişkisi nasıl oluşuyorsa bir mimarlık bölümünde de stüdyoların bu anlamda ele alınması şarttır.

Bahsedilen mekanlarda seçilen malzemeler, teknolojiler ve detaylar çok özenle ele alınmalıdır. Böylece profesyonel formasyona katkı yapacak öncelikli yaklaşımlar bir anlamda gerçekleşebilecektir.

Bir farklı yaklaşıma göre stüdyo anlamının da üzerinde durulmalı ve özellikle çağdaş stüdyo tanımı içinde Türkiye ve Türk Mimarlığı için özgün bir model geliştirilmelidir. Belki böylece daha nitelikli ürünlere yönelmede fazladan bir katkı beklenebilir.

Geleceğin daha yaratıcı ve özgürleştirici mekanları mimarlık eğitiminde nasıl karşılık bulabilir?

Bu sorunun cevabı “politik karar – planlama – tasarım – üretim – kullanma – yenden kullanma” sürecinde gizlidir. Çünkü üniversitelerin devlet, vakıf olarak ayrıldığı, vakıf üniversitelerinde sadece mütevelli heyet başkanının yetkili olduğu bir sistemde yaratıcı ve özgürleştirici mekansal karşılıklar ifadesi anlamsızlaşmaktadır.

Şu anda sahip olduğunuz eğitim mekanlarınızı dönüştürebilir misiniz?

Bu andaki mekanlar içinde dönüşme potansiyeli bulunmaktadır. Ancak fakülte ve bölümlerin kısa, orta ve uzun vadeli öğrenci sayısı, öğretim elemanı sayısı, bölüm sayısı vb. temel öngörüleri olmadığında sonuç alınması zorlaşmaktadır. Mekanların çeşitliliği ile esnek olabilme özelliklerinin de bulunması rasyonel tasarım ilkeleri açısından ve stüdyo anlamına yaklaşım yönüyle önemlidir.

Etiketler

Bir yanıt yazın