Tasarımın Mimari Olmayan Problemleri Nasıl Çözdüğünün Değerini Anlatmaya Çalışıyoruz

Konut Konferansı 2011’de “Yalnızca bir Sosyal Sorumluluk değil Yatırım Aracı olarak Sosyal Konut” başlıklı konferansının konuşmacısı Alejandro Aravena ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

COPEC ve Şili Üniversitesi işbirliği ile kurulan, kar amaçlı ancak sosyal odaklı konut ve altyapı projeleri üreten Elemantal Grubu’nun kurucusu mimar Alejandro Aravena, sermaye – kamu yararı ilişkisi üzerinden konut kavramına yeni bir yaklaşım getiren anahtar konuşmacılardan biriydi.

Selin Biçer: “Designomics”in ne olduğunu açıklar mısınız?

Alejandro Aravena: Bu Design Indaba’dan Ravi Naidoo’nun Index Award Ödüllü Elemental’da yaptığımız işini tanımlama biçimi aslında. Biz mimarlığın dışından toplumla ilgilenerek, genel olarak ekonomin tasarımla işlenmesi şeklinde bir sentezle yola çıkıyoruz. Tasarımın mimari olmayan problemleri nasıl çözdüğünün değerini anlatmaya çalışıyoruz.

SB: Elemental’in stratejilerini açıklar mısınız? Şili Katolik Üniversitesi, COPEC (Şili Yağ Şirketi) ve Elemantal’in kurucuları bu proje için nasıl bir araya geldi?

AA: Şöyle söyleyebilirim Elemental başladığında, sosyal konut kavramını ve tasarımını değiştirmek fikriyle yola çıktık. Sosyal konut her zaman negatif bir imge ya da yeterli imkanınız olmadığında üretilecek bir obje olarak ele alınan bir kavram olarak düşünülüyordu. Fakat bir şekilde ne kadar kaynağınız olursa olsun bu tip projeleri yapmak istiyorsunuz. Biz de sadece heves için değil, ihtiyacı gözeterek bu işi yapmaya karar verdik.

Bu düşüncelerin üzerine çalışmalar 2000’lerin başında Harvard’da akademik bir inisiyatif olarak başladı. Tabii piyasaya giriyorsak onun etkilerini sunduğu koşulları takip etmemiz gerektiğini biliyorduk. Dolayısıyla gerçekliğin iradesiyle, insiyatifimizin pragmatizmi bu çalışmanın temelini oluşturdu. Eğer gerçeğe dönüşecek, inşa edilecek, sadece kağıt üzerinde ya da bir sergide durmayacak bir proje üretiyorsanız zaten bu şarttı. Gerçekliği ağır basan, ayakları yere basan bir proje olmalıydı.

Yani akademik inisiyatif olarak başladığımız proje 2005’te bir şirkete dönüştü. Belki kar amacı güden ama sosyal kamusal alanlara eğilen bir şirkete dönüştük. Kar amacı güden bir şirkette önemli olan sürdürülebilirliktir. Aslında sosyal konut üretiyorsanız ve eğer bir ihtiyaç söz konusuysa, bir bağış değil kalite önemlidir. Kalitenin hakkı verilmelidir. Bizim bu şirketi sürdürülebilir kılmak için seçtiğimiz yol da bu sektörde gördüğümüz bu halkanın eksikliğini tamamlama arzumuz oldu.

Biz projelerimizde kaliteyi halkın dikkatini çekmek ve sosyal bir bağlam yakalamak için kullanmak istedik. Elemental, ortakları Katolik Üniversitesi ve COPEC olan bu profesyonel fikirlerle 10 yıl önce ortaya çıkmış bir firma. Kaliteyi kar elde etmeden sunamayacağını en başından anlayan bir firma.


Analecto Angellini İnovasyon Merkezi

SB: Sosyal konutta nasıl başarılı oluyorsunuz ve nasıl bundan para kazanabiliyorsunuz?

AA: Para kazanmaktan öte bir konu bu. Tüm zamanınızı alan bir şey. Bir beyin ameliyatı geçirecek gibi birçok soruyla baş başa kalıyorsunuz ve en iyi cevapları almak zorundasınız bu öylesine bir iyilik, bağış işi değil. Toplum için en iyisini bulmak zorundasınız. İyi yeterli değil.


Elemantal Iquique, 93 Evli Konut Kompleksi (Fotoğraf: Tadeuz Jalocha)

SB: İnşaat maaliyetlerini düşürmek için ne gibi yöntemler kullanıyorsunuz?

AA: Böyle bir arayışımız yok daha çok kıt kaynakların daha etkin ve verimli kullanımı konusunda yöntemlerimiz var. Biz evin daha elzem olan daha yoğun kullanılan ve daha yüksek maliyet gerektiren alanlarına odaklanıyoruz. Ailenin faaliyetlerini kısıtlamadan, herşeyi korumaktansa, öncelikleri belirleyerek, hiyerarşiyi gözeterek maliyet oluşturuyoruz.

SB: Hangi alanlar sosyal konut için seçildi? Bunlar özel mülk mü, yoksa kamu ya mı ait?

AA: Seçilen alanlar aslında özel mülk. Şili’nin işleyişi böyle. Talebe göre destek. Yani fakir bir aile elinde belgesi varsa bu mülkte bedel karşılığı oturabiliyor. Bu 70 metrekare evler hem çok pratik hem de merkeze yakın.


Şili Üniversitesi Dijital Teknolojiler Fakulte Binası, Siamese Kuleleri

SB: Bugüne kadar kaç sosyal konut projesi ürettiniz? Devam etmeyi düşünüyor musunuz?

AA: 10’a yakın kompleks ürettik ki bu 2.000 birime yakın bir sayı demek oluyor ve 20 kompleks yani 4.000 birim de yolda. Ve tabii ki devam etmeyi düşünüyoruz. Bu rakamlar ihtiyaçla karşılaştırıldığında aslında bir hiç. Geliştiriciler ve inşaat firmaları sadece kar amacı güdüyor. Kimsenin bu evlerin kalitesiyle ilgilendiği yok. Tabii ki herkes yaptığı işten bir kazanç sağlamalı ama kar öncelikli ve tek amaç olmamalı diye düşünüyoruz.

SB: Sosyal konut projelerinde alt gelir grupları için barınak üretiyorsunuz. Peki aynı zamanda hayatlarını kolaylaştırabildiklerini de düşünüyor musunuz?

AA: Aslında biz alt gelir grubu için bir barınak üretmiyoruz. Biz kamu tarafından bir sosyal hak olarak verilen barınma hakkını bu ailelere bir yatırım aracı olabilmesi için bir değer yaratmaya çalışıyoruz.

SB: Sosyal konut projesi olarak bir sosyal merkez tasarladınız mı?

AA: Yasalar gereği zaten her proje için bir sosyal merkez tasarlamamız gerekiyordu. Boyutları aile sayısına göre değişti sadece. İnternet sitemizde görebilirsiniz.


St. Edwards Üniversitesi Yurtları ve Yemekhane Projesi

SB: Şili’de yaptığınız gibi bir proje sizce Türkiye’de de uygulanabilir mi? Bu anlamda ne gibi gözlemleriniz oldu?

AA: Ne yazık ki Türkiye ile ilgili bilgim çok sınırlı. Sadece Konut Konferansı için burada bulunduğum sürece gözlem yapabildim. Tamamen sezgisel olarak anladığım kadarıyla, bazı değişiklikler şart. Yenilik bağımlısı olduğumuz için değil, arazi fiyatlarının bu denli yüksek oluşu yüksek yoğunluğu beraberinde getiriyor. Sosyal dokuyu yüksek apartmanlara taşıdığınızda iyi sonuçlar vermediğini gösteren dünya çapında bir çok kanıt bulmak mümkün. Onun koridorda veya asansörde sosyalleşmesini bekleyemezsiniz. Bu gibi sorular her yerde gündemde. Yani yükseklik vermeden yoğunluk sorununu nasıl çözeceksiniz? Bu yenilik yaratıcık gerektirir. Ama inşaat sektörü çok tutucu davranıyor. İşte birileri bu mekansal sorunların sosyal yönünüde ortaya çıkartırsa çoğu şey değişebilir diye düşünüyorum.

SB: Çok teşekkür ediyoruz…

Etiketler

Bir yanıt yazın