Sulukule Projesi Bir Kentsel Tasarım Çalışması Gibi Algılansa da Aslında Planlama ve Yönetim Organizasyonu ile Bütünlük Arz Eden Bir Süreç

Sulukule Kentsel Dönüşüm Projesi'nin proje müelliflerinden Mehmet Ali Yüzer ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Emine Merdim Yılmaz: Sulukule Kentsel Dönüşüm Projesi’nin tasarlama işi size nasıl geldi?

Mehmet Ali Yüzer: AARTI Planlama Peyzaj Mimarlık Limited Şirketi tarafından projenin genel konseptini, kentsel tasarımını ve mimari kurgusunu geliştirmek üzere davet edildik. Konu ile ilgili olarak bir taraftan alanda yoğun incelemeler yaparak diğer taraftan TOKİ, Fatih Belediyesi, kullanıcılar ve STK’lar ile yapılan toplantı ve görüşmeler neticesinde Selim Velioğlu ile birlikte projenin geliştirilmesine katkıda bulunmaya karar verdik.


Vaziyet Planı

Emine Merdim Yılmaz: Kentsel Dönüşüm konusu başlı başına pek çok hassasiyetleri içinde barındırıyor. Burada söz konusu olan yer Sulukule olunca proje çok fazla tepki çekti. İşe başladıktan sonra ya da süresince bundan dolayı çekinceleriniz oldu mu? Bu konuda gelen tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kentsel dönüşüm projeleri ve yenileme projelerinde, planlama, tasarım ve uygulama aşamalarında tüm dünyada benzer süreçler yaşanıyor. Sosyal ve fiziksel çevrenin koruma kullanma dengesi bakımından nitelikli yaklaşımlarla çözümlerin getirildiği bir proje olan Sulukule Yenileme Projesi, Türkiye’de yapılan ilk uygulama diye tanımlanabilir. İTÜ’de benim de içinde yer aldığım bir araştırma grubu tarafından Kentsel Yenileme Süreçleri konusunda çok sayıda örnekler incelenerek ve kuramsal bilgiler çok yönlü olarak değerlendirilerek kapsamlı bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmada yurtdışında bu projeye benzer çok sayıda uygulamanın olduğu görüldü. Genellikle mevzuatlardan kaynaklanan farklılıklarının dışında tüm dünyada süreç benzer şekilde tamamlanıyor. Türkiye’de ilk olması bakımından ayrıca Sulukule’nin anlamsal yanı güçlü mekansal özellikleri, özgün sivil mimarlık örnekleri, sokak geçkileri ve kullanıcısının olmasından kaynaklanan hassasiyetler gündeme geldi. Bu hassasiyetleri çok normal olarak karşılıyoruz. Aynı hassasiyet içinde Tarihi Yarımada Suriçi Yerleşmesi özelliklerini koruyan temel yaklaşımları ve ögeleri kullanarak klasik kentsel tasarım metotlarının çok ötesinde bir çalışmayı gerçekleştirdik. Çeşitli toplantılarda yapılan eleştirileri, kapsamlı bir biçimde projenin temalarını ve tasarım yaklaşımlarımızı hukuki yapıyı da açıklayarak cevaplamaya çalıştık. Yapılan toplantılar neticesinde konuyu detaylı olarak inceleyen ve tartışan kişilerle çok büyük çoğunlukla ortak noktaya geldik. Tartışmalar ve eleştirilerin yanı sıra Sulukule Yenileme Projesi aynı zamanda takdir edilen bir projedir. Bizler firma ile birlikte geliştirdiğimizin proje konusunda müsterihiz ve böyle bir projeyi geliştirmiş olmaktan dolayı memnunuz.

EMY: Buradan yola çıkarak projeniz ne gibi hassasiyetleri içinde barındırıyor? Projenizi biraz detaylandırabilir misiniz?

MAY: Her ne kadar Sulukule Yenileme Projesi bir kentsel tasarım çalışması gibi algılansa da aslında planlama ve yönetim organizasyonu ile bütünlük arz eden bir süreçtir. Dolayısıyla plancı olmamızdan kaynaklanan bir yapı içinde süreç her yönüyle değerlendirmeye alındı. Alanın Tarihi Yarımada içerisinde yer alması nedeniyle bölgenin mekansal örüntüsü, sosyal ve ekonomik çevrenin yapısı, korunması gereken kültürel mirasların varlığı, yol dokusu ve ulaşım sistemleri bir bütün içinde planlamaya yansıtılmaya çalışıldı.

Proje kapsamında çevrenin içerdiği sosyo-kültürel kimliğin ve “Suriçi Mahallesi” karakterinin korunması ve geliştirilmesi, bu doğrultuda işlevsel ve mekansal çözümlerin oluşturulması, olumsuzlukların giderilerek anlamsal yanı güçlü kentsel bir çevrenin elde edilmesi hedeflendi. Bölge için geliştirilen şemada, dönüşümün gerçekleştirilmesini kolaylaştıracak ve yaşam kalitesi yüksek bir çevrenin elde edilmesini sağlayacak yaklaşımlar ve düzenlemelere gidilmiştir. Proje alanının topografya bakımından hareketli olması, bölgede surların yer alması ve anıtsal öğelerle birlikte tescilli sivil mimarlık örneklerinin bulunması ve mevcut yol dokusu projenin gelişmesinde önemli yönlendiricilerdir. Bölgenin topografyası zengin perspektifler sunmaktadır. Zaman zaman topoğrafyada hareketlenmelerin olduğu mekansal kullanımlara yansıtılmıştır. Bu kapsamda eğim dikkate alınmış, düzlükler, tepeler yamaçlar sokak dokusu oluşumunda ve geçkisinde yönlendirici olmuştur. Yapı adalarının iç mekan çözümlemelerinde ve yapıların yan yana gelişlerinde eğime bağlı olarak kademelenmeler önerilmiştir. Geliştiren konut alanları mevcut sosyal dokunun ihtiyaçları, beklentileri, alışkanlıkları ve eğilimleri dikkate alınarak tasarlanmıştır. Komşuluk ilişkilerinin yoğun olduğu bölgede parsel içindeki mekanların bir araya gelişleri tasarımda binaların bir araya gelişleri olarak modellenmiştir. Bu kapsamda binaların bir araya gelişleri sonucu oluşan iç mekan ve avlularda mevcut sosyal dokunun alışkanlıklarını ve sosyal iletişimlerini güçlendirecek çözümlemelere gidilmiştir.


Yapı Adaları

Konut alanlarının dağılım düzeni ve organizasyonunda mevcut fiziksel doku ve yol geçkileri önemli yönlendiriciler olarak kabul edilmiştir. Ağırlıklı olarak bitişik düzende ve sokak oluşturacak şekilde tasarlanan binaların yan yana gelişleri aynı zamanda dengeli siluet oluşumunu da sağlamaktadır. Bu yapılanma içinde olabildiğince mevcut sokak geçkileri korunurken zaman zaman bütünlüğü sağlamak üzere yeni sokak geçkileri de tasarlanmıştır.

Yapıların yan yana gelişlerinde zaman zaman ritmik düzen anlayışı zaman zaman metrik düzen ve rasgele bir araya geliş modelleri benimsenmiştir. Tüm yaklaşımlarda kullanıcılara sürpriz ve heyecanlı ve aynı zamanda sürekli yaşayan mekanlar sunmak üzere, yapıların bir araya gelişlerinde kat sayılarında farklılıklara gidilmiştir. Bu faklılıklar sur yakın çevresinden düzenleme alanı dış sınırına doğru yükselen bir siluet oluşturmak üzere düzenlenmiştir.

Alan bütününde bölgede yaşayacak farklı yaş guruplarının boş zamanlarını değerlendirebilecekleri yeşil alanlar ve dinlenme mekanları ada içi yeşil alanlar olarak organize edilmiştir. Bölgede yaşayan mevcut sosyal dokuda bir kısım kullanıcının müzik yapma becerilerinin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bölgede eğitim seviyesinin düşük ve işsizliğin yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu kullanıcıların meslek edinmeleri ve müzik becerilerinin geliştirilmesine katkı sağlamak ve aynı zamanda kültürel birikimlerinin arttırılması için bölgede Sulukule Sosyo-Kültürel Tesisi Alanı ayrılmıştır. Bu tesiste çocuklar, işsiz erkekler ve özellikle kadınlar için kursların düzenlenmesi planlanmıştır. Bu tesiste kullanıcıların el becerileri sonucunda üretecekleri ürünleri satma olanağı da yer almaktadır. Bölgede 1 adet Sulukule Konaklama Tesisi tasarlanmıştır. Bu tesisin bölgede canlılık yaratması ve ekonomik refah seviyesini yükseltmesi beklenmektedir. Konaklama tesisinde düzenleme alanı içinde yaşayan kullanıcıların çalışması hedeflenmektedir.


Konaklama Tesisi

Bölge için önerilen ulaşım sirkülasyonu Tarihi Yarımada ulaşım sistemi ve planı ile bütünleşik olarak çözülmüştür. Yaya ulaşımın ön planda tutulduğu çözümde yeterli sayıda otopark alanları ayrılmıştır. Taşıt ulaşımının da yer aldığı bölge için ağırlıklı olarak servis niteliğinde ulaşım sistemi organize edilmiştir. Bu sistemde yol dokusu min 7 m en kesitinde olup yer yer 10-12 m şeklinde kurgulanmıştır.

EMY: Projenin tasarımı esnasında Sulukule’de yaşayanlar ile bir araya gelme, onların ihtiyaçlarını dinleme şansınız oldu mu? Yoksa proje ile ilgili tüm bilgiler size belediye ve işveren tarafından mı iletildi?

MAY: Projeye dahil olduğumuzdan itibaren farklı toplantılarda yerel kullanıcılarla ve temsilcileriyle bir araya geldik. Kullanıcıların sorunlarını, alışkanlıkları ve beklentilerini anlamaya çalıştık. Ayrıca İstanbul Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından yapılan sosyal araştırmalarının raporlarını detaylı olarak inceledik, uluslararası toplantılarda proje süreci hakkında yerli yabancı katılımcılarla fikir alışverişlerinde bulunduk, Üniversitede akademik camia ile konuyu çok yönlü tartıştık, Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nda yapılan “Kentsel Dönüşüm Projeleri Kapsamında İstanbul” konulu toplantıya katıldık özetle her ne kadar projenin ana sorumlusu biz olmasak ta firmanın da duyarlı yaklaşımları doğrultusunda projede yapılması gerekenleri yapmaya çalıştık ve olabildiğince çok sayıda aktörle görüşerek katılımcı bir anlayışla proje konseptini geliştirdik.

EMY: Proje ekibinde başka kimler yer alıyor?

MAY: Proje konseptini İstanbul Teknik Üniversitesi’nden öğretim üyeleri olarak Selim Velioğlu ve ben birlikte geliştirdik. AARTI firması ana firma olarak bu işin her aşamasında çok yoğun ve aktif bir rol oynadı, bu firmanın dışında mimari uygulama projeleri, mühendislik projeleri diğer hizmetleri İstanbul’un çok değerli firmalarının hazırladığını biliyorum.


İç Avlular

EMY: Eklemek istediğiniz başka şeyler var mı?

MAY: Yenileme eylemlerinin yeni yeni gündeme geldiği Türkiye’de yapılan uygulamanın Tarihi Yarımada’ya uygun bir proje olduğunu düşünüyorum. Benim de içinde yer aldığım tüm teknik ekibin olabildiğince duyarlı, özverili ve gayretli yaklaşımlar sergilediğini söyleyebilirim. Bölgede inşaatlar devam ediyor ve tasarıma bağlı olarak gelişen yapılar ve yapıların bir araya geldiği şehirsel mekan kurgusunun mütevazı ama çok zengin bir içerikte olduğunu, bu mekanlara yerleşecek eski kullanıcıların sosyal ve ekonomik bakımdan hakkettikleri şekilde yaşayabileceklerini düşünüyorum. Ayrıca bu proje ile TOKİ’nin alışılagelmiş uygulamalarının dışında tamamen kamu yararı doğrultusunda mekana özgü bir yapılaşmayı gerçekleştiriyor olması Türkiye’de bilindik yaklaşımların değişeceğinin göstergesi olarak oldukça önem taşıdığını söyleyebilirim.

Teşekkürler.

Etiketler

Bir yanıt yazın