“İnsanlar Artık Şık Binalarda ve Ofislerde Bulunmayı Tercih Ediyor”

Yapı Malzemesi Söyleşileri serimize Tuna Ofis Satış Pazarlama Bölüm Başkanı, Tuna Girsberger Genel Müdürü G. Mehmet Arda ile yaptığımız söyleşi ile devam ediyoruz.

Ezgi Can Cengiz: Tasarımı yapı sektörünün neresinde görüyorsunuz?
G. Mehmet Arda: Yapı sektörü Türkiye’nin en hızlı büyüyen sektörlerinden biri. Gerek yurt içerisinde gerekse yurtdışında inşaat şirketlerimiz gurur verici projelere imza atıyor. Bu büyümeye paralel olarak yapılarda tasarıma verilen önemin de giderek arttığını görmekteyiz. Son yıllarda mimarlarımız her sektörde gerçekleştirdikleri projelerde tasarım anlamında adeta bir rekabet içinde ve bu da ortaya çıkan yapıların gerek tasarımsal gerekse işlevsel değerlerine önemli bir katma değer olarak yansıyor. Ofis mobilyaları açısından da A+ projelerdeki artış dikkat çekici! İnsanlar artık şık binalarda ve ofislerde yaşamayı tercih ediyor ve bu konuda da oldukça seçici davranabiliyor.

Markanızın mimarlarla ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tasarıma sürekli yatırım yapan bir marka olarak mimarların iç mekân beklentilerine cevap verecek koleksiyonlar geliştirme çalışmalarımız devam ediyor. Sadece bir mobilya tedarikçisi olarak değil aynı zamanda bir çözüm ortağı olarak çalışmalarımızı yönlendirmekteyiz. Ar-Ge departmanımız, proje grubumuz mekânların ihtiyaç duyduğu çözümlerde birlikte çalıştığımız mimari gruplar işbirliği içinde.

PR çalışmalarına ne kadar yatırım yapıyorsunuz?
PR çalışmalarına her zaman yatırım yaptık. Ancak 2016 itibariyle bu konudaki yatırımlarımızı hızlandırma kararı aldık. Pazarlamanın etkin unsurlarından birisi olarak PR çalışmalarımızı daha da etkinleştireceğiz.

Sosyal medyayı nasıl, ne kadar kullanıyorsunuz?
Sosyal medyaya büyük önem veriyoruz. Bu konuda tüm mecraları kapsayan projeleri hayata geçirdik ve yeni projeler geliştirmek için çalışmalara başladık. Sürekli olarak markamızı sosyal medyadaki istatistiklerini takip ediyoruz ve aldığımız son verilere göre bu konuda başarılı bir grafik çizme aşamasındayız.

Yarışmaları takip ediyor musunuz? Katılıyor musunuz?
Yurtiçi ve yurtdışında özellikle tasarım yarışmalarını takip ediyoruz ve katılıyoruz. Bu alanda sadece son yıllarda ödüle layık görülüğümüz 20’den fazla ürünümüz var. Son olarak German Design Award’dan 3 ürünümüzle ödülle döndük. Dama, Origa, Metis ürünlerimiz ödüle layık görüldü. Meg kanepemiz ve Dama 2014 yılında Design Turkey ödülüne layık görülmüştü. 2016 yılında 5 ayrı ürünümüz için IF Design Award’a katılıyoruz.

Mimarinin yapı sektöründeki değişimlere etkisi nedir?
Yapı sektöründeki değişimin, tasarımın, kalitenin; çevre bilincinin öne çıkmasını mimarların ve bu konuya önem veren yatırımcıların eseri olduğunu düşünüyorum.

Etiketler

2 yorum

  • azmi-acikdil says:

    Beyhude gamlanma divane gönül!
    Cümle alemin rızkını veren vardır.
    Yaptığın hatayı görmüyor sanma.
    Kalpte gizli en derin sırları bilen vardır.

    Mal-ı emlakım var deyu güvenme!
    Arkam var deyu dayanma!
    Sırt üstü insanı yere varan vardır.

    Beyhude gamlanma divane gönül!
    Cümle alemin rızkını veren vardır.

    Derdime vakıf değil canan.
    Beni handan bilir.
    Hakkı vardır şad olanlar.
    Herkesi şadan bilir.

    Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.
    Çektiğim alamı bir ben birde Allah’ım bilir.

    Fuzuli

  • 20362 says:

    Merhaba Azmi Bey,
    Yazıya katkılarınız için teşekkürler. Ben de çok sevdiğim bir şiiri bu vesileyle paylaşmak isterim.
    Kamu kaynaklarını kullanarak insanlara hizmet verenlerin dini değil insanı esas alması, yalnızca bir ayı değil bütün yılı dürüst, adil ve erdemli geçirebilmesi umuduyla..

    ELLERİNİZE VE YALANA DAİR
    Bütün taşlar gibi vekarlı,
    hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli,
    bütün yük hayvanları gibi battal, ağır
    ve aç çocukların dargın yüzlerine benzeyen elleriniz.
    Arılar gibi hünerli hafif,
    sütlü memeler gibi yüklü,
    tabiat gibi cesur
    ve dost yumuşaklıklarını haşin derilerinin altında gizleyen elleriniz.
    Bu dünya öküzün boynuzunda değil,
    bu dünya ellerinizin üstünde duruyor.

    İnsanlar, ah, benim insanlarım,
    yalanla besliyorlar sizi,
    Halbuki açsınız,
    etle, ekmekle beslenmeğe muhtaçsınız.
    Ve beyaz bir sofrada bir kere bile yemek yemeden doyasıya,
    göçüp gidersiniz bu her dalı yemiş dolu dünyadan.

    İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
    hele Asyadakiler, Afrikadakiler,
    Yakın Doğu, Orta Doğu, Pasifik Adaları
    ve benim memleketlilerim;
    yani bütün insanların yüzde yetmişinden çoğu.
    elleriniz gibi ihtiyar ve dalgınsınız,
    elleriniz gibi meraklı, hayran ve gençsiniz.

    İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
    Avrupalım, Amerikalım benim,
    uyanık, atak ve unutkansın ellerin gibi,
    ellerin gibi tez kandırılır,
    kolay atlatılırsın…

    İnsanlarım, ah, benim insanlarım,
    antenler yalan söylüyorsa,
    yalan söylüyorsa rotatifler,
    kitaplar yalan söylüyorsa,
    duvarda afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa,
    beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
    dua yalan söylüyorsa,
    ninni yalan söylüyorsa,
    rüya yalan söylüyorsa,
    meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa,
    yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı,
    ses yalan söylüyorsa,
    söz yalan söylüyorsa,
    ellerinizden başka herşey
    herkes yalan söylüyorsa,
    elleriniz balçık gibi itaatli,
    elleriniz karanlık gibi kör,
    elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
    elleriniz isyan etmesin diyedir.

    Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
    bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
    bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.
    NAZIM HİKMET

Bir yanıt yazın