Satınalma, Expo 2016 Antalya Expo Kulesi Mimari Proje Yarışması

Satınalma, Expo 2016 Antalya Expo Kulesi Mimari Proje Yarışması

Proje Açıklama Metni

Nehirsiz köprü
Binasız cephe
Plastik çimleri sulayan hortum
Hiçbir yere varmayan yürüyen merdiven
Otoyolun yok ettiği yerlere giden otoyol
Televizyon ekranında bir görüntü, içinde bir televizyon olan bir başka televizyon gösteriyor; onun içinde bir başka televizyon var…
Eduardo Galeano, Tepetaklak

İnsanlık tarihini incelediğimizde toplumların gerek kendi aralarındaki gerekse de doğa ve çevreyle olan ilişkilerinin üretim-tüketim temeline oturmakta olduğunu görüyoruz. İlkel toplumlarda insanların yaşamlarını devam ettirebilmek için taş ve sopaları yontarak silah olarak avlanmada kullanma fikri bir üretimdi. Köle edercesine varlığını dayatan üretimin defalarca tekrarlanması, bir ayin haline dönüşen tüketim ile tükendi ve tersine dünya ile baş başa bıraktı bizleri.

Bu yeni dünyada su havzalarımız enerji santrallerine dönüşürken bizlere “suyu idareli kullan, kirletme” denildi. Çiçeklerin, temiz havanın ve yeşilin anası olan “toprak” talebin üzerinde üretmek ve hep daha fazla üretmek için beton yığınlarına dönüşürken “yeşili sev, doğayı koru” denildi. Bizler de önerileni yaptık; çokça üretmeye ve ürettikçe daha çok tüketmeye devam ettik.

Mimar da kendine önerileni dönemine göre farklı stratejilerde hayata geçirdi. 70’lerdeki enerji hareketi ile ranta yönelik tasarım anlayışı, 80’lerde insanlar için tasarım ve post endüstriyel tasarım trendi iken 90’lardan günümüze ağzımızda sakız olan yeşil kavramı ve sürdürülebilirlik oldu.

Sürdürülebilirlik kavramı bize, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılamasını tehlikeye atmadan bugünün ihtiyaçlarını karşılamayı öğretirken(!), üretim-tüketim alışılagelmişliğini değiştirmeden önüne sürdürülebilirlik eki takarak her şeyi sözüm ona çok etik, çok ahlaklı, çevreci ve iyi niyetli olarak kanıksattı.

Sorunun kendisi olan bu anlayış, bu soruna çözüm üretebilir mi?

GELECEĞİN SAHİBİ ÇOCUKLAR İLE SÜRDÜRÜLEBİLİR DÜNYAYI AYAKLARI ÜZERİNE OTURTMANIN PROVASINI ALMAK

İnsan ve çevre birbirinden ayrılmaz bir bütündür. İnsan çevreyi şekillendirirken, değişen çevre ve koşullar ise insanları şekillendirir. Mimarlıksa tek başına değişimin bir aracı olmaktan çok, değişime katkıda bulunmaktır. Ortaya koyulan imge ile atık malzemeye yeni kullanım alanı oluşturarak, sürdürülebilirlik kavramının soyut birer aracısı olmak yerine temiz bir gelecek için “bireysel yeşil değişimin” fitilini ateşlemeyi hedeflenmekteyiz.

Bu hedefe varmak için yeni dünyanın henüz hayallerini bulandırmadığı, geleceğin karar vericileri çocuklarla takım olmak istedik. Çocuk ve çiçek temalı bu projede hayal gücü ile tersine dünyanın bize dayattığı önerileri bir kenara bırakarak yasak olanı, yani geleceğin hayalini kurmayı hedefledik.

Eskinin çocukları şimdinin mimarları olarak kumsalda kumdan kale yapmaktı bizim hayalimiz; doğa ile uyumlu doğaldan yapılan bir kale..

Bir sınırı yoktur çocukların hayallerinin ve eminiz ki onlar gerçekliğe, sımsıkı sarılacakları düşleri ile ulaşacaklar. Kulemizi de hayalini kurduğumuz dünya gibi, bugünün kullanmayı reddettiği geri dönüşüm malzemeleri ile aşama aşama, tenekesini ezip top yapan çocuğun yaratıcılığı ile kuracağız.

Geri dönüşüm malzemeleri çocuklar tarafından teslim edilecek ve kulenin belli bir kısmı onlar tarafından tamamlanacak. Böylece tasarımın temelinde yatan, üretim metalarının dünyada herhangi bir ihtiyaca cevap verebilecek birer nesneye dönüşebileceği bilincini çocuklarla birlikte geleceğe aşılayacağız. ‘Dönüşüm Kulesi’nde perspektifimiz malzemeleri ayrıştırmak ve onları bir çöp algısından çıkarıp olduğu gibi kullanılabilecek bir yapı malzemesi ve hatta bir eğlence ürünü olarak kullanmaktır.

Atık gibi algılanan malzemelerle doğayı daha fazla kirletmek yerine bu metaları kulede yeniden değerlendirerek çocuklar nezdinde tüm dünyaya bir alışkanlık kazandırmak hedeflenmektedir. Böylece dönüşümün kulesi herkesin kendi atığını gördüğü bir gerçeklik olarak orada tam karşımızda duracak. Gerçeklerle yüzleşmeden ve sorunları bireyselleştirmeden çevreye, doğaya katkı sağlamanın imkansız olduğu dünyada insanlar bu kuleye baktıkça doğala olan değişimin gerçekliği ve geleceğe bırakacağı etkisi ile karşılaşacak.

İçinde bulunduğumuz dünyayı yeşil, çiçekler kadar renkli ve temiz bir dünya olarak değiştirmenin anahtarı olan çocuklar ‘Dönüşüm Kulesi’ni her gördüklerinde ellerindeki şişeleri çevredeki ayrıştırma kutularına atarak sürdürülebilir temiz bir dünyanın kapılarını aralayacaklar.

TEKNİK RAPOR

Kule yapım aşaması sırasında ve sonrasında sade, çevre ile dengeli ve minimum enerji tüketmek üzerine kurgulanmış bir tasarımdır.
Bu anlamda üzerinde durulan temel noktalar;
-Taşıyıcı sistemin kompleks olmaması,
-Kullanılan malzemenin geri dönüşebilir olması ya da kullanılmış ve yeniden değerlendirilmesi öngörülen malzemelerden oluşması
-Belirli ihtiyaçları karşılamak için minimum düzeyde de olsa enerji üretmesinin yanında asıl olarak enerjinin olabildiğince az tüketilmesidir.
Bununla beraber ham maddenin en çok tüketildiği sektörlerden birinin inşaat sektörü olduğu da bilinmektedir. Dolayısıyla dünyada var olan atığın büyük oranı hafriyat temellidir. Taşıyıcı sistemde önerdiğimiz betonun da bir geri dönüşüm malzemesi olarak üretilmiş olması istenilmektedir. Bu bağlamda form kaygısı güdülmeden, taşıyıcı sistem olarak kompleks olmayan, belli bir geometriye sahip aks sistemi üzerinde, kiriş sistemi önerilmiştir. Teras katlarda ise plak/kiriş sistemi olması planlanmıştır. Kolon/kiriş ilişkisine dayalı sistem ile zaman ve ekonomi açısından fazla tüketimin önüne geçilmek hedeflenmiştir.

Belirttiğimiz gibi yapı kendi enerjisini üretip çokça tüketmek yerine, minimum enerji ile var olmak ve varlığını minimum enerji üzerinden devam ettirebilmek üzerine tasarlanmıştır. Tasarımın zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak olan enerjinin üretimi kulenin tepesine koyulacak güneş panelleri ile sağlanacaktır. Kulede önerilen elemanların neredeyse tamamı kullanılmış, “çöp, atık” olarak algılanan geri dönüşüm malzemelerinden oluşmaktadır. Kule içerisinde enerji gereksinimi duyulan mekanlardan olabildiğince kaçınılmıştır. Bu yüzden kapalı alanlar önerilmemektedir. Amacın ağırlıklı olarak “seyir” olması dolayısıyla “iklimlendirme” ile enerji harcanılmaması savunulmuş ve tasarıma yansıtılmıştır. Mekanik çözümler yerine doğal çözümlere gidilmiş, Antalya için özellikle yaz mevsiminde sorun olan sıcaklık için zeminde var olan su öğesi ile iklimlendirme sağlanırken, teras katlarda ise saksılar üzerine dikilmiş ağaçlar ile bu soruna çözüm önerilmiştir. Yükseklikten dolayı hava akışının yoğun olması ile birlikte ağaçların güneş ışığını engellemesinin iklimlendirmeyi doğal olarak gerçekleştireceği planlanmıştır.

Kuleyi oluşturan kutuların içerisine çelik kafesler yerleştirilerek boş alan yaratılması düşünülmüştür. Böylelikle plastik geri dönüştürülebilir şişelerin arada kalan alanda minimum tüketim hedefinden şaşmadan yeterli miktarda kullanılması planlanmaktadır. Cephe kutularının dış yüzeylerindeki şişelerin hava koşullarından etkilenmemesi için yine amaca uygun geri dönüştürülebilir biyokütleden üretilen biyoplastik ile kaplanması planlanmaktadır. Biyoplastik malzemesinin üretiminde petrolden kaynaklı normal plastiklere göre çok daha az sera gazı salınmaktadır. Bu nedenle biyoplastik üretimi sürdürülebilir bir aktivite olarak tanımlanmaktadır. Öte yandan cephe kutuları içindeki çelik kafeslerin belli bir kısmının içerisine yerleştirilecek olan enerji tasarruflu ışık elemanları ile aydınlatma detayları çözülürken, cephede kullanılan geri dönüşüm malzemeleri ile birlikte de enerji-dönüşüm ilişkisi bir arada tutulacaktır.

Kullanım Senaryosu:
Kulenin malzemeleri ile kullanım senaryosu bir birine paralel olarak kurgulanmıştır. Alt meydanda serbest bir düzen halinde çeşitli geri dönüşüm malzemeleri temel alınarak çocuk atölyeleri önerilmektedir. Belli kısımlarda ise bu malzemeler ile ortaya çıkarılan ürünlerin satışının yapılması gerekliliği, bu yöndeki yaratıcılıkların özendirilmesi anlamında tarafımızdan hissedilmektedir. Kule katlarında ise 3 ayrı kotta teraslar konumlandırılmıştır. Böylece istenildiği gibi alanı farklı yüksekliklerden seyretmenin yanı sıra fuar dönemi kapsamında her terasın kendine özgü bir teması ve iç dizaynı olması düşünülmüştür. Fuar sonrasında ise bu alanlar kafe, serbest kitap okuma sahaları gibi farklı formatlarda düzenlemelere açıktır. Teraslar üzerinde yerleştirilen doğal elemanlar (ağaç vb.) ile kullanılan geri dönüşüm malzemelerinin farklı perspektifler sunması ile bireysel düzeyde gelişen ekolojik farkındalıkların yaygınlaştırılması hedeflenmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın