Efe Kurtoğlu'nun Bir Kıyı Yerleşimi Bağlamında Hopa İlçesi Kent Merkezi Fikir Projesi Yarışması için tasarladığı proje, satın alma ödülü kazandı.
Hopa, Karadeniz’in doğusundaki diğer kentler gibi akarsuyun denize döküldüğü noktada (dereağzı) kentleşmesini gerçekleştirmiştir. Tıpkı diğer kentler gibi Hopa’da da engebeli coğrafyanın bir sonucu olarak kıyıya paralel sayılabilecek bir kentsel büyüme seyretmektedir. Karadeniz ve Sundura Deresi kentin doğal eşikleri olmakla beraber, Doğu Karadeniz Sahil Otoyolu’nun denizi doldurarak yapılması ile büyük bir kentsel eşik sahibi olmuştur. Bunun yanı sıra Sundura Deresi’nin ilçe belediyesi sınırları içerisinde beton taban kanala alınması ile doğal eşik aynı zamanda yapay eşik durumuna gelmiştir. Yapay eşikler kent yaşamında özellikle kentlinin suya temasını kısıtlayan tesirler oluşturmuştur.
Bunun yanı sıra son yıllarda özellikle yaz aylarında sahil kentlerinde sık sık taşkınlar, doğal felaketler gözlemlenmektedir. Bunun bir sebebi de suyun emiliminin yapay etkenlerle kısıtlanmış olmasıdır. Kentsel durum ile ilgili bir diğer nokta da coğrafyanın armağanı olan yeşil dokunun kent merkezinde deneyimlenmesinin neredeyse olanaksız hale gelmesidir. Deniz boyunca uzanan yeşil dağlar, kentin arka fonunu oluştursa da kent sokaklarının alelade bir Anadolu kasabasının sokaklarından farkı kalmamıştır.
Sundura Deresi’nin doğu ve batısında olmak üzere iki büyük dolgu alanı mevcuttur. Doğudaki dolgu alanı mevcut durumda birtakım işlevlerle donatılmaya çalışılsa da plansızlık ve niteliksizlik sonucu bu alanlar etkili olarak kullanılamamaktadır. Bu alana ulaşmak için trafik ışıkları ya da üstgeçit kullanılması gerekmektedir. Erişilebilirlik problemi bu alanları neredeyse “brownfield”lara dönüştürmüş durumdadır. Batı tarafındaki dolgu alanının inşası devam etmektedir. Yapay yollarla toprak kazanılması, kıyıların doğal yapısını bozmuş olsa da bu alanların gelinen noktada en efektif şekilde kullanılması gerekmektedir.
Bu doğrultuda gerçekleştirilmesi gereken temel müdahale ise bu alanların kamusal alan niteliğinin artırılmasıdır. Ayrıca sahil otoyolu kenti adeta bir açık hava tır parkına çevirmiş durumdadır.
Sonuç olarak, kentin su ve yeşil doku ile olan organik bağının yitirilmiş olması, kentin otoyolun getirdiği negatif sonuçlardan muzdarip olması ve kamusal alanların niteliksiz ve süreklilikten uzak durumda olması kentsel yaşamı olumsuz etkileyen etmenlerin başlıcalarıdır.
Doğu ve batıdaki dolgu alanları, Sundura Deresi boyu ve Cami-Hükümet Konağı/Belediye yapıları aksında kalan alanlar müdahalelerin gerçekleştirileceği alanlardır. Bu doğrultuda erişilebilirlik sorununu en azından kent merkezinde çözmek adına Sundura Deresi köprülerinin doğu çıkışından sonra uygun mesafe bırakılarak otoyol geçişinin yer altına alınmasıdır. Böylece kent merkezinde otoyol bir eşik olmaktan çıkacaktır.
Kent içi yolu ise gidiş ve geliş olmak üzere iki şeritli, hızı yavaşlatılmış, tanımsız park alanlarından ve bekleme durumlarından arındırılmış bir yol olarak ulaşımı sağlamaya devam edecektir.
Sundura Deresi’nin rejenerasyon ile yeniden kentsel hayata kazandırılması ise diğer önemli üst ölçek yaklaşım kararıdır. Dereyi çevreleyen duvarların bazı noktalarda kaldırılması mümkün olmasa da uygun mesafe ve eğimin olduğu noktalarda noktasal müdahaleler ile kanal duvarlarının tamamen ya da kısmen kaldırılması aracılığı ile kentlinin bu noktalarda suyla temasının sağlanması kararlaştırılmıştır. Aynı zamanda derenin beton tabanının kaldırılması bir diğer yaklaşımdır. Tabanın betondan arındırılması işlemi esasında en çabuk aksiyon alınabilecek müdahaledir. Böylece suyun emilimi ve akış hızının yavaşlatılması sağlanacaktır. Dere boyunca yapılacak olan müdahaleler aracılığı ile bu bölgelerde alt odak noktaları oluşturulacak, bu noktalardan kentlinin su ile olan temasının yeniden kurulması sağlanacaktır. Batıdaki dolgu alanı ise rekreasyon ve yeşil alan olarak kullanılacak, zamanla doğal kıyı çizgisine kavuşturulması sağlanacaktır. Bu sebepten yalnızca spor ve rekreasyon amaçlı kapalı yapıların yapılması kararlaştırılmıştır. Sert zemin miktarının minimumda tutulması amaçlanmaktadır.
Öncelikle Cami Meydanı ve Hükümet Konağı/Belediye arasındaki çarşı aksı fiziksel yapılı çevre olarak kötü durumdadır. Sokaklara acil durumda ulaşmak neredeyse imkânsız haldedir ve yaya seyri açısından çekim gücü düşüktür. Çarşının uzun vadede Hopa kentine yakışır bir hale gelmesi için ada-bazlı kentsel dönüşüm modeli önerilmektedir. Sokak izleri büyük ölçüde korunarak, nizami ve mimari niteliği yüksek bloklar tasarlanmalıdır. Böylece kolektif bellek zedelenmeden fiziksel koşulların iyileştirilmesi mümkün olacaktır.
Caminin bulunduğu meydanda dere üstünde bulunan yapıların kaldırılmasıyla meydanın dere ile olan ilişkisi kuvvetlendirilecektir. Aynı zamanda dere boyundan sahile kadar olan aksda bu meydan böylece bir odak noktası haline gelecektir.
Otoyolun kenti transit geçmesi kararı, doğuda bulunan dolgu alanını kent merkezinin önemli bir parçası olarak öne çıkarmıştır. Kent merkezi böylece yeşil dokunun ve kıyının arakesiti olarak değerlendirilmiştir. Dolgu alanında bölgenin yeşil dokusuna uygun bir şekilde yoğun ve düzensiz ağaçlandırma tercih edilmiştir.
Kıyı bölgesinde rüzgarı, nemi ve tuzu tutan ağaçlar ve ağaççıklar tercih edilirken, iç bölgelerde ise nem ve tuza dayanıklı dolgu alanlarında kolayca yetişebilecek, azot bağlayıcılığı yüksek türler tercih edilmiştir. (Bkz: Peyzaj stratejisi ve bitkilendirme matrisi)
Odak alanının temel bileşeni yaratılan promenaddır. Bu promenad hem kent merkezi içerisinde hem de dere boyu ve dolgu alanları arasında sürekliliği sağlar. Dolgu alanının merkezinde doğrudan İş Bankası’nın bulunduğu meydana bağlanan çok amaçlı bir etkinlik merkezi düşünülmüştür. Bu merkez esasında bir avlusu olan üst örtüdür. Farklı etkinliklere göre merkezindeki karenin işlevi değişebilmektedir.
Bir yandan yağmurdan ve güneşten korunan alan sağlanırken diğer yandan da gündelik hayat seyri için keyifli mekanların oluşturulması hedeflenmiştir. Etkinlik alanının batısında ise kültür-sanat odağı yer almaktadır. Yerel halkın farklı işlevlerle kullanabileceği atölyeler ve işliklere ek olarak Hopa Çok Kültürlülük Müzesi bu alanda yer alır. Bölgenin etnik zenginliğini odağına alan bir müze olması beklenmektedir.
Dolgu alanı kıyısı farklılaşan kıyı elemanlarına sahiptir. Böylece farklı noktalarda farklı türde suya temas noktaları yaratılmıştır.
Belediye/Hükümet Konağı’nın önünden denize kavuşan ikili bir meydan kurgusu bulunmaktadır. Meydanın denize çıktığı noktada ise Ha-Ha duvarı kesiti kullanılarak hem kentlinin suya yaklaşması sağlanmış hem de karadan denize doğru bakıldığında perspektifi kesen bir engel bulunmaması sağlanmıştır.
Özcan Alper’in Sonbahar filmi ile Hopa’nın tüm ülke gözünde simgesi haline gelmiş mevcut iskele ise güvenlik şartlarını sağlayacak asgari müdahaleler dışında kolektif bellekte yer eden şekliyle korunmuştur.
Meydanın denizle kesiştiği noktada pilotiler üzerinde yükselen bir kent lokantası konumlanmaktadır. Doğu Karadeniz ilçelerinde sosyal donatıların yetersiz ve az olduğu göz önünde bulundurulduğunda mekanın yalnızca Hopa içerisinde değil, çevre ilçeler içerisinde de bir çekim noktası olması öngörülmektedir. Aynı zamanda hem meydan hem de 1/500 odağın muhtelif bölgeleri ticari birimler ile donatılmıştır.
Kent meydanının sahil tarafındaki kısmı büyük ölçekli etkinliklerin düzenlenmesi için uygun mekan yaratır. Yalnız başına 3000, kara tarafındaki meydanla birlikte 5000’den fazla kişinin toplanmasına müsaade edecek ebatlardadır. Diğer odaklar ile birlikte 7000-7500 kişilik bir kalabalığı ağırlayabilecek seviyededir.
Meydanın zemini ise bir akış oluşturacak şekilde bazalt taşları ile kaplanmıştır. Karadan denize doğru tıpkı bir dere gibi akarak sonlanır.