Mansiyon (Gölköy), Yöresel Mimariye Uygun Konut Projesi Yarışması

PROJE RAPORU

Gölköy

Proje için Gölköy İlçesi seçilir. Gölköy, yöresel mimariyi hem kırsal kesimlerde hem de şehir merkezinde çeşitli örnekleriyle gösteren bir yerleşim. Kültür Mirası yapılarının yanında Ulugöl Tabiat Parkı gibi doğal güzellikleri de olan bir şehir.

Şehir merkezi bir miktar yoğun ve ticari alanların ağırlıklı olduğu bölge. Yerleşim yerleri şehir merkezinde kümelendikten sonra şehir dışına doğru yol üstünde küçük öbekler veya münferit yapılaşmalar şeklinde yayılmaktadır. Bu yayılma düzensiz ve plansız bir şehir yapılanması oluştururken merkezi yoğunlaştırmayan bir konut sistemini de içinde barındırır. Esasında bu öbeklenme iyi bir fikri ortaya çıkartır. Bu sistem dengeli bir şekilde kurgulanırsa ve ekolojik denge gözetildiğinde; araziye uyumlu ve şehrin yeşil dokusunu bozmayacak şekilde bir tasarım yapılabilir.

Ama mevcut sistemde düzensizlik hakimdir. Planlama olmadan herkesin kendi parselinde yapılaşması ile devam eden bir süreç.

Halbuki bunu planlamak ve belli bir düzene getirmek gerekir. Yapılacak planlamada bir ada kurgulanır. Adanın merkezinde bir meydan ve meydanın etrafında ticari öğeleri  barındırmalıdır. Çünkü yeni adalar merkeze yük vermemeli, araç trafiğini yoğunlaştırmamalıdır. Kendi içinde günlük ihtiyaçlarını giderebilir şekilde olmalıdır.

Yayalaştırılan Ada

Adanın çevresinde otoparklar belirlenerek evlere ulaşım yaya olarak sağlanır. Meydan ve çevresine araç girmez ve yayalara ait bir alan oluşturulur. “Yayalaştırılan Ada” ile bütün ada herkesin güvenle yürüyebileceği bir alana dönüşür. Acil durumlar için bir yol tanımlanır ve ihtiyaç halinde araçların ulaşımı sağlanır.

Adalar oluşturulurken mevcut ağaçlara göre yollar ve ada alanı belirlenir. Yollar sadece adanın çevresinden dolaşır ve belirlenen noktalarda otoparklar belirlenir. Ada içi tamamen yaya kullanımına ayrılır. Ada içinde meydan, çocuk parkı ve yürüyüş parkuru alanları belirlenerek iç sokaklar oluşturulacak şekilde konut parselleri oluşturulur. Adada konutlar yaklaşık 500’er m2lik parsellerde birbirlerinin gün ışığı ve manzarasını kesmeyecek şekilde konumlanarak hareketli bir yapılaşma tamamlanır.

Gölköy’den İzler

Gölköy için tasarlanan yapı, çevresiyle uyumlu olması için yöresel mimari öğeleri hatırlatmalıydı. Bu yüzden Gölköy ve çevresindeki köyler detaylı olarak incelenerek bölgeye ait geleneksel mimari öğeler belirlendi ve yeniden yorumlanarak tasarıma dahil edildi.

Bu kapsamda şehrin gelişimi ve mahalle kurgusundan başlayarak yapının detaylarına kadar tasarım öğeleri bir araya toplanarak “Tasarım Rehberi” oluşturulmuştur.

Tasarım Rehberi

1- Şehirlerin büyürken en büyük yanlışı plansız büyümeleridir. Böyle büyüyen şehirlerde konut/şehir merkezi oranı kurulamadığından konut alanı sürekli artar iken onu besleyecek ticari ve sosyal-kültürel alanlar sadece şehir merkezinde sıkışır. Şehrin dışına doğru genişleyen “Yağ lekesi” şeklinde bir şehirleşme olur. Halbuki yeni yerleşim alanları şehir merkezi ile arasında “şehir bahçeleri” bırakarak yeni adalar şeklinde oluşturmalıdır. Her ada kendi içinde günlük ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde ticari ve sosyal-kültürel alanlar ile tasarlanır.

2- Yol boyunca artan yapılar dağınık ve plansız bir şekilde büyümektedir. Halbuki kendi içinde eğime uyum ve Şehir Merkezine uzaklık açısından iyi noktaları yakalamış olsa da planlanmadan ve dağınık duran yapısı şehrin düzensiz gelişimini göstermektedir. Yol boyunca oluşan yapılar yerine yoldan kolayca ulaşılan yapı adaları tasarlamak şehir gelişimi adına daha doğru bir hareket olacaktır. Bu kapsamda tasarlanan adalar küçük birer mahalle tipolojisinde kurgulanır.

3- Günümüzün en çok kullanılan yapı malzemesi olan betonarme için gerekli olan malzemeler çeşitli maden kazıları ile çıkarılmaktadır. Maden kazıları için belirlenen maden sahalarında ormanlık alanlar eksilik ve çevresinde de ağaçların verimi azalır. Halbuki Ordu iklimi ile ağacın bol olduğu, hızlı yetiştiği bir bölgedir. Bölgede yer alan ağaç dokusu endüstriyel ağaç üretimi ile yapı malzemesi olarak kullanılacak şekilde düzenlenirse (statik değerleri itibari ile meşe ağacı gibi) hem ormanların ağaç dokusu geliştirilerek devamı sağlanır hem de geleneksel ahşap taşıyıcı sistem ile yapı üretimi devam eder.

4-   Doğu Karadeniz Bölgesinde çok karşılaşılan yapı tipolojisi serenderdir. Zeminden ahşap ayaklar üstünde yükseltilen gıda depoları olan serenderler geleneksel mimaride önemli bir yer tutar. Gölköy’de ise serenderler hem şehir merkezi yakın bölgelerde hem de kırsal alanlarda sıklıkla görülmektedir. Gölköy için tasarlanacak yapı tiplerinde de serender tasarımındaki ayaklar üstünde zeminden koparılan yapı sistemi kullanılır. Böylece eğimli arazide hafriyat ihtiyacı en aza indirilir. Yapının altından hava geçmesi sağlanarak rüzgar, yağmur gibi bölgede yoğun olan doğa olaylarından etkilenmemesi sağlanır.

5- Gölköy’de dikkat çeken farklı bir unsur da en yalın malzeme kullanımı ile ahşabın bolca tekrar etmesidir. Duvar bölmelerinde ahşap plakalar halinde kaplama yapılarak duvar yüzeyi oluşturulur. Serender yapılarında görülen bu ahşap kaplamalar çivisiz cami olarak bilinen Tarihi Emirler Ahşap Camii’de de kendini en yalın haliyle göstermektedir. Tasarımda net ifadesi ve kolay uygulanabilirliği de dikkate alınarak ahşap kaplamalar kullanılar. Dikey ve yatay farklı kullanımlar ile iç mekanın kullanımına göre cephe hareketliliği de sağlanır.

6- Bölgede karolaj şeklinde ahşap taşıyıcı sistem ile yapılar bulunmakta. Göz göz olan bu sistemde gözlerin içi tuğla ile doldurulur, bazen sıvanır üstü, bazense sıvanmadan yalın bir şekilde bırakılır. Gölköy’de ise bu ahşap sistemin gözleri boş olarak kullanılan yapılar dikkat çekmektedir. Bu cephe düzeni tasarımda kullanılmaya değer bir farklılaşma sağlamaktadır. Projede odalardan kullanılan balkonlar için bu karolaj sistem kullanılır.

7- Gölköy merkezde yer alan geleneksel konut yapılarında giriş üstünde açık veya kapalı çıkma yer alır. Mimari öğe olarak yapının girişini güçlü şekilde cepheyi de hareketlendirir. Yapı tasarımında yorumlanan giriş üstü çıkma tipolojisi yapıya karakteristik bir özellik katar.

8- Geleneksel mimari yapılarda havalandırma önemli bir unsurdur. “Geleneksel mimaride restorasyon uygulamalarının iklimle dengeli tasarım açısından değerlendirilmesi: Ordu evleri örneği” isimli Yüksek Lisans Tezi’nde belirtilen ve bu kapsamda grafik ile de anlatıldığı gibi çatıdan doğal havalandırma sağlanmaktadır. Tarihi Ordu evlerini gösteren eski bir fotoğrafta da çatıdan havalandırma pencerelerine dair örnekler görülmektedir. Yapı tasarımında doğal havalandırmaya uygun çatı formu tasarlanmış ve yapı tipolojisine eklenmiştir.

9- Yayalaştırılan Ada tasarımlarında merkezde meydan kurgulanır ve çevresinde ticaret öğeleri tanımlanır. Tek katlı taş yapılar olan ticaret öğelerinin üstünde ile konut yapıları devam eder. Konut ve ticaret olarak 2 faklı fonksiyon ve iki farklı malzeme birbirinden ayrılması için serender tipolojisinde Gölköy ve çevresindeki köylerde görülen mimari ifadeler yorumlanır. Zemine oturan taş bir yapı üstünde ayaklar ile yükseltilmiş ahşap yapı bütünü tasarımda kullanılır.

10- Gölköy’de yer alan geleneksel konut yapılarının cephelerinde tanımlana ve “Geleneksel mimaride restorasyon uygulamalarının iklimle dengeli tasarım açısından değerlendirilmesi: Ordu evleri örneği” isimli Yüksek Lisans Tezi’nde ele alınan kat planı en net ifadeli ve sakin plan çözümüdür. Hayat ve ona takılan kapılar ile odalara açılan düzende kurgulanan plan düzlemi 2 ve 3 katlı yapılarda merdiven holü katları birbirine bağlarken aynı zamanda ayıracak şekilde tasarlanır.

11- Güncel apartman planlarında kullanılan koridor sistemi yalnızca geçiş için kullanılan ve ışığa açılmayan ölü alanlardır. Ama geleneksel mimaride kullanılan “Hayat” yalnızca geçiş öğesi değildir. Geçişi sağlarken dolap, masa, oturma elemanları ile çeşitli fonksiyonların kullanıldığı, aydınlığa açılan, yaşayan alanlardır. Bu sayede ölü alan olmaktan çıkıp hayatlanır.

STATİK DEĞERLENDİRME RAPORU

Tek katlı, iki katlı ve üç katlı hazırlanan projelerin tamamında ahşap taşıyıcı sistem tercih edilmiştir. Taşıyıcı sistemin boyutlandırılması, planda yerleşimi ve diğer konularda Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği rehberliğinde hareket edilmiştir. Ülkemizde bina taşıyıcı sistemlerinin tasarımlarında etken unsur yatay (deprem) yüklerdir. Konut projesi yarışması kapsamında seçtiğimiz Ordu’nun Gölköy ilçesi için Türkiye Deprem Tehlike Haritasından bölgenin sismik parametreleri alınarak kullanılmıştır. Bu sismik parametrelerle Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinde tanımlanan “Deprem Tasarım Sınıfı 2” ye göre taşıyıcı sitem ön tasarımı yapılmıştır.

Tek katlı ve iki katlı projelerin taşıyıcı sistemleri ahşap çaprazlı panel birimlerden oluşmaktadır. Üç katlı proje için yukarıda tanımlanan deprem tasarım sınıfı ve yine aynı yönetmelikte tanımlanan bina yükseklik sınıfları için sadece ahşap çaprazlı panellerden oluşan taşıyıcı sisteme izin verilmediğinden panel birimi 9mm kontrplak veya OSB ile kaplamalı panele dönüştürülerek kullanılmıştır.

Taşıyıcı sistemin düşey elemanları olan ahşap çaprazlı panellerin ana ve ara dikmeleri tek katlı yapıda 10x10cm, iki katlı yapıda 12x12cm, üç katlı yapıda ise 14x14cm, üst başlık kirişi 10x10cm, alt başlık kirişi 10x10cm, çaprazlar 10x10cm, ara kuşak kirişi 5x10cm boyutlu olarak ön tasarımları yapılmıştır. Ahşap döşeme tasarımında ise 50cm ara ile 5x10cm boyutlu döşeme kirişleri, döşeme kirişlerini birbirine bağlayan 5x10cm boyutlu ara kuşak kirişi ve 5mm kalınlıktan küçük olmayacak şekilde kaplama elemanıyla döşeme diyaframı oluşturulmuştur.

Taşıyıcı ön tasarımında sert masif ahşap parametreleri ile değerlendirme yapılmıştır. Ahşap türü olarak ise Ordu Orman dokusunda bulunan türlerden seçim yapılmış; eğilme, basınç ve çekme dayanımı yüksek, biyolojik organizmalara ve atmosfer şartlarına dayanıklı olan meşe tercih edilmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın