Katılımcı (Maltepe, Çınar: Mahalle Evi, Alzheimer Gündüz Yaşam Evi ve Yuvamız İstanbul), Sosyal Merkezler Mimari Proje Yarışması

PROJE RAPORU

Üç Kuşak Bir Sokak

“Yaşlılar için çocuklar neşe kaynağı iken, çocuklar da yaşlılardan bilgelik ve ironi öğreniyor”

[Valentina Suzzani]

Genel Yaklaşım:

İstanbul’un Maltepe ilçesinin Çınar mahallesinde kurgulanan program ‘üç farklı kuşağı bir sokak’ üzerine taşıma fikrinden yola çıkıyor. Mahalle kültüründen esinlenilerek oluşturulan kurguda, temel elamanlardan ‘bina, sokak, meydan ve avlu’ ilişkisini oluşturarak, kendi içinde işleyen bir küçük mahalle oluşturuyor. Biçimleniş, öncelikli olarak yapı yaklaşma prensibi içinde alanda bulunan ağaçları koruyarak ilk çerçevesini oluşturuyor. Komşu parsellerden kuzeye kapanıp yükselme fikri ise, temelde güneye bakan ve güneş ışığını maksimum kullanma fikri ile ilişkileniyor.

Parselin Kadir Has Caddesi tarafına bakan kısmında korunan bir numaralı ağaç ve tanımlamış olduğu alan ile küçük bir meydan, bir buluşma noktası olarak düşünülerek, kurgunun giriş kısmını oluşturuyor. Korunan iki numaralı ağaç ile kuzeye tamamen kapanan, çekirdek ve ıslak hacimler ile teknik birimlerin çözüldüğü kütlede bir kırılma gerçekleştirerek bir arka bahçe oluşturuyor. Bu arka bahçe Alzheimer evi bireyleri için korunaklı bir bahçe olma potansiyeli taşıyor. Korunan üç numaralı ağaç ise bulunduğu kot ile birlikte yuvanın bahçesini tanımlıyor. Bu kırılma ve geri çekilmeler sonrasında geriye kalan alanın ortasından bir yarık oluşturarak, iki nokta arasını bağlayan bir sokak oluşturuyor. Sokağın çeşitli paralellikler oluşturup bir takım kırılmalar oluşturması ise, mevcutta bulunan sokak dokusunun kendiliğindenliğine ve üç tarafı kapalı avlu oluşturma fikrine dayanıyor. Bu bağlamda kurulan rotada sokak kültürü eşliğinde çıkan tesadüfi avlularda bir takım karşılaşmalara ve eski sokak kültürüne öykünülüyor. Kurulan sokak[yarık] ile iki nokta arasındaki kot farkını kendi içinde çözerek, farklı birimlerin bu sokağa takılması üzerine tamamlıyor.

Birbirine bakan cepheler komşuluk ilişkilerinden, çatılar ve peyzaj için kullanılan portakal ağaçları ise gözlemlenen genel mahalle dokusundan referans alıyor. Kadir Has Caddesi tarafına Alzheimer evi konumlandırılmış olup, yaş almış bireyler en kısa yoldan kendi birimlerine giriş yaparak, gündelik yaşamlarının kurgulandığı birimde rutinlerine dahil olabiliyor. Mahalle evine gelen bireyler oluşturulan meydanda buluşup, meydana açılan kafede kahvelerini içip, zemin kotta kurgulanan, kamusal [kafe, kuaför, muhtar, satış birimleri, sergi vb.] birimlere uğrayarak, meydandan algılanabilir, mahalle evi girişine ulaşabiliyor. Bu sayede kurgunun orta noktasında konumlanan mahalle evi, ara kuşak olarak hem alzheimer evi için hem de yuva için bir destek noktası olma potansiyeli taşıyor. Yuvamız İstanbul birimi ise, trafik yoğunluğunun Kadir Has caddesine oranla çok daha düşük olduğu ve mevcuttaki var olan kot farkını kullanarak, ayrı bir bahçe yaratabildiği için, Coşkun Sokak tarafında konumlanarak daha güvenli ve kendi içinde işleyen bir program olma potansiyeli taşıyor. Bu sayede çocuklar hem daha korunaklı hem de farklı kota taşınmış oyun bahçelerinde doğa ile daha fazla ilişki kurabiliyor. Kurgulanan etkinliklere göre de diğer birimlere farklı bir kottan bağlanarak farklı kuşaklar ile ilişkiler kurabiliyor. Ayrı bir hacim olarak kurgulanan kütüphane birimi ise, kendi içine kafe ve medya lab gibi birimleri de dahil ederek diğer birimlere oranla tüm kent sakinlerine hizmet edebilecek bir halk kütüphanesi olabilme durumuna işaret ediyor. Üç Kuşak Bir Sokak fikri ile kurgulanan tasarım, üç ayrı programın hem ayrı ayrı işleyebileceği hem de birlikte de belirli senaryolar içinde buluşabileceği parça bütün ilişkisi içinde anlık mizansenler yaratma potansiyeli taşıyor.

Alzheimer Evi:

Dünya nüfusunun küresel olarak yaşlanması ve yaşlı nüfusunun giderek artması, son yirmi yılda yaşlılığa yönelik ilgiyi artırmıştır (Topaç ve diğerleri, 2006). Dünya’da doğumda beklenen yaşam süresi 66 yıldan 73 yıla çıkmıştır ve Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre, doğumda yaşam beklentisi 2025 yılında 75 olarak belirtilmektedir (Güner, P. Ve Güler, Ç., 2002/ D.S.Ö., 1998/ Şafak, Ş., Erkal ve diğerleri, 2005). Ortalama insan ömrünün uzamasının sonucu olarak, toplumda yaşlı nüfusunda görülen artış, yaşlıların sorunlarına önem verilmesi gerektiğini göstermektedir.

Değişen yaşlılık algısı ve yaş alan bireylerin yaşam stillerindeki değişim yaşlılar için özelleşmiş mekanların gelecekte de önem kazanacağını doğrulayan faktörlerden biridir. Yaşlılık olgusundaki değişim ve beraberinde gelen hastalıklar ile çağın hastalığı olarak görülen alzheimer hasta sayılarındaki artış, bu bağlamda üretilen özelleşmiş mekanların mimari tasarımını da etkilemektedir.

Mekanların günlük yaşam ve rutinlerine eşlik etmelerini hayatın bir parçası haline yaşlıları da dahil etmesi beklenmektedir. Bu bağlamda, Lawton (1975), yaş̧lılar evinde enformel etkileş̧imin sağlandığı yerler olarak koridorların, asansör lobilerinin ve yemek salonlarının öneminin vurgulanmasından, bu tür mekanların cazip olmasında, oturma düzeninin sosyal etkileşime izin vermesi ve diğer kiş̧ileri izleyebilmesine olanak yaratması ile mümkün olabileceğinden bahseder. Diğer taraftan Lang (1987), grup veya yarıkamusal mekanlar ile sembolik sınırlarla oluş̧turulan psiko-sosyal (territory) alanların, bireyler arasında da sınırlar çizerek, sosyal etkileş̧imi zorlaş̧tırdığından bahseder. Bunu, yaş̧lı evlerinde giriş̧ lobisinin yaş̧lı bireylerin toplanmaktan zevk aldıkları mekana dönüş̧ürken; baş̧ıboş̧ gezerek oyalanan insanların varlığı, lobilerin düş̧ük etkileş̧im alanlarına dönüş̧mesine neden olduğu şeklinde örnekler. Alzheimer gündüz yaşam evi kurgusunu buradan referansla oluşturur. Kokunun hatırlatıcı etkisi ile giriş kurulur. Girişte geniş bir lobi, oturma alanları ve ana salonlardan birine bağlanır. Mekanlar arasında bir görsel ilişki kurulur.

Koridorlar ve etkileşim alanları kurulan yarık ile diğer kişileri izlemeye olanak yaratabilecek, aydınlık alanlara çevrilir.

Yuvamız İstanbul:

Piaget (1950), okul öncesi dönemde çocukların sahip oldukları mekânsal ilişkileri dört şekilde açıklamıştır: Yakınlık: Uzaydaki bir nesnenin yerinin diğer nesneye ne kadar yakın ya da uzak olduğunu anlatır ve yön, mesafe ve pozisyon sorularını ifade eder. Ayırma: Kısım veya parçalardan meydana gelen bir nesneyi bütün olarak görme yeteneğidir. Sıralama: Olay veya nesneleri sıralamayı ifade eder. Çevreleme: Nesnelerle çevreleme, kutu içine almak anlamına gelmektedir. Bu bağlamda Ergün (2003), çocuk ve mekan ilişkisinde mekan kavramını, nesnelerin boşlukta diğer nesnelerle olan uzaklıklarıyla ilişkisi üzerine kurar. Mekân; altında, üstünde, içinde, dışında, yukarıda, aşağıda, yanında, arasında, kenarında, uzağında, yakınında en üstte, en altta gibi sözcüklerle ifade edilir. Mekânda konum ise bir çocuğun etrafındaki insanlarla ve nesnelerle arasında kurduğu ilişkidir ifadesi ile çocuk ve mekan arasındaki ilişkiyi tanımlar. Copley (2000) ve Jackman’a (2005) ise, oyunlar ve etkinliklerin mekânsal ilişkinin gelişiminde anahtar rol aldığını ve çocukların nesnelerin mekânda konumlarını anlayabilmesi için onlara gözlem yapabilecekleri fırsatlar verilmesi gerektiğini vurgular. İkili, bebeklerde mekânda konumun temelleri nesneleri takip etmesi ve onlara ulaşmak için hareket etmesiyle gelişmeye başladığını referans verir. Dört yaşından sonra ise, açık-kapalı, içinde-dışında, gibi konumlar ile çevredeki nesnelerin değişen şekil ve boyutları algılamaya başlayan çocukların, altında, üstünde, önünde, arkasında, yanında, yakında, uzakta gibi mekânsal ilişkileri okul öncesi yılları boyunca kazanabileceğinden bahseder. Bu bağlamda çocuklar ve mekanlar ile kurduğu ilişkiler nesneleştirilip, renk, sayı, biçim, isim gibi temsiller ile Klein’in nesneler kuramından referans alarak çocuk ve öteki arasında kurulan ilişkiler bağlamında kurgulanmıştır.

Mahalle Evi:

Kültür merkezlerinin yeniden anlamlanması üzerine kurulan mahalle evleri anlayışı sadece mahallenin değil aslında kentin de birbiri içerisinde eklemlenmesine olanak tanımaktadır. Mahalle evlerinde yapılan üretimler birbiri içinde sergilenebilir, ziyaret edilebilir, etkinlikler düzenlenebilir şeklinde bir ilişkisellik üzerine kuruludur. Tasarımda bu bağlamda kurgulanan mahalle evi programı, sanat, teknoloji, sosyalleşme üzerine esnek programlara olanak tanıyacak nitelikte düzenlenmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın