Katılımcı, Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisi Mimari Proje Yarışması

Katılımcı, Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisi Mimari Proje Yarışması

Kent, insanların kişisel olmayan bir varoluş olanağına kavuşmalarına imkan verir.

Richard Sennett

Tarihi oluşum süreçlerini değerlendirdiğimizde kentler üretimin, gelişimin ve dinamizmin esnek mekanları olmuşlardır. Ancak zaman içerisinde bu kavramlar üstünlük mücadelesinin, eşitsizliğin, sınıflandırmaların ve şiddetin doğmasına neden olmuştur. Modern zamanlardan günümüze gelindiğinde farklı şekillerde kendini gösteren bu şiddet toplumsal cinsiyet kavramıyla birlikte düşünüldüğünde en çok kadınları ve çocukları etkilemiştir. Fiziksel, sözlü, ekonomik, sosyal ve psikolojik şiddetin normalleştirildiği kentlerde özgürlük ve eşitlik olguları da zedelenmiştir.

Toplumsal cinsiyet, kentleri ve sosyal eylemleri cinsiyetli kimliklere göre ayırmaktadır. Bu anlayışın kadını ve kadının kent mekanını kullanımını göz ardı ettiğini ve buna dayalı olarak yapılan kent mekanı düzenlemelerinin kadını kentin kenarına ittiğini, dışladığını söylemek mümkündür. Özellikle ataerkil toplumun getirdiği bazı kabuller, kadının kent kullanımını engellemekle birlikte onu yalnızlaştırmıştır.

Kadına yönelik şiddet fiziksel ve sözlü saldırılarla birlikte, toplumun oluşturduğu baskıyla psikolojik boyutlara ulaşmaktadır. Zayıf ve güçsüz görülen kadının farklı boyutlarda fiziksel, ruhsal, sosyal ve ekonomik işkence görmesinin yanı sıra başına gelenleri, alabileceği olumsuz tepkileri düşünerek çevresinden gizlemesi, toplumsal baskının altında ezilmesi daha büyük sorunlara yol açmaktadır. Dayak, tecavüz, cinayet… Özgecanlar, Cansular… Bu şiddete maruz kalan kadınların bedenleri ve psikolojileri zarar görüp, hayatları değersiz bir hale getirilmektedir. Araştırmalarla doğru rakamlara ulaşamasak dahi ülkemizde kadına yönelik şiddetin boyutları giderek artmaktadır.

Bütün bunların dışında kent kamusalı içinde alanı sınırlanan veya eve kapatılan kadınlar toplumumuzda varlıklarını gösterememektedirler. Korku ve tedirginliğin etkisiyle, çaresizliği toplumsal baskılar sonucu kabul eden, kabuğuna çekilen, özgüvenini yitiren, sosyal faaliyetlerden uzak kalan kadınlar birey olarak da pek çok açıdan kısıtlanmaktadırlar. Zihniyet ve düzen kaynaklı bozukluklar nedeniyle hak ve özgürlükleri ellerinden alınıp, kendilerini kişisel olarak ifade etme imkanı bulamamaktadırlar.

Kadınların sosyal statülerinin yükseltilmesine yönelik çalışmaların desteklenmesi, eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin daha geniş kitlelerde yaygınlaştırılması, toplumun bilinçlendirilmesi, kapsamlı yasaların çıkarılması gibi konularda gelişmeler sağlanması kadına yönelik şiddetle mücadele için gereklidir. Kadınların güvenli bir şekilde korunması için oluşturulan merkezlere duyulan ihtiyaç, medeniyet olgusunun giderek anlamını yitirdiği bir toplumun varlığını gözler önüne sermektedir.

Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisi kentsel ve toplumsal şiddetin arttığı bu kaotik dönemde kadına yönelik şiddete karşı bireysel ve toplumsal bağlamda bir çözüm önerisi olmakla birlikte, kadının kent içinde varlık gösterebilmesi adına olanaklar sunmaktadır.

MİMARİ KURGU

Şartnamede belirtilen program ve istenilenler, mevcut arsa durumu, mekanların birbiriyle ve kentle ilişkisi en etkin şekilde projeye yansıtılmaya çalışılmıştır. Oluşturulan kurguda, kentin kimliğine katkı sağlayacak, kişilerin katılımıyla şekillenecek, farklı fonksiyonların kontrollü geçişlerle bağlantı kurduğu, avlulu, kamusal alanlarla kadınların sosyalleşerek kendilerini ifade edebilecekleri mekanlar hedefleyen bir tasarım önerilmiştir.

Yapı kompleksi, doğu-batı aksında kurgulanan “sosyal omurga” üzerinden şekillenmiştir. Bu ana aksa bağlı olan kitleler genel olarak kendi içlerinde sosyalleşmeye olanak sağlayacak, birbiri ile ilişkili avlular oluşturacak şekilde parçalanır. Yaya akslarının kesişim noktalarında oluşan sosyal avlular hem görsel hem de fiziksel olarak birbirlerine bağlanmışlardır.

Proje alanının yakın çevresinde yoğun ve yüksek yapılaşma olmadığı için, güneş ışığından ve enerjisinden yüksek düzeyde faydalanılabileceği tespit edilmiştir. Çevredeki kat yüksekleriyle uyumlu, işlevlere göre belirlenen parçalı kütle kurgusu ile mekan kalitesinin arttırılması amaçlanmıştır.

Yapının genel yaya yaklaşımı proje alanının doğusunda yer alan ana yoldan ( İstasyon Caddesi ) sağlanmaktadır. Kentsel park alanına ve yapılar arasındaki sosyal alanlara geçişlerin kuzey ve güney üzerinden gerçekleşmesi düşünülmüştür.

Arazinin doğusunda kente dönük, karşılayan bir konumda kurgulanan Kadın Akademisi kitlesi ana aksın girişinde kamusal bir alana açılmaktadır. Bu alanda tasarlanan sergi ve satış birimleri kentli ile kullanıcıyı bir araya getirmektedir. Aynı aks üzerinde avlularla beslenen ve korunaklı bir alanda yer alan Çocuk Kulübü ve Kreş yer almaktadır. Omurganın sonunda ise, işlevlerine göre parçalanmış daha özel mekanları barındıran Kadın Sığınma Evi bulunmaktadır.

Proje alanının güneyinde bulunan kentsel park, kamusallık kavramını güçlendirip, yapı kompleksiyle kenti bütünleştirerek mevcuttaki kopukluğu gidermektedir.

Alanın zemin etüdü göz önünde bulundurularak -3.00 kotunda kontrollü geçişlerin sağlandığı kamusal bir alan oluşturulmuştur. Kadınların ürünlerinin sergilendiği ve satıldığı bu alan etkinliğe göre farklı şekillerde düzenlenebilmektedir. Aynı zamanda atölyelerin ve satış birimlerinin açıldığı bu alan çeşitli kotlanmalarla kentle akademinin etkileşim bölgesi olarak tasarlanmıştır. Sosyal faaliyetlerin kullanıcıları bir araya getirdiği bu bölgenin kentsel bir odak oluşturması hedeflenmiştir.

Kentsel ölçekte bir karar olarak belirli sürelerde aktif olan dere yatağı ıslah edilerek peyzaj öğesi olarak kente kazandırılmıştır. Su öğesi bir sınır niteliğinde olup, özel ve kamusal bölgenin ayrılmasında kullanılmıştır.

Kamusal alanlarda ve yapısal çözümlerde engelliler için uygun tasarım ilkeleri göz önünde bulundurularak erişilebilir mekanlar tasarlanmıştır.

MİMARİ PLANLAMA

Lüleburgaz Kadın Akademisi yerleşkesinde doğu-batı doğrultusunda uzanan ana yaya aksı ile tali yaya akslarının kesiştiği noktalarda avlular oluşturulmuştur. Mimari planlama, oluşan avluların çeperlerinde konumlanan yapıların avlu yüzeylerine bakan bölümlerindeki sirkülasyon hattına takılan mekanlar üzerinden şekillenmiştir. Kompleksin mekan kurgusunda barınma birimleri güneye, idari birimler ise kuzeye yerleştirilmiştir. Kadın Sığınma Evi’nin idari ve barınma fonksiyonlarının kendi içinde parçalanarak oluşturduğu avlu içerisinde park alanına zengin vistalarla bağlanan “kule kafe” bulunmaktadır. Çocuk kulübü ve kreş yapıları şartnamede yer alan ihtiyaç programına göre ayrı değerlendirilmiştir. 13 ay-3 yaş aralığı için mekanlar daha korunaklı olacak şekilde üst katta bulunurken 3-6 yaş aralığı için tasarlanan mekanlar avluya açılmaktadır. Bu birimlerin ayrı avluları ise kontrollü geçiş sağlanacak şekilde kurgulanmıştır. Yine park alanıyla görsel ilişki kuran “teras kafe” bu yapılara hizmet etmektedir. Omurganın kentle doğrudan buluştuğu Kadın Akademisi açık kapalı alanları, dışarıdan çalışan fuayesi ile kompleksin sosyal odağı konumundadır. Kentli ve kullanıcıyı bir araya getirmesi hedeflenen -3.00 kotundaki kamusal alana “çarşı kafe” ile bağlanan yapıda yine aynı kotta açık sergi alanları, eğitim ve ticaret birimleri yer almaktadır. Kentsel park alanında ihtiyaç programına göre kentli ve kullanıcının yararlanabileceği hobi bahçeleri, spor alanları ve kademeli rekreasyon alanları bulunmaktadır. Bu bağlamda Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisi kadınların kent içinde kendilerini ifade edebildikleri, alınan tasarım kararlarıyla kamusal alanla bütünleştikleri, kentin kimliğine katkı sağlayacak bir yerleşke olmayı hedeflemektedir.

EKOLOJİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Barınma birimleri güneye yönlendirilerek güneşten maksimum seviyede yararlanmak amaçlanmıştır. Enerji etkinlik düşünülerek tasarlanan çatılarda oluşturulan sarnıçlarla da yağmur suyu geri dönüşüm uygulaması ile peyzaj alanlarının sulanması, yapı içi yangın söndürme sistemlerinde ve ıslak hacimlerde ikincil ihtiyaçlar için kullanımı olarak düşünülmüştür. Proje genelinde cephe yaklaşımında seçilen termal ve geri dönüşümlü malzemelerle ekolojiye destek verilmek istenmiştir. Bütünsel yaklaşımda proje yönelim yönü olarak mikroklimatik özellik taşımakta ve bu bağlamda proje genelinde doğal ventilasyon oluşturulması düşünülmüştür.

Etiketler

Bir yanıt yazın