Katılımcı, Küçükçekmece Lagünü Havzası Fikir Projesi Yarışması

PROJE RAPORU

SİMBİYOSİS

Simbiyotik yaşama dair bir kurgu

Kırılgan ve karmaşık bir ekosisteme sahip olan Küçükçekmece Lagünü Havzası doğal yaşam döngüsü, günümüzde kentleşmenin de baskısıyla tehdit altındadır. Bu bağlamda, öneri tasarım, kentsel yaşamla doğa arasında yeni bir ilişki biçimi tanımlamayı amaçlar. Bu simbiyotik ilişki biçimi, kent ve doğanın birlikteliğini kurmak üzere eylem planı önermektedir.  Eylem planı, bu bölgedeki kent dokusunun doğa üzerindeki birtakım olumsuz etkilerini ve bunların sonuçlarını dert edinerek, tüm bu sonuçlara çözüm önerisinde bulunmaktadır. Kentlinin yeni yaşam alanlarına yöneldiği günümüz kentlerinde kentin sınırlarını genişletirken doğayla kurduğu ilişkiye yönelik verilen tasarım problemi; su, yeşil ve eylem zeminlerinin başrolde olduğu bir tasarım stratejisi ile çözümlenmeye çalışılmıştır.  Bir ağacın gölgesinde oturmak veya suyun kenarında dinlenmek kentlinin hafızasındaki en temel kamusal-mekansal ihtiyaçların karşılanması anlamına gelmektedir. Bu doğrultuda geliştirilen öneri rant ve ticari kaygıların ötesinde basit ama güçlü bir kentsel ilişki önermektedir. Tasarımda kentsel yaşam ve dere, göl kıyısı yeşil iz arasına tampon bölge kurgulanarak farklı yaşam biçimleri iç içe geçirilmiştir. Tampon bölge; tarım alanları ve bahçeleri, ağaçlık alanları, çalılık alanları, meraları, ormanları, plaj ve kumsalı kapsamaktadır. Aşağıdaki tabloda Küçükçekmece Lagünü Havzasına ait tespit edilen sorunları, bunların sonuçlarını ve çözüm önerilerini görebiliriz.

ÖNERİ EYLEM PLANI

KUŞ GÖZLEM KULELERİ, Kuşların en çok bulunduğu Küçükçekmece göl aynası ve kıyılarına Karabatak, Tepeli patka, elmabaş patka, çamurcun, yeşilbaş, küçük karabatak, balıkçıl gibi su kuşlarının gözlenmesi için önerilmektedir. Kuş gözlemi için lagün çevresinde çeşitli perspektifler sunan kule, farklı yükseklikteki platformlar ve bu platformları birbirine bağlayan düşey sirkülasyon elemanlarından meydana gelmektedir. Çelik ve ahşap gibi sürdürülebilir malzemelerle tasarlanan kule, kuş gözlemcileri ve fotoğrafçılarının yanı sıra bölgenin gündelik yaşantısına katkıda bulunarak bölgeye gelen insanların burada yaşayan kuşlara yönelik farkındalığını arttırmayı da amaçlamaktadır.

MEKANİK ADALAR, Mekanik tasarıma sahip adanın suyun altında kalan kısmı, göldeki ağır metalleri ve gölün dibindeki plastik, metal gibi atıkları toplamak amacıyla özelleştirilmiştir. Toplayıcı vakum pabuçları ve aktarıcı kolları dipteki materyalleri ve ağır metalleri vakumlayarak ana toplama haznesine iletir. Buraya çekilenler vakum pervanesinin tersine dönmesiyle girdaba girer. Girdapta kum, plastik ve metaller en altta konumlanan hazneye düşer. Kum çift cidarlı kabuğun deliklerinden göle karışır. Altta biriken atıklar yılda bir haznesi içinden alınarak öneri geri dönüşüm fabrikasına aktarılır. En üst katmandaki pervaneler suyu yukarı doğru çeker. Su yukarı hareket ederken arıtma filtresinden geçer ve ağır metallerden arınır. Filtrelenmiş su, tek yönlü su atım kapakçıklarından tekrar göle bırakılır. Adaların su üzerinde kalmasını sağlayan hdpe yüzdürme dubası içerisi Hindistan cevizi kabuğu toprağıyla doldurulur. Bu hafif materyalin üzeri yeşille kaplanır böylece su kuşlarının ve benekli kaplumbağaların çıkabilecekleri izole adalar olarak gölde yaşayan türlere ev sahipliği yapar. Balık tutma adaları, deniz feneri, yüzenlerin dinlenebileceği adalar ve yeşil adalar olmak üzere adaların su üzerinde kalan yüzeyleri, farklı eylemlere göre özelleşmiştir. Bu adalar mekanik kolları sayesinde yönlenerek biraraya gelebilirler, hareket edebilir özelliktedir. Hareket ettikçe gölü temizleyen adanın alt katmanında balıkların bitkiler arasında kendilerine ve yumurtalarına yuva olarak kullanabilecekleri bir tabaka eklenmiştir.

YAĞMUR BAHÇELERİ, yağmur sularını herhangi bir işleme tabi tutmadan doğrudan yönlendirerek ve üzerinde bitkilerin yetişebildiği çok derin olmayan çukur alanlar oluşturarak kurulan, geçirimsiz yüzeylerdeki kirli yağmur suyu akışını yakalayarak tekrar toprakla buluşturmak amacıyla tasarlanan bahçelerdir. Çukurlar içerisinde kullanılan bitkiler, yağmur suyuyla gelen kirletici maddeleri temizleyerek dereleri ve yeraltı suyunu beslemektedir.

GERİ DÖNÜŞÜM MERKEZİ, Çevredeki; boya ve mürekkep üretim fabrikası, metal son işleme fabrikası, plastik işleme fabrikası, kimyasal madde üretim tesisi gibi çeşitli fabrikaların atıklarını ve mekanik adalar sayesinde gölden toplanan metal, plastik ve atık yağı, geri dönüşüm için ÇNAEM olarak bilinen nükleer araştırma merkezine göndererek bu bölgenin geri dönüşüm merkezi olması önerilmektedir. Ayrıca sosyal, kültürel ve eylemsel açıdan izole edilmiş olan bu bölgenin yoğun yeşil dokusu ve yeni işlevi sayesinde geri dönüşüm ve sürdürülebilirliğin öneminin vurgulandığı kamusal bir park olarak tasarlanarak geçmişte atıklarının sebep olduğu kirliliğin hafızalardaki izinin silinmesi hedeflenmektedir.

SU KULELERİ, bölgedeki köylerde ve tarım alanlarında kullanılmak üzere, önerilen biyolojik su kuyularından ve derelerden çekilen sular bu kulelerde depolanarak tarıma katkıda bulunacaktır. Su kaynaklarına yakın tarım bölgelerinin ise su kanallarıyla beslenmesi önerilmektedir.

SUCUL BİTKİLER, özelleşmiş yapıları sayesinde kimisi ağır metalleri suyun içerisinden emerken bazıları fazla besin birikiminin önüne geçmektedir. Oksijen seviyelerinde artışa da katkı sağlayarak ekosistemi yeniden canlandırmaya yardımcı olmaktadır. Su kenarlarına sucul bitkiler önerilmiştir.

KENT İÇERİSİNDE PARKLAR, yeşil süreklilik kurgusunda canlıların biyotoplarını sabit tutmaya yardımcı olurken aynı zamanda ekolojik birer köprü görevi görmektedirler.

BIOSWALE, Havza içerisinde ana yolları takiben kullanılmıştır. Hafif eğimli kenarları olan, bitki örtüsü, kompost ve/veya riprap ile doldurularak, dalgalı bir drenaj yolundan oluşan, yüzey akışından silt ve kirliliği gidermek için önerilmiş bir tür biyofiltredir. BİOSWALE sürekliliğinde ise yeşil koridorlar önerilmiştir.

YEŞİL KORİDOR, peyzaj sistemindeki zayıflayan bağlantıları onararak, alan izolasyonunun önüne geçilmesi için bölgede ana yolları ve önerilen bioswale i izleyen bir süreklilikte kurgulanmıştır.

EKOLOJİK YEŞİL KORİDOR; peyzaj bileşenlerinin bağlantı durumu, içinde var olan tür, enerji ve madde hareketliliği ve bunların döngülerinin işlerliğini sağlamak amacıyla kıyı, dere boyunca önerilmektedir. Doğal döngülerin işlerliğinin arttırılması ve tür hareketliliğinin sağlanması bu alanların bağlantısını sağlayacak koridorlar kurulmasına dayanmaktadır. Bölgede belirli alanlarda izole olmuş türlerin çeşitliliğinde ve sayısında gerilemenin önüne geçmek önemsenmiştir.

EKOLOJİK KÖPRÜ, ekolojik yeşil koridorun yollar ve dereler sebebiyle kesintiye uğrayabileceği yerlere konumlandırılmıştır.

EUROVELO BİSİKLET ROTASI, havza sınırları içerisinde bulunan bisiklet rotası sayesinde Avrupa üzerinden gelen ziyaretçilerin havza içerisinde bulunan zenginliklerden faydalanabilecekleri düşünülerek öneri bisiklet ve yürüyüş güzergahında bu rota esas alınmıştır. Bölgedeki mevcut bisiklet yolları ve Eurovelo bisiklet rotası referans alınarak bisiklet ve yürüyüş rotası sürekliliği kurgulanmıştır.

BİSİKLET&YÜRÜYÜŞ ROTASI, kentsel yaşam alanı, arkeolojik alan, tampon bölge ve dere kıyısı yeşil iz bölgelerini birbirlerine bağlayacak ve yaya akışını teşvik edecek şekilde konumlandırılmıştır. Doğanın içerisinde yer yer tanımlanmış patikalara dönüşürken özellikle kentsel yaşam alanı ve tampon bölgelerde bisiklet yoluyla birarada önerilmiştir. Öneri plaj, hayvan barınakları, kuş gözlem kulesinin bulunduğu alanlara da ulaşımı sağlamaktadır.

HAYVAN BARINAKLARI; İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi bahçesine hayvanlar için zorlu hava şartlarında konaklayabilecekleri, hayvan türüne göre ölçeği değişen yuvalar tasarlanmıştır. Bu küçük barınaklar sayesinde, bölgedeki veteriner fakültesine karşı bir farkındalık geliştirilerek, çocuklarla hayvanların birarada olabilecekleri bir peyzaj alanı bölgeye kazandırılmıştır.

HYDROSOLAR GES SİSTEMİ, Sazlıdere Barajı kente içme suyu sağlayan önemli bir barajdır. Fazla sıcaklarda barajın su kütlesinin buharlaşmadan dolayı azalmasının önüne geçilmesi için Hydrosolar GES Sistemi ile hem buharlaşmayı azaltmak hem de enerji üretimi hedeflenmiştir.

BİTKİ SEÇİMİ

Küçükçekmece lagünü havzasındaki su ekolojisinin şuan karşı karşıya olduğu en büyük tehdit, zaman içerisinde karşılatığı sorunlar sonucunda faunada meydana gelen pH değişimleri, tuz derişimindeki artış, ötrofikasyon ve ağır metal kirliliğidir. Bu tip sorunlar biyotopta yaşayan hayvan türlerinin neslini tehlikeye atmakla birlikte gölle etkileşim halinde olan insan popülasyonununda sağlığını tehdit etmektedir. Kıyı hattı boyunca, yağmur bahçelerinde ve bioswale içerisinde ağır metallerle birlikte kirliliği temizlemenin bir yolu olarak; Su Sümbülü(Eichornia crassipes), Su Teresi(Nasturtium officinale), Has Kofa Sazı(Juncus effusus), Mor Iris Süsen(Iris laevigata), Su Marulu(pistia stratiotes) ve Su nanesi(mentha aquatica) kullanılması önerilmektedir. Besin derişimindeki aşırı artış sonucu oluşabilecek ötrofikasyon ve kirlilik problemini engellemek için; Hasır Otu(Typha spp.), Cabomba (Cabomba Aquatica), Gölevez(Colocasia esculenta), Nilüfer(Nymphaea spp.), Su Marulu (pistia stratiotes), Tilki Kuyruğu(Ceratophyllum demersum) bitkileri önerilmektedir.

SONUÇ

Halihazırda ağırlığını koruyan iklim değişikliği ve küresel salgın bizleri kent planlamasına ve mimarlığa başka yönde bakmaya itmektedir. Küresel ısınma sonucunda oluşan değişimler bize günümüzde yerleşim alanlarının ve buralarda yaşayanların su ile ilişkisinin yeniden ele alınması gerektiğini işaret etmektedir. Bu bağlamda yarışma alanının geleceğini kurgulamaya su ve yakın çevresi düşünülerek başlanmıştır. Sahip olunan su varlığının ve doğanın korunmasını ve geliştirilmesini hedefleyerek yola çıkılan öneri projemizde suyun çevresinde yapılaşmaya karşın koruma kuşağı oluşturulmuştur. Bu kuşak içerisinde kalan mevcut yapıların ise ömürlerini tamamladıktan sonra yıkılarak alanların kamulaştırılması önerilmektedir. Bu tasarım aracılığıyla önerilen, kentsel yaşam ve doğanın birarada varlığını sürdürmesi sırasında kurulan yaşamın, yeni örüntülerinin temelini, sürdürülebilir bir yaşam döngüsü isteği oluşturmaktadır. Tasarım, önerilen yeşil kuşak sayesinde kentsel yaşamın tüm ritmini sosyal ve kültürel aktivitelerle doğaya taşımaktadır. Doğayı alternatif bir kamusal etkileşim/iletişim alanı olarak  tariflediğimiz yeni yaşam biçimi simbiyotik yaşama dair kurgunun ta kendisidir.

Etiketler

Bir yanıt yazın