Katılımcı, Kore Savaşı Anma Alanı ve Ziyaretçi Merkezi Mimari Proje Yarışması

PROJE RAPORU

Otuzsekizinci Paralel… bir bütün halindeki Kore’yi ayıran ve parçalayan görünmez duvar… savaşın başladığı ve bittiği sınır… milyonlarca insanın yaşamını yitirdiği, harap olduğu ve kimsesiz kaldığı savaşa rağmen değişmeyen gerçek… tüm gerçekliğiyle savaşı simgeleyen, belleklerde bu haliyle kalan savaş hattı..

Savaş bulutlarının gökyüzünü kaplamaya başladığı günlerde “38. Paralele hayır, barış istiyoruz!” diyerek sokaklarda barışı haykıran Kore halkının, umut dolu yüreklerle savaşa karşı durması da yetmedi savaşı durdurmaya… ve o kanlı, lekeli üç yılın başlangıcı oldu “otuzsekizinci paralel”…

Bu bilgiler doğrultusunda, Kore Savaşı’nı anmak, gelen ziyaretçilerin belleklerinde yer edinmesini sağlamak, savaşı tekrar düşünmelerine davet etmek, yaşananları deneyimletmek, ölenleri hatırlatmak ve bunu sağlarken de umuda, barışa, sevgiye yönelmek gayesi ile; Kore Savaşı Anma Alanı Ve Ziyaretçi Merkezi Projesinin odağında 38. Paraleli altlık olarak alan bir simgesel duvar kütlesi ve bununla birlikte hizmet eden diğer mimari bileşenler yer almıştır.

KONSEPT PARAMETRELERİ

Kore Savaşı Anma Alanı Ve Ziyaretçi Merkezi, simge bir ‘anıtsal duvar’ kütlesi, çökertilmiş bir iç avlu ve saygı duvarlarının içerisinde eridiği bir kentsel peyzaj” ile ifade edilebilecek ana ve yalın mekansal kurguya dayalı olarak yorumlanmıştır. Tasarlanan duvar ve buna bağlı olarak oluşturulan mekan ve peyzaj birimleri Pusan şehrinde bulunan Türk Şehitliğine yönelerek, mekanın maneviyatını ve tinsel değerini arttırmayı hedefler. Duvar, Pınarhisar yoluna karşı adeta bir ‘siper’ gibi paralel yerleşir ve anıtsal duruşuyla kentliyi, ziyaretçileri düşünmeye iter. Arazide bir sınır görevi görerek ‘dış yüzey’ ile ‘anma alanı’ arasında bir arayüz oluşturur.

İçerisinde savaş belleğini oluşturan kalıcı sergi elemanlarını ve duvar yüzeylerini rampa marifetiyle ziyaretçilere sunan ve savaş deneyimini kazandırmayı hedefleyen duvar, aynı zamanda diğer birimlere ulaşabilen ana dolaşım omurgası vazifesi de üstlenir.

Proje; aslında kapalı ve açık alanda tasarlanan bütün mimari öğeleriyle birlikte bir ‘anma alanı’nı tanımlamakta: Savaşı ve savaşın başladığı 38. paraleli simgeleyen lahitvari anıtsal duvar, resmi törenin yapılacağı çökertilmiş avlu, Türk askerlerinin İskenderun’dan Pusan’a kadar yaptığı tren ve gemi yolculuğunu ziyaretçilerin zihninde canlandırmayı amaçlayan ahşap yürüme yolu ile su öğesi ve savaşılan cephelerde yaşamını yitirenleri anmak için oluşturulmuş anma(saygı) duvarları.

Açık alanda yerden kopartılmış ahşap elemanlarla oluşturulan patika yürüme yolları, yola eşlik eden su öğesi, taş blok anma duvarları, oturma birimleri ve kullanılan bitkisel peyzaj sayesinde ziyaretçinin doğayla iç içeliği amaçlanır.

Kore Savaşı özelinden hareketle savaşların kültürel değişimlere, gelişmelere ve kaynaşmalara olan etkisini araştırmak, somut neticelerini irdelemek, elde edilen verileri ziyaretçilere aktarmak ve bu doğrultuda farklı kültür ve milletlerden ziyaretçilerin de katılımını sağlamak amacıyla mevcut ihtiyaç listesine ek olarak bir “Tarih ve Kültür Akademisi” önerilmiştir. Kentte ve yakın bölgede bulunan okullardan öğrencilerin klasik eğitim modeli dışına çıkılarak tarih derslerinin bir kısmını bu akademi bünyesinde görmeleri önerilmiştir. Günümüz teknolojisinden de yararlanarak oluşturulan Simülasyon ve sinevizyon mekanları ile derslik-atölye birimi, verilen eğitimlerin farklı boyutlarda da algılanmasına ve deneyimlenmesine olanak sağlar. Kore Savaşı sürecinde savaşta kimsesiz kalmış çocuklara yönelik Suwan’da açılan Ankara Okulu Türkiye’nin savaş ortamında bile eğitime verdiği önemi göstermiştir. Bir çeşit eğitim merkezi olarak önerilen Akademi, Lüleburgaz Belediyesi’nin “Akademiler” silsilesinin bir nevi devamı niteliğinde, amaçlanan güçlü kent yaşamına katkı sağlar. Yalnızca kent ile sınırlı kalmayarak, yakın bölgenin de bu doğrultuda olumlu şekilde etkileneceği öngörülmektedir. Bunun yanı sıra tasarlanan açık hava sineması da kentin ve kentlinin sosyal yaşamına katkı sağlar ve yapının çalışma saatleri dışında da canlı kalmasını destekler.

KÜTLE-İŞLEV PARAMETRELERİ

Pusan şehrindeki şehitliği baz alarak güneydoğuya yönelen ve Lüleburgaz-İstanbul otoyoluna bağlantılı Pınarhisar arterine paralel uzanan anıtsal duvar, zemin üstünde görünen ana kütle olarak kendini sergiler. Açık peyzaj alanına hizmet eden çay-kahve salonu dışındaki tüm birimler toprak altında konumlanır. Alt kota alınan birimler çökertilmiş bir avlu ile gün ışığından yararlanır. Kütüphane, Tarih-Kültür Akademisi, Çay-Kahve salonu, Amfi, Geçici Sergi ve Fuayeye hizmet eden Avlu, yaşayan bir mekan olarak projede kendini hissettirir ve yılda bir defa yapılacak resmi anma günü için ‘tören alanı’ olarak kullanılır ve karşısında gerçek şehitliğe yönelmiş lahitvari anıtsal bir duvar eşliğinde savaşta yitirilenlerin anıldığı açık bir alan olarak işlev görür. Ayrıca Türk askeri birliğine Kore Savaşı sürecinde verilen ‘Şimal Yıldızı’ isminin yazılı olduğu ve duvarın bir parçası gibi tasarlanan blok taş, avluda anma töreni için yönelme ve anma işlevi üstlenir.

Geçici Sergi ve idari birimler yapıyla direkt bağlantı kurarken; Çay-Kahve salonu, Kütüphane ve Tarih-Kültür Akademisi çökertilmiş avluya açılır ve yapıdan bağımsız olarak da kullanılabilir şekilde konumlanır. Kütüphane ve Tarih-Kültür Akademisi benzer işlev taşımaları sebebiyle birbiriyle ilişkili biçimde avlu etrafında yerleşirler. Çay-Kahve Salonu oluşturulan amfiye, İdari birime ve açık peyzaj alanına hizmet verecek şekilde tanımlanır. Avluda oluşturulan yarı açık bir alan Kütüphane ve Çay-Kahve Salonuna hizmet eder.

Duvar, anma alanı için bir ‘sergi elemanı’ olurken; aynı zamanda Kore Savaşını yeniden zihinlerde canlandırmak ve deneyimletmek amacıyla iç mekanda da bir kalıcı sergi görevi üstlenir ve burada; savaşta kullanılan araç-gereçler, haritalar, kişisel eşyalar, gemi maketi, bazı heykeller, anı nesneleri, fotoğraflar, seyir defteri ve o döneme ait gazeteler gibi somut öğeler ziyaretçileri karşılar. Bunun yanında savaşın atmosferini belleklerde kazımak, savaşın karanlık, yıkıcı ve hüzünlü niteliğini hissettirmek amaçlanan bir başka tema olur ve bu savaşta Türk askerinin askeri anlamda önemli bir muharebe özelliği ve üstünlüğü olan ‘Süngü Hücumu’ soyutlanarak iç mekanda yerini alır: iki duvar arasında duvarları kesen, parçalayan lineer beton öğeler… Yıpranmış duvar yüzeyleri, sarkık duran top gülleleri ziyaretçiye savaş atmosferini yaşatırken, tasarlanan tünel, karanlık oda ve düşey götürge ise savaşan insanların hissiyatlarını aktarmayı hedefler. Duvar iç mekanında rampalar ile kalıcı sergiyi üst veya alt kotlara doğru deneyimlemek mümkün.

Ziyaretçiler kalıcı sergi birimi olan duvar kütlesine dahil oldukları andan itibaren +4.00 kotundaki boşluk ile süngü hücumunun soyutlandığı beton bloklarla görsel ilişki kurarak senaryoya dahil olurlar. 0.00 kotundan +4.00 kotuna doğru uzanan rampa ile duvarda oluşturulan sergi nişlerini izledikten sonra kütle boyunca bırakılan boşluk içerisinde sergilenen top güllelerini deneyimleyerek süngü hücumu soyutlamasını yakından incelerler. +8.00 kotuna doğru ilerledikçe yine kalıcı sergi nişleri ile savaşın çeşitli aşamaları anlatılarak bellekte yer edinmesi sağlanır. +8.00 kotuna ulaşan ziyaretçiler, açık anma alanına hakim bir bakı noktasından tüm alanı algılayacakları bir terasa çıkabilecekleri gibi tasarlanan tünel birimine dahil olarak sergiye devam edebilirler. Tünel mekanı ile ziyaretçilere mevziler ve mevziler arası tüneller deneyimletilerek savaşan askerlerin duygularının aktarılması sağlanır. Bu mekandan bir düşey götürge ile ziyaretçilere esir olma süreci düşündürülürken, götürgenin ulaştırdığı karanlık odada ise ziyaretçiler, esaret altında kalan askerlerin ve sivillerin yaşadıkları yalnızlığı, çaresizliği ve korkuyu hissederler. Aynı götürge ile -4.00 kotuna ulaşan ziyaretçiler, bu kotta kalıcı sergi, geçici sergi ve fuaye alanlarına dahil olurlar ve buradan da çökertilmiş Avluya, Kütüphaneye, Tarih-Kültür Akademisine, Çay-Kahve Salonuna, amfiye ve açık anma alanlarına ulaşabilmekteler. Yine alt kotta konumlanan idari ofislere ve şeref salonuna iç mekan rampasından ulaşılabileceği gibi, 0.00 kotunda oluşturulan protokol girişi ve çekirdeği ile de erişilebilmekte.

Lüleburgaz-İstanbul otoyoluna bağlantı sağlayan Pınarhisar ana arter aksı ile Hamitabat yolunun kesiştiği alanda, duvar kütlesinin güneybatı yönünden yapıya ana yaklaşım ve giriş tanımlanır. Hem ana yapı olan duvara, hem çökertilmiş avluya, hem de saygı duvarlarının bulunduğu açık anma alanına buradan ulaşılabilmekte. Girişte ziyaretçiyi ölümsüzlüğün ve barışın simgesi olan Zeytin Ağacı karşılar ve akabinde ahşap malzemeli patika yol ve buna paralel uzanan su öğesi savaşa giden Türk Askerlerinin tren-gemi yolculuğuna çağrışım yapmakta ve kullanıcıyı anma alanlarına yönlendirmekte. Ayrıca Pınarhisar yolu üzerinde duvar kütlesinde oluşturulan açıklık; dış yüzeyden açık anma alanına uzanan bir Vista ile merak uyandırmayı ve ziyaretçileri açık anma alanına ulaştırmayı amaçlar. Açıklığın oluştuğu duvar yüzeyi üzerinde meydana gelen yarı açık mekandan idari ve protokol girişi verilerek bağlı birimlere erişim sağlanır.

Bir çeşit açık anma alanı olarak düşünülen peyzajda, Türk askerinin deniz yolculuğunu anlatan Pusan Limanı, savaştığı Simninni Savaşı, Kunuri Muharebeleri, Seul Savunması, Wegas Savaşları ve 156 ile 185 Rakımlı Tepede yitirilen şehitlerin anıldığı saygı(anma) duvarları yer almakta. Saygı duvarları ziyaretçisine geçmişi hissettirirken, anıyı bugünde yaşatır ve iki zaman aynı mekanda ölümsüzleşir. Öleni/yitirileni anmak insan doğasından gelir ve bu haliyle anma mekanları tinsel değerler taşırlar. Doğanın içinden, gösterişsiz, sessiz bir anma öğesi bu değerlere eşlik etmeli. Bu bağlamda Lüleburgaz tarihi açısından önemli yer tutan Sokullu Mehmet Paşa Camii cephe yüzeyi kullanılarak oluşturulan ‘duvar’, anma alanına hizmet eden mimari bir öğe olarak yerini alır. Savaşılan cepheleri simgeleyen duvar, üzerinde o anları anlatan görsellerle, kabartmalarla ve üzerinde kazılı şehit isimleriyle ziyaretçinin ‘anma’ eylemine hizmet eder. Anma duvarı yalın bir saygı elemanı olarak ziyaretçi ile ölenler arasında muvakkat bağlar kurar. Bu anda zaman anlamını kaybeder. Anma alanı içersinde dolaşmak yani yürüyerek mekanı deneyimlemek, ziyaretçiyi merkezinde tutan bir ‘anma’yı tarifler. Bu yönüyle anma mekanı yalnızca o ‘an’da sabitlenmez, ziyaretçi ile beraber alana ve zamana yayılır.

Peyzaj alanı içerisinde tasarlanan tektonik Tarih-Kültür duvarı alt kota kadar iner ve Tarih-Kültür Akademi mekanı içerisinde bölünmeler oluşturur; simülasyon odasının ve sinevizyon mekanının sınırını tanımlar. Aynı zamanda zemin kotunda amfiyle ilişkilenerek kent için açık hava sineması yüzeyini ifade ederken diğer yüzeyi ise Hamitabat yoluna bakar ve işlevini sergiler nitelikte tarih-kültür kabartmaları barındırır. Tasarlanan Eğitim Duvarı da Tarih-Kültür duvarına ilişkili biçimde ziyarete gelen çocukların zaman geçirdiği, çizmek-silmek-tırmanmak gibi duru eylemlerini gerçekleştirdiği bir öğeye dönüşür.

Arazide bulunan mevcut eğimli bölge düzenlenerek, Kore Savaşında Türk Askeri için önemli bir yer tutan 156 ve 185 Rakımlı Tepeleri anımsatmayı amaçlar. Proje alanının kuzey sınırını çizen Çatak Deresi de ıslah edilerek peyzaj alanına hizmet eden bir rekreasyon alanı olurken aynı zamanda anma alanı için de ‘Yalu Nehri’ betimlemesi taşır.

Zeminin gridlere ayrılarak oluşturduğu peyzaj ve anma alanı içerisinde tasarlanan “Barış-Dostluk Bahçesi”, Kore Savaşı Anma Alanı ve Ziyaretçi merkezine gelecek çocuk bireylerin kendilerine ait ektikleri çiçeklerle barışa ve umuda olan inançlarını gösterdikleri ve bu uğurda ‘yer’le bağ kurdukları önemli bir alan olur.

MALZEME

Proje genelinde iç ve dış mekanlarda brüt beton ve ahşap malzemelerinin doğal halleri tercih edilmiştir. Kapalı mekanların zemin ve tavanında dokulu brüt beton görünümü elde edilecektir. Soyutlanan Süngü Hücumu öğeleri kutu profil taşıyıcılı alçı paneller ile elde edilecektir. Simgesel duvar kütlesinin yüzeyinde savaşı anımsatması açısından eskitilmiş doku elde edilmiştir. Bitmiş duvar yüzeyinin üzerine özel texture hazır sıva ve eskitme ithal boyalar kullanılacaktır. Açıklıklarda alüminyum doğramalı camlar önerilmiştir. Açık anma alanında tasarlanan saygı duvarları ve oturma birimleri görünüm itibari ile Sokullu Mehmet Paşa Camii cephe yüzeyi ile benzer olacaktır; bitmiş cephe üzerine kaplama taş metodu ile uygulama yapılacaktır.

PEYZAJ RAPORU

Bitkiler peyzajda; büyüyen, gelişen ve zaman içinde çok sayıda değişime sahne olan elemanlardır. Proje alanında her dem yeşil kalanlar olduğu gibi yaprak dökenler, sonbaharda renk değiştirenler, çiçekleriyle etkili olanlar, yapraksız devrede gövde kabuğu renkleriyle belirginleşen türler olarak çeşitli ve her mevsim etkili olabilecek ağaç ve çalı grupları düşünülmüştür. Pınarhisar Yolu’na paralel olarak yerleştirilen duvarı fon olarak kullanıp tamamlayan ve soliter kullanımı ile ölümü çağrıştıran Mezarlık Servisi (Cupressus sempervirens) duvar önünde bulunan su ögesi içinde konumlanmaktadır. Duvarı saran bu su ögesi içinde sonsuz yaşamın simgesi olan Nilüfer-Lotus Çiçeği (Nymphaea sp.) Servi’ye eşlik etmektedir. Alan girişinde kullanılan ”bütün ağaçların ilki” olarak kabul edilen Zeytin Ağacı (Olea europaea) barışı temsil etmesi ile ziyaretçileri karşılar. Savaşılan cephelerde yaşamını yitirenleri anmak için oluşturulmuş anma(saygı) duvarları ve karşılarına yerleştirilen oturma elemanlarına gölge oluşturacak ve sonbahar renkleriyle dikkat çeken Sığla Ağacı (Liquidambar orientalis) uzun ömrü ve yeniden doğuşu simgelemektedir. Güney Kore’de çiçek açtığı dönemlerde festivallerin düzenlendiği ve çiçekleriyle büyüleyici etkisi olan Sakura-Süs Kirazı Ağacı (Prunus serrulata) ve yine Güney Kore’de de sık görülen ve sonbaharda yapraklarının aldığı kırmızı rengi ile öne çıkan Japon Akçaağacı (Acer palmatum) Hamitabat Yolu sınırında alanın dışarıdan algılanması, fikir vermesi ve Tarih-Kültür duvarını desteklemesi açısından kullanılmıştır. Ahşap elemanlarla oluşturulan patika yürüme yollarını alle etkisi ile tamamlayan ve yönlendirici olması amacıyla kullanılan, günümüzde varlığını sürdüren hiçbir yakın türü veya benzeri bulunmayan, tamamıyla kendine özgü bir ağaç olan ve sonbaharda yapraklarının aldığı altın sarısı renk ile Mabet Ağacı (Ginkgo biloba) ve beyaz gövde kabuğu rengi ile karakteristik bir duruşu olan Huş Ağacı (Betula sp.) bir arada kullanılmıştır. Bu ağaçlara eşlik edecek budanmaya yatkın olan ve sınırlayıcı etkisi ile Şimşir (Buxus sempervirens) patika yürüme yollarında yaz-kış yeşil bir etki oluşturacaktır. 542-1 komşu parsel sınırında bağlantıyı kesmek adına Karaçam (Pinus nigra) ve sık sürgünleri ile etkili olan Doğu Karadeniz Göknarı (Abies nordmanniana) bir arada kullanılmıştır. Arazi içerisinde serbest alanlarda çiçeklerinin beyaz rengi ile barışı çağrıştıran ve kokularıyla etkili olan Manolya Ağacı (Magnolia grandiflora) ile yine çiçek kokularıyla etkili olan ve gümüşi yaprak renkleri ve meyveleriyle büyüleyen İğde Ağacı (Elaeagnus angustifolia) kullanılmıştır. Serbest alanda ağaçlara eşlik edecek bakım ihtiyaçları az olan ve rüzgar etkisiyle alana farklı bir anlam yükleyecek Sorguç Otu (Stipa tennuissima), Çeşme Sazları (Pennisetum alopecuroides), Deşamsiya (Deschampsia cespitosa) gibi otsu bitkiler ile kokusu ve çiçek rengi ile öne çıkan Lavanta (Lavandula officinalis)’ya yer verilmiştir. Anma alanı içerisinde oluşturulan ”Barış ve Dostluk Bahçesi”nde renkleri ve çiçekleriyle etkili olan; Şeker Tabağı (Bellis perennis), Bodrum Papatyası (Osteospermum fruticosum), Koyun Gözü (Gazania rigens), Gelincik (Papaver orientale) gibi bitkiler, barışın ve sevginin yegane sembolü çocuklar tarafından ekilecek ve bu yönüyle Kore Savaşı Anma Alanı ”barışı, umudu ve sevgiyi yeşertme alanı”na dönüşecektir. Barış ve Dostluk Bahçesi ile bağlantılı ve aynı zamanda Çay-Kahve Salonuna hizmet edecek çok amaçlı açık yeşil alanda kullanılan Zeytin Ağacı (Olea europaea) görkemli gövdesi, yaprak renkleri ve barışı simgelemesi ile ziyaretçilerin gölgesinde dinlenebilecekleri bir alan oluşturmaktadır. Proje alanının kuzeyinde bulunan Çatak Deresi’nin alan ile ilişki kurması ve ”Yalu Nehri” ni betimlemesi açısından yer yer Japon Şemsiyesi (Cyperus allernifolius) dikilmiştir. Alan içerisinde mevcut olan 18 ağaçtan 15 tanesi korunacaktır.

Etiketler

3 yorum

Bir yanıt yazın