Katılımcı, Karabağlar Belediyesi Kamusal Açık Mekan ve Kent Meydanı Kentsel Tasarım Yarışması

Katılımcı, Karabağlar Belediyesi Kamusal Açık Mekan ve Kent Meydanı Kentsel Tasarım Yarışması

PROJE RAPORU

GEÇMİŞİNİ ARAYAN MEYDAN/LAR…

Tarihten..

Karabağlar´ın geçmişte ekonomisi özellikle tarıma dayalıydı. Bunun yanında da çok üretilen tarım ürünü de üzümdür. 1954 ile 1980 yılları arasında İzmir’de de çok uzun zaman öncesi köylerden Gediz deltası üzerinde Karabağlar alanlarında karışık bağcılıkta iştigal eden üzüm üreticileri bağ bozumu için ovaya göç başlatırdı. Üzüm üreticisi yaşlı kişilerden edinilen bilgileri şu şekildeydi: “Bağlarda, dam evlerinde 3 ay kalırdık. Üzüm hasadından önce üzüm kurutma için sergi yerinin hazırlanması, hasadın başlaması yanında üzümdeki hastalıklara karşı göztaşı, kül kükürt kullanılırdı.

Hayvan gübresi kullanılıyordu. Organik olmasıyla üzümlerin tadı da çok lezzetliydi. Çekirdeksiz sultaniye üzümün yanı sıra razdaki misket, tavşan böbreği, hanım parmağı ve İzmir siyahı olmak üzere birçok üzüm çeşidimiz vardı. Çekirdeksiz sultaniye üzümün kurutma işlemleri başladığında, “HAYDAR HAYDAR” eşliğinde üzüm savrulur ve 180 kiloluk çuvallara konulurdu. İlçede yaklaşık 10´un üzerinde kuru üzüm alan tüccar vardı. Bunlardan 2´si Yahudi uyruklu Muhis Avran ve Selim üzüm alıyordu. Üzüm üreticisi ürününü mendile veya kese kağıdına koyarak numunesi gösterip pazarlık yapardı. Üzüm çuvalları develere yüklenip tüccara teslim edilirdi. Üzüm kurutma işlemlerinin ardından, bağlarda asmalarda ayrılan yaş üzümler ile kışlık hazırlık için pekmez-günbalı-üzüm köftesi hazırlıklarına önem verilirdi. Yine kara üzümlerle kendilerine yemeklik yapılırdı”

Bu dönemin bu şekilde yaklaşık 40 yıl devam ettiğini belirten yaşlı bağcılar, “O zamanlar ç. kuru üzümün fiyatını Ticaret Bakanlığı açıklardı ve üzüm üreticisinin yaralarını sarardı. Yıllar geçti bağlar-asmalar askıya alındı. Her geçen yıl üzüm fiyatlarının daha da aşağıya çekilmesi ve ilçede üzüm alan tüccarların yok olması üzüm üreticisini zor duruma düşürdü. Daha sonra yer ve karışık bağlar söküldü. Bol çeşit üzümler de yok olup gitti”

Fikir

Yukardaki hikaye, ilçenin yaklaşık 200 yıllık romantik geçmişini, malesef 40 yıl önce acıklı son ile biten hikayesi… İlçenin adını Uzudere’den Gaziemir’e uzayan bölgede kara üzüm bağlarından aldığı bilinmektedir. 1950’li yıllarda başlayan göç ve hızlı kentleşme maalesef kara üzüm bağlarını yoketmiştir. Buna rağmen hala insanlar belleklerinde geçmişini anmakta, aramaktadır. O zaman neden bu alan bu belleğin canlanmasına ve yeşermesine yeniden sebep olmasın? Bu düşünceyle yola çıkarak herhangi bir geometriye ve fonksiyona sahip olacak bir park yerine, bölgenin ruhunu taşıyacak, geçmişinden ilham alacak simgesel bir park/meydan hedefledik. Öyle bir meydan ki, bütünlük içinde çokluk barındıran. Bir salkımın taneleri gibi, bir arada…

7’den 70’e hitap eden alanda, meydanın alt bileşen meydanları/taneleri: oyun alanlarından, çim anfiye, güneş saati meydanına, su yüzeyine, spor alanına, seyir tepelerine, çayır ve çimene kadar…

Dinlendiren (çayır çimen vb),

Düşündüren (dairesel satranç, labirent vb.),

Eğlendiren (çim amfi),

Oynatan (çocuk oyun alanı),

Hareketlendiren (spor alanları),

Serinleten (su, fıskiye…),

Sosyalleştiren (Yaprak Meydan, tören vb.),

Gezdiren (engelsiz yaya yolları),

Bir Meydan’lar/Parkı…

Basamaksız Meydanlar

Parkın en önemli özelliği açık alanda basamaklarının olmaması. Böylece engelli vatandaşlarımızın da rahatça gezebileceği bir kamusal alan oluşturulmuştur.

Bunu nasıl çözdük?

Eğimli alanlarda dik yokuşları uygun eğimlerde geçebilmek için yolları uzatmak gerekir. Bunun için genelde zikzak rampalar oluşturulur. Bu tür rampalar çok uzun olduklarından sıkıcı olurlar.

Bizim alanda konseptten doğan çoklu dairesel meydanlar kendiliğinden uzayan yollara sahip. Uzayan ama sıkılmadan katedilen… Alanın en yüksek noktası- B Kapısı 72.00 kotundan, 56.00 kotundaki Yaprak Meydana inilmektedir. Normalde araziye hakim %20’ye yakın eğim, dairesel meydanların kavisli yolları sayesinde uluslararası standartlarda kabul edilen maksimum %10 eğime düşmektedir. Parkın daha alt kotlarında bu eğim %5’i geçmemektedir.

Böylece farklı kotlara oturan meydanlar, alana üç boyut katmaktadır. Meydanlar bazen bir çimen, çayır, bazen de seyir tepesi ve çim anfiye dönüşüyor… 

Etiketler

Bir yanıt yazın