Katılımcı, Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası Mimari Proje Yarışması

balkon.works'ün "Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası Mimari Proje Yarışması" için tasarladığı proje önerisi.

Geçiş-Gen, Kadıköy’ün iki ana ulaşım hattı arasında konumlanan proje alanında, kentsel hareketin sürekliliğini mekâna taşıyan doğrusal bir yapı önerisidir. Yapının güney yönünde yükselerek oluşturduğu eğimli kütle hareketi, hem çevresel siluete duyarlılık gösterir, hem de kentsel doluluk ve boşluk oranına fiziksel bir yanıt üretir. Yatay süreklilikle düşey etkileri birleştiren bu form, tanımlı ama geçirgen bir kabuk olarak çalışır; kamusal ile özel olan arasında denge kurar. Taşıyıcı sistemin yarı geçirgen cephe ile dışavurumu ise, yapının statik organizasyonunu mimari kimliğin bir parçası haline getirerek yapısalcı bir davranış sergiler. Geçiş-Gen, çevresel verileri, hareketi ve kamusal deneyimi yapının taşıyıcı diliyle birleştirerek, yalın ama etkili bir mekânsal öneri sunar.

Kütle oluşumu

Yapı, yalın bir dikdörtgenler prizmasının zemine doğru yönelen bir hareketle; topografyayla ilişki kurması sonucu biçimlenmiştir. Bu gömülme, yapının yatayda bir süreklilik kurmasını sağlarken düşeyde etkisini güçlendirerek onu kent siluetine duyarlı bir mimari ifadeye dönüştürür.

Toprağa doğru ilerleyen kütle, güney cephesinde zeminle kütle arasında bir boşluk yaratır. Bu aralık yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda mekânsal bir gerilim alanı oluşturur; yapının ana girişi ve fuaye mekanı, bu gerilimli eşikte tanımlanır. Yapı böylece, ziyaretçisini yüzeysel değil, deneyimsel bir geçişle karşılar.

Doğu-batı yönünde simetrik kurgulanan yapı, dengeyle odaklı, yapının hareketini vurgularken, aynı zamanda yapının bulunduğu konumdaki güçlü duruşunu vurgular.

Taşınamaz ağaçlar ve çevresel veriler, kütle yerleşimini yönlendiren başlıca unsurlar olurken, yapı yükselerek çevredeki kentsel doku ve siluetle bütünleşir. Böylece basit bir kütle, bağlama ve topografyaya özgü kararlarla güçlü bir mimari organizasyona dönüşür.

Ayrıca Ek kütle olarak ana binadan diletasyon ile ayrılmış, tamamen ayrı bir strüktür sistemi olan konferans salonu peyzaj ile bütünleşir ve bina harketini taklit eder. Ayrıca bu ayrılık peyzaj ile bütünleşirken çift taraflı çalışacak bir konferans salonu / kamusal kademeli tiyatro oluşturur. Bu sistem istenirse birlikte çalıştırılabilmektedir.

Silüette Dere Kesiti Etkisi

Yapı kütlesinin oluşumunda proje alanına yakın olan dere kesiti, planlanan metro hattının çıkış noktası olan otopark ile birlikte düşünülmüş. Yapının bu kentsel kesite geleceği düşünerek bir cephe vermesi amaçlanmıştır. Halihazırda park olarak planlanan otopak, derekesiti ve Kadıköy Belediye binası birlikte çalışabilecek bir system olarak ele alınmıştır.

Strüktürel kurgu

Yapının, taşıyıcı sistemi, mimari kurguyla eşzamanlı geliştirilen, yalın ama güçlü bir yapısal organizasyona sahiptir. Yapı, bodrum katlarda betonarme perdeler ve kolonlarla, zemin kotunun üzerinde ise çelik taşıyıcı sistemle çözümlenmiştir. Bu sistem, formun sürekliliğini sağlarken, yapının hafif ve geçirgen mimari karakteriyle uyum içinde çalışır.

Üstyapıdaki çelik taşıyıcı sistem, görünür bırakılarak yalnızca strüktürel değil, aynı zamanda mimari bir ifade elemanı olarak da kullanılmıştır. Çelik kolonlar, kirişler ve çapraz elemanlar; iç mekânda yönlendirici, cephede ise yapının kimliğini belirleyen birer çizgiye dönüşmüştür.

Yapı, güneyden kuzeye ilerledikçe üç ayrı bloktan oluşur ve her blok, dilatasyonlarla birbirinden ayrılmıştır. Bu dilatasyonlar, hem yapısal hareketleri kontrol altına alır, hem de kütlenin kademeli yükselme hareketini tanımlar. Her blokta yer alan ikişer adet betonarme çekirdek, hem düşey sirkülasyonu çözer hem de yapının ana rijitlik elemanları olarak görev yapar.

Cephe sistematiği, Yeşil Çatı ve Pasif iklim katkısı

Yapının, cephe tasarımı, yapının taşıyıcı sistemini gizlemeyen, iklim verilerine yanıt veren ve aynı zamanda mekânsal karakteri tanımlayan bir kabuk olarak ele alınmıştır. Yapının cephesi çift cidarlı bir sistemle kurgulanmış; dış katman, 40 mm kalınlığında yarı geçirgen polikarbon panellerle tanımlanmış, iç yüzey ise geri çekilmiş cam cepheden oluşmuştur. İki katman arasında bırakılan yaklaşık 50 cm’lik hava boşluğu, doğal havalandırmayı destekleyen pasif bir baca etkisi yaratır. Bu sistem, özellikle batı cephesindeki yüksek ısı yüklerini kontrol altına alırken aynı zamanda cephedeki derinlik etkisini güçlendirir. Ayrıca, gridal sistemle oluşmuş cephenin bazı elemanları şeffaf pv panellerdir. Bu da hem cephenin homejen gözükmesini sağlamakta hem de yapının güneş enerjisinden faydalanmasını sağlamaktadır.(pv panel detayları için bknz. Mekanik rapor)

Cephe boyunca görülen taşıyıcı çelik strüktür, sistemin yalnızca yapısal değil, aynı zamanda mimari bir ifade elemanına dönüşmesini sağlar. Bu şeffaflık, yapının iç düzeninin ve taşıyıcı organizasyonunun dışarıdan okunabilir olmasını mümkün kılar. Cephe bir yüzey olmaktan öte, yapının iç mekan kurgusuyla doğrudan ilişkili, strüktürel dürüstlüğü ön plana çıkaran bir mimari tavır sergiler.

Güneş kontrolü, cephenin yönelimine göre biçimlenen pencere pahtları ile sağlanmıştır. Güney, doğu ve batı cephelerinde pahtlar, gelen ışığı kıracak biçimde derinleştirilmiş; kuzey cephesinde ise gün ışığının iç mekâna daha fazla alınmasını sağlayacak şekilde yönlendirilmiştir. Bu yaklaşım, cepheye ritmik bir gölgelik düzeni kazandırırken, yapının enerji performansını da iyileştirir.

Yapı kabuğu, strüktür ve iklim kontrolünü birleştiren bu hibrit yapısıyla hem çevresel verilere duyarlı bir sistem olarak çalışır hem de yapının mimari karakterini tanımlayan güçlü bir ara yüz haline gelir.

Ayrıca yapı geniş ve eğimli yapısı ile yağmur suyu toplama konusunda çok verimlidir. Geniş yapısı sebebiyle su yükü tek bir drenaj kanalına yönlendirilmemiş. Su yükü hesaplanarak birden fazla oluşturulan drenaj kanalları verimli bir şekilde İstanbul’un yoğun yağmurlarında taşmayacak şekilde hesaplanmıştır. Buna ek olarak, yapının yeşil çatısı ısınma yükünü ciddi miktarda azaltmakta ve geniş yüzeyi ile pasif iklimlendirmeye katkı sağlamaktadır.

İç Mekan Kurgusu ve Tasarım Yaklaşımı

Yapının iç mekânları, cephe ile kurulan geçirgenlik fikrinin bir devamı olarak tasarlanmış; strüktür, ışık ve malzeme ilişkisiyle birlikte okunabilecek bütüncül bir mimari dil oluşturulmuştur. Dış kabuğun yarı geçirgen karakteri, iç mekânda da farklı yoğunluklarda sürdürülen saydamlık katmanlarıyla mekânsal derinliğe dönüşmüş; böylece yapının hem dışarıyla kurduğu görsel ilişki hem de içe dönük şeffaflığı güçlü bir deneyim alanı yaratmıştır.

Taşıyıcı sistem, mimari ifadenin ayrılmaz bir bileşeni olarak açıkta bırakılmış; çelik kolon ve kirişler, düşey çekirdeklerle birlikte yapının hem yapısal hem mekânsal organizasyonunu belirlemiştir. Bu teknik sistemler, iç mekânın sadeliğini bozmadan varlığını sürdürürken, yapının açıklık ve dürüstlük yaklaşımını güçlendirmiştir.

Malzeme kullanımı, strüktürün bu açık dilini destekleyecek şekilde seçilmiştir. Polikarbon paneller, iç mekânda renkli yüzeyler olarak tekrar kullanılarak geçirgenlik etkisini sürdürmekle kalmamış, aynı zamanda dolaylı yönlendirme ve bölgesel tanımlamayı da desteklemiştir. Metal mesh asma tavanlar, tesisat sistemlerini yarı saydam bir kabukla örterken, beton ve çelik yüzeylerin teknik karakterine ahşabın sıcaklığı eşlik etmiştir. Bu birliktelik, malzemelerin birbirini örtmeden, açıkça bir araya geldiği sade bir mimari atmosfer yaratmıştır.

Plan organizasyonu, sezgisel okunabilirliği yüksek bir kurguda şekillendirilmiştir. Alt katlarda daha açık ve kamusal kullanım alanları yer alırken, katlar yükseldikçe mahremiyet seviyesi artar. Bu düzenleme, yapının programatik ihtiyaçlarıyla örtüşen yalın ve anlaşılır bir iç dolaşım sistemi ortaya koyar

Etiketler

Bir yanıt yazın