Katılımcı, Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası Mimari Proje Yarışması

Katılımcı, Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası Mimari Proje Yarışması

Studio FORA'nın "Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası Mimari Proje Yarışması" için tasarladığı proje önerisi.

Proje Raporu:

Yarışma Alanı Okumaları

Kadıköy, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda coğrafi açıdan tarihi boyunca önemli bir konuma sahip olmasına rağmen şehrin yerleşim yeri olarak merkezlerden biri haline gelmesi uzun bir zaman almıştır.

Antik çağlarda Khalkedon olarak da bildiğimiz bölge o dönemler deniz taşımacılığı ve ticaret açısından önemli bir konumdaydı. Ancak bu lojistik hareketlilik bölgeyi bir transit alan olmaya da sürüklemiştir.

Roma ve Bizans dönemleri ile bölgede yerleşimler artsa da ticari ve askeri açıdan önemini sürdürmüştür.

Osmanlı Dönemi’ne gelindiğinde Kadıköy, İstanbul’un en önemli yerleşim yerlerinden biri haline geldi. Bu dönemde hem tarım hem sanayi açısından gelişmeler yaşanmasıyla beraber konutlaşma da artmaya başladı.

Cumhuriyet’in ilanından sonra Kadıköy, İstanbul’un hızla büyüyen yerleşim alanlarından biri haline geldi. Kadıköy, 1920’lerin sonunda belediye statüsü kazandı ve 1950’lerden itibaren hızla gelişmeye başladı. Özellikle 1980’lerden sonra Kadıköy, modern bir şehir merkezi olarak büyük bir dönüşüm geçirdi. Bugün Kadıköy, kültürel ve ticari açıdan İstanbul’un en canlı ve en önemli ilçelerinden biridir.

İstanbul’da birçok bölgede görebileceğimiz ulaşım ağları problemlerinin bir yansıması olarak yarışma alanı çok iyi özetlemektedir. Şehrin merkezinde tüm kentlinin kullanabileceği potansiyel açık alanlar barındırmasına karşın mevcut ulaşım ağları ve yeni yapılacak metrolar ile tramvay projeleri de düşünüldüğünde transit bir geçiş alanı hali bulunmaktadır. Bu durum karşısında projeye dair alacağımız vaziyet yerleşim kararları, zemin katların çözümleri hem kente nefes aldıracak nitelikli kent boşluklarına sahip olmalı hem de ulaşım ağlarını yapılı çevre bütününde birleştirici güce sahip olmalıdır.

1800’lü yıllarda Kadıköy’ün büyük bir kısmı çayır olarak bulunmaktaydı. 1870’li yıllara geldiğimizde ulaşım açısından proje alanını doğrudan ilgilendiren İstanbul-İzmit tren hattı kullanıma açıldı.

Bu sebeple Anadolu yakasındaki önemli konumu iyice güçlenmiş oldu. Bu dönem içinde Kuşdili Çayırı ve Kurbağalıdere civarındaki çayır alanlarına kadar yapılaşmalar Altıyol-Hasanpaşa boyunca yoğunlaşmaya başladı.

80’li yıllara geldiğimizde Tarihi Kadıköy Salı pazarının Kuşdili Çayırı’na taşınmasıyla beraber betonlaşma giderek arttı ve çayır özelliği büyük ölçüde yitirildi. Kadıköy Salıpazarı bölgede bilinir bir hal almasıyla beraber kapasitesi yetersiz kalınca da bu defa Hasanpaşa’nın sonuna doğru Kurbağalıdere’ye komşu bir alanda yeniden tasarlanarak taşındı. Ancak Kuşdili Çayırı bir daha asla eski haline dönemedi, otoparkların ve uygunsuz kullanımların işgali altında bugüne geldi.

Kente dair okumalar yapıldıktan sonra belediye hizmet binasının Kadıköy’de bulunduğu alanın çevresi itibariyle ne gibi sorunlara sahip olduğu anlaşılmak istenmiş, yapının yakın çevresine katkısı nasıl olacağı doğrultusunda şu sorulara cevap aranmıştır:

• Marmaray tren hattı, metrobüs ulaşım hattının son durağı ile mevcutta yaya sirkülasyonunun oldukça yoğun olduğu proje alanı ve çevresi, buradaki topluluğun kente dağılımı açısından önemli sorunlar barındırmaktadır. Bu soruna ek olarak, planlanan metro durağının inşası ve Üsküdar ile Kadıköy arasında çalışacak tramvay hattı durağının projelendirilmesiyle, bölge kent içi ulaşım ağlarının tam merkezinde yer alacak bir yapısal örüntü ortaya çıkacaktır. Ancak, mevcut haliyle bu örüntü, kentin bir parçası olma potansiyelini taşımamakta, yeni inşa edilecek duraklarla birlikte sürdürülebilir bir kent içi ulaşım organizasyonunun nasıl sağlanabileceği sorgulanmaktadır.

• Tarihi incelemelerden elde edilen verilere göre, proje alanının güneyinde yer alan ve otopark olarak kullanılan bölge, kent belleğinde Kuşdili Çayırı’nın bir uzantısı olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, tasarlamayı planladığımız belediye binası ve çevresi, bu tarihi çayır alanı ile nasıl bir etkileşim kuracak ve nasıl bir bütünlük oluşturacaktır? Bu soru, hem alanın tarihsel bağlamını hem de modern şehircilik anlayışını göz önünde bulundurarak ele alınmalıdır.

• Yeni bir yapı tasarlarken alanı verimli bir şekilde kullanarak aynı zamanda çevredeki yoğunluk göz önünde bulundurularak nitelikli yeni kent boşlukları tanımlanabilecek midir?

• Kamuya ait bir ofis yapısının kentin yüzü olabilmesi yaratacağı imge ile nasıl sağlanacaktır? Çayır alanından ve aynı zamanda binanın içinden bu imge kent belleğini sürekli olarak çağrıştırabilecek midir?

• Proje alanının bize göre kendi doğasında var olan fiziki zorluğu olarak çok yönlü bir yerleşime sahip olabilme ihtiyacı nasıl çözümlenecek, yapının şehre yönelimleri açısından hiyerarşiler nasıl kurulacak, kentin merkezinde arkaplan oluşturmadan nasıl var olacaktır?

• Belediye hizmet binası olarak çok büyük oranda ofis alanlarıyla çevrili bir yapılaşmanın kamusal alan kullanımlarını zemin kat dışında binanın tüm katlarında dengeli bir şekilde yaşatabilmek mümkün müdür?

• Kentlinin direk olarak etkileşim kuracağı, kolay erişebileceği, çeşitli zamanlarda farklı aktiviteler için kullanabileceği farklı zemin kotları yaratmak mümkün müdür, çevresiyle bütün bir şekilde nasıl tasarlanacaktır?

• Proje alanında yer alan korunacak ağaçlara dair nasıl senaryolar geliştirilecektir?

• Kadıköy’ün bu bölgesinin özellikle Kurbağalıdere boyunca zayıf zemini düşünülürse etkin yenilikçi mimari çözümler aranırken deprem dayanımı yüksek bina nasıl tasarlanacaktır?

• Sürdürülebilir enerji etkin bina tasarımı nasıl yapılacaktır?

• Proje alanı ile tren hattı arasında geçirimsizlik yaratan, yaya sirkülasyonlarını oldukça zorlaştıran, bölgeyi transit geçiş noktası haline getiren Kurbağalıdere Caddesi’nden Fahrettin Kerim Gökay’a bağlantı yolu bu kapsamda tekrar ele alınabilecek midir, mevcudiyetini nasıl sürdürecektir?

• Çevredeki ulaşım ağları doğrultusunda yaya odaklı herkes için erişilebilir peyzaj kurguları nasıl geliştirilecektir?

• Yapının genelinde kamusal giriş çıkışlar ve otopark düzenlemeleri nasıl yapılacaktır?

Proje Alanına Yaklaşım ve Tasarım Kararları

Kent tarihine dair ilk okumalarımız ve proje alanının yakın çevresi ile ilgili analizlerimiz doğrultusunda sorduğumuz sorulara geçmişten geleceğe dönük bir kurgu dahilinde cevaplar üretmeye odaklandık.

Kuşdili Çayırı ve civarındaki çayır alanlarının içinde kalan yarışma alanı bulunduğu lokasyon sebebiyle kent belleğinde kurduğu bağlamdan uzak tekrardan ele alınmamalıdır. Proje alanı kendi başına yarışma kapsamında elbette çözümler sunuyor olmalıdır ancak diğer yandan yakın çevresindeki potansiyel alanların gelecek kullanımlarına dair söz söylüyor da olmalıdır. Kentin çok değerli kamusal boşluklarının kaderi otoparklanmalara değil yaya öncelikli kullanımlara açılmalıdır. Moda sahili boyunca Kurbağalıdere’ye doğru uzanan yeşil koridor Kuşdili Çayırı’nın rehabilite edilmesi ile güçlenerek tren hattının şuan ki güncel projelendirmesinin de elvereceği sızıntılarla yarışma alanı ile buluşmalıdır. Proje alanının güneyinde kalan otopark boşluğu ise en temelde zihinlerimizde kazınan haliyle çayır olma niteliğini kentin aktif yeşil alanlarına eklemlenerek sürdürmelidir. Belediye hizmet binası alan içinde sağlanacak vaziyet yerleşimi tüm bu bütünün parçası olmalı ve kapsayıcı bir şekilde tamamlamalıdır.

Tüm bu düşünsel sürecin sonucunda hizmet binası kuzeybatıda Kurbağalıdere Caddesi’ne paralel olacak şekilde konumlandırılarak batıda Kuşdili Çayırı boyunca gelen sızıntıların uzantısında ve güneybatıda çayır alanı tarafında yeni bir kent meydanı oluşturacak şekilde konumlandırılmıştır. Bu sayede binanın batısında tren hattı ve doğusunda planlanan tramvay hattı ile metrobüs ve gelecekte inşa edilecek metro çıkışları arasında kesintisiz kamusal bir kent meydanı kazandırılmıştır. Bölgedeki sirkülasyonun en büyük payına sahip tüm ulaşım ağlarından çıkış veya giriş yapacak kentliler doğrudan belediye meydanı ile buluşacaktır.

Proje alanının tüm cepheleriyle kentle ilişki kurmaya çalışıyor olması projenin en zorlu taraflarındandır. Bu noktada bina alana dengeli bir şekilde dağılmalı, çayır tarafında bir kent meydanı tasarlanırken Bahariye-Altıyol tarafından geliş ile Hasanpaşa tarafından yönelimler doğrultusunda çevresiyle görsel ilişkiler kurmalı, kentin mahalli ölçekte parçası olabilmeye devam etmelidir.

Güneydoğuda tasarlanan kent meydanı imge olarak kendi içinde parçalı bütün bir arayüz imajı verirken, kuzeybatıda yapılı çevrenin daha sık ve cadde kesitlerinin de çok daha dar olduğu alanlarda, köşe bulvarlarda orantılı çekilmelerin de sağlanabileceği, kentleşme açısından caddeyi tutan parçalı ofis blokları ile sürdürülmüştür.

Çayır tarafında sağlanmak istenen güçlü kent imgesi bir cephe tasarımından ibaret değil, yapının çalışma dinamiğinin iç mekan ve dış mekan bütünselliğinin doğrudan bir sonucudur. İçe dönük bir ofis yapısı olmasına karşın kullanıcılar yakın çevresindeki kent belleğiyle yapının içindeyken nasıl ilişki kuracaktır sorusuna verdiğimiz cevaptır. Yapının merkezinde yer alan atrium kullanıcıların bu alanı düzenli olarak deneyimleyebilecekleri bir iç mekan planlamasına sahiptir. Hizmet binasına gelen kullanıcılar atrium boyunca binanın kente dışarıdan sunduğu imgenin bir yansımasına içeriden sahip olacaktır. Kentle yekvücut olma halidir tasarladığımız bina.

Vaziyet yerleşimi, yapının çevresiyle silüet ve oranlar açısından kurduğu güçlü ilişkiler zemin kat çözümlerinden bağımsız olarak düşünülemeyecektir. Kurbağalıdere Caddesi’ne yaslanan yapı zemin katta kent meydanıyla geçirgenlik kuracak şekilde yaya odaklı akslar ile desteklenmiştir. Kent okumalarında yaya akışlarına bakıldığında her ne kadar ulaşım ağları baskın sirkülasyon sebebi olsa da kent içi dinamiklerin parçası olarak kuzey-güney hatta boyunca da erişilebilir akışlar sağlanmıştır. Zemin katta ihtiyaç programını destekler şekilde ana girişler ile direk kentliyle temas kuracak hizmet birimleri ve belediye satış alanları kurgulanmıştır. Başkanlık girişi ve otoparkı ise ayrı olarak tasarlanmıştır.

Belediye binaları ofis binaları özelinde içeriye dönük çalışma alanları şeklinde bir görünüşe sahiptirler. Ancak kent içerisinde tüm yakın çevrenin kamusal açık alanda doğrudan ilintili olduğu bir yerde ofis yapısı dışa dönük olabilmeli, alanın 7/24 yaşamasına elverişli bir tasarıma sahip olması gerekmektedir. Zemin katlar çoğalabilmeli, farklı kotlarda farklı amaçlara dönük zeminde yaşam alanları kurgulanabilmelidir.

Bu doğrultuda kamuya açık konferans salonu ve çok amaçlı salonlar birinci bodrum katta çökertilmiş amfinin devamında planlanmıştır. Çökertilmiş avluya ulaşan amfi aynı zamanda binanın cephesini bir perde olarak kullanacak, halkın toplanacağı açık meclislere, söyleşilere, küçük sahneleme odağında gösterilere ve tören zamanlarına girişteki peyzaj alanı ile ev sahipliği yapacaktır.
Belediye çalışanlarının çocukları için istenen kreş yapısı korunaklı bir açık alana sahip olması amacıyla binanın bütünün bir parçası olarak bu katta avlulu, iç bahçeli bir kurgu ile tasarlanmıştır.

Proje alanının kuzeydoğusunda 1.kata erişilebilir bir şekilde ulaşıma izin veren seyir terasları, kafeler, atölyeler ve merdivenler tasarlanmıştır. Zemin katın, alt ve üst kotlarla dengeli bir şekilde tasarlanarak kentle bütünleşen yeni zemin kotlarının oluşturulması, açık sirkülasyonların etkin bir biçimde düzenlenmesi ve yapı çeperinde bu sirkülasyonların çözülmesi, hizmet binasının merkezinde toplanacak şekilde tasarlanması, projede önemli kriterlerden biri olmuştur. Bu yaklaşım, hem kamusal alan kullanımını destekler hem de yapı ile çevresi arasındaki ilişkileri güçlendirir.

Zemin kotlarında geliştirilen mimari çözümlerin kent için ulaşım örüntüsünün bir tamamlayıcı olabilmesi amaçlanmıştır. Açık alanda kurgulanan ulaşım aksları çevredeki ulaşım ağlarının doğal bir uzantısı olacak nitelikte iken aynı zamanda belediye hizmet binası ile sürekli olarak etkileşim kuracak güzergahlara sahiptir.

Kent meydanından belediye hizmet binasına giriş yapan kullanıcılar meydan ve çayır alanı ile kesintisiz etkileşimi destekleyen iç atriumla karşılaşır. Meydan tarafında düşeyde devam eden açık merdivenler ile katlar boyunca düzenli akışlar asansör ile desteklenerek sağlanır. Kullanıcıların en çok zaman geçirecekleri alanlar olarak vezneler, fuaye-bekleme, mali hizmetler, engelli koordinasyon merkezi, halkla ilişkiler gibi çözüm merkezleri atriumun hemen çevresini saracak şekilde zemin ve 1.katta tasarlanmıştır. Üst katlarda ziyaretçiler için bekleme ve dinlenme alanları kent meydanıyla ve çayırla direkt ilişki kuracak şekilde kapalı ve açık alanlar ile beraber tasarlanmıştır. Atriumun çeperinde ofis alanları ve ortak toplantı salonları tasarlanmış, ofis yapısı olarak dinamik bir iç mekan zenginliğine kavuşturulmuştur.

Proje alanında mevcutta yer alan korunacak ağaçlar yapının bir parçası olarak ele alınmış, büyük bir kısmı peyzajın içinde yer alırken, bazı ağaçlar iç avluların varlığıyla sürdürülmek istenmiştir.

Ofis alanlarının da merkezinde kalan iç avlular yeşil bir avluya bakan dingin iç mekanlara dönüşmüştür.

Yapının son katı ise çalışanların kullanacağı şekilde yemekhane alanı ve dış mekan teraslar ile desteklenmiştir.

Projenin genelinde, şehre kazandırılan kent meydanı, organize bir iç mekan işleyişine sahip olup, farklı kotlardaki zemin katların kolay erişilebilir kamusal alanlarla donatılması, şehir silüetinde kent belleğini hatırlatan ve yaşatan tasarım kararları, süreç boyunca en önemli tasarım kriterleri arasında yer almıştır. Bu unsurlar, hem fonksiyonel hem de estetik açıdan şehre değer katacak şekilde düşünülmüş ve projeye entegre edilmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın