Katılımcı, Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası Mimari Proje Yarışması

Samet Yılmaz, M. Sait Aktay ve Uluç Çalışkan'ın "Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası Mimari Proje Yarışması" için tasarladığı proje önerisi.

Proje Raporu:

Konsept:

İktidar kavramının sınırlarının muğlaklaştığı günümüzde, belediye binalarının işlevi büyük bir dönüşüm geçirmektedir. İstanbul’un kadim sorunları olan betonlaşma, plansızlık ve kamusal alan eksiklikleri bağlamında, halkın yönetimle olan iletişimi zayıflamış, kentsel özgürlükler sınırlı hale gelmiştir. Bu nedenle, yönetimle halk arasındaki bağı yeniden kurmak ve kamusal etkileşimi  teşvik etmek için yeni bir çözüm arayışı doğmuştur. Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası bu bağlamda, hem kamusal hem de demokratik katılım ilkelerini merkeze alarak tasarlanmıştır.

Proje, Kadıköy’ün özgür kent kimliğini vurgulayan, ulaşım akslarının kesişim noktasında yer alan bir yapıdır. Fenerbahçe Stadyumu gibi büyük bir yapının yakınında bulunan, sahile yürüyüş yollarını kesen ve kentin kalbinde yer alan bu alan, halkın belediye ile temasını kolaylaştıracak bir yapıya ev sahipliği yapmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, iktidarın pastoral tanımları üzerinden gelişen bir çoban metaforu kullanılmaktadır.

İktidar ve Kamusal Alan: Çoban Metaforu

Projemizde, iktidarın pastoral tanımları ve koyun çobanı metaforu temel bir kavram olarak öne çıkmaktadır. Çoban, halkın (sürüsünün) her türlü ihtiyacını karşılamak zorunda olan, ancak özgür bir şekilde yaşayan sürüye duyarsız kalmayan bir figürdür. Belediyenin rolü, bu metafor üzerinden şekillendirilmiştir. Belediye binası, bir çoban gibi, halkın her an karşılaştığı sorunları çözebilecek ve onlara hizmet verebilecek bir makine olarak konumlanmıştır.

Bina, temel bir kare formunda yerleşmiş ve çevresinde yer alan saçak yapısı ile kamusal karşılaşmalar üretmektedir. Saçak, yalnızca fiziksel bir örtü olarak değil, çevreyle olan ilişkiyi güçlendiren, halkla belediye arasındaki geçirgenliği artıran bir alan olarak tasarlanmıştır. Bu yapı, halkla yönetim arasındaki ilişkileri sembolize eden ve kamusal karşılaşmaları teşvik eden bir öğe olarak öne çıkmaktadır. Etrafındaki özgür formlu saçak, halkın hareket özgürlüğünü ve kamusal etkileşimi vurgulamaktadır.

Belediye Binası ve Kamusal Katılım:

Proje, katılımcı demokrasi anlayışını inşa etmek için kamusal katılımı teşvik eden bir ortam yaratmayı hedefler. Belediye binası, sadece bir yönetim binası değil, aynı zamanda halkın kendini ifade edebileceği, karar süreçlerine katılabileceği ve kamusal alanları aktif olarak kullanabileceği bir merkezdir. Zemin kat, halkın sürekli etkileşimde olabileceği, toplantılar yapabileceği, kültürel ve sosyal etkinliklere katılabileceği bir alan olarak tasarlanmıştır. Bu sayede, belediye binası, katılımcı demokrasi anlayışını fiziksel olarak yansıtan bir yapıya dönüşür.

Hannah Arendt’in katılımcı demokrasi anlayışı çerçevesinde, Vita Activa kavramı, projenin tasarımını derinden etkileyen bir diğer önemli unsur olmuştur. Arendt, Vita Activa kavramını, insanın dünyada etkili bir şekilde varlık gösterdiği, “eylemde bulunma” süreci olarak tanımlar. Arendt’e göre, insanlar ancak eylemde bulunarak, toplumsal hayatta etkin bir rol üstlenerek kendilerini gerçekleştirebilirler. Bu anlayış, projemizin temeline oturan kamusal alanın etkileşimli ve aktif bir şekilde tasarlanması gerektiği fikriyle örtüşmektedir.

Kadıköy ve Kamusal Alan Zenginliği:

Proje, Kadıköy’ün kent kimliğini ve özgürlük anlayışını yansıtan bir yapıdır. Kadıköy, tarihsel olarak halkın sesini duyurduğu, özgür düşüncelerin ve toplumsal hareketlerin merkezi olmuştur.

Proje, bu kimliği devam ettirerek, kamusal alanın halk tarafından etkin bir şekilde kullanıldığı bir yapı önerisi sunmaktadır. Yapı, kent parkından geçirgenlik sağlayarak, hem halkın hem de yönetimin bir arada olabileceği, sosyal etkileşimlerin teşvik edileceği bir ortam yaratır.

Proje, yalnızca günümüzün katılımcı demokrasi anlayışını değil, aynı zamanda toplumun her bireyinin eylemlerle varlık gösterdiği bir anlayışı da içermektedir. Arendt’in savunduğu gibi, eylemde bulunmak, yalnızca bireyin değil, toplumun da varlık gösterebilmesinin temel koşuludur. Belediye binası, bu anlamda, hem bireysel hem de toplumsal eylemin gerçekleşebileceği bir kamusal  mekan olarak tasarlanmıştır.

Mekansal Konumlandırma ve Program Düzenlemeleri

Projemizin mekânsal organizasyonu, kamusal alanın erişilebilirliğini ve katılımcı demokrasiyi teşvik etmek amacıyla şekillendirilmiştir. Yapının zemin katı ve 1. katı, halkla doğrudan etkileşimde bulunan programlarla zenginleştirilmiştir. Bu katlarda, konferans salonu, çok amaçlı salon, kafe ve halk kütüphanesi gibi işlevlerle, Kadıköy halkının farklı ihtiyaçlarına hitap edecek mekânlar  yaratılmıştır. Kamusal işlevlerin bu alanlarda yoğunlaşması, yapının halkla olan bağını güçlendirmektedir.

Yapının iç avlusu, doğal aydınlatma ve havalandırma gibi çevresel faktörlerle desteklenmiş, aynı zamanda halkın açık kamusal alandan özelleşmiş alanlara geçişi için bir geçiş mekanı olarak kurgulanmıştır. Bu tasarım, Arendt’in Vita Activa kavramını hayata geçiren bir organizasyon yaklaşımını yansıtmaktadır. Kamusal etkileşimler ve toplumsal eylemler için mümkün olan en geniş ve özgür alanlar sağlanmıştır.

Zemin kat tasarımında, tüm kamusal programlar bir saçağın altında homojen bir şekilde yayılmıştır. Bu, yapının çevresiyle olan etkileşimini güçlendiren bir stratejidir. Saçak, yalnızca fiziksel bir örtü değil, halkın rahatça ulaşabileceği ve katılabileceği bir dizi mekanın birleşim noktasıdır. Saçak altındaki açık alan, kamusal karşılaşmalar ve toplumsal etkileşimler için bir zemin yaratırken, yaya yolları, tramvay çıkışları ve otobüs durakları gibi önemli ulaşım aksları da göz önünde bulundurularak yerleştirilmiştir. Bu sayede, bina hem kolay ulaşılabilir hem de halkın kendi günlük  yaşamını sürdürebileceği dinamik bir merkez haline gelmektedir.

Açık Hava Meydanı ve İç Avlu: Kamusal Katılımı

Yapının üst katlarında yer alan açık hava meydanı, iç mekânlardan dışa açılan önemli bir kamusal alan olarak konumlandırılmıştır. Bu alan, insanların açık hava ile doğrudan etkileşime girebileceği bir sosyal mekanı temsil eder. Saçak ile örtülen üst kısımlar, içeride çalışan kutuları andıran cepheyle zenginleştirilmiş, böylece hem estetik hem de fonksiyonel açıdan katılımcı demokrasiyi yansıtan bir yapı oluşturulmuştur.

Bu meydan, katılımcı eylemlerin gerçekleşebileceği, bireylerin ve grupların fikirlerini paylaşabileceği ve toplumsal bağlar kurabileceği bir açık alan olarak tasarlanmıştır. Hannah Arendt’in demokrasi anlayışını destekleyen bu tasarım, insanların yalnızca gözlemci değil, aynı zamanda katılımcı olabileceği bir ortam sunmaktadır. Burada, Vita Activa anlayışının gereği olarak, halk yalnızca yapı içinde varlık gösteren bir kitle değil, eylemde bulunan bir özne haline gelmektedir. Bu alanlar, kamusal katılımı teşvik ederken aynı zamanda kamusal etkileşimleri de özendiren mekânlar olarak işlev görmektedir.

Halkın Katılımını Destekleyen Mekanlar ve Zenginleşen Kamusal Alan

Yapının saçağa ve zemine yakın olan bölgelerinde, halkın rahat bir şekilde ulaşabileceği ve katılabileceği mekanlar yer almaktadır. Arendt’in katılımcı demokrasi anlayışına uygun olarak, bu alanlar halkın sürekli etkileşimde bulunabileceği, toplantılar yapabileceği, görüşlerini paylaşabileceği ve kamusal kararlar alabileceği alanlar olarak planlanmıştır. Bu strateji, kamusal alanda insanları daha etkin bir şekilde bir araya getirmeyi ve onların seslerini duyurabilmelerini sağlamayı amaçlar.

Zemin kat, halkın yaşamına müdahil olan ve onları sadece binaya çekmekle kalmayıp, içinde etkin rol alabilecekleri bir merkez olarak tasarlanmıştır. Kamusal programlar, halkın demokratik süreçlere katılımını kolaylaştıracak şekilde, özgürlükçü ve katılımcı bir biçimde organize edilmiştir. Burada, halkın kendi çevresiyle daha fazla etkileşime girmesi sağlanmış, yönetimle olan ilişkileri daha verimli ve doğrudan olabilmesi için mimari çözümler geliştirilmiştir.

Kriz ve Afet Anlarına Yanıt Verebilen Kamusal Alan

Yapının tasarımında, sadece günlük kamusal ihtiyaçlara değil, aynı zamanda kriz ve afet anlarına da duyarlı ve işlevsel bir yapı inşa etme amacı gütmüştür. İstanbul gibi büyük ve dinamik bir metropolde, olası bir deprem, doğal afet veya kriz durumu anında halkın güvenliğini sağlamak ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmek için yapıların da buna uygun tasarlanması gereklidir. Bu bağlamda, Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası, böyle durumlara yanıt verebilecek nitelikte bir toplanma merkezi olarak da planlanmıştır.

Saçak altında ve saçakla birleşen açık alanlarda planlanan düzenlemeler, afet anlarında, binaların zarar görmesi veya diğer olumsuz koşullar altında, halkın güvenle toplanabileceği bir alan sunmaktadır. Yapının saçağı, doğal olarak geniş bir barınma ve destek hattı oluşturmakta olup, bu alanlar açık alanlarda toplanma ve ilk yardım gibi acil ihtiyaçların karşılanması için kullanılabilecek şekilde işlevlendirilebilir. Bu tasarım, aynı zamanda, geçici barınma ve yardım merkezleri gibi hizmetlerin sunulabilmesi için de uygun bir altyapı sağlar.

Ayrıca, zemin kat ve 1. kat gibi halkla doğrudan etkileşime giren bölümlerde, açık alanların ve kamusal işlevlerin esnekliği sayesinde, herhangi bir kriz anında yapının hızlı bir şekilde adapte olabilmesi mümkündür. Halk kütüphanesi, konferans salonları gibi programlar, kriz anlarında, bilgi paylaşımı, afet sonrası eğitim veya yardımların organizasyonu gibi kritik işlevlere ev sahipliği yapacak şekilde tasarlanmıştır.

Böylece, saçak altı alan ve yapı genelindeki kamusal mekânlar, sadece günlük yaşamda insanları bir araya getiren ve sosyal etkileşim sağlayan mekanlar değil, aynı zamanda afet sonrası toplumun yeniden organize olabilmesi ve ilk müdahale süreçlerinin düzenli bir şekilde ilerleyebilmesi için de kritik bir rol oynamaktadır. Bu esneklik, yapının sadece şehirdeki kamusal yaşamı desteklemekle kalmayıp, aynı zamanda kentsel krizlere karşı dirençli bir yapı olmasını sağlar.

Sonuç:

Kadıköy Belediyesi Hizmet Binası, kamusal alanın ve katılımcı demokrasinin tasarımıyla toplumsal etkileşimleri teşvik eden bir mekandır. Zemin kat ve 1. kat, halkın doğrudan etkileşimde bulunacağı kamusal işlevlere ev sahipliği yaparken, açık hava meydanı ve iç avlu gibi kamusal alanlar, insanların bir araya gelerek eylemde bulunmalarını sağlayan merkezlerdir. Yapının tasarımı, Hannah Arendt’in katılımcı demokrasi anlayışı ve Vita Activa kavramı çerçevesinde şekillendirilmiş, halkın kendini ifade etmesini ve kamusal süreçlere katılmasını destekleyen bir ortam yaratılmıştır. Bu proje, Kadıköy’ün özgür kent kimliğine katkıda bulunarak, halkın toplumsal eylemler ve kamusal katılım için aktif bir mecra oluşturmuştur.

Etiketler

Bir yanıt yazın