Katılımcı, İTÜ İşletme Fakültesi Mimari Proje Yarışması

MİMARİ PROJE RAPORU

“adalar inatla özerk zihnin temsilidirler.” Byron

“Şimdiye dek ‘ada’ üzerine yüzlerce tasvir yapılmış; bir yersel nitelik olarak edebiyat, felsefe ve politika alanlarında pek çok hikaye ya da meseleye konu edilmiştir. ‘Ada’ isim ya da sıfat olmanın ötesinde bizzat kendi başına bir kavram olarak yeniden düşünülmelidir.” Deleuze (2009)

Ada, herhangi bir şey tarafından ayrılmış, çevrelenmiş şey. O halde boşluğun sınırladığı her şey bir ada mıdır? Boşlukla sınırlanmış gezegenler ya da boşlukta birbirine çarpışan elektronların herbiri…

Öyleyse her birey, bireylerin bir araya gelmesiyle oluşan topluluklar, aidiyetler, aynı fikri paylaşanlar, meslektaşlar, duvarlarla sınırlı yapılar ya da yapılarla sınırlı boşluklar da birer ada mıdır? Ada kelimesiyle ilgili zihinde oluşan ilk algı sınırlar olsa da; bu sınırları oluşturan şeylerin ortak noktalarını yakalamak, birbirlerine değmelerini olanaklı kılmak, bu sınırların bulanıklaşmasına neden olacaktır.

Strateji

Globalleşmenin Dünyayı küçük bir adaya çevirmesinin etkilerini her alanda görmekteyiz. Eğitim de bu etkinin en fazla gözlendiği alanlardandır. Uzaktan eğitimin gün geçtikçe yaygınlaşması ve tercih edilir olması fiziksel olarak bir eğitim yapısının üzerinde tekrar düşünmeyi gerektirmektedir. Bu değişimlerin eğitimi belirli bir mekandan kopardığı düşünülse de, aslında eğitim yapıları için yeni düşünme yolları ve fırsatlarına yol açmaktadır. Öncelikli olarak günümüz eğitim yapılarında bire bir çalışma fırsatlarının çoğaltılması, üniversite dışı yaşamla etkileşim halinde çok disiplinli uygulama alanlarının arttırılması düşünceleri öne çıkmaktadır. Bu düşünceler, bünyesinde çapraz tozlaşmayı (cross-pollination) olanaklı kılan bir eğitim yapısı tasarımını işaret etmektedir. Eğitim mekânını yalnızca sınıflarda olmaktan kurtaran, karşılaşma olasılıklarını arttıran, birbirinden öğrenmeyi belirli mekânlara hapsetmeyen yani üretkenliği arttıran bir tasarım.

Kentle iç içe geçmiş ve bünyesindeki tarihi yapılarla kent içerisinde bir bellek oluşturan İTÜ Maçka Kampüsü, alternatif bir model oluşturmak için uygun özelliklere sahiptir. Bu bağlamda İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi yapısının, günlük yaşam ve okul arasındaki sınırları olabildiğince ortadan kaldırması, eğitim ve sosyalleşme mekanlarının bir arada ve kolay ulaşılabilir olması ve geçirgen bir yapıda olması hedeflenmiştir. Bu hedefe ise hem fiziksel hem de kavramsal olarak tanımladığımız adaları bir araya getirerek ya da onları oluşturan sınırların birbirine değmesini sağlayarak ulaşacağımızı düşünüyoruz.

Problemler

Alanda ilk gözlenen problem, topoğrafya kaynaklı farklı kotlardaki birbirinden kopukluklardır. Alanın Süleyman Seba Caddesi üzerindeki +52.00’den +55.50 kotuna uzanan eğimi, yemekhane yönünde +52.00’den +60.00 kotuna uzanan eğimi, alanda kesintilere neden olmaktadır. Mevcut kullanımda sosyal alanların eksikliği ve rijit kullanım şeması geçirgenliği engellemektedir.

Çözümler

Öncelikle farklı kotlarda bulunan potansiyel boşluklar birer ada olarak tanımlanmıştır. Bu adaları oluşturan sınırlar bir araya getirilerek ya da sınırlar birbirine değdirilerek aralarında bağ kurulmuştur. Böylece alan içerisinde sirkülasyon akışkanlığı kesintisiz bir şekilde sağlanır. Korunması gereken ıhlamur ağacının bulunduğu alan genişletilmiştir. Yapı içi sirkülasyonlar üzerinde kullanıcının kendi isteği üzerine şekillenebilecek boşluklar oluşturulmuştur. Buralarda dinlenilebilir, sohbet edilebilir, öğrenci-eğitmen ilişkisi sürdürülebilir ve eğitim mekânı sınırları bulanık hale gelir. Ada kavramsallaştırması, kampüs içerisindeki farklı bölümlerin yapılarını ve öğrencilerini de kapsamaktadır. Bu nedenle çok amaçlı salon, kantin, kütüphane gibi dışarıdan kullanılabilecek işlevler ayak altı olarak tarif edilebilecek alanlarda yerlerini bulmuştur. Böylece karşılaşma imkanı sağlanmış ve çapraz tozlaşma fırsatları da arttırılmıştır.

Ihlamur Adası

Bir ıhlamur ağacı gerekir mi dünyaya? Ihlamur ağacı olmasaydı olmaz mıydı? Bilmem. Ama var ıhlamur ağacı. Edip Cansever’den Melisa Gürpınar’a mektup, 1965.

Bunlardan ilki Ihlamur Adasıdır. Korunması gereken ıhlamur ağacının bulunduğu alan (+55.00) mevcut istinat duvarından geriye çekilerek genişletilmiştir. Böylece Karakolhane yapısı cephesiyle alan arasında ilişki kurulmuş ve geniş açılı vista imkanları yaratılmıştır. Süleyman Seba Caddesi’yle de doğrudan ilişkili Ihlamur Adası, yapının ana girişini sağlamakla birlikte farklı kotlarda oluşturulan yeni mekanlara ana geçiş öğesi haline gelmiştir.

Ağaçlı Ada

“Geçirgenlik her şeyden önce, iç ve dış mekan arasındaki ilişkiyi nitelediği gibi, özel ve kamusal mekan arasındaki ilişkiyi de niteler… Sanki eylemler, anın kararsız uçup giden deneyimini temsil eden geçici gözenekler vasıtasıyla ayrışmış ve birbirine bağlanmıştır… Gözeneklilik müşterek mekanın önemli bir özelliği olmak zorundadır ve müşterek mekan kullanıcıları arasındaki alışverişler geçişimlilik yoluyla gerçekleşebilir. Gözeneklilik mekan-müşterekleşmesi pratiklerinin hem ön koşulu hem de sonucudur…” Stavrides, S. (2016). Müşterek Mekân [Common Space]

Alanın doğusunda, mevcut durumda otopark olarak kullanılan ve mevcut kantinle ilişkili alan potansiyel bir müşterek mekân olarak değerlendirilmiştir ve araç trafiğinden arındırılmıştır. Ağaçlı Ada (+52.00) bir amfiyle Ihlamur Adasına ulaşmaktadır. Ayrıca bu kotta bulunan kütüphane ve ön tarafında fuaye olarak tanımlanabilecek mekân doğrudan Ağaçlı Ada ile ilişkilidir. Burada hedeflenen; 7/24 çalışacak kütüphanenin dışarıyla ilişkili, ayak altı bir mekân haline gelmesi ve yarı açık amfisiyle farklı işlevlere cevap vermesidir. Ayrıca bu alanın araç trafiğinden arındırılması mevcut kantin kullanımında açık kullanımın genişlemesini sağlayacaktır.

Eski Ada

“Aynı mekânda yenilen, içilen, müzik dinlenen, dans edilen ve kanepelere uzanılıp felsefe tartışılan son Roma sempozyumlarından bu yana 2000 küsur yıl geçti.” Vassaf, G. (1993). Cehennme Övgü, Gündelik Hayatta Totalitarizm.

Eskiden gelen yemekhane önü meydanı +55.50 kotunda önerilen kantin ve ıhlamur adası ile bir araya getirilmiştir. Kapalı ve yarı açık mekânlardan oluşan eski ada kampüs içerisindeki tüm bölümlerden gelenlerin bir araya gelebileceği, karşılaşabileceği bir yerdir. Bu alan, doğu-batı doğrultuda uzanan amfi ve merdivenlerle Ağaçlı Ada ve +60.00 kotuna da bağlanmaktadır.

Kamusal Ada

“Özgürlük öncelikle kamusal mekânlarda inşa edilir. Girişinde manyetik kapılar, polisler, kimlik kontrolleri, bariyerler olan meydanlar düzenlemek gibi trajik şakalar yaparak değil, meydanları herkese açarak kurulur.” Tanyeli U. (2017) Yıkarak Yapmak, Anarşist Bir Mimarlık Kuramı İçin Altlık

Süleyman Seba Caddesi üzerinde +52.00 kotuyla doğrudan ilişkili, çok amaçlı salon yarı açık fuayesi yer alır ve buradan da kapalı fuayeye geçilir. Kullanıcı hiyerarşisinden bakıldığında kamuyla en yakın yakın ilişki burada kurulur. Kamusal ada, sadece çok amaçlı salondaki bir program için değil, yağmurda sığınılacak ya da Akaretler yokuşunu tırmanan bir yaşlının soluklanacağı bir yerdir.

Karakolhane

70. Sözde estetik kaygılarla hareket ederek, tarihsel bölgelerde inşa edilen yeni yapılarda geçmişin üslubuna bağlı kalmak, zararlı sonuçlar doğurmaktadır. Bu tür yaklaşımları devam ettirmek ya da bu tarz girişimlerde bulunmak hiçbir şekilde hoş görülmez. Le Corbusier (2018). Atina Anlaşması.

Anıtların korunması, her zaman onları herhangi bir yararlı toplumsal amaç için kullanmakla kolaylaştırılabilir. Bunun için bu tür bir kullanma arzu edilir, fakat bu nedenle yapının planı, ya da bezemeleri değiştirilmemelidir. Ancak bu sınırlar içinde yeni işlevin gerektirdiği değişiklikler tasarlanabilir ve buna izin verilebilir. Venedik Tüzüğü (1964)

Yeni işletme fakültesi tescilli yapılar grubu arasındadır. Yoğun program yükselmeyi gerektirse de cephede tescilli yapıların oluşturduğu görüntüyle yarışmayan, daha sağır ve sakin bir dil tercih edilmiştir. Böylece bu yapı grubu arasında, işletme fakültesi etkisiyle yeni olduğunu belli edecek ancak yarışmayacaktır. Karakolhane yapısında ise dekanlık ve işletme enstitüsü önerilmiştir. Bu işlevler kullanıcı yoğunluğunu mevcut duruma göre azaltacaktır ve böylece yapı daha az yoğunluklu olarak kullanılmaya ve korunmaya devam edecektir.

Jüri Raporu

155 sıra numaralı proje

Proje alanının ağaçlı bir ada olarak yorumlanması ve açık alan kurgusu olumlu görülse de genel kütle yaklaşımındaki monoblok ve Tarihi Karakol Binası ile baskın kitle olumsuz değerlendirilmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın