Katılımcı, Çuhadaroğlu Alüminyum 2017 Öğrenci Proje Yarışması

HABİTAT DETOKS'U*

*organizmanın yaşadığı ve geliştiği yeryüzü parçasının zararlı maddelerden arınması, temizlemesi, zehir atımı

SENE 2017…

Dünyamız her gün biraz daha yıpranmaya, tükenmeye devam ederken insanlar hiçbir şekilde ona kulak asmıyor, yardım çığlıklarını duymuyordu. Bu çığlıklar zamanla sel felaketlerine, hırçın fırtınalara ve dayanılmaz sıcaklara dönüyordu. İnsanlar her geçen gün doğanın daha da hırçınlaştığını görüyor fakat bu görüntüler kısa süre içinde unutuluyordu. Her şey gibi bunlarda normalleşiyordu. Amerika da meydana gelen kasırgalara üzülerek bakarken, sel baskınlarımız olduğunda da onlar bize aynı şekilde üzgün mesajlar göndermekle yetiniyordu. Hâlbuki ki dünya bir bütündü ve bu felaketler aslında acı bir sonun gelmekte olduğunu bize anlatmaya çalışmaktaydı. Uzmanlar değişimin beklenenden hızlı gitmekte olduğunu belirten yazılar paylaşmaktaydı. Tahminlerden fazla yükselen denizler, sürekli artan sıcaklıklar insanların günlük hayatını devam ettirmesini zorlaştırmaktaydı. İnsanoğlu yapılması gerekenleri bildiği halde doymak bilmeyen hırsına yenik düşüyor ve paranın her şeyden önemli olduğu yanılgısına düşüyordu. Doğa varsa insan vardı.

“Doğa intikamını mutlaka alır; senden olmazsa torunundan…” Derviş Zaim

SENE 2065…

…ve artık beklenen son geldi. Yükselen su seviyesi İstanbul dâhil olmak üzere birçok şehri sular altına aldı. Yıllar önce tahmin edilen senaryo gerçek oldu. İnsanoğlu göz göre göre sular altında kalmış bir dünyada yaşamak zorunda artık. Yeni bir çağ açan bu dönemde ya insanlık artık doğanın bir parçası olduğunu kabul ederek onunla barışık bir halde yaşaması gerektiğini anlayacak ve beraberinde onu yenilemeye ve kurtarmaya yönelik davranacak; Ya da paranın, gücün artık bir şey ifade etmediğini görüp sonunun geldiğini anlayarak çaresiz ölümlerini bekleyeceklerdi.

BİR İNSANI DÜZELT DÜNYA DÜZELSİN!

Tam bu dönemde bir grup bilim insanın öncelik ettiği bir yaşam pratiği ortaya atılmıştır. Habitat Detoksu adını verdikleri bu yaşam artık doğaya zarar vermeyen tamamen otonom bir sistem ile doğa ile mutualist bir ilişki kurarak ve bu yaşam süresince suda yıllarca birikmiş olan atıkları toplayarak suyu arındırıp bu atıklardan dönüşüm sağlayarak doğayı temizlemeyi hedeflemektedir. Bu şekilde eksiden artıya çıkmaya ve doğayı kurtarmaya inanmaktadırlar. Kendileri değilse de bir sonraki kuşağın tekrar karayla buluşması amaçlanmaktadır. Hayat mottoları bir insanı düzelt dünya değişsin olan bu topluluk 2060 yılında faaliyetlerine başlamışlardır.

PROJE RAPORU
Günümüz kapitalist dünyasında ‘para’ nın en büyük güç olduğu ve insanların paradan para kazanmak üzerine kurduğu bir dünyada yaşamaktayız. Ve bu uğurda insanların göz ardı ettiği DOĞA, her geçen gün biraz daha kirlenerek ekosisteme ciddi zararlar verilmektedir. Ve denizlerin ekosistemi döndüren en başlıca faktörlerinden olduğunu göz önünde tuttuğumuzda anlıyoruz ki; en çok korunması gereken alanların başını çekiyor. Bu şartlar altında insanın su ile kurduğu ilişkinin ‘pasif’ olmaktan öteye gitmemesi gerektiğini savunuyoruz. Ama insanlar ‘başlarına gelmeden anlayamayacağı’ gibi kentler birçok bilim insanının öngörüsü ve tahminleriyle sular altında kalacaktır. İnsanoğlunun suyun üzerinde yerleşme sebebinin doğaya mevcut durumda verilen büyük zararlardan ötürü açgözlülüğü karada doyurup suya sıçratmanın büyük bir ekosistem katliamı olacağından ötürü mevcut kent koşullarında suyun üzerinde yerleşimi uygun görmüyoruz. Ancak bilim insanlarının öngördüğü gibi 30-50 yıl içinde buzullar eriyerek birçok kenti sular altına alacak. Karada kalan yerleşim yerleri nüfus artışına bağlı olarak yetersiz olacak. Ancak bu andan sonra suda yaşama mecbur kalındığından ötürü yerleşilebileceğini düşünerek projemizin çıkış noktasını belirledik. İnsanların karada yaşayacağı, besleneceği ve üreyeceği alan kalmamasına bağlı olarak suda yaşamaya başlayacaktır. Ancak insanın suyun üzerinde yaşamasının nedeninin ‘KENDİSİ’ olduğunun bilincine sonunda vararak; suya, doğaya minimum müdahale ile yaşamayı öğrenerek hayatını sürdürmesi gerekecek. Bu bağlamda yapının otonom ve doğa ile mutualist bir ilişki kurgulamasını hedefledik. Deniz atıklarını temizleyerek yapı malzemesine dönüştürmesi, zehirli havagazları emilimine katkı sağlayacak bitkiler, deniz altında ki yaşamı etkileyecek büyük gölge alanlar yaratmaması, su altı canlılarına daha fazla zarar vermemesi temel yaklaşım prensiplerimizdir. Yaşam alanının büyük metrekarelere ihtiyaç duyduğu ve kompleks bir yapı olduğunu bilerek hava ile ilişki kuran su yüzeylerini işgal etmemek ve su altında büyük gölgeler yaratmamak amacıyla düşey yerleşme önerisi yapıyoruz. Ve insanları havadan koparmayarak güneş, hava, su üçgeninde mekanlar oluşturma hedefi ile ‘Yaşam Avlusu’ önererek havayı bir pencere uzaklığına yerleştiriyoruz. İnsanların karada alışık olduğu yaşamdan bambaşka bir öneriyle karşılaşmamakta bu nedenlerden birisi sayılabilir. Yapının en üst kotunda üretim alanlarıyla entegre olmuş kamusal mekanlar tasarlayarak güneş, yağmur, rüzgar gibi doğan kaynaklardan maksimum faydalanmayı amaçladık. Bir alt deniz kotunda ise insanlara kamusal mekanlar tasarlayarak sosyal ihtiyaçları karşılamayı hedefledik.

Yapının en alt kotlarında ise atık temizleme sistemi, yağmur suyunu içme suyuna dönüştürme sistemi, güneş panellerinden ısınma ihtiyacını karşılayan sistemler, rüzgar türbinlerinin elektrik enerjisine dönüşümünü sağlayan sistemler bulunmaktadır. Yaşamın devam etmesi için doğal kaynakları kullanmak ve yeni üremeler ile yeni yaşam alanlarının dönüştürülen atıkların yapı malzemesi olarak kullanılması hedeflenmiştir. ‘BİR İNSANI DEĞİŞTİR DÜNYA DEĞİŞSİN’ Sloganıyla yapının kelebek etkisi yaratmasını hayal ediyoruz. Otonom olmaktan öteye geçerek doğaya faydalı yapı çevresini temizleyerek doğaya yaklaşım algısı değişen insan sayısının dalga dalga arttırmayı hedefliyor. Ve bu durumda doğayı korumaya, temizlemeye, sahip çıkmaya başlayan nesiller ortaya çıkarabiliriz. Projenin en önemli mottosu ise suda yaşamın başlamasından itibaren su üzerinde ki yaşam boyunca doğanın korunup, temizlemenin yıllar içinde doğayı bize geri kazandırabileceğini hayal diyoruz. Ve yılar içinde su seviyelerinin eski seviyelerine geri inmesi, karada yaşama alanlarının geri kazanılması, tekrar ormanların yeşermesi ve canlı türü çeşitliliğinin artması ile yeni bir yaşam biçiminin kurulabileceğini hayal ediyoruz. Ve bu yıldan sonra ‘doğa ile yaşamasını bilen bilinçli insanlarla temiz bir yaşam ve gelecek hayal ediyoruz..

Etiketler

Bir yanıt yazın