MİMARİ PROJE RAPORU
Bütün vadiye hakim olma duygusu insana güven vermektedir.Bu nedenle asırlarca insanlar yüksek yerleri stratejik öneme sahip bir yaşam alanı olarak belirlemişlerdir.Çevrenin insana göre şekillendirlmesini sağlayan da doğru bakış açısının yakalanmasıdır.
Bu amaçla kenti şekillendirmek ve yapısal gelişimi sağlamak için hakim bir tepenin varlığından söz edilmelidir.Doğru bakış açısını yakaladığınız zaman doğru yaşam kültürünü ve kentsel yapılaşmayıda yakalmışsınızdır.Kent kimliğinin oluşumunda belirlenen merkez bütün coğrafi yapıya hakim olmak zorundadır.Bu yüzden zamansal ve mekansal izdüşümlerin oluşumunu sağlayan alanlar hep tepelerdir.Tarihi dokunun tepe noktalara bir motif gibi işlenmesi de buradan kaynaklanır.Tarihsel bir kimlik ve kentsel bir yaşamın sancılarını hep tepe noktalar çeker.
Kentsel bir gelişimin ve doğru bakış açısının sağlanmasında bu kadar büyük bir rolü olan tepelerin jeomorfolojik yapısı işlenmeye pek uyugun görülmemektedir.Sınırlı bir yaşam alanı sunmasına rağmen doğal dokusunun bozulmadan işlenmesi bu projeye kadar imkansız gibi görülmekte idi ,fakat bizim projemizdeki çevresel dokunuşlar bunu mümkün kılmaktadır.Atatepe’nin şekillenmesinde bağımsız bir gidiş yerine belirlediğimiz uyum tasarımımızın TEPE GÖZ merkezini oluşturmaktadır.
Çevreye bir form kazandırma tarihsel bir süreç ister.Zaman her varlıkta olduğu gibi çevreyede biçim kazandırır.Mimari dokunuşlar ve tasarımlar doğaya bir karakter ve derinlik kazandırır.Hiçbir zaman unutmamalıyız ki derinliğin en belirginleştiği alanlar tepe noktalardır.Kentsel tasarım içinde yaşamın ve anıların izlerini takip etmek, ancak bu noktalardan mümkündür.Tepe, yüzünü kente dönerken sırtını doğaya dayayacak kadar güçlü bir kimliğe sahiptir.O yüzden ona bir form kazandırmak oldukça sancılı bir süreçtir.Bir elini tabiata bir elini kente uzatan tepe kendi gururlu ve vakur duruşunu da asla kaybetmez.Tepenin bu özgünlüğü,hareketliliği,çeşitliliği,devasal yapısı ve yalnızlığı kimliğini belirleyen temel taşlardır.
Kısaca tarihsel süreç içerisinde önemli bir kimliğe sahip olan tepe halkın yaşam şeklini de belirlemiştir.Yerli halk kıyı şehri olan Mersin’de yaşamasına rağmen yüzünü hep dağlara dönerek göçebe kültürüne bağlılığını göstermiştir.Kolektif bilinç içerisinde de Akdeniz insanının dağlara verdiği değer göz ardı edilemez.Bu nedenle Atatepe’nin yeniden biçimlendirilip modernize edilmesi bizi de heyecanlandıran bir projedir.
Tasarımımızda misyon olarak belirlediğimiz temel ilke ekolojik sistem içerisinde kendisine yer açabilen bir mekan oluşturmaktı.Bu nedenle doğada var olan malzemelerin ve kaynakların merkeze çekilmesi gerektiği attığımız ilk adım oldu.Atatepe’nin nefes alabilen bir alan olarak kalıp aynı zamanda kent yaşamına ayak uydurması gerektiği konusunda hem fikir olmamız üzerine doğal enerji kaynakları olan güneş,su ve havanın doğru kullanılması gerektiğini vurguladık.Bu amaçla yeşilin ve kentin kucaklaştığı bir proje oluşturduk.Uyum, projemizin anahtar kelimesi haline gelmeye başlayınca yaşam alanımız şekillendi.İnsanları rahatlatan ve onlara temiz bir dağ havası sunan ortam içerisinde elegan ve farklı dokunuşlarla farklı tatlar yaratmaya çalıştık.Bu amaçlarla çeşitli ilkeler belirledik ve bu ilkeleri gerçekleştirecek bir takım fikirler ürettik:
Atatepe projesi için manzara ve doğal bakış açısını yakalamak temel yaklaşım olduğu için ışık ve güneş faktörleri göz önüne alınarak tasarlanan yapıda meydan yarı açık şekilde devam ettirilmiştir.
Ana yapı betonarme,giriş ve sergi salonunun yapısı çelik konstürüksüyon sistemiyle planlanmıştır.Betonarme çatı projenin doğal çevre yapısının devamı şeklinde düşünülerek yeşil çatı tercih edilmiştir.
Çelik konstürüksüyon çatının üzeri fotovoltaik güneş panelleriyle kısmende olsa kendine yetebilecek yeşil enerji olarak tasarlanmıştır.
Meydan ve çevresinde kullanılan aydınlatma elemanları da güneş enerjisini kullanması açısında bu sistemi desteklemektedir.
Meydan kotunun bir alt kotu olan restorant ve kafenin ulaşım, merdivenlerin dışında eğimli bir yer yoluyla sağlanmıştır.Böylece hem engelliler için ulaşım kolaylığı hem de kullanıcılar için panoramik bakışın devamı şeklinde bir yürüme keyfi sağlanmıştır.İstendiği takdirde üçüncü ulaşım şekli olarak restoranın yanından inen merdiven tarafına bir asansör çözümü düşünülebilir.Kafe ve restorant yapıları betonarme olup doğal doku üzerinde en az alanda kolonlar üzerine konumlanmıştır.Tüm kapalı birimler cam yüzeylerle çözülerek panoramik bakış açısının oluşturulması sağlanmıştır.Proje alanının her kotunun manzara odaklı olmasından dolayı yine doğal dokusuna uygun bir şekilde çelik konstürüksüyon üzeri ahşap yürüme yolları ve seyir terasları oluşturulmuştur.
Doğal dokusuna özellikle dokunulmamaya çalışılmış olup, yürüme yollarında bu sebeple ahşap malzeme tercih edilmiştir. Yürüme yolunun seyir ve gezinti dışında en büyük ikinci fonksiyonu da park sorunu yaşanabilme olasılığına karşılık bu sürkülasyonu yönlendirmesidir.Projenin otopark sorunu doğu taraftaki arsaların kamulaştırılmasıyla ve giriş aksının karşı tarafındaki alanda çözülmesi teklif edilmiştir.
Sonuç olarak bu projede ana amacımızı Anamur’un üçüncü bir göz kazanması olarak belirlediğimiz için projemizin adını TEPEGÖZ koyduk. Atatepe’nin kudretli ve vakur duruşu da bizi bu isim konusunda cesaretlendirdi.Yaklaşımlarımız ve bakış açımızla şekillendirmeye çalıştığımız doğal duruşun üzerine kendi çizgilerimizi işleyerek onu devasal bir yapı haline getirmeye çalıştık.Bu koca devin bir ayağını kente bir ayağını tabiata atarak Anamur’un bütün güzelliklerinin bir arada görülmesini sağladığımızı düşünüyoruz.
1 Yorum
gerçekten çok güzel duruyor detaylarıyla çok güzel uyum sağlayan bir çalışma olmuş tasarımda emeği geçen herkese teşekürler