Eşdeğer Ödül, “Taksim’i Hayal Et” Taksim Meydanı İçin Öğrenci Fikir Projesi Yarışması

Eşdeğer Ödül, “Taksim’i Hayal Et” Taksim Meydanı İçin Öğrenci Fikir Projesi Yarışması

PARÇALA – YAP TAKSİM

Projede Taksim meydanının demokratik bir kent mekanı olarak gündelik hayata tekrar kazandırılması için, katılımcı bir yöntemle, toplumun her kesiminin faydalanabileceği rekreasyon birimleri üretimi önerilmiştir. Burada yaptığımız öneriler birer altlık niteliğinde olup, gündelik hayatla birlikte çoğalabilecek bir birlikte tasarlama etkinliğidir.

KAMUSAL ALAN OLARAK MEYDAN

Kamusal alan sözlük anlamına baktığımızda kamuya ait ve kamu ile ilgili işlerin yapıldığı yer olarak tanımlanmaktadır. Kamu ise hem ülke halkının bütünü hem de halk hizmeti gören devlet organlarıdır. Bu durumda kamusal alan toplum ve devlet ikiliği ortaya çıktığında kim için çalışır?

Şüphesiz son dönemlerde özellikle gündemde olan meydan tartışmalarının merkezinde bu durum yatar. Kamusal alan nedir, kamusal alan nasıl olmalıdır gibi sorular tartışılmaktadır. Foucault’a göre kamusal mekan, düzenleyen, disipline edenle, yaşayan ve kendiliğinden olanın çatışma alanıdır (1) .

Meydan tanımı gereği, . kent dokusu içinde odak noktalarını oluşturduğu için toplanılan ve insanların bir araya geldiği kent mekanlarıdır Toplanma işlevi ile birlikte kent halkının birbirleri ve yaşadıkları kent ile etkileşime girdiği, bireyden çok grup olabildiği mekanlardır.

TAKSİM MEYDANI

İstanbul’un Beyoğlu ve Şişli ilçeleri arasında kalan Taksim, Cumhuriyet ile birlikte gelişen İstanbul’un en kapsamlı şehircilik çalışması sonucu oluşmuş bir rekreasyon alanıdır.(2)

Taksim daha çok Taksim Meydanı ve meydanı kuşatan yapılar ile biçimlenmiş ve günden güne biçimlenmeye devam etmektedir.

Taksim Meydanı ile ilgili en büyük sorun aslında meydanın fiziksel yeterliliği değildir. Meydan denince ilk akla gelen büyüklük ve boşluk özelliklerini içinde barındırır.

Taksim Meydanı için yapılabilecek büyük eleştirilere rağmen günümüzde hala büyük bir kitlesel aktivite yapılacak olsa toplanacağımız yer Taksim olacaktır. Yani, Taksim, kent meydanın en büyük işlevlerinden biri olan toplanma işlevini yerine getirebilmektedir. Dünyanın en nitelikli kent meydanı tasarımına sahip olsa dahi Taksim ile ilişkimiz iktidar ile olan ilişkimizin uzlaşması ile mümkün olacaktır. Geçmişten günümüze süregeldiği gibi meydan ile ilgili alınan kararların kapalı kapılar ardında değil, daha demokratik bir süreçten geçerek alınması gereklidir. Kamusal hayat ve kamusal hayatın sahnesi olan meydan politikadan daha önemlidir.

FİZİKSEL MEKAN ÜZERİNDEN BİR HAKİMİYET VE İKTİDAR KAVGASI

Taksim Meydanı, kent belleğinin önemli bir parçasıdır. Meydan, genç Cumhuriyet’in ulus devlet ideolojisinin fiziksel mekanda yansımasını amaç edinir ve bu bağlamda kamunun kent mekanında görünür olması ile dönemin ideolojik dönüşümüne sahne olur.(3) Cumhuriyet ve sonrasında yapılan müdahalelerle, meydan her dönem için farklı bir mesaja dönüşmüş, hafızalarda sosyal ve siyasi olaylarla kazınmıştır.

KAMUSAL ALANDA FİZİKSEL BARİYERLER

Bariyerler kamusal alanda sınır oluşturan, mekanı düzenleyen, bölen, kapatan ve bu özellikleriyle kamusal alanı özelleştiren fiziksel öğelerdir. Bariyerlerin mekanda düzenlenişi zaman-mekansal kompozisyonu yeniden üretir ve bu üretim hali mekansal eylemleri programlar, ayrıştırır ve kontrol eder. Oysa Taksim Meydanı gibi kentin özgür olması gereken merkezinde, yürütülen bu denetim mekanizması kentlinin Taksim ile kurduğu bağı zayıflatmaktadır. Taksim özgürce hareket edebildikleri, kendilerini ait hissettikleri bir mekan olmaktan çıkıp devamlı gözetlendikleri, iktidar baskısının fazlaca hissedildiği bir mekan haline gelmiştir.

Bugün Taksim Meydanı çevresinde yığınla bariyer görmekteyiz Özellikle büyük toplumsal eylemler öncesi yoğunlaşan bu güvenlik(?) çemberleri günlük hayatımızın bir parçası haline gelmiş durumda. Peki bu güvenlik ögeleri kimi/ neyi, kimden/ neden korumakta?

MEYDAN VE KONTROL

Taksim için öncelikli öneri kullanıcının dolanımını kontrol eden bariyerlerin, kullanım dışı kalmalarıdır. Bu baskı unsuru ortadan kalktığında, gündelik hayat kendiliğinden meydanı doldurmaya başlayacaktır. Toplumun her kesiminin vakit geçirebileceği, gündelik hayatı besleyen küçük donatılar eklemek gibi basit dokunuşlar ile Taksim meydanının çehresi değişebilir.

Taksim meydanı için tasarlama planı yapılırken karar mekanizmalarının açık olmadığı, tek taraflı bir süreç yerine kentli ile birlikte yürütülecek demokratik bir sürece ihtiyaç vardır. Burada yaptığımız öneriler birer altlık niteliğinde olup, gündelik hayatla birlikte çoğalabilecek bir birlikte tasarlama etkinliğidir. Böyle bir üretim için kullandığımız malzemeler ise Taksim için ‘yerel malzeme’ niteliğinde olan birkaç bariyer türüdür. Kullanım dışı kalmasının hayalini kurduğumuz güncel amaçları dışında, bariyerlerin yapısal özelliklerini araştırarak yeniden işlevlendirmenin yollarını arıyoruz. Bu öneriyle bariyeri dönüştürürken, Taksim ile ilgili olan algımızı da dönüştüreceğiz.

Kaynaklar

(1)Foucault, M, (1997), İktidarın Gözü, Ayrıntı Yayınları, İstanbul

(2) C.Bilsel, İ. Akpınar, S. Yerasimos, P. Pinon, (2004 – 2008). “Henri Prost’un İstanbul Planlaması Çalışmaları Üzerine Dokümantasyon Araştırmaları ve Envanter Hazırlanması”, TÜBİTAK-EGIDE (Fransa) Araştırma İşbirliği Programı PIA – Le Bosphore bursu kapsamında, IFA’da (Institut Français d’Architecture) gerçekleştirilen uluslararası araştırma projesi.

(3) Akpınar,İ. & Ayataç,H. (2012,Aralık) Kamusallığını Yitiren Bir Meydan: Taksim. Güney Mimarlık ,10 ,40-43.

Etiketler

Bir yanıt yazın