Eşdeğer Ödül, Dışişleri Şehitleri Anıtı ve Anı Mekânı Fikir Projesi Yarışması

SUPERSPACE'in "Dışişleri Şehitleri Anıtı ve Anı Mekânı Fikir Projesi Yarışması" için tasarladığı proje, eşdeğer ödül kazandı.

Proje Raporu:

Gölgede Kalanlar ve GünYüzü

Bir anı duvarının hikayesi

Ankara Botanik Parkı’nın sessiz bir yamacında, gündüz güneşin, akşam gölgelerin dolaştığı bir eğim üzerinde yer alan bu anıt ve anı mekanı, diplomatik görevleri sırasında yaşamlarını yitiren Türk diplomatlar ve görevliler için tasarlandı.

Anıt, parkın güneydoğu köşesindeki doğal eğimi kullanarak yerleştirilir. Sık ağaçlarla çevrili bu alan, hem kentten izole hem de şehrin merkezine yakın, kolay erişilebilir bir noktadadır. Anı mekanı peyzaj tasarımı, var olan bitki örtüsünü zenginleştirerek, mevcut yollara bağlanır. Sert ve yumuşak oturma alanlarıyla ziyaretçiye yön duygusu ve duraklama imkanı sunar.

Çankaya Caddesi girişinde yer alan bu hafıza mekanı, doğayla birlikte iyileşmeye, gölgede kalanlarla yüzleşmeye, hatırlamanın yanı sıra tanıklık etmeye alan açar. Sabitlenmiş bir anıdan çok, zaman ve mekan ile şekillenen, yaşayan bir hafıza olarak hatırlanması fikrinden doğar.

Gölgede Kalanlar ve Günyüzü” adını taşıyan bu anıt ve anı mekânı, dünyanın farklı şehirlerinde yaşanmış tekil kayıpları kolektif bir hafızaya dönüştürmek üzere dört ana eleman ile kurgulanır: kuzeyden güneye doğru Seyir Terası, Anı Duvarı, Anma Platformu ve Anı Bahçesi.

Kuzeybatıdan güneydoğuya uzanan Anı duvarı, bu sessiz topografyanın omurgasıdır. İki ayrı yüzü, mekanın içsel ve kolektif boyutlarını birbirine bağlayan bir hat gibi işlev görür. Günün ve yılın farklı zamanlarında değişen ışık-gölge dengesiyle farklı deneyimler ve hisler yaratır. Kış aylarında alçak açıyla gelen güneş, kuzeydoğuya bakan yüzeyi çoğunlukla gölgede bırakır. Bu yüzey, “Gölgede Kalanlar” adıyla, daha içsel bir hafıza alanı olarak kurgulanarak, ziyaretçiyi sessiz bir yüzleşmeye; her bir kişiye özel, dar aralıklarla yerleştirilen anı sütunlarıyla, birlkte ama yalnız bir anmaya davet eder. Her sütun, bir ismi, bir yeri ve bir tarihi barındırır.

Bu isimlerin yanından geçerek, parkı tepeden görebileceğiniz “uzaklara bakan” dar bir seyir terasına ulaşılır. Geride bırakılan isimlerle izlenilen eşsiz manzara, bugünü mümkün kılan görünmeyen hayatlara bir selamdır. Dönüş yolunda, ziyaretçi, artık yalnızca geçmişin tanığı değil, onun bir parçası olduğunun farkındadır. Anı duvarı, bu çift yönlü deneyimle hafızaya yeni katmanlar ekler: tanıklık, minnettarlık ve teşekkür.

Anı duvarının güneybatı cephesi olan “Günün Gölgesi” ise daha soyut bir dil kurar: Her sütun, yaşamını yitiren kişinin yaşama veda ettiği tarihi ve yeri ile ortaya çıkan gölge düşüş açısının Ankara yansımasına göre güneşe yönelir ya da güneşten uzaklaşır. Bu hareket, birlik ve bütünlüğü simgeleyen dalgalı bir bayrak görünümü sağlar. Bu yüzey, yalnızca bireysel kayıpları değil; kuşaklar boyunca farkında olmadan taşınan kolektif bir travmayı da görünür kılar.

Güneybatıya bakan alan yıl boyunca daha fazla gün ışığı alır. “Günün Gölgesi” yüzeyi kıvrılarak topografyayla birleşirken aşağı doğru iner. Zamanın bu belirli izleri eğilerek “Günyüzü Platformu” oturma alanlarına dönüşür. Geçmişin gölgeleriyle geleceğin ışığı arasındaki bu geçiş, sadece mekansal değil, duygusal bir akışı da temsil eder. Uzantısındaki Anı Bahçesi ile bütünleşen bu alan, ziyaretçinin de aktif katılımıyla iyileşme sürecine dair bir sembol haline gelir.

Bir yanıt yazın