Aura İstanbul Sertifika Ödülü, Baumit “Sağlıklı Bir Yaşam Alanı Olarak Ev” Tasarım Yarışması 2022

Aura İstanbul Sertifika Ödülü, Baumit “Sağlıklı Bir Yaşam Alanı Olarak Ev” Tasarım Yarışması 2022

Süleyman Uluışık, Baumit "Sağlıklı Bir Yaşam Alanı Olarak Ev" Tasarım Yarışması 2022'de Aura İstanbul Sertifika Ödülü kazandı.

Savan*

Sağlıklı yaşam alanı olarak ev düşüncesinden önce sağlıklı bir bağlam, o evin ya da evlerin konumlandığı sağlıklı bir topoğrafyanın öne sürülmesini önemseyen yaklaşım, bir master plan önerisi olarak ortaya atılır. Bu master planın bulunduğu bağlamdaki kadim geçmişi kucaklayan bir fikir sunması önemsenir. Bu kadim geçmiş yakın da olabilir uzakta… Ortaya atılan fikrin bir köy ve daha öncesine dayanan kadim tarihten mekansal izler barındıran ve komşuluk ilişkilerinin yeniden sorgulandığı bir yerleşim olarak sunulması önemsenmektedir. Bu bağlamda evin nasıl olduğu sorusuyla beraber nerede ve nelerle ilişkilendirildiği de yaklaşımla birlikte ele alınmıştır.

Tam bu noktada yaklaşım, Güney Ege\’de bulunan bugünkü Muğla bölgesinde çokça yer alan atıl bırakılmış bir kireç ocağını kendine yer edinir. Bu kireç ocağı, içeriğinde bulunduğu doğal oluşumlardan ötürü zaten hâli hazırda bir antibakteriyel yapı elemanı olarak ortaya çıkar. Bu bağlamda yok edilmiş, görevini yitirmiş ya da yaşlanmış kireç ocağını yeniden kullanıma açmak, burayı bir kent parçası haline getirmek fikrin ana ekseninde yer alır. “Savan” olarak adlandırılan bu yaklaşım, yörede çevreden edinilen malzemelerin dokunarak işlevsel bir örtü elemanına dönüşümünü kendine metafor edinir. Bu dönüştürmenin etkileyiciliğini bir bağlama entegre ederek ocağın bir yerleşime dönüşmesini konu edinmektedir. Yaklaşımda temel, sosyal ve kültürel ihtiyaçların karşılandığı bir Ege köyü oluşturmak, bu köyü oluşturan yapı taşlarından en önemlisi olan ev tipolojilerini tartışmak hedeflenir.

Evlerin, bağlamda çokça görülen kadim antikite geçmişinin arayüzleriyle günümüz kullanıcılarına yorumlanması ile yeni arayüzler ortaya konulması hedeflenir. Bu noktada antikitede olduğu gibi bir evin açık, yarı-açık ve kapalı alan dengesini bugünkü yerel yaşama ve yeni koşullara uyarlayarak sunulması amaçlanır. Çünkü sağlıklı bir yaşam alanı oluşturmanın asıl unsurlarından biri de bu arayüzlerin kullanım senaryolarının oluşturulması olarak görülebilir. Evin kapalı alanlarında hangi fonksiyonlarla karşımıza çıktığı, açık ve yarı-açık alanların ne tür eylemlere ev sahipliği yapacağını kavramak bunlar arasındaki iletişimi doğru kurmanın ilk ayağı olabilmektedir. Evin aynı zamanda ışığı, rüzgarı hatta nemi doğru kullandığında sağlıklı bir eve dönüşebileceği, fikirle birlikte oluşturulan ana yaklaşımdır. Bu evin kullanıcılarının da ev ile kurduğu doğrudan temas önemli bir girdidir. Her ailenin ve her toplumun yaşam standartlarının farklı olduğu söylenebilir. Bu bağlamda önerilen yaklaşımda, evin arayüzlerinin değişmediği fakat bu arayüzlerin bir aradalığının her eve özgü olduğu söylenebilir. Bu farklı ev kombinasyonları bir tür yaşam birlikteliklerini oluşturur. Bu farklı evler ise bulunduğu bağlamda yer yer insancıl sokakları yer yer ise sosyal ihtiyaçların karşılandığı mahalleleri oluşturan yegane öğedir.

Yaklaşımda sunulan ev, önerilen arayüz kombinasyonlardan yalnızca biridir. Bu yaklaşıma göre evin yerele özgü arayüzler barındırması, oralıların kullanım gereksinimlerine göre oluşturulması önemsenmektedir. Bu gereksinimler bazen bir besicinin ahırı bazen de bir dokumacının ya da marangozun atölyesine dönüşür. Bu farklı fonksiyonlar mahalle kurgusunu renklendiren, aynı zamanda çeşitlendiren unsurlardır. Mahalleyi oluşturan yalnızca evler değildir. Fakat o yerleşimi, o mahalleyi yaşatanlar o evlerin içinde barınanlardır. Bu yaklaşımlar göz önünde bulundurulduğunda mahalleyi oluşturan meydanlar, çeşitli ticarethane ve ibadethaneler de yaklaşımın bir parçası olmaktadır. Buna göre, bir evi toplumsal yaşamdan ayırmak ve tekil olarak ayıklamak oldukça güçtür. Dolayısıyla birbirleri ile kurduğu açık ilişkiler önemsenmektedir. Bunun yanında o evin bulunduğu toplumun irdelenerek tasarlanması, yer yer birbirleriyle olduğu gibi ilişkiler kurarken gereken mekanların da mahremiyetlerinin sağlanması önemsenmektedir.

Evin sağlıklı oluşunu yalnızca fizyolojik ve biyolojik bir sağlık olarak görmeyen yaklaşım, evin aynı zamanda psikolojik yönden de sağlıklı önerilmesini önemsemektedir. Tam da bu bağlamda etrafında olup bitenden ayırmaksızın bir köy, bir mahalle kavramlarının da o evi yalnızca tekil olarak tasarlamamız gerektiğinin göstergesi olduğu söylenebilir. Bu noktada sağlıklı olarak ele aldığımız yapının, evde yaşamını sürdüren oralıların hem psikolojik hem fizyolojik hem de biyolojik sağlıklarını iyi bir şekilde sürdürmeleri önemsenmektedir. Fikir, psikolojinin mekansal arayüzleri iyi kullanarak, bireyin kendi, ardından aile ve mahalle olarak toplumsal yaşamı öne çıkaran mekan gereksinimlerini karşılayacak bir ev tasarlayarak ortaya koymayı hedefler. Fizyolojik ve biyolojik olarak mekanların sağlıklı olmasını da çeşitli tabiat verilerini mekana entegre etmekte bulur çözümü. Yani ışığın, kapalı ve yarı-açık mekanlarda doğru yönetimi, rüzgarın mekanda iyi bir yol izlediği, nemin ise gerektiğinde doğru kullanımı mekanı daha sağlıklı kılmak için gerekli bir tasarım yaklaşımıdır.

Sonuç olarak sağlıklı bir evin başta çevresiyle kurduğu ilişkiyle sağlıklı olabildiğini savunan yaklaşım, sürdürülebilir ve çevreci bir öneri sunmayı hedefler. Bağlamını yeniden tanımlayarak dönüştürmeyi ön planda tutar ve evin sağlıklı oluşunu psikolojik, fizyolojik ve biyolojik yönleriyle irdelemeyi amaçlar.

*Keçi kılından, tiftikten, yünden ya da bunların gelişigüzel karışımından kalınca dokunmuş küçük çul, yaygı, örtü.

Etiketler

Bir yanıt yazın