Özge Aygün tarafından Bursa SMD “Mimarlık Pavyonu” Öğrenci Mimari Fikir Projesi Yarışması" için tasarlanan proje, beşinci satın alma ödülünü kazandı.
Projenin Amacı
Mimarlık, insanın var olduğu her yerde bağlamla bütünleşir, mekânı şekillendirir. İnsanın mekânla ve çevresiyle kurduğu en eski ve en kalıcı diyaloglardan biridir. Proje, mimarlığın sadece fiziksel bir yapı oluşturmaktan öte, toplumsal bir ifade aracı olarak da kullanılabileceği fikrinden yola çıkmaktadır. Bu bağlamda, gecekondu yaşamının dinamikleri ile Sao Paulo’daki “utanç duvarı”ndan ilhamla, soyut bir ifade duvarı üretilmesi amaçlandı.
Bölge Seçimi
Proje sınıfsal ayrımın yüksek olduğu bölgeleri hedef alarak tasarlandı. Projenin ilham kaynağı ve yerleştirilmesi planlanan bölgelerden biri Sae Paulo olarak seçildi. Benzer şekilde şekilde bir diğer bölge de iklim şartlarının zorluğuyla Hindistan’ın Mumbai şehri belirlendi. Şehirlerin üst planına bakıldığında sosyal adaletsizlik ve eşitsizlik kavramları projeyi şekillendirmede önemli bir yer edindi.
Tasarım
Proje, strüktürden mobilyalara her elemanın değişken olmasını ve hedeflenen kullanıcıya göre şekillenmesini temel alan bir tasarım anlayışı benimsenmektedir. Bu nedenle, strüktürde ve modüler mobilyaların malzeme seçiminde ucuz ve pratik olması, hasar alma durumunda yerel bölgede kolaylıkla tekrardan üretilebilmesi ve doğal malzemenin yarattığı samimiyet etkisi gibi detaylara önemsenerek srüktür harici tüm elemanlar için sıkıştırılmış ahşap sunta önerilmiştir.
Modülerlik ve Bağlam
Modülerlik yapının taşınabilirliğini ve esnekliğini arttırırken, aynı zamanda bölgesel ihtiyaçlara göre dönüşebilirlik sunmaktadır. Projenin uygulanacağı mekânın işlevsel beklentilerine bağlı olarak modüler; atölye alanları, sergi mekânları veya topluluk toplantı alanları olarak dönüşebilir.
Mekânın merkezinde konumlanan ifade duvarı, iki yönlü işlevselliğiyle öne çıkar. Bir yüzeyi, 4×4 cm kesitli ve farklı yüksekliklerdeki ahşap elemanlardan oluşur; bu elemanlar 90° döndürülerek kilitlenebilir ve oturma, masa, sergileme gibi senaryolara dönüşür. Masa tipolojisinde açıldığında, içlerinde gizli saklama alanları da ortaya çıkar. Diğer yüzey ise kullanıcıların çizim ve fikirlerini yansıtabildiği katılımcı bir platform olarak işlev görür; mimarlık ve toplumsal diyalog arasında etkileşim kuran bir ara yüz oluşturur.
Sürdürülebilirlik ve yerel koşullara uyum sanayi devriminden bu yana makineleşme ile tek tip ürün üretimi yaygınlaşmış, ancak bu durum bireyselleşmeye dair beklentilere cevap verememiştir. Bu noktada tasarım, bireyselleşme ile tek tipleşme arasındaki diyalektiği ele alan bir sentezi barındırmaktadır. Teknolojinin olanakları ile yerel unsurları birleştiren yaklaşım, projenin özünde bulunmaktadır.
Her kurulduğu yerle yeni bir ilişki kuran pavyon, bulunduğu ortama bağımlı olarak farklı fonksiyonlar üstlenebilir. Bu dinamik, pavyonun sosyal bağlamına göre şekillenen geçici bir ilişki kurmasını sağlamaktadır.
Form
• Cephe boşluklu yapısıyla dış mekandaki kullanıcıda merak uyandırmaktadır. Cephede kullanılan neme duyarlı higromorfik ahşap, fiberglasla lamine edilmiş 0,6 mm döner baltık huş ağacı kaplama ile yapılmıştır. Sıcak iklimde kıvrılarak iç mekan ile dış mekan ilişkisi desteklenmesi amaçlanmıştır. 2 tabakalı olan bu ahşap malzeme yüzeylerin neme duyarlılığının farklılaşması ile çalışır. Nemli havada bir taraf diğerini bükülmeye zorlar bu sayede bu hareket tek yönlü olarak gerçekleşir. Kıvrıldığı durumda bernouilli ilkesi çalışır. Bu ilke ile yüksek basınçlı ortamda (dış mekan) rüzgar kıvrımlardan içeri doğru yönlenir ve düşük basınçlı ortama (altıgen modülün iç yüzeyi) geçer. Bu akış esnasında rüzgarın hızı artar ve iç mekana soğumuş halde girer. Böylelikle yapı tümüyle pasif enerjiyle çalışmakta ve ayrı taşınabilir bir enerji kaynağına ihtiyaç duymamaktadır. Gelişen teknolojilerin enerji kaynaklarına olan bağımlılığı arttırması yönüne bir tepki olmuştur.
• 120cmlik 3 parça katlanan polikarbonat malzemeden oluşan paneller ve inşa sırasında panellerin yerleşimine karar verebilme olanağı ile yapı tümüyle bağlamın beklentisine karşılık verebilir.
Panel oluşumları tüm malzemelerle birlikte 1 high cube içerisinde taşınabilme imkanı sağlar. Hasar olma durumunda onarımı kolaydır. Muson yağmurları gibi beklenmedik iklim şartlarına karşı zemin 30cm yükseltilmiştir.
Proje, iklimsel ve sosyal koşullara uyum sağlayan, dönüşebilir ve etkileşimli bir mimarlık yaklaşımı sunmaktadır. Bu yönüyle, toplumun her kesiminin mimarlıkla kurduğu ilişkiyi sorgulayan ve farkındalık yaratan bir yapı olması amaçlanmıştır.