4. Mansiyon, Süleymanpaşa Belediye Hizmet Binası Mimari Proje Yarışması

Tekirdağ merkez yerleşimi olan Süleymanpaşa; güneyde Marmara Denizi, kuzeyde D110 karayolu ile sınırlandırılmış bir yerleşimdir. Kent diğer birçok kıyı yerleşimi gibi kıyı boyunca lineer bir yapıda gelişmektedir. Mevcut kent özellikleri ve kabul edilen plan kararlarıyla kentin kazanacağı yeni özellikleri de dikkate alarak sadece kentin fiziksel çevresini incelemenin yanı sıra, insanların kentin kamusal yaşamındaki hareket ve yaşamlarını da anlamaya çalıştığımızda; Süleymanpaşa Belediyesi Hizmet Binası tasarım alanının, batısında kentlinin günlük hayatında önemli bir yere sahip Hükümet Konağı, Rüstempaşa Külliyesi, Zübeyde Hanım Parkı ve Orta Camii’nin etrafında yer alan mevcut kent merkezi, doğusunda planlanan ve inşai faaliyetlerin başladığı yeni kent merkezi, güneyinde ise kente hakim olan, kent etkinliklerinin büyük bir bölümünün gerçekleştiği, önemli bir rekreasyon mekanı olan sahil bandı gibi kent için oldukça önemli odaklar yer alıyor.

Kent ile birlikte bu odakları biraz daha, yakından incelediğimizde mevcut kent merkezinin, sahil bandının ve yeni kent merkezinin birbirleri arasındaki fiziksel ve sosyal kopukluk, kentin parçalar halinde ve bütüncül olmayan bir şekilde geliştiğini gösteriyor. Ayrıca sahil bandının kentin topoğrafik yapısına iyi çözümler üretilememesinden ve kent yerleşimi ile deniz arasından geçen, şehirler arası bir yol niteliğinde olan Atatürk Bulvarı’nın olumsuz etkileri nedeni ile potansiyellerinin iyi değerlendirilememiş olduğu da açıkça görülüyor.

Kentin bahsettiğimiz tüm bu sorunlarını göz önünde bulundurduğumuzda, sorunların çözümünde önemli bir fırsat olabilecek, kentin önemli odaklarının merkezinde yer alan böyle bir alanda sadece bir belediye binası tasarlamak yerine tasarım problemini geniş bir ölçekten değerlendirmeye başlayarak, önereceğimiz kentsel kurgu ile birlikte Süleymanpaşa Belediyesi Hizmet Binası tasarım alanının bu odaklar arasında kentsel bir bağlaç olmasını hedefledik.

Kentsel Kurgu

Tasarım alanı ve yakın çevresinde bulunan mevcut kent merkezi, sahil bandı ve yeni kent merkezi odaklarının birlikte ideal kompakt bir kent yapısı oluşturması adına mutlaka bir bütünü oluşturan kent parçaları halinde olması gerekir. Bu çerçevede odakların birbirleri ile kompakt bir şekilde çalışması için odaklar arasında yeşil sürekliliği, ulaşım kolaylığı ve işlev paylaşımı yapmayı düşündük ve bu sebepten odakları birbirlerine bağlayan “Kentsel Akslar” önerdik.

Kentsel Akslar, kentin birçok yerini etkileyecek, birleştirecek kent ile kentlinin iletişimini arttıran arayüzler üretecek, ideal kompakt bir kent yapısı oluşmasına katkı sağlayacaktır.

Kentsel Aks – 1; yeni kent merkezinden başlayıp Karlık Caddesi üzerinden tasarım alanın içinden geçerek Cumhuriyet Meydanı’na ulaşan, bu noktadan da Mimar Sinan Caddesi’ni takip ederek mevcut kent merkezi ile sonlanacak bir güzergahı tariflemektedir. Kentsel Aks – 2 ise mevcut kent merkezinden başlayıp Cumhuriyet Meydanı üzerinden tasarım alanına ulaşan, ardından Atatürk Bulvarı’nı takip ederek kentin doğusundaki konut ve üniversite bölgeleri ile sonlanacak bir hattı tariflemektedir. Bu iki aks üzerinde bulunan Mimar Sinan Caddesi’nde, Karlık Caddesi’nde ve Şht. Yüzbaşı Mayadağlı Caddesi’nde araç trafiğini yavaşlatmayı ve bu akslar boyunca yeşil yoğunluğunu arttırmayı öneriyoruz. Ayrıca Şht. Yüzbaşı Mayadağlı Caddesi’nin Cumhuriyet Meydanı’ndan tasarım alanına kadar olan kısmını araç trafiğine kapatmayı öneriyoruz. Bununla birlikte caddenin bu kısmında tarihi yapıların arasından denizi izleyerek, araçsız bir şekilde yavaş yavaş yürümenin kentli için oldukça keyifli olacağını düşünmekteyiz. Son olarak Kentsel Aks – 3 ise Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Hizmet Binası ve Kent Meydanı inşaatının başladığı yeni kent merkezinden başlayıp Karlık Caddesi üzerinden tasarım alanının içinden geçerek, alanın güneyindeki parktan sahil bandına ulaşarak sonlanan bir güzergah tanımlamaktadır. Bu aks üzerinde de karşılaştığımız ama aynı zamanda kentin birçok noktasında da gözlemlediğimiz kent yerleşimi ile deniz arasında bir bariyer görevi gören yüksek istinat duvarlarının kısmen düzenlenmesini ve kent yerleşimi ile deniz arasında bir diğer bariyer olan şehirler arası bir yol niteliğindeki Atatürk Bulvarı’nda araç trafiğini yavaşlatmayı, yeşil yoğunluğunu arttırmayı, üzerindeki üst geçitleri kaldırarak hemzemin geçişlerin çoğaltılmasını öneriyoruz. Tüm bu öneriler ile birlikte Kentsel Aks güzergahları; yol kenarı otoparklarının kaldırıldığı, trafiğin yavaşlatıldığı, toplu taşımanın ve yaya hareketinin teşvik edildiği mekanlara dönüşerek güçlü bir yaya üreticisi olarak çalışıp kent ile deniz ilişkisinin yanında kentin önemli odaklarına erişebilirliği arttırarak kentin daha kompakt bir yapıya sahip olmasını sağlayacaktır.

Yapı Kurgusu ve Çevre ilişkisi

Kentin önemli odaklarının merkezinde yer alan, ama mevcutta otogar olarak kullanılan, yüksek istinat duvarları sebebi ile yalnızca birkaç noktadan kentli ile iletişimde olan tasarım alanında, Kentsel Akslar ile ilişkili, hem yapı ölçeğinde, hem kent ölçeğinde yatay ve düşey bağlantı organizasyonlarını güçlü kurabilecek, farklı yönlerden, farklı kotlardan gelen yaya hareketlerini davet eden, yönlendiren, birbirine bağlayan bir organizasyon üretebilir miyiz?

Alana ilk ziyaretimizden itibaren bu soru hep aklımızdaydı. Biliyoruz ki, inşa edilen her yapı bulunduğu çevreyi ve kentliyi öncesinden farklı olan yeni bir durum ile tanıştırır. Kamusal yapılar ise kentin önemli noktalarını yeniden tarif eder ve önceden var olan kullanım alışkanlıklarını referans alarak tekrar tarifler. Bu bağlamda, kenti ziyaretimiz sırasında alanın yakınında, kent merkezinde bulunan benzer bir arazide aynı sorunlara karşı üretilmiş ve oldukça iyi işleyen kentlinin yoğun olarak kullandığı, zaman geçirdiği, içinden geçip gittiği, farklı yönlerden, farklı kotlardan gelen yaya hareketlerini yönlendiren önemli bir yerleşim mekanı olan Rüstempaşa Külliyesi ve yakın çevresinin kurgusunu, hedeflediğimiz organizasyonu üretmek için tekrar yorumlayabiliriz diye düşündük. Rüstempaşa Külliyesi eğimli bir alanda merkezine cami yapısını alan, çevresinde ise cami yapısına göre daha küçük boyutlu kütlelere sahip çarşı yapılarının olduğu bir kurguya sahiptir. Çarşı arazinin tüm çevresine yayılmış ve farklı yönlerden, farklı kotlardan gelen kentlinin yaya hareketlerini organize ederek kentliyi yönlendirmekte ve aynı zamanda kentteki diğer yapılar ile cami yapısı arasındaki ölçek geçişini yumuşatmaktadır.

Bu kurguyu aklımızın bir köşesinde tutarak tasarım alanına baktığımızda, alan topoğrafyasına istinat duvarları ile müdahale edilerek doğal arazi eğimi bozulmuş ve bunun neticesinde çevresi ile iletişimi kopmuş bir halde olmasını göz önünde bulundurduğumuzda, öncelikle bu alanda yapacağımız yapının zemin altı işlevlerinin yerleşeceği mekanları kullanarak arazinin doğal eğimine yakın gridal bir topoğrafya kurguladık. Bunu kurgularken de alanda doğacak dolgu ihtiyacının minimum seviyede olmasını oldukça önemsedik. Böylece kentli ile ilişkisinin fazlaca olması gereken yoğun bir yapı programı için zemin yüzeyi artırılmış ve arazinin yakın çevresi ile iletişim kurmasında ilk adım olarak gördüğümüz kot ilişkilerini kurmuş olduk.

Ardından, Kentsel Aksların kesişme noktası olan ve yaya yaklaşımının ağırlıklı olarak bu noktadan olacağını düşündüğümüz, alanın batısında karşılama mekanı niteliğinde bir meydan ve meydandan da kentliyi alanın içine doğru sürükleyecek, belediye mekanlarının girişlerinin besleneceği, alanda oluşturacağımız kurgunun omurgasını oluşturacak “Belediye Sokağı” ismini verdiğimiz, -13.45 kotunda bir iç sokak ve arazinin alt kotunda oluşturduğumuz bu iç sokak ile başlıca üst kot ilişkisini kuracak “Kentsel Koridor” ismini verdiğimiz bir merdivenler dizisi tasarladık. Aynı zamanda bu güzergahların kentsel kurguda oluşturduğumuz akslar üzerinde olmasını ve böylece yapının açık alan organizasyonunun kentsel kurguya da hizmet etmesini istedik.

Öncelikle alanda oluşturduğumuz bu iki ana güzergah üzerine fonksiyonel bir bölünme ile parçaladığımız Belediye Hizmet Binası kütlesini yerleştirdik. Ardından ticari fonksiyonları, alanın çeperi ile Belediye Hizmet Binası kütlesi arasına topoğrafyayı takip ederek farklı kotlara yayılacak ve alanın kuzeyindeki konut yerleşiminin alana sızmasına imkan sağlayacak şekilde, irili – ufaklı kütlelere parçalayıp, sosyal – kültürel işlevler (sinema, sergi salonu, atölyeler vs.) önererek alana yerleştirdik. Kurgudaki bu parçalanma yapının kente adaptasyonunu sağlayan toplanma alanları, açık teraslar, ara sokaklar oluşmasına olanak sağladı ve talep edilen yüklü programın, topoğrafyaya yayılarak oluşturulan bu yapı parçaları sayesinde zarif kütle oranları ve çevre ilişkileri vasıtasıyla çözülmesine olanak verdi.

Böylece, alanda bulunan kullanıcılar aynen bir kent parçasında olduğu gibi meydandan belki bir kafeye belki de bir caddeye sızıp, oradan da konferans salonunda veya başka bir sokaktaki etkinliğe katılacak ve ardından keyifli deniz manzarasını seyredebileceği teraslarda veya başka bir toplanma alanında kendini bulacak…

Bu kurgudaki amaç; Rüstempaşa Külliyesi’nde de olduğu gibi, yapının ve alanın mevcut kentsel örüntüye birçok noktadan entegre olmasını sağlamak ve farklı yönlerden, farklı kotlardan gelen kentlinin yaya hareketlerini organize ederek kentliyi yönlendirmektir. Bu entegrasyon noktaları maksimize ettiğimiz zeminden ihtiyaç programının gerekli gördüğü farklı girişlere imkan sağlayacak ve bu girişlere kullanıcıları yönlendirecektir. Ayrıca yapı kurgusu ile birlikte oluşan sokaklar ve işlevsel parçalanmalar alanın mesai saatleri dışında da kullanımına olanak sağlayacaktır. Tüm bu mekansal akışkanlık ve devinim yapının son derece rasyonel bir plan şemasına sahip olan zengin iç ve dış mekan kurguları sayesinde keyifli bir yapı olmasını sağlamıştır.

Etiketler

Bir yanıt yazın