4. Mansiyon, Kadıköy Meydanı Kentsel Tasarım Yarışması

PROJE RAPORU

KADIKÖY MEYDANI: MEVCUT DURUM

Kadıköy’ün yapılaşma yoğunluğunun artması Tarihi Yarımada ile bir bağlantı ihtiyacının ortaya çıkmasına neden olmuştur. 19.yüzyılda başlayan denizyolu ulaşımı sayesinde çalışma alanı İskele Meydanı adını almıştır. Bu tarihle birlikte Kadıköy’e giriş ve çıkış noktası niteliği kazanan deniz ve kent arasındaki alan, zamanla artan ihtiyaçlara cevap verebilmek için yapılan dolgularla günümüzdeki formuna sahip olmuştur.

Günümüzde merkezi bir aktarma istasyonu görevi gören alan; şehir hatları vapuru, TUR-YOL, İDO, İETT, metro, tramvay, dolmuş, taksi dolmuş, otopark ve hatta heliport gibi çok çeşitli ulaşım türlerine hizmet verecek bir altyapıya sahiptir. Bu kadar farklı ulaşım türlerinin kentin bir noktasında toplanması belirli sorunları beraberinde getirmektedir. Bu sorunların başlıcası, alana gelen yolcu yoğunluğunun dağıtılamaması olarak belirtilmelidir. Ayrıca, alanda bulunan İETT durakları (yaklaşık 100 araç), dolmuş/ taksi dolmuş durakları ve taşıt otoparklarının sayıca fazla olması alana önemli bir taşıt trafiğini de çekmektedir. Bu kadar farklı ulaşım türünün olmasına karşın çevreci ve sürdürülebilir ulaşım türlerine ilişkin altyapı alanda bulunmamaktadır.

Ortaya çıkan zaruri ihtiyaçların uzun dönemli planlama çalışmaları olmadan yapılması, mekanın morfolojik gelişimini yönlendirmiştir. İlk olarak 19.yüzyılda Haydarpaşa Garı için yapılan dolguları, 20.yüzyılın başlarında Kadıköy Belediyesi, iskele ve hal binası için yapılan dolgular izlemiş, 1950lerde ise et-balık kurumu binası ve otopark dolguları yapılmıştır. 21.yüzyıla gelindiğinde ise dolgular iskeleler ve atıksu arıtma tesisi için yapılmıştır. Önemli kentsel ihtiyaçlardan biri olan atıksu arıtma tesinin kentli için bu kadar değerli bir alanda yer alması büyük bir sorun olarak belirtilmelidir. Nitekim bu soruna çözüm üretebilmek, İskele Meydanı özelinde değil, İstanbul Metropolitan Alanı genelinde olmak durumundadır.

İskele Meydanı’nın en önemli sorunu, meydan olarak tanımlanan bir kentsel mekanın kullanıcılara esnek kullanım imkanları sağlaması gerekirken, kullanıcıların kaçtığı bir mekan olmasıdır. Merkezdeki yaya ve taşıt yoğunluğu, otoparklar, toplu taşıma durakları, atıl et-balık kurumu, ad-hoc büfeler ve işportacılar alanı kullanıcının deneyimlemesine imkan sağlamamaktadır.

İskele Meydanı’nın kullanıcıları günümüzde Kadıköy’e dışardan gelen yolculardır. Kadıköylü bu alanı verimli bir şekilde kullanamamaktadır. Yeldeğirmeni Mahallesi’nin sanat altyapısı, Kadıköy-Çarşı ve Moda bölgesinde kendine yer bulabilmektedir. Aynı şekilde, Çarşı bölgesinin tarihi ve kültürel kimliği de İskele Meydanı ile buluşamamaktadır. Kullanıcılar İskele Meydanı’nı bir geçiş bölgesi olarak değerlendirmektedir. Ne İskele Meydanı’nın yakın çevresi ile bir rekreatif bağlantısı bulunmakta, ne de yakın çevredeki potansiyellerin İskele Meydanı’nda bir yansıması olmaktadır. Birbirine bu kadar yakın, ancak bir o kadar da kadar uzak iki alan konumundadır. İki alanın bağlantısı kopmuş vaziyettedir.

İskele Meydanı’ndaki bağlantı kopukluğu yalnızca mekânsal ilişkiler bağlamında değil, tarihsel süreklilik bağlamında da gözlenmektedir. Alandaki Haydarpaşa Garı, Haldun Taner Sahnesi, Kadıköy TESAK ve Kültür Merkezi ile Beşiktaş-Adalar iskelesi gibi tescilli yapılar kentsel tasarım problemi nedeniyle yalnızlık çekmektedir. İşlev bakımından yalnız olması kabul edilebilir yapılar olsa da, çevresindeki büfe, wc, işportacılar gibi ad-hoc uygulamalar yapıların yanından geçilen bir konumda kalmasını sağlamaktadır. Ayrıca alana cephe veren tescilli mimari kültürel miras elemanları da çevresine yabancılaşmıştır. 1960larda ortaya çıkan kat mülkiyeti kavramı ile apartmanlaşan Yeldeğirmeni ve Caferağa Mahallelerinde korunan tescilli yapılar günümüzde dokusuna yabancılaşmış bir durumdadır. Günümüz belleğindeki yerleri silinmeye devam etmektedir.

İskele Meydanı’nın kullanılamamasındaki sorunlardan biri de kentsel ısı adası sorunudur. Geçirimsiz zemin uygulamaları ve açık otopark tasarımları nedeniyle gece ve gündüz sıcaklık farkı azalmakta ve ısınan ortamları kullanıcının tercih etmesi zorlaşmaktadır.

Verimsiz yeşil alanlar, güvensiz mekanlar, taşıt odaklı çözümler, ad-hoc kullanımlar, ihtiyaca cevap vermeyen açık alanlar ve otoparka dönmüş bir İskele Meydanı’ndan kaçan kullanıcılar, Kadıköy’ün kültürel birikiminin sokak sanatlarını şekillendirdiği sokaklarda sosyalleşme, eğlenme ve rekreasyon ihtiyaçlarını gidermektedir.

BÖLGESEL İLİŞKİLER

Kentsel Odak Ön Görüsü
Her ne kadar büyük metropollerde net bir odak tanımlaması yapmak güç olsa da, İstanbul’un tarihi geçmişi ve günümüzdeki potansiyeli bu tür bir tanımlamaya olanak sağlamaktadır. Bu bağlamda Eminönü-Karaköy (Tarihi Yarımada) İstanbul’un en önemli ticari ve turistik odağı olarak tanımlanabilir. Kadıköy ise, tarihi geçmişi ve günümüzdeki sanat faaliyetleri göz önüne alındığında İstanbul ölçeğinde kültür ve sanat odağı olarak tanımlanmıştır. Kadıköy ayrıca, Anadolu yakasının ticari ve spor odağı özelliğini de taşımaktadır.

Toplu Taşıma Ön Görüsü
İstanbul’un iki yakasında raylı sistem odaklı çalışacak iki ana aktarma merkezi ön görülmüştür: Söğütlüçeşme ve Yenikapı. Alt aktarma merkezleri ise denizyolu ulaşımı odaklı çalışmaktadır. Gelecekte bu aktarma merkezleri yolcu yükünü paylaşacak, yolcu yoğunluğu dağıtılarak, kentsel alanların yaşanabilirliği artırılacaktır.
Kadıköy-Söğütlüçeşme aktarma merkezi arasında bisiklet ve yaya ulaşımını güçlendiren kararlar alınmış ve alternatif/sağlıklı ulaşım türleri desteklenmiştir. Bir diğer öngörü ise, Kadıköy’ün kuzeyinde yer alan Üsküdar ve Beykoz bölgeleriyle olan ilişkilerini güçlendirecek Üsküdar-Kadıköy metro hattının oluşturulmasıdır. Bu sayede, bu bölgelerden İETT ve dolmuşların kentin en verimli ve ihtiyaç duyulan alanlarına girmesi sınırlandırılacaktır. Gelecekte, tekerlekli toplu taşımanın yerini entegre bir şekilde çalışan raylı sistem ve denizyolu ulaşımının alacak olması öngörüsü, konut alanları ölçeğinde tekerlekli ulaşım ile bu ulaşım türlerine aktarmaların sağlanmasına zemin hazırlamıştır.

Açık/Yeşil Alan Ön Görüsü
Kadıköy İskele Meydanı’nın yoğun rekreatif faaliyetlere imkan sağlayacak şekilde yeniden organize edilerek, Maltepeden Moda sahiline kadar ulaşan Anadolu yakası kıyı rekreasyonunun bir parçası olacaktır. Ayrıca Haydarpaşa Limanı yolcu limanı olarak öngörülmüş, liman ardı bölgesi ise bu proje öngörüsünde rekreatif faaliyetlerin devam edeceği alan olarak kabul edilmiştir.
Bu bağlamda, Harem Otogarı’nın dönüşümüyle birlikte Salacak-Moda arasındaki liman-otogar (yük/yolcu taşıması) özellikli bölgenin Anadolu yakası rekreasyon sistemine entegrasyonu sağlanmış olacaktır.

VİZYON: KREATİF EKOLOJİ

– “Kreatif düşünce tüm inovasyonların tohumudur.” (Sarooghi, H., et al., 2015)

Kreatif ekoloji; kültür ve fiziksel çevrenin bileşkesinde ağsal ilişkilerin derinleştiği ve dirençli kreatif toplumun tohumlarının yeşerdiği bir yaşam atmosferi oluşturmaktır. Kreatif ekolojinin temelinde sosyal ve bilişsel ağlar, yani bağlantısallık bulunur. İnsanın; geçmişi, çevresi ve diğer insanlarla kurduğu bağlar, kreatif düşüncenin oluşumunu sağlar. İnsanın insanla kurduğu bağlar yeni düşüncelerin doğuşuna imkan sağlarken, insanın çevresiyle kurduğu bağlar ise bu düşüncelerin mekana yansımasına imkan sağlar. İnsan zihninde gelişen bağlar sonucu yeniliğin temelleri oluşur.

– “Kültür, kreatif düşünceyi teşvik eder.”

Bugün var olan kişi, geçmişte verdiği kararlar sonucunda bulunduğu noktaya gelebilmiştir. Kültürel birikiminin oluşturduğu kimlik, bugünkü kararlarını şekillendirdiği gibi gelecekteki kişiliğini de yönlendirir. Kimlik, yaşanılan mekanla doğrudan ilişkilidir. Tarihsel geçmişindeki mihenk taşları kimlik için oldukça belirleyicidir. Yaşanılan mekanlar, sosyalleşilen ortamlar insan zihninin bir köşesinde yer edinir, anı olarak kaydedilir. Birikerek kimliği oluşturan anılar, aynı zamanda kişiye aidiyet duygusu ve sahiplenme bilinci kazandırır. Bu sayede anı biriktirilen mekanlar önem kazanır. İnsanlar anılarını korumak, gelecekte de hatıralarını tekrar deneyimleyebilmek için anı mekanlarını koruma ihtiyacı duyarlar. Anı mekanı/yapıyı korur, insan zihninde bir imgeye dönüştürür. Benzer duyguların farklı kişilerce yaşandığı mekan/yapı imgeden kentsel imgeye dönüşür, kültürel bellek oluşur. Sosyalleşen toplum, kazandığı aidiyet duygusu ile imgelerini geleceğe aktarmak, benzer anıların oluşmasına süreklilik katmak ister.

– “Sosyalleşme, kişiye kentlilik bilinci kazandırır.”
– “ Sanat aidiyet duygusunu geliştirir, kent imgesi ve kent kimliğini güçlendirir.”

Anılarını aktarabilmek için kişi edebi (sözlü, yazılı), kültürel (beden dili), sanatsal (resim, heykel, müzik, tiyatro vd.) iletişim teknikleri ile kendilerini ifade etmeye başlar. Anılarını birbirleriyle paylaşan insanlar, benzer duygularla yakınlaşır, daha fazla anı, bilgi ve tecrübe paylaşır. Birlikte zaman geçirerek deneyimlerini çeşitlendirir, çevresini ve mekanı daha verimli kullanmaya başlar. Kendini ifade etme yeteneği ona özgürlük ve arkadaşlık vermiştir. Sosyalleşme, paylaşım sağlar, düşüncelerin gelişmesine katkı verir. Toplum tarafından fikirlerin benimsenmesi, değer verilmesi kreatif düşüncenin önemli destekçilerindendir.

– “Kenti kent yapan, kentlileşebilen insandır.”

Bulunduğu toplumla iletişimi güçlenen insan, toplumsal yapıya ayak uydurmaya başlar. Bulunduğu kültürel çevre onu belirli normlara uygun yaşamaya sevk eder. Aile, grup, zümre, cemaat, toplum gibi farklı ortamlarda, bulunduğu ortama uygun hareket eder. Bulunduğu kentsel yaşamın kurallarına sadık kalmaya gayret eder.

– “Fiziksel ve psikolojik rahatlık kreatif düşünceyi tetikler.”

Bireyin, yaratıcı ve yenilikçi yönünün ortaya çıkmasındaki en önemli faktörler; kültürel bellek, toplum ve kreatif düşünceye imkan sağlayan kamusal alanlardır. Düşüncenin eyleme dönüşümü kamusal alanda gerçekleşir. Kamusal alanların iyi organize edilmeyişi, mekanların insanlar üzerinde fiziksel ve psikolojik bir baskı oluşturmasına neden olur. Baskı altındaki insanların verimli karar almaları zorlaşır.

– “Kreatif düşünce uygun ses, sıcaklık, renk ve aydınlatmanın olduğu ortamlarda gelişir.”
– “Düzen; sağlıklı seçimler, iyi davranış, cömertlik ve gelenekselliğe katkı sağlarken, dağınıklık; kreatif düşünceyi besler.

İyi organize edilmiş, düzenlenmiş mekanlarda insanların rahatladığı ve psikolojik baskı ortamının azaldığı bilinmektedir. Düzen, insanların sağlıklı seçimler yapmalarına yardımcı olurken, iyi davranış ve tutum sergilemede önemli bir bileşen olarak belirtilmektedir. Belirli bir düzen içindeki dağınıklık ise insanın kreatif düşüncesine olumlu katkılar sağladığı bilinir.

PLANLAMA GENEL YAKLAŞIM

Bölgeleme/Odaklar
Alan tarihsel geçmişi ve yakın çevresinin barındırdığı potansiyeller sonucunda belirlenen vizyon çerçevesinde Bağlantı, Kreatif ve Ekolojik olmak üzere 3 ana odak üzerine tasarlanmıştır. Bağlantı odağı bir aktarma alanı olarak hizmet verirken bu bölgede yaşayanların kullanabileceği mekanlar da düşünülerek oluşturulmuş, kreatif odak tamamen insanların sosyalleşme, rekreatif faaliyetler gerçekleştirme ve kişisel gelişim üzerine kurgulanmış, ekolojik odak ise alanın en az değişmiş kıyı bölgesinde, koyu temizleyecek,farklı yaşam türlerine yaşam alanı olacak, Haydarpaşa Garı ve Arkeolojik alanına görsel bir şölen oluşturacak şekilde organize edilmiş

Ulaşım

Taşıt Yolları:
Ana ulaşım kurgusu Söğütlüçeşme ve Tıbbiye Caddelerinden alana giriş, Tıbbiye ve Orgeneral Şahap Gürler Caddelerinden çıkış olacak şekildedir. Sahilden Moda bağlantısı gidiş ve geliş olacak şekilde alanın ihtiyacını karşılamak üzere tasarlanmıştır. Alandaki taşıt izleri olabildiğince benzer şekilde korunmaya çalışılmış, ancak liyol genişlikleri minimum düzeyde tutularak alana taşıt girişinin azaltılması hedeflenmiştir. Ayrıca alandaki tüm otoparklar kaldırılmış, yalnızca Hilton yakınında, Haydarpaşa Garı ve Arkeoloji Müzesi çevresinde sınırlı sayıda otopark önerilmiştir. Bu otoparkların engelli, elektirikli araçlar öncelikli olacak şekilde işletileceği ön görülmektedir.

Raylı Sistem Ulaşım Kararları:
Kadıköy-Tavşanlı (M4) metro hattı olduğu gibi korunmuş, gelecekte Sabiha Gökçen Havalimanı’na uzatılması kararı kabul edilmiştir. Ayrıca, tarihi Üsküdar-Kadıköy tramvay hattının canlandırılması ve gündelik ilişkilerin karşılanması amacıyla İBB tarafından projelendirilen Beykoz-Üsküdar metro hattının Kadıköy’e kadar uzatılması kararı alınmıştır. Metro giriş-çıkışları günümüz İETT duraklarının bulunduğu bölgede gerçekleşecektir.

Denizyolu Ulaşım Kararları:
Günümüz Kadıköy’ünün oluşmasındaki en önemli faktörlerden olan deniz taşımacılığının sürekliliği sağlanmıştır. Ölçeğini kaybederek farklı işlevlerle donatılan Eminönü-Kadıköy İskelesi yeniden bir iskele yapısı olarak tasarlanmıştır. İskeleler Bağlantı Odağı içinde tasarlanarak alanın optimum şekilde kullanılması sağlanmıştır. Alandaki TURYOL kullanımı eski balonun bulunduğu bölgede tasarlanmıştır.

Tekerlekli Ulaşım Kararları:
Alana tekerlekli toplu taşıma araçlarının girişi sınırlandırılmıştır. Sadece Söğütlüçeşme Ana Aktarma İstasyonu ve yakın çevrede raylı sistemin hizmet veremediği bölgelerden yolcu taşımacılığı tekerlekli ulaşım ile yapılacaktır. İETT durakları kaldırılmış, mekan güvenlikli, yaşanabilir bir şekilde Kadıköylünün kullanımına açılmıştır. Dolmuş Durakları ise M4 metro çıkışı, tramvay durağı ve iskelelere yakın konumda olan bir bölgede oldukça sınırlı sayıda tasarlanmıştır.

Bisiklet ve Yaya Ulaşım Kararları:
Kadıköy Belediyesi’nin bisiklet yolu projeleri kabul edilmiş, alan içinde bisiklet yolu gidiş-geliş olacak şekilde tasarlanmıştır. Bisiklet yolu Moda Parkından Haydarpaşa Garı ve Marmara Üniversitesi’ne kadar tasarlanmıştır. Ayrıca, Söğütlüçeşme Ana Aktarma İstasyonuna alternatif ulaşım bağlantılarının oluşturulması amacıyla bisiklet yolu önerilmiş, yaya yolu genişletilmiştir. Yaya bağlantıları Moda Parkından Haydarpaşa Garı’na kadar kesintisiz bir şekilde tasarlanmıştır. Ayrıca, Beşiktaş İskelesinden Ekolojik Odağa kadar manzara ve Gökyolu önerilerek kullanıcıya farklı bir deneyim sunulmak istenmiştir.

PEYZAJ TASARIMI GENEL YAKLAŞIM

Mekan – Yer – Yer Duygusu Bağlamında Kadıköy

Mekan sonsuz alan içinde sınırlama ile tanımlanabilen boşluktur. Mekan onu saran ve sınırlayan bileşenlerinin yanında, onu anlamlandıran insan faktörü ile varlığını sürdürmektedir. Lefebvre (1991) mekanın insanla var olduğunu ve mekânsal ilişkilerin sosyal anlamlarla oluştuğunu belirtmiştir. Bu mekanlarla kurulan bağlar, ilişkiler sonucu deneyimler oluşur. Böylece içinde bulunduğumuz “mekan” (space) artık anlamlı “yer” (place) e dönüşür.

“yer, insanların öyle ya da başka türlü ilişki kurdukları, değdikleri, bağlandıkları mekanlardır; anlamlı konumlardır”(Cresswell, T.,2004).

Bu kapsamda yer, insanlar tarafından kullanılan, deneyimlenen, anlam ve değer yüklenmiş mekanın bir parçasıdır. Yani mekanlar, o mekandaki yaşanmışlığın katmanlaşması ile yere dönüşürler.

Yi-Fu Tuan (1977) mekanı “hareket ve özgürlük” olarak, yeri ise “ durma ve güvenlik” olarak tanımlamıştır. Bu tanımdan da anlaşıldığı gibi Tuan mekanı harekete izin veren, yeri ise durak, ara vermek olarak tanımlar. Yani hareketin içindeki her durma noktası, o mekanlarla kurulan bağlar, ilişkiler sonucu deneyimler oluşturarak, mekanın anlamlı bir yere dönüşmesine olanak sağlar.

Bu kavramlar kapsamında Kadıköy mevcut durumu değerlendirdiğimizde, çarşıdan kopuk, yalnızca hareket-bağlantı-transfer odağı olarak kullanılan, çevresiyle ve özellikle de geçmişiyle bağ kuramayan salt aktarma mekanı olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle geçmişimdeki bağları, çitlembik bahçeleri, çayırları göz önüne alındığında ekolojik anlamda Kadıköy’ün geçmişiyle bağ kuramadığı açıktır.

Halbuki, Geçmişinde Kalkedonyalıların cam eşya, altından küpe, yüzük gibi süs eşyası yapmasından cumhuriyet dönemindeki dans, müzik, tiyatro, şiir gibi sanatsal aktivitelere kadar Kadıköy’ün sanatla ve yaratıcılıkla iç içe ve katmanlaştığını görüyoruz.

Kreatif Ekoloji Kapsamında Peyzaj Kararları

“Modernist sanatın tahayyül ettiği büyükşehir, kent senfonisinin muhtemel mahalliyse, bugünün metropolünde sadece kakofoni mümkünmüş gibi görünüyor (Stavrides, 2016).”

Günümüz Kadıköy metropolü kentsel ortam ve akışların oluşturduğu kaotik bir yığın görüntüsü veriyor. Arkeolojik alan ve Haydarpaşa bu kaotik durum ile karşı karşıya kalmakta ve mevcuttaki ulaşım baskısı bu alanlar ile Kadıköy rıhtımının ilişkisini zayıflatmaktadır. Bu kapsamda Ekolojik tampon görevi görecek bir yaklaşımla Haydarpaşa ve çevresindeki arkeolojik alanın korunması ve gelecek nesillere aktarılması amaçlanmıştır.

BAĞLANTI ODAĞI

Kadıköy’ün mevcutta en yoğun ve deniz ile karadan gelen baskı altında daralmış, sıkışmış olan bu bölgesi, çarşı ile doğrudan ulaşım sağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Lineer ulaşım aksı üzerinde bulunan Beşiktaş ve Adalar İskelesi korunmuş, metro bağlantıları korunmuş, Kadıköy iskelesi diğer işlevlerden arındırılmış ve sadece iskele işlevine dönüştürülmüştür. Bu sayede Haldun Taner Tiyatro Sahnesinin de silüeti ön plana çıkarılmıştır. Bu aks hareket mekanıdır. Kadıköy’e ilk defa gelen turistlerin çevredeki manzaraya odaklandığını biliyoruz.

Fakat Kadıköy meydanını gündelik olarak kullanan, her gün buradan geçmekte olan kullanıcılar ise yalnızca “hareket ve ses” algısıyla yönlenmektedir. Bu durum göz önüne alındığında bu alanda hem hareket, hem de hareket alanının içerisinde durma-bekleme-karşılaşma-buluşma noktalarının oluşturulmasını gerektirmiştir. Bu aks üzerinde turist bilgilendirme kioskları, WC, Bebek bakım üniteleri, kafeterya, büfe, durak gibi yapılar konumlandırılmıştır. Bu aks üzerindeki Haldun Taner Tiyatro Sahnesi de korunarak, yakın çevresinde durağan etkinlikler önerilmiş (oturma-dinlenme-seyir vb) bu sayede hareket alanı içerisinde sosyal odaklar oluşturulmuştur.

EKOLOJİK ODAK

Haydarpaşa ile Kadıköy iskele meydanı arasında kalan, mevcutta Otobüs durakları ile bölünmüş, sürekliliği olmayan bu bölge Üretken, Canlı, Yaşayan, Sürdürülebilir Ekolojik Odak Olarak düzenlenmiştir.

Öncül bitkilendirme, canlı strüktür, geçmişinden izler barındıran doğal kıyı formu, Kadıköy Çiğdemi “Colchicum chalcedonicum” koruma alanı ile canlı, yaşayan, yeşil ve ekolojik bir odak oluşturulmuştur. Bu odak aynı zamanda Haydarpaşa ve arkeolojik alanın da korunması içinde bir tampon görevi üstlenmektedir. Mevcutta bulunan ve ıslah çalışmalarına başlanan Seyit Ahmet Deresi de düşünülerek, kendini yenileyebilen, kuşları çekecek bitki türlerinin kullanıldığı, Gözlem alanlarını ve keşif akslarını içinde barındıran bir odak oluşturulmuştur.

Ekolojik odak yürüyüş akslarında topoğrafyaya en az müdahalede bulunacak, flora ve faunanın sürdürülebilir yaşamını etkilemeyecek canlı strüktür önerilmiştir.

Alanda bulunan Et Balık Kurumu yapısı sınırları ve formu korunarak Arkeoloji Müzesine dönüştürülmüş, çevresinde kafeterya, oturma birimleri, açık sergi alanları oluşturulmuştur.

KREATİF ODAK

Kreatif Odak olarak belirlenen Beşiktaş ve Adalar iskelesinin sol tarafında bulunan alanın büyük bölümü otopark olarak kullanılmaktadır. Bu alan form itibariyle bir burun oluşturmakta ve bu sayede geniş bakış açılarına olanak sağlamaktadır. Moda burnu ile Haydarpaşa bölgesine kesintisiz bir görsel erişim sağlamaktadır. Mekansal formu ve olanakları göz önünde bulundurulduğunda, Kadıköy’ü ulaşım gibi zorunlu etkinlikler dışında kullanan kullanıcılar açısından oldukça önemlidir. Çünkü bu alan hareket içerisinde insanların duracağı, birbirleriyle etkileşime geçeceği sosyal etkinliklere olanak sağlayacak mekânsal genişliğe sahiptir. Bu boyutuyla, bu alanı hareket içerisinde durma noktası yani sosyal niş olarak düşünebiliriz. Sosyal etkinliklerin oluşumunda Kadıköy’ün geçmişinden bugüne kadar gelen kreatif özellikleri değerlendirilmiş ve bu kapsamda; yaratıcılık ve sergi odakları, performans alanları, kendin yap etkinlikleri (do it yourself), z kuşağı buluşma noktaları, dans çemberi, sahaf sokak gibi etkinlikler kurgulanmıştır.

MİMARİ KARARLAR

Proje kapsamında yapılan ya da yapılması tercih edilmeyen mimari müdahalelerin, katılımcı, şeffaf, kamusallığı öne çıkaran, kentsel yaşam kalitesini arttıran mekân, kent kimliği ve yere dair anlam tarihsel birikimi dikkate alan, yerin niteliğine uygun kullanım yoğunluğu belirleyen, çevresel nitelik, kullanım konforu doğa ve çevreye duyarlı sürdürülebilir yaklaşımlar gibi kaygılar doğrultusunda yapılmıştır.

KHALKEDON ARKEOLOJİ MÜZESİ

Taşınmaz özellikteki arkeolojik eserlerin in-situ korunması esastır. Ancak bazı özel durumlarda kaldırılma/yerinden edilme kararları alınabilmektedir. Bu tür durumlarda ise mevcut konumuna en yakın müzede sergilenmesi genellikle tercih edilir. İstanbul’da arkeoloji müzeleri Avrupa yakasında yer almakta ve envanteri ile depoları oldukça dolmuş vaziyettedir. Yüzyıllardır yerleşim görmüş İstanbul kenti arkeolojik varlıklar açısında son derece zengin olduğu bilinmekte ve gelecekte de önemli bulgular sunacağı ön görülmektedir.

Khalkedon arkeolojik alanı Anadolu yakasındaki en büyük ölçekli kazılardan biridir. Çok fazla taşınabilir eserin yanında St. Bassa kilisesinin kalıntılarına da ulaşıldığı bilinmektedir. Kısa süreli kurtarma kazılarında ortaya çıkan eserlerin İstanbul Arkeoloji Müzeleri envanterine kayıt edilmekte ve müzenin depolarına kaldırılmaktadır. İstanbul, daha önce de belirtildiği üzere arkeolojik varlıklar konusunda ülkemizde en yüksek potansiyele sahip yerleşmelerin başında gelmektedir. Bu nedenle İstanbul Arkeoloji Müzelerinin tüm İstanbul kazılarına ev sahipliği yapamayacağı öngörülmekte, Khalkedon arkeolojik alanında bulunan eserlerin de yakın bir konumda (in-situ) sergilenmesi ve halka sunulması sağlanmalıdır. Bu bağlamda, Khalkedon arkeolojik alanı yakın çevresinde bir arkeolojik müze yapılması hedeflenmiştir.

“Korumanın en önemli amacı, yeni kentsel işlevler
kazandırma yolu ile tarihsel çevreyi, canlı olarak
yaşatabilmek olmalıdır.”(Aydemir, 2007)

Haydarpaşa Planlama alanı ve çevresindeki tüm yapılaşmalarda alanın İstanbul silueti bakımından önemli bir konumda bulunduğu gerçeği göz önünde bulundurulacak, alanın kıyı kesiminde yapılacak yeni yapılar önemli anıt eserlerin siluetini olumsuz olarak etkilemeyecek konumda ve yükseklikte olmalıdır. Haydarpaşa Garı ve arkeolojik alanı çevresinde yapılması planlanan yapılar; alanın kimliğine uygun, kontur – gabari ve cephe özellikleri ile bölge karakteristiğini bozmayacak bir formda olmalıdır. Bu bağlamda, Haydarpaşa Bölgesi ve Çevresindeki alanın karma sit alanı olması, zeminin dolgu alanı olmasından dolayı jeolojik güvensizlik, siluet, gabari ve cephe kaygılarından dolayı alanda yeni bir yapılaşma tercih edilmemiş olup, rejeneratif bir yaklaşımla mevcut olan koruma ve zamanın izi korunarak mekânın deneyimlenme biçimlerinin düzenlenmesi kararı alınmıştır.

Toplumsal değişimlerin etkisiyle zamanla işlevini kaybeden Et Balık Kurumu, kıyı ile olan manzara ilişkisi, ulaşım kolaylığı ve yeşil alanla iç içe olmasına rağmen atıl kalmıştır. Kurumun, tekrar kente ve kentliye geri kazandırılması için özgün işlevinde devam etmesi mümkün görülmemektedir. Bu bağlamda, Kurum’un yapıya özünden farklı bir işlev yüklenerek, farklı kullanıcı kesimlerini bölgeye çekmeyi hedeflenmiş, yapının aktif şekilde kullanımı ile sürdürülebilirliğinin sağlanması benimsenmiştir. Kurum’un bulunduğu konum ile kamusal, katılımcı ve şeffaf bir uğrak noktası olma potansiyeli, dikkate alındığında arkeoloji müzesi olarak yeniden işlevlendirilmesi hedeflenmiştir.

Mevcut kütle; Eski Et Balık Kurumu, yaklaşık 60 cm yükseltilmiş zemin betonu üzerine çelik strüktür arasına tuğla dolgu malzemesi kullanılarak, yaklaşık 3000 m² taban alanında masif bir kütle olarak inşa edilmiştir. (Kurum, hakkındaki konstrüksiyon bilgileri yetersiz olmakla birlikte araştırma sonucu edinilen görsellerin yorumlanmasıyla, dış duvarlar hakkında bilgi edinilmiştir.) Ön tasarımı kararı olarak, yapıya ait belleğin zarar görmemesi ve yapının tasarım işlemi sonucunda eski haline yabancı, kaybolmuş ve yapay hale gelmemesi öncelikli bir önlem olarak düşünülmüş, yapıya müdahalede strüktürün bütünlüğü korunmuştur.

Bağlam ve Erişilebilirlik; Yapının mevcut durumu ve yeni düzenlemeler ile ilişki kurulabilmesi için, çelik strüktürün okunabilirliğini arttırmak adına, cephe duvarları ötelenmiştir. Ötelenen duvarlarda, toplumsal bütünleşmeye katkı sağlamak ve kentliler arasındaki iletişimi arttırmak amacıyla, proje alanı ve yakın çevresinde bulunan;

Ayia Euphemia Rum Ortodoks Kilisesi, Osman Ağa Çeşmesi, Surp Takavor (Ermeni) Kilisesi, Cafer Ağa Cami,Sultan 3. Mustafa (İskele) Cam, Haydarpaşa Cami, Halid Ağa Çeşmesi, Rasim Paşa Cami, Köçeoğlu Hamamı, Haydarpaşa Garı, Notre Dame Du Rosaire Kilisesi, Mekteb-i Tıbbiye Şahane, Aya Trida Rum Ortodoks Kilisesi, Haydarpaşa Numune Hastanesi, Kadıköy Şehremaneti, Haydarpaşa İskelesi, Süreyya Operası, Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu, Haldun Taner Sahnesi, Haydarpaşa Lisesi, gibi farklı işleve, farklı dine, farklı kültür ve toplumlara hizmet eden yapılarda bulunan kemerli dış camekanlar, kapı, pencere açıklıkları, nişler ve revaklarda; ortak çizgi olan neogotik, barok ve Osmanlı Mimarisinde görülen ‘U’ çizgilerinin çağrılmasıyla tarihi katmanlar arasında bağlantı kurulması istenmiş olup, hedeflen çizgiler cephede kapı pencere açıklığı olarak yansıtılmıştır. Yapıda kuzey cephesinden idari ve servis erişimi, güney ve doğu cephelerinden yaya erişimi sağlanarak kamusallık güçlendirildi.

Konstrüksiyon ve organizasyon; Öngörülen şeffaf yüzeyli cepheden gelen kontrolsüz ışık problemi, sergi alanlarının kullanımını kısıtlayacağı düşünülerek cephe duvarını taklit eden sergi alanlarını kontrolü girişi de sağlayan iç duvar planlanmış, sergi alanı ve cephe arasında ara mekânlar oluşturularak dış sınırların eritilmesi planlanmıştır. Oluşturulan ara mekânlarda atölye, kafe, kütüphane, dinleme alanları ile kentlilerin sanatsal-kültürel aktiviteler gerçekleştireceği mekânlar oluşturulmuştur. Yapı, hakkındaki konstrüksiyon bilgileri yetersizliğinden dolayı yapının taşıyıcılığını güçlendirmek adına iç mekanda çelik güçlendirmeler düzenlenmiştir.

Sürdürülebilir mimari; Yapının yeniden işlevlendirilmesiyle kazandırılan sürdürülebilirlik ile dışında, yapının yaklaşık 3000 m²’lik taban alanını tahrip ettiği ekolojik alanı onarabilmek adına yapının çatısında ‘yeşil çatı’ düzenlemiştir. Ayrıca, cephede mesh üzerine dikey yeşil müdahaleleriyle dolu-boş etkisiyle, ışığın düştüğü mekânlardaki bazı aktivitelerin kurgusu daha kontrollü getirilmiştir.

Yakın çevre; Yapının giriş düzenlemeleriyle erişimin arttırılmasının yanında Yapının peyzajıyla yaya ulaşımı her yerden sağlandı, kamusallık güçlendirilmiştir. Ayrıca, Müzenin tamamen kamuya ait bir yer haline gelmesi için bahçe duvarı ve telleri kaldırılmıştır.

EMİNÖNÜ-KARAKÖY VE İDO İSKELESİ

Mevcut Kadıköy iskelesi, ölçeğini aşmış, yapılış amacından sapan birden fazla işlev barındıran, kısa süreli sirkülasyon halinde kullanıcılar olması beklerken kullanıcılar için uzun süreli olabilecek, duraklama, bekleme ya da dinleme olanağı sunan, dolayısıyla kullanım yoğunluğunu aşan, Haldun Taner Sahnesi’ni gölgeleyen niteliktedir. Bu bağlamda, yerin niteliğine uygun kullanım yoğunluğu belirlemek, Haldun Taner Sahnesi’nin çevresel niteliği arttırmak, hem sahne hem iskele için kullanım konforu sağlamak için, iskele için yeni bir öneri sunulmuştur.

Önerilen iskele sadece bir aktarım istasyonu olarak değerlendirilmiş, mevcut iskeledeki tüm ek işlevlerden yalıtılmış, doğa ve çevreye duyarlı sürdürülebilir yaklaşımlar gibi kaygılar doğrultusunda tasarlanmıştır.

MİNÖR YAPILAR (Belediye Satış, Taksi Durağı, Wifi Zone, WC, Bebek Bakım, Büfe, Kafe)

Belediye satış, taksi durağı, wifi zone, wc, bebek bakım, büfe, kafe gibi minör yapılar; konfor, doğa ve çevreye duyarlı sürdürülebilir yaklaşımlar gibi kaygılar doğrultusunda, özelleşebilen tasarımalar, geliştirilebilir özellikler, kişiselleştirilebilen ölçüler, çevre dostu, doğaya uyumlu ve istenildiği zaman taşınabilir olmasından dolayı konteynerden tasarlanmıştır. Esnek ve birden çok işleve dönüşebilen bir yapı oluşturmak hedeflenmiştir.

Etiketler

Bir yanıt yazın