2. Ödül, Salgınlar ve Sağlık Emekçilerini Anma Mekanı Tasarım Yarışması

2. Ödül, Salgınlar ve Sağlık Emekçilerini Anma Mekanı Tasarım Yarışması

TUR

HAFIZANIN GÖLGESİ

Salgının izlerinin halen belirgin olduğu bugünlerde kentleri sağlıkla, sağlığı toplumla, toplumu bugünün bıraktığı izlerin kaygısıyla düşünmek çok uzak değil. Ve fakat bu soruları salgını atladığımızda da hatırlayabilecek miyiz? Bir sonraki salgına değin yaşamlarımızın birbirine nasıl da bağlı olduğunu, ancak birbirimize kenetlendiğimizde geleceğe bakabileceğimizi hatırlayacak mıyız? Salgından hareketle kentin hafızasını, yerin hafızasını hatırlatmamız, tasarım aracılığı ile hatırlatmamız mümkün olabilir mi? Unutmanın yaşamı devam ettirmek için taşıdığı hayati önemi, hatırlamanın insanın varlığını sürdürebilmek için gerektirdiği tabii refleksler arasındaki dengenin ölçütü ne olabilir?

Unuturken nasıl hatırlayabiliriz, hatırlarken nasıl unutmalıyız? Proje bu soruların yanıtını arıyor, belki bulamıyor fakat takip ettiği izleri, kentten, yerden, topraktan ve insanın kendi öz çelişkisinden yararlanarak mekansallaştırmayı hedefliyor.

Bu amaçla, Kentsel Anlatı, Mekansal Anlatı, Anı Bahçesi ve Bileşenleri olarak üç aşamalı bir anlatı sunuyor.

1. KENTSEL ANLATI

Proje kapsamı değerlendirilirken alanın kentteki konumu, tarihsel pozisyonu ve taşıdığı izlerin göz ardı edilmesi olanaksız. Bu anlamda Salgın ve Sağlık tarihini; kenti Ekoloji ve Hidroloji altyapısı ile paralel okumaya, İstanbul’a Makro, Medium, Mikro ve Nano olarak dört kadrajda yeniden bakarak yorumlamaya çalıştık. Kent ölçeğinden Yer’in ölçeğine inen dört kadrajlı bu analiz tabanlı anlatı, Anma mekanı ölçeğinde önerilen tüm yapısal unsurların da dayanağını oluşturur. Böylece mekanın kentin hafıza kırıntılarında saklı izlerinin bir miktar da olsa bağlantısallığının güçlendirilmesini umut eder.

1.1 Altyapı Olarak Hidroloji/ Beyoğlu Su Hattı (Makro Ölçek)

İstanbul’un topografyası ve kentin suyla ilişkisi tarih boyunca yerleşim kararlarının belirleyicisi olmuştur. Topografya sırtlarından taşınan su yolları ve dağıtımı sağlayan su yapıları kentteki izleri takip edilerek fark edilebilir. Proje alanı, kentin hidroloji altyapısının Beyoğlu su hattı üzerine denk gelir. Taksim Maksemi kentleşmenin yarattığı ihtiyaçlar doğrultusunda 1732 yılında su dağıtımı amacıyla kurulmuştur. Bu özelliğinin yanı sıra geçmiş yıllardaki salgınlarda hijyen sağlanmasında önemli rol oynamıştır. Proje alanının yanındaki su terazisi de suyun iletimi amacıyla 1730’lu yıllarda inşa edilmiştir. Kent ölçeğinden alana bakıldığında ‘Suyun İzleri’ oldukça ön plandadır.

1.2 Altyapı Olarak Ulaşım (Makro Ölçek)

İstanbul’un ulaşım altyapısı ve yerleşim kararları su altyapısını takip eder. Suyun erişebildiği noktalar, suya erişim noktaları tüm bu düzensiz görünen düzenin temelini oluşturur. Birbirinden ayrılamayan bu tarihsel altyapı unsurlarına bakıldığında, Beyoğlu’nun kentteki tüm bağlantıların merkezinde, kesişiminde yer alması tesadüf değildir. Topografya suyu, su yerleşim kararlarını belirler. Ulaşım da takip eder.

1.3 Ekoloji-Hidroloji İlişkisi (Medium Ölçek)

Topografya ve kent ilişkisine bakılarak anlaşılabilen hidroloji verileri, ekolojik zenginliği ve potansiyeli de beraberinde taşır. Bugün birbirinden kopuk görünse de bir bütünün parçaları olan Gezi Parkı ve Maçka Parkını Beyoğlu için ekolojik önemi bu coğrafi pozisyona dayanır. Makro ölçekten bakıldığında proje alanının Maçka ve Gezi arasındaki konumu tarihten bugüne bölünerek ulaşmış olsa da ekolojik bir bağlantı görevi görür.

Bölgedeki Ekoloji ve Hidrolojinin kuvvetli bağı, bir ekolojik bağlaç olarak proje alanını Salgınlar ve Sağlık Emekçilerini Anma Mekanına dönüştürme sürecinde, Su’yu birleştirici bir iz olarak kullanma kararımızı güçlendirir.

1.4 İstanbul’un Batık Mezarları (Medium Ölçek)

Proje alanını da içeren bu bölge 1560’lı yıllarda İstanbul’da yaşanan Büyük Veba Salgını sonrasında Kanuni Sultan Süleyman’ın, kendisini ölümden kurtaran aşçıya lütuf olarak Ermenilere tahsis edilmesiyle mezarlık olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1860’lı yıllarda artık kentin önemli bir merkezi konumuna gelen bu alana ölülerin defnedilmesi yasaklanır ve daha sonrasında bu metruk mezarlık alanının mülkiyeti belediyeye geçirilerek Harbiye arazisine dahil edilip, mezarlık kaldırılır. Alana Sağlık ve Salgınlar tarihi açısından bakıldığında bölgenin mezarlık hafızası proje alanı için birincil ve en önemli veridir. Tıpkı buradaki mezar taşlarının Gezi Parkı’nın merdivenlerinde kullanılması gibi mezarlıklar günümüzde görünür olmasa da toplumumuzun birer parçasıdır.

1.5 Bölgedeki Sağlık Ağı (Medium Ölçek)

Geçmiş yıllarda hem kentin sayılı yerleşim yerlerinden birisi olup hem de tarih boyunca dönemin en kozmopolit ve yenilikçi bölgesi olan Taksim ve çevresinde geçmişten günümüze kadar uzanan pek çok farklı sağlık yapısı mevcuttur. Geçmişten bugüne uzanan bu sağlık ağı, alanın sağlık hafızasının en belirgin kalıntısıdır. Sağlık altyapısı ve mezarlık ilişkisi – tıpkı ekoloji-hidroloji ilişkisi gibi birbiri içine geçer, birinin gözden kaybolması ötekisinde iz bırakır. Hafızanın farklı katmanlarının bu görünmez ilişkisi proje alanının anma mekanına dönüştürülmesi sürecinde ‘İzlerin Takibi’ yaklaşımını kuvvetlendirir.

1.6 Geçmişten Günümüze Müdahaleler (Mikro Ölçek)

Prost planlarında 2 No’lu Park olarak yakın geçmişe kadar büyük bir kent içi yeşil alan olan bölgenin yapılan müdahaleler sonucunda sınırları değişmiştir. Bölge yapılaşmanın getirdiği etkiyle 1934’ten 1999’a kadar zamanla parçalanmış ve sınırları bölünmüştür.

1.7 Şifa Atlası (Nano Ölçek)

Doğadan gelen şifanın kent ölçeğinde kendine bulduğu yerlerden biri proje alanıdır. Alanda var olan ağaç türlerinin türlerin geçmişten günümüze iyileştirici özelliğinden yola çıkılmıştır. Buna göre proje alanında yer alan bitki türleri farmakolojideki kullanım alanlarına göre gruplandırılarak bir “şifa atlası” oluşturulmuştur. Şifa atlası salt mekansal ilişkiye göre değil aynı zamanda bitkilerin insan bedenindeki sahip olduğu etkiye göre beş başlık altında sınıflandırılmıştır. Bitkisel tasarım kararlarında şifa atlası belirleyici olmuştur.

1.8 Sınırlar ve Erişilebilirlik (Nano Ölçek)

Alanın geçmişten günümüze geçirdiği dönüşümde anlatılan müdahaleler sonucu parçalanma sonucu erişilebilirlik azalmış, alana girişler binaların mümkün kıldığı boşluklarla kısıtlanmıştır. Yakın tarihte yenilenmiş köprü projesiyle alan erişim rahatlamış olsa da kentsel anlamda önemini halen daha koruyan bu alana erişim kısıtlıdır. Bu nedenle alan sınırları ve erişilebilirlik ilişkisi alanın problemleri arasında yer almaktadır.

2. MEKANSAL ANLATI

2.1 Salgın, Sağlık, Emek İlişkisinin Kent Üzerinden Düşündürdükleri

Salgın x Toplum ilişkisini güncel konjonktürde yeniden düşünmek kentin suyla, suyun hijyenle, hijyenin salgınla, salgının da içerdiği tüm toplumsal ipuçlarıyla yine kentle bağını hatırlatıyor. Bir su kenti olarak İstanbul’u bu bağlamda da hidrolojik altyapısından bağımsız düşünmek, Kentsel Anlatı’da bahsedildiği gibi olanaksızdır.

Proje önerisinde yağmur suyunun akması, birikmesi ve Anma Bahçesini imlemesi amacı ile için tasarlanan Su İzi, parçalanmış anıların birleştiricisi, emeğin kutsallığının saf imgesidir.

2.2 Salgınlar ve Sağlık Emekçilerini Anma Mekanının/ Eyleminin Düşündürdükleri

Proje konusu olan Salgınları ve Sağlık Emekçilerini Anma Mekanı’nın oluşturulması kapsamı; Salgını ve Sağlık Emekçilerini anma eylemlerinin tek bir mekanda mı yoksa ayrı ayrı mı düşünmek gerektiğini sorgulattırır. Her ne kadar COVID19 Salgınlar tarihine güncel bir parça eklenmiş olsa da Salgınlar insanlık tarihinde dönüştürdükleri, bıraktıkları izler anlamında bakmayı doğru buluyoruz. Öte yandan içinde bulunduğumuz günlerde son nefeslerini yapayalnız, görünmez bir biçimde insanlığı kurtarmak adına verdikleri emeklerle Sağlık Emekçilerine büyük bir teşekkürü borç biliriz. Bu iki konunun hem aynılığı hem de apayrılığı, mekana parçacıl ve bütüncül olarak yansıtılmaya çalışılmıştır. Sağlık ve Emek gibi Kent ve Salgının da ayrıştırılamayacağı bir gerçeklikte Anma Mekanı hem parçalı (Bahçeler) hem bütüncül (Kent Anlatısı’ndan gelen Suyun Birleştirici İzi) çalışacak şekilde tasarlanmıştır. Tıpkı Salgın’ın bize hatırlattığı en temel gerçeklik gibi: Ayrı ayrı yaşayabiliriz, ama yalnızca birlikte güçlüyüz.

2.3 Yerin Hafızasının Tercümesi: Suyun İzi, Hafızanın Gölgesi

Proje alanının sağlık hafızasına yakından bakıldığında kimilerimiz için unutulmaya yüz tutmuş, kimilerimiz içinse unutulmayacak ve nesiller boyu devam edecek kadar derin bir öfkeye sebep olabilen, kimilerimiz içinse hiç farkında bile olmayan bir yakın tarihe sahip olduğunu görmekteyiz. Tasarımın rolünü, mekan da anıt da olsa, izleri takip etmek ve farklı çağrışımları tetikleyebilecek, anlamı baktıkça derinleşen ve tinsel bağa imkan verecek deneyimler sunan anlatılar inşa etmek (fiziksel ya da düşünsel) olarak görüyoruz. Bu açıdan alanın kaybetmek istemediği tarihi ve ekolojik kimliğini yorumlamayı ve hatırlatmayı temel sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Yerin Hafızasının Tercümesi, proje önerimiz olan Anı Bahçeleri’nin Kentsel ve Mekansal Anlatılar’a dayanan temelinin son halkasını oluşturur.

2.4 Kentte Bir Olmanın İlk Simgesi: Agora

Salgın sürecinde ancak birlik beraberlik halinde güçlü olduğumuzu hatırlamak, projeye toplanma alanlarının ilk formlarını düşünmeye, bu mekanların temel bileşenleri ve oranlarını incelemeye yönlendirdi. Antik Yunan kentinde halkın çeşitli amaçlar doğrultusunda bir araya geldiği meydan, toplanma yeri anlamına da gelen “Agora” bu doğrultuda ön plana çıktı ve kentsel anlatı ile birleşerek projenin kavramsal temasının bir parçası haline geldi. Geçmişte kamusal tartışma, ibadet ve pazar yeri olarak da kullanılan agora kentin gelişiminde merkezi bir rol oynamıştır. Proje yaklaşımı, bulunduğu Maçka-Harbiye ve Taksim-Gezi Parkı koridorunun bütünlüğünü, bir arada ve merkezi olma gücünü önemser ve bölgenin gelişimi açısından bu alanların birleştirici gücünü hatırlatmayı bir tasarım stratejisi olarak belirler. Bu sebeple antik zamanlardan beri var olan agoranın birleştirici gücünü referans alır. Sağlık Emekçilerini ve buna bağlı olarak salgınları anmayı, bu tarihsel referansla mekansallaştırır.

3. ANI BAHÇESİ VE BİLEŞENLERİ

3.1 Hafızanın Gölgesi (Anlatı Saçağı)

Salgın sürecinde yalnızca birlik ve beraberlik koşullarında var olabileceğimizi, teklikle değil ancak çoğunlukla mücadele edebileceğimizi, toplumsal dayanışmanın hayati önemini hatırladık. Anlatı Saçağı bu birlik ve beraberliği, tek başımıza hiç olduğumuzu ancak yan yana dirsek dirseğe güçlü olduğumuzu hatırlatır. Tarih boyunca tüm salgınların ortak noktası olan bu imge, devam eden izi boyunca Salgınlar tarihini anlatır, hatırlatır. Salgınlar tarihi ile çevrelediği ortak alan ise Anı Bahçesini, Sağlık Emekçilerine adanan anma peyzajını oluşturur.

3.2 Hidro-patika (Suyun Akma İzi)

Kentsel ve Mekansal Anlatı’da bahsedilen su hikayesinin her kadrajdaki anlamı proje alanına Birleştirici İz olarak aktarılır. Hidro-patika, Gezi Parkı’ndan ve Harbiye’den Maçka’ya uzanan topografyanın hidrolojik mantığını proje alanında kavramsallaştırarak taşır. Yüzey drenajı ve toprak altı drenajı olarak yer yer görünen, yer yer gizli bir altyapı unsuru olarak süregelen Hidro-patika suyu taşıyarak besler, anma mekanını imler, sağlık emekçilerine teşekkür eder.

3.3 Emeğin İzleri (Sağlık Emekçilerini Anan Yağmur Bahçeleri)

COVID 19’la mücadele kapsamında yaşamını kaybeden Sağlık Emekçilerini rakamla ya da doğrudan fiziksel bir nesne ile ifade etmek oldukça zor. Örneğin 2020’de yaşamını kaybeden 98 Hekim’in yanında yaşamını kaybeden yüzlerce sağlık çalışanını isimleriyle anmamak konunun kavramsal yapısına ihanet olur diye düşünüyoruz. Bu açıdan Sağlık Emekçilerini anma mekanının yaşayan bir peyzaj olmasını, suyla beslenen, besleyen, baharla açan, güzle solan, yağmurla dolan, güneşle kuruyan, büyüyen ve çürüyen, tıpkı yaşam gibi sadece kendisi olabilen bir mekan olmasını önemsedik. Emeğin kutsallığını ifade edebilmek için daha gerçek, daha somut ve daha yaşamı aktarabilen bir form bulmakta zorlandık. Bu açıdan tüm Su İzleri’nin hikayesini tamamlayan yağmur bahçeleri, mevcut ağaç dokusunun bıraktığı boşluklara yerleşiyor, suyun akma izi ile birleşiyor, yaşama ve yaşatmaya devam ediyor. Sağlık Emekçilerine ve izi hiç solmayacak bu emeğe sonsuz teşekkürler.

3.4 Anı Bahçesinin Ziyaretçileri ile İletişimi (Açıklama Metinleri)

Ziyaretçilerin Anı Bahçesi ile kurdukları ilişkinin şeffaflığını ve anlaşılabilirliğini sağlayabilmek projenin temel hedefidir. Anma mekanının fiziksel ifadesi, tüm bileşenleri ve alt yapısı ile, kent tarihi ve hafızasındaki yeri ve önemiyle, ekolojik, hidrolojik ve mimari bütünlüğü ile anlaşılmalıdır. Bu açıdan projenin kavramsal ve fiziksel yapısını, teknolojisini, kullanım kurallarını paylaşan açıklamalar, yönlendirme tasarımı, grafik tasarım ve içerik ziyaretçi ile doğrudan buluşmalıdır. Kamusal mekan neticede bir paylaşma, öğrenme, var olma mekanıdır. İstanbul’da kamusal yaşamın en güçlü sembolü olan bölgede yer alan proje alanı için önerimiz olan Anı Bahçesi de bu sorumluluğu taşır ve mekansallaştırır.

Anlatı Saçağı boyunca yer alan yürüyüş rotasında üç ayrı anlatı kurgusu bulunur.

Anı Bahçesi Bilgilendirme Paneli

Bu Anı Bahçesi başta 2019 itibariyle dünyamızı saran Covid-19 sürecinde olmak üzere insanlık için mücadele eden tüm sağlık emekçilerine adanmıştır.

Bulaşıcı hastalıklar, küresel boyutlara taşındıklarında insanlık tarihinde derin izler bırakmış ve tarihi akışı değiştirmiştir. Salgınların tarihi çok eskilere dayanırken, özellikle İstanbul’da da pek çok salgın etkili olmuştur, bunlardan bazıları; veba, çiçek, kolera, İspanyol Gribi ve en son yakından bildiğimiz COVID-19.

Şu an içinde bulunduğunuz alan aslında 1500’lü yıllardan kalma eski bir mezarlık. Geçmişteki kolera ve veba salgınlarından sonra ölümlerin artması sonucu bu alan Kanuni Sultan Süleyman tarafından salgından ölenleri defnetmek amacıyla Ermenilere tahsis edilmiştir. Uzun yıllar boyunca Ermeni Mezarlığı olarak kullanılmıştır. I. Mahmut döneminde bölgenin su ihtiyacını karşılamak üzere Taksim Su Yolu kolera salgınında hastalık odağı haline gelmiştir. Parkın hemen girişinde bulunan Su Terazisi de “Beyoğlu Su Hattı” üzerindeki önemli noktalardan biridir.

Tüm bu bilgilerin ışığında Anı Bahçesi, Saçak, Yağmur Bahçeleri, Batık Taşlar olmak üzere üç bileşenden oluşur.

Hafızanın Gölgesi (Anlatı Saçağı)

Saçak boyunca yer alan taşlarda salgın tarihinden bilgiler ve sağlık emekçilerinden alıntılar iç içe geçmiş şekilde yer alır. Saçak boyunca dağınık şekilde yer alan salgın tarihinden bilgiler tarihin döngüselliğinin bir temsilidir. Salgının ne ilk ne de son olduğunun, aynı zamanda bunu ancak birlik beraberlik içerisinde yenebileceğimizin bir ifadesidir.

Hidro-patika (Suyun Akma İzi)

Taksim Maksemi su dağıtımı için 1730’lu yıllarda inşa edilmiştir. Bölgenin en üst noktası olması sebebiyle buradaki su gelen su hattı bölgeye dağılır. Su yaşamın, hijyenin, sağlığımızın en temel ihtiyacı ve sembolüdür. Suyun akmasını kolaylaştırıcı hidropatika Anı Bahçesi’ni de içine alan parkın İstanbul’la bağlayıcısıdır.

Emeğin İzleri (Sağlık Emekçilerine Adanmış Yağmur Bahçeleri)

Günümüzde yaşanan iklim değişikliğine bağlı kuraklık ve su problemi dünyamızı etkisi altına almakta, su tasarrufunu giderek daha hayati kılmaktadır. Suyu yönetmek ve tasarruflu kullanmak konusunda pek çok temel yöntemden biri olan Yağmur Bahçeleri, alanın su hikayesinin tamamlayıcısı, anma mekanının da belirgin izidir. Sağlık Emekçilerine suyla, bu en yaşamsal ihtiyacı ile teşekkür etmek, onları ölümsüzleştirmenin bir ifadesidir. Suyla canlanıp, susuzken solmak hayatın bir özetidir

Etiketler

Bir yanıt yazın