1. Ödül, Şanlıurfa Kızılay Meydanı ve Kentsel Tasarım Fikir Yarışması

PROJE RAPORU

MAKRO YAKLAŞIMLAR:

Kent Mekanı Nasıl Olmalı?

Urfa kenti, uzun bir geçmişe sahip olması dolayısıyla birçok tarihi katmanı, anıları ve eserleri içerisinde barındırır. Tarih boyunca farklı medeniyetlere, farklı kültürlere, ve farklı dinlere ev sahipliği yapmıştır/yapmaktadır. Bu sebeple kompleks ve karmaşık bir kent karakterine sahiptir. Ancak 20./21.yy hızlı kentleşmesi bu katmanları bağının zamanla birbirinden koparılmasına neden olmuştur.

Buradaki ilk hedefimiz tarihe köprü olan bu kentin; kültürel, sosyal ve ekolojik katmanlarının tekrar bir köprü görevi görerek kentin bir araya gelmesini, bir bütün olarak çalışmasını sağlamaktır.

Kentlerin ana omurgalarını oluşturan kültürel, sosyal, ticari ve ekolojik öğeler yan yana bulunmakta ancak birbirleri ile etkileşim haline girmemektedir. Bu öğelerin bir arada çalıştıkları durumda Urfa kenti her anlamda yaşamların alışveriş edildiği bütünleşik bir kent merkezi haline gelecektir.

Bölgenin ve Kentin Mevcut Durumu:

İlk etapta kentin farklı çağlarda ve yerleşimlerde sınır hatları ve geçiş noktaları belirlenmiştir. Urfa, neolitik dönemde Tılfındır Tepesi ve çevresinde kurulmuş ve kentin ilk temellerini atılmıştır. M.Ö. 2. yy’da kentin çevresi savunma amaçlı olarak surlarla çevrilmiştir. Günümüzde nerdeyse tamamı yok olan bu sur izi, tarihi kent merkezinin günümüzdeki mevcut olan sınırlarını oluşturmaktadır.

Bu sınırlar içerisinde Şanlıurfa kentinin geleneksel ticari merkezi ve bu merkezin etrafında gelişen ve zamanla genişleyen yoğun ve organik konut dokusu bulunmaktadır.

Kentin fiziki yapısı coğrafi faktörler ile birlikte, ilk yerleşimlerden bu yana; eski ve yeni olanın katmanlaşması ve çeperde genişlemesiyle ortaya çıkmıştır. Tarihi merkez çeperinde ve Karakoyun Deresine paralel ilerleyen ve doğal bir sınır hattı oluşturan yeşil hat bulunmaktadır. Bu hat zaman zaman kaybolmakta ancak doğal faktörler ile tekrar kendini var etmektedir. Burada eksik olan sürekliliğin sağlanamamış olmasıdır.

Tarihi kent merkezi ve Cumhuriyet dönemi yeni kent yapılaşması arasında geçişi üstlenen bir etkileşim alanı vardır. Ancak bu alan hücresel olarak bazı noktalarda çalışmakta ve bir doku görevi üstlenememektedir. Bu aşamada Sarayönü (Kızılay) Meydanı bir katalizör ve köprü görevi üstlenecek, kentin bir bütün halinde çalışmasını sağlayacaktır.

Bölgenin ve Kentin Gelişmesi için Makro Öneriler:

Tüm bunların gerçekleşmesi için proje alanı, yakın çevresi ve tarihi kent merkezi çeperi için bazı üst ölçek kararları verilmiştir.

Taşıt Yolları ve Ulaşım Bağlantıları, Bisiklet Rotaları, Park Alanları ve Öneri Çevre Dostu Toplu Taşıma Sistemleri:

Öncelikle tarihi kent sınırı içerisinde biriken araç yoğunluğu üzerine düşünülmüştür ve bu alanın zaten çok eski yapılaşmalar olduğu göz önüne alındığında yoğun bir araç trafiği için yeterli olamayacağı anlaşılmıştır. Tarihi kent merkezini dikeyde ve yatayda böle ana taşıt yolları yavaşlatılmış, yaya öncelikli ve tek yönlü trafik akışı sağlanmıştır. Önceliğin iyileştirilmiş çevre dostu toplu taşıma sistemlerine ve bisiklet kullanımının yaygınlaşmasına verilmesi uygun görülmüştür. Merkez etrafında ve çeperinde otopark noktaları oluşturulmuş. Gelen misafirlerin ve kentlinin özel araçlarını çeperde belirlenecek park noktalarında bırakmaları öngörülmüştür. Bu alanlara paralel bir bisiklet istasyon ağı ile park et-bisikletle devam et sistemi teşvik edilmiştir.

Mevcut otobüs rotalarının ve tarihi kent ile en önemli bağlantı toplu taşıma aracı olan 63 numaralı otobüs hattının rotası revize edilerek tek taraflı olacak şekilde elektrikli bir otobüs taşımacılığı kullanılmıştır. Kültür Yolu rotasına paralel bir tramvay hattı öngörülmüştür. Hat, tarihi kentin röper noktalarına dokunacak şekilde çepere ve ana merkeze entegre edilmiştir. Bu hat Sarayönü Caddesinde mevcut ayrılmış olan otobüs yolunun izini kullanmaktadır.

Yeşil Kent Çeperi ve Ekolojik Koridorun Oluşturulması:

Tarihi kent merkezinin kuzey ve doğu yönlerinde doğal sınırlarını oluşturan Karakoyun Deresi kente yeşil bir ekolojik koridor dokusu kazandırmaktadır. Bu koridorların bağlantısını arttırmak ve kent ölçeğinde süreklilik kazandırmak amacı ile yeşil dokunun kaybolduğu yerlere dere içerisine ve çevresine müdahale edilmiş, kullanılabilir yeşil iz’in ve kentlerin(eski ve yeninin) entegrasyonu sağlanmıştır. Artık Karakoyun Deresi bir ayıraç veya sınır olmak yerine bir köprü görevi üstlenmekte ve kentliye ekolojik bir koridor sağlamaktadır.

Ruha Kültür Yolu:

Tüm bunlar göz önüne alınarak kent geçmişine temas eden röper noktaları işaretlenmiştir ve bir kültür rotası yani turistik bir yaya yürüyüş hattı oluşturulmuştur. Sarayönü (Kızılay) Meydanı bu rotada bağlayıcıdır ve doku katalizörü görevini üstlenmektedir. Kendisi de kent içerisinde önemli bir röper noktası, kent meydanı, sosyal aktivite ve rekreasyon alanı olacaktır.

“Yürümek bir başlangıçtır, çıkış noktasıdır. İnsan yürümek için yaratılmıştır ve yaşamdaki küçüklü büyüklü tüm olaylar biz başka insanlar arasında yürürken gerçekleşir. Biz yayanken yaşam tüm çeşitliliği ile gözlerimizin önüne serilir.” (Jan Gehl)

MİKRO / MEKANSAL YAKLAŞIMLAR:

Avlu Yaklaşımı // Tipolojik ve Fonksiyonel Yaklaşım:

Avlu: yapıların orta, yan kısmında bulunan, tercihe göre üstü açık ya da kapalı olan geniş bölümdür. Urfa’da hanlarda ve evlerde farklı şekillerde varolmuştur. Yaşam, içerisinde geçer; yaşamlar, içerisinde alışveriş edilir. Peki ya avlu, günümüzde eskisi gibi dış çeperlerine kapalı mı varolmalıdır? Birçok işlevin ortasında sınırı belirlenen ve çevrelenen ancak duvarlarla örülmeyen bir meydana “avlu meydan” ya da “kamusal avlu” diyebilir miyiz?

Bölge insanının kullanmayı çok iyi bildiği ve sevdiği bir alan; avlu. Urfa tarihi kent merkezinde bulunan han yapıları incelendiğinde bazı yapılarda avluların dikdörtgen ve kare yerine yamuk şekillerde tasarlandığı görülmüştür. Tek bir avlu yerine bazılarında iki farklı avlu oluşturulmuştur. Bir nevi avlu ve yapılar araziye ve şartlara entegre edilmiştir. Oranın ve onun olmuştur. Bu durum Sarayönü(Kızılay)Meydanında, mekanın sınırları çevresinde varolan yoğunluk noktalarının oluşturduğu akslar ile belirlendiğinde, proje alanının çekirdeğinde ortaya çıkan kent boşluğunun aslında bir çeşit avlu fikri betimlediği düşünülmüştür.

Mekanın ve Meydanın Sınırlarının Belirlenmesi:

Mevcutta bulunan yapıların yıkılması ile birlikte meydan içerisinde tanımsız bir araç yolu aksı kalmaktadır. Bu yol meydan içerisinde tasarıma yaya yolu olarak referans verilecek şekilde kaldırılmıştır. Alan çevresindeki önemli noktalar tespit edilmiştir. Bağlayıcı bir çekirdek köprü görevi görmesi adına bu noktaların birbirine bağlanması sağlanmıştır. Ana meydanın referans alanı ortaya çıkmıştır. Bu alan, makro stratejilerde üretilen ekolojik kent koridoru ve Ruha Kültür Yolu Rotası içerisinde bir köprü işlevi görmektedir. Iki farklı rotayı birbiri ile paralel duruma getirmiştir.

Çevredeki kültürel, sosyal, ticari ve ekolojik yerleşim alanları (kent hücreleri) beraber çalışarak bir kent dokusu oluşturmuştur. Böylece tasarlanan meydan daha kapsayıcı bir duruma gelmiştir.

MEKANLAŞMA:

“Kent mekanındaki yaşamın ortak özelliği, etkinliklerin karmaşık ve çok çeşitli olmasıdır. Yürümeler, durmalar, dinlenmeler, oyalanmalar, sohbet etmeler arasında çakışma ve kaymalar sık sık yaşanır. Öngörülemezlik ve planlanmamış, kendiliğinden gelişen eylemler kent mekanında hareket etmeyi ve durup zaman geçirmeyi bu derece cazip kılan şeylerin önemli bir parçasıdır. Yolda giderken insanları ve olayları izler, durup daha yakından bakma, hata zaman geçirme ya da katılma isteği duyarız. “ (Jan Gehl)

Sarayönü (Kızılay) Meydanında alan sınırları net tanımlanmakla birlikte kente ve kentliye birçok “tanımlı boşluk” bırakılmıştır. Bu esneklik kentlinin zamanla benimseyeceği mekanların, onların istediği şekilde devinebilmesini sağlayacaktır. Farklı zaman dilimlerinde, farklı mevsim ve hava koşullarında meydanın neredeyse tüm mekanlarından en verimli şekilde yararlanabileceklerdir.

İnsan ölçeğine saygılı ve modülasyon mantığı ile çalışan kentsel strüktür üretilmiş ve bir çekim noktası oluşturulmuştur. Yapının güneyde meydan çevresinde saçaklanma yapması ile kuzeyde İpek Palas Otelini referans alması ile meydan aslında iki adet kamusal avlu oluşturmuştur. Tasarlanan kentsel strüktür geleneksel avlu ve konut yapılaşmasının aksine tek taraflı içe dönük değil, iki taraflı olarak etkileşim içerisine girmektedir. Yani bu yapı da bir çeşit köprü vazifesi görmektedir. Meydanın kuzey sınırındaki mevcut İpek Palas Otelini referans alan, ve teğet geçen ve kentsel strüktürle arasında organik bir mekan oluşturacak şekilde ortaya çıkan meydancık da Tarihi Urfa Kentinin organik yerleşim yapısına referans vermektedir.

Bu noktada yeni yapı ile mevcut otel yapısı arasındaki ilişki bizim açımızdan da tartışmalıdır. Şartnamede mevcut yapı yarışma alanı sınırları dışında bırakılmıştır. Ancak mevcut otel yapısının arazisinin kamulaştırılmış durumda olması ve mevcut uygulama imar planında planlanan taşıt yolunun içerisinde kalması yapının geleceği hakkında soru işaretleri doğurmaktadır. Otel yapısına müdahalede bulunmadan, arka cephesinin kamusal bir avlu-yaşam alanına daha referans verecek şekilde değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

Proje alanı içerisinde avlu-meydan odakları dışında bölgesel rekreasyon alanları belirlenmiştir. Ekolojik Koridor aksını takip edecek şekilde alanın Doğu-Batı hattında yeşil bir rota oluşturulmuştur. Ancak bu alanlar tekil olarak değil bir bütün halinde birbirleri ile entegre şekilde çalışmaktadır. Çeşitli oturma alanları, etkinlik noktaları, yeşil amfiler ve yükselti farklılıkları ile alan içerisinde kaliteli mekan algısı güçlendirilmiştir. Artık kentli; yürümek, durup zaman geçirmek, buluşmak ve kent hakkında söz söylemek için kendine mekan bulmuştur. Yaya ya da bisikletli olarak kent merkezinde ve meydanda kendini rahat, güvende hissetmektedir. Açık, yarı-açık ve kapalı alanlarda iklimsel durumlardan korunmaktadır.

Tasarlanan kentsel strüktür yapısının içerisine modüler sosyal üniteler yerleştirilmiştir. Yapının aks aralıkları ünitelerin yerleşebileceği ve yerinden çıkarılabileceği şekilde tasarlanmıştır. Bu üniteler birçok ihtiyaca cevap verecek şekilde ihtiyaç hali durumuna göre değişebilmekte ve hareket edebilmektedir. Modüler sosyal üniteler birçok farklı etkinliğe, atölyeye ve ticari işleve hizmet verebilir. Böylece sosyal üniteler, işlevlendirilmesiyle Urfa kentinin geleneksel el sanatlarına ve çarşı yapısına da tek taraflı referans vermektedir. Hafif çelik konstrüksiyondan imalat edilmiştir.

Cepheleri kullanım alternatiflerine göre değiştirilebilmektedir. Dış cephe kaplamasında corten çelik malzeme uygulanmıştır. Ünite birimleri sadece yapının altında değil meydanın farklı noktalarında tekil ya da çoğul şekilde konumlanabilmektedir.

Su Yönetimi:

Meydan boyunca ilerleyen yeşil yüzeyler bitki yağmur hendeği sistemi ile birer filtrasyon aracı olarak da değerlendirilmiştir. Bu sistem yağışlar esnasında veya sonrasında sel riskini azaltmaktadır. Doğrusal, içi bitkilenen ve alçak eğimli bir çukurdur. Bitki Yağmur hendeği, yüzey su kaçaklarını emer, tutar ve iletir.

Sert zeminlerde ise yüzey kaplamalarının doğal ve yöreye, iklim şartlarına uygun olması ön planda olmuştur. Seçilen malzemeler geçirimli olmakla birlikte meydan genelinde sürdürülebilir bir drenaj sistemi oluşturmuştur. Yüzeyde toplanan sular, kuru havuz sisteminin altındaki derin bir su tankına, süzülmüş bir hazneye yönlendirilmekte ve burada arıtıldıktan sonra alan içerisindeki havuz sistemlerinde ve peyzajın devamlılığında kullanılmaktadır.

Şanlıurfa Kızılay Meydanı ve Kentsel Tasarım Fikir Yarışması

Şanlıurfa Kızılay Meydanı ve Kentsel Tasarım Fikir Yarışması’nda Dereceye Girenler Belirlendi

Etiketler

Bir yanıt yazın