1. Mansiyon (6. Bölge), İstanbul Senin, Haliç Kıyıları Tasarım Yarışması

1. Mansiyon (6. Bölge), İstanbul Senin, Haliç Kıyıları Tasarım Yarışması

AÇIKLAMA RAPORU ÖZETİ

A. TEMEL PROBLEMİN TANIMLANMASI

DOLULUKLAR VE BOŞLUK

Sütlüce-Halıcıoğlu-Hasköy kıyı bandı üzerinde 1980’li yıllarda yaşanan yıkıma kadar alanı tanımlayan ve gündelik yaşamın parçası olan bir yapı stoku olduğu bilinmektedir. Yıkım ertesinde yarışmaya konu kıyı bandında Sütlüce Mezbahası ve Hasköy Tersanesi’ne ait bazı yapılar, Kuşkonmaz Camii ve iskeleler dışında herhangi bir yapı kalmamıştır. Bu büyük, uzun ve yer yer eni geniş tanımsız alan bir kıyı parkı olarak düzenlenmiştir. Bu noktada ortaya çıkan en temel problem, yıkım sonrasında hayata geçirilen yeni düzenlemenin mekânsal ve işlevsel olarak alanı tanımsız bırakmasıdır. Bu tanımsızlık, alanın kentliler tarafından etkin şekilde kullanılmamasına yol açmış ve alanın sahiplenilmemesine neden olmuştur. Buna bağlı olarak zaman içerisinde kolaylıkla belirli bölgelerin farklı kuruluşlara tahsis edilmesiyle alan bütünlüğünü kaybetmiş ve parçalı bir yapıya bürünmüştür.

B. GÖZLEMLENEN GÜNCEL SORUNLAR

KAPALI SİSTEMLER – YOL AĞLARI – YAPILAŞMA DÜZENİ – TEKNELER

Proje alanı içerisinde gözlemlenen sorunlar 4 temel katmanda ele alınabilir:

  • Kıyı bandı boyunca ve kıyı ile sahil yolu arasında konumlanmış, kapalı sistemler olarak işleyen büyük ve küçük tesisler nedeniyle, kolaylıkla mekânsal ve işlevsel açıdan süreklilik gösterebilecek alan parçalara ayrılmış ve fiziksel erişilebilirlik kısıtlanmıştır.
  • Alanda ve yakın çevresinde yer alan yol ağının değişken karakteri belirli noktalarda mekânsal sürekliliği zedelemektedir. D-100 Karayolu Köprüsü ve bağlantı yolları, Haliç Kongre Merkezi kapsamında yer altına alınan cadde sorun teşkil etmektedir.
  • D-100 Karayolu Bağlantısı ve Sütlüce bölgesinde yapılı çevrenin Hasköy ve Halıcıoğlu Bölgesine kıyasla niteliğinin değişmesi ve bu yapı stokunun alanla ilişki kurma becerisindeki eksiklik gözlemlenmiştir. Buna ek olarak Haliç Kongre Merkezi kapsamında kara tarafında bölgenin doğal topoğrafyasına yapılan müdahale de önemli bir sorun olarak ön plana çıkmaktadır.
  • Kentli tarafından serbestçe kullanılabilir tüm kıyı hattı boyunca kıyıya çekilmiş tekne dizileri Haliç ve Tarihi Yarımada ile kurulacak ilişkilere engel olmakta; kullanıcıların su ile etkileşimlerini sınırlamaktadır.

C. ALANA ÖZGÜ POTANSİYELLER

ÇEKİM NOKTALARI

Alan içerisinde kapalı sistemler şeklinde çalışmakla birlikte, etkinlik ve insan hareketi bağlamında Haliç Kongre Merkezi, FSM Üniversitesi Yerleşkesi ve Rahmi Koç Müzesi gibi güçlü çekim noktaları yer almaktadır. Yine bu kapsamda, yeniden işlevlendirme çalışmalarına başlanan Tersane alanı ve yakın zamanda yeniden işlevlendirilmesi olası Hasköy İplik Fabrikası alandaki benzer nitelikte potansiyel içeren odaklardır. Bu 5 odak, alansal büyüklükleri, konumları, içerdikleri ve içerecekleri işlevler ile alanı domine etmektedir. Önemli nokta ise sözü edilen odakların özellikle yayanın erişimine açık olacak şekilde düzenlenmesi olacaktır.

Yukarıda sıralanan odaklar dışında Tersane alanı ile D-100 Karayolu Bağlantısı arasında yer alan bölgede proje alanına yüz veren, bitişik düzende adalar halinde üretilmiş yapı stokunun ölçeği, bu yapı stokunun zemin kat kullanımlarındaki çeşitlenme ve zaman içerisinde bu çeşitliliğin artacak olması ön plana çıkan potansiyeller arasında sayılabilir.

D. TEMEL ÇÖZÜM STRATEJİSİ

DOLULUKLAR VE BOŞLUKLAR

Geçmişte doluluklar (yapılar veya yapı adaları) tarafından mekânsal ve işlevsel açıdan tanımlı alanın, günümüzde de yeniden tanımlı hale getirilmesi temel ilke olarak benimsenmiştir. Bu bakış açısıyla mekânsal olarak alanı tanımlaması için yeni adalar oluşturulmuştur. Kent dokusundaki sokaklar, kıyıda tanımlanan geniş promenada erişecek şekilde yaya izleri olarak alan içerisinde devam ettirilmiştir. Bu kıyıya dik izler, kıyı promenadı ve sahil yolu arasında kalan parçalar yeni adalar olarak değerlendirilmiştir.

Ancak bu yeni ada düzeni üzerinde, üçüncü boyutta mekânı tanımlayacak öğeler yapılar değil, ağaçlar olacaktır. İnsan gözü seviyesinden sonra taçlanan, hızlı gelişen ve sık bir ağaç dokusu önerilmektedir. “Yapı adaları” yıkım ertesinde yerlerini büyük boşluklara bırakmışken, şimdi benzer noktalarda yerlerini “ağaç adaları” alacaktır.

Alandaki işlevsel/programatik örgütlenme ve çeşitlenme ise söz konusu ağaç adalarının içerilerinde düzenlenmektedir. Tıpkı bitişik düzenli yapı adalarının ortalarında yer alan avlular/iç bahçeler gibi. Göz seviyesinden ilişki kurulan ve aynı zamanda ağaçlar tarafından sarmalanmış etkinlik alanları önerilmektedir.

Yıkım öncesi kıyı bandında yer alan yapı stoku

Yıkım sonrası kıyı bandında kalan yapılar

Yıkılan “yapı adaları” yerine önerilen “ağaç adaları”

E. ÖNERİLEN MÜDAHALELER

TASARIM BİLEŞENLERİ

Temel çözüm stratejisine bağlı olarak, tasarım sürecinde önerilen diğer müdahaleler aşağıda sıralanan alt başlıklar ile özetlenmiştir.

  • Alanın karakteristik alt bölgelerine bağlı işlevsel bölgeleme kararları
  • Yaya öncelikli araç trafiği ve yol ağı düzenlemeleri
  • Kıyı promenadının sürekliliğini sağlayan su üzerinde tanımlanan platformlar
  • İskele meydanları
  • Halıcıoğlu bölgesinde önerilen yaya köprüsü
  • Otopark alanları
  • Tekne park alanları
  • Yapılaşma kararları ve tektonik dil

F. BİTKİSEL PEYZAJ KARARLARI

Haliç sırtlarındaki yoğun yapılaşma, alan bütününde kıyı parklarının ve yeşil dokunun kentin nefes alma noktaları haline gelmesi anlamında önem teşkil etmektedir. Proje genelinde kıyı bölgesinin tarihsel süreçte mesire yeri olarak kullanımı göz önünde bulundurularak mevcut ağaç dokusunda tamamlamalar yapılmasıyla bu dokunun kuvvetlendirilmesi öngörülmektedir. Kıyıya devam ettirilen sokak aksları arasında kalan ağaç adaları içerisinde çeşitli kullanım alanlarının yer alması hedeflenmiştir.

Yapılacak ilave ağaçlandırmanın alandaki mevcut ağaç dokusuyla bütünleşecek türlerden seçilmesine önem verilmiştir. Park alanlarında ağırlıklı olarak yaprak döken ağaç kullanımına yer verilerek mevsimsel dönüşümün ve renklenmelerin ön plana çıkması hedeflenmiştir.

Ağaç adaları alt dokusunda çim kullanımı minimuma indirilerek az su ihtiyacı olan yer örtücü bitkilere ve çayır karışımlarına yer verilmesi düşünülmüştür. Aynı zamanda bu alt dokularda; sıkıştırılmış toprak, malç, sıkıştırılmış granül zemin vb. geçirimli yüzeylerin oluşturulmasına da önem verilmiştir.

Çalı dokusu az su ihtiyacı olan, az bakım gerektiren ve kentsel alanlara rahat entegre olabilen türlerden önerilmiş olup, bu türlerden oluşturulacak çalı gruplarının odak alanları ve rekreasyon alanlarında yoğunlaşması öngörülmektedir.

Etiketler

Bir yanıt yazın