Yozgat Yarışması’nın Ardından Neler Oldu?

Yozgat İl Özel İdaresi tarafından açılan ve Mayıs 2011 tarihinde sonuçlanan Yozgat İl Genel Meclisi- İl Özel İdare Binası ve AVM Ulusal Mimari Proje Yarışması'nı Semih Arslan, Yusuf Uyar, Nevzat Kasal ve Gürcan Demirtaş kazanmıştı.

Yarışmayı kazanan ekipten Gürcan Demirtaş yarışma projelerinin neden uygulanamadığını ve tüm süreci anlatıyor:

“Ekip olarak üniversite yıllarında başladığımız yarışmalar serüvenini profesyonel olarak devam ettirmek istiyorduk. 2011 yılında açılan Yozgat İl Genel Meclisi- İl Özel İdare Binası ve AVM Ulusal Mimari Proje Yarışması bu sürecin ilk adımıydı. O tarihlerde farklı ofislerde çalışma hayatımız devam ediyordu. Birçok arkadaşımız gibi mesai saatlerinden ve kısa süreli uykulardan artakalan tüm zamanımızı yarışma projeleri üretmeye ayırıyorduk. Şartnamede her biri ayrı birer yarışma konusu olabilecek üç fonksiyon bir arada isteniyordu. Bu bütünlüğü nasıl sağlayacağımız, nasıl bir kurgu oluşturacağımız bizi çok düşündürdü. 75.000 m² brüt inşaat alanına sahip bir proje tasarlamamız isteniyordu. İçerik olarak il özel idare binası, avm, ticari konut ve lojman işlevlerini barındırıyordu. Bütün bunları bir meydan kurgusu etrafında toparlayabileceğimiz fikri bize olumlu geldi. İl özel idare binası ile avm+konut+lojman işlevlerinin arasına bir meydan kurguladık. Konut ve lojmanı bir kütle gibi tasarlayıp avm ile ilişkilendirmeyi uygun gördük. Arsanın da belli çizgilerini yakalayarak kütlelerimizi netleştirdik. Ekip olarak herkes ayrı bir işlev üzerinde yoğunlaşarak bütünden parçaya doğru bir yol izledik. Hazırladığımız proje bizi heyecanlandırdı ve elimizden gelen en iyi sunumu hazırladık.

“Yarışma sonuçları ilan edildiği anda İl Özel İdaresi’nden bir mail aldık. Yarışma sonucunda projemizin birinci seçildiği haberi veriliyor ve uygulama süreciyle ilgili kendileriyle derhal iletişime geçmemiz isteniyordu. Ekip olarak katıldığımız ilk ulusal yarışmadan ödül almanın sevincini ve projenin bir an önce hayata geçecek olma ihtimalinin heyecanını aynı anda yaşıyorduk. Bu duygular içinde serüvenimize artık kendi ofisimizi kurarak devam edeceğimizin hayalini kurmaya başlamıştık.

Kolokyum ve ödül töreni için Yozgat’a gittik. İl Özel İdaresi İhale İşleri Müdürü Haşmet Mete bizleri karşıladı ve konaklamamız için İl Özel İdaresi’nin misafirhanesine ulaştırdı. Kolokyumda jüri üyelerinden yüksek mimar Yakup Hazan Bey ile ufak bir görüşmemiz oldu ve yarışmada birinci olan projenin yapılması konusunda çok net tavır gösterdiğini ve bunun şartnameye eklenmemesi durumunda jüri üyesi olmayı kabul etmeyeceği konusunda rest çektiğinden bahsetti. Bu bizim için çok önemliydi. Beraber yaptığımız kısa bir şehir turundan sonra katıldığımız yemekte projelendirme sürecinden konuşuldu ve detaylarla ilgili görüşmek için randevulaştıktan sonra gerekli hazırlıkları tamamlamak için İstanbul’a döndük.

Bir sonraki Yozgat ziyaretimiz dönemin Yozgat Valisi Sayın Necati Şentürk ile bizzat tanışmak ve projeyi kendilerine sunmak içindi. İlk görüşme vali genel sekreteri Sayın Muammer Yanık ile yapıldı. Bu görüşmede avan projede yapılması istenen revizyonlar bize aktarıldı ve mevcut yarışma projesi Vali Bey’e sunuldu. Kendisi projeyi yapmak için çok istekliydi. Henüz gelişmekte olan Yozgat’ın böyle bir projeye ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Bu proje ilin vizyonunu değiştirecek nitelikteydi.

Daha sonrasında yapılan toplantılarda tarafımızca hazırlanan sözleşme taslağı üzerinde maddeler netleştirildi. Proje bedeli ile ilgili pazarlıklar yapıldı ve imzaya hazır bir sözleşme hazırlandı. Fakat kendi yönetmelikleri gereği karşılarındaki muhatabın tüzel bir kişilik olması gerektiğini belirttiler ve kurulan şirketin türükonusunda bizi yönlendirdiler. Böylece KADU Mimarlık ve Danışmanlık Ltd. Şti. kurulmuş oldu.

İstenilen revizyonlara göre bazı bölümleri tekrar tasarlanan proje, ruhsat projesi formatında hazırlanarak teslim edildi. Yapılan sözleşmeye göre avan proje bedeli İl Özel İdaresi tarafından karşılanacak, bedelin kalan kısmı ihaleyi alacak olan yüklenici tarafından karşılanacaktı. Bu madde gereğince kısa bir süre sonra ilk ödememizi almış olduk. Yönetim olarak avan proje üzerinden ihale şartlarını hazırlamaya başladı. 2 Ağustos 2012 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Abdulkadir Yazıcı Yozgat Valiliği’ne atandı. Yeni valiye projenin sunulduğunu ama valinin herhangi bir görüş bildirmediği bize iletildi. Zamanla azalan telefon görüşmeleri de bitmiş oldu. Çok sonraları öğrendik ki 2014 yılında hazırlanan bir ihaleyle Yozgat Türkiye’de en özel proje olarak göz dolduran yeni hükümet konağı hizmet binasına kavuşmuş.

Bu hayal kırıklığı ve motivasyon kaybından sonra yarışmalara olan inancımızı yitirdik. Şirket tasfiye sürecine girdi ve kapandı. Ekipteki herkes kendine yeni birer yol çizdi. Uzunca bir süre yarışmalardan uzaklaştık fakat arkadaşlarımızdan biri, bir gün elinde bir şartname ile yanımıza gelince kendimizi yine yarışma projesi hazırlarken bulduk. Hala elimizden geldiğince ve şartlar el verdiğince yarışmalara katılmaya devam ediyoruz.”

 1. ödül projesini buradan inceleyebilirsiniz.

Yozgat Valiliği Hükümet Konağı projesini buradan inceleyebilirsiniz.

Etiketler

4 yorum

  • omer-yilmaz says:

    Bu yarışma ile MEB yarışması birbirinden ayrı değerlendirilmeli, pek bir benzerlikleri yok bana kalırsa.

  • omer-yilmaz says:

    Benzer hiç bir yanı yok:

    Birisi Kamu İhale Mevzuatı içinde açıldı, öteki mevzuatsız (bu her şey serbest demek zaten)
    Birisi uygulandı ama başka bir proje uygulandı ötekisi zaten hiçbir zaman uygulama zemini oluşmadı, herhangi bir şey uygulanmadı.

  • ahmet-turan-koksal says:

    Sonuçta “kamunun devamlılık ilkesi” ayaklar altında eziliyor. Bir yönetici gelip diğeri gidince her şey değişiyor. Hem de gerekçesiz sırf garip bir kişilsel kaprisle…

    Bir vali ile görüşmüştüm hiçbir fikri ve bilgisi olmadan Selçuklu Osmanlı olacak diye kamuyu öyle bir zarara soktu ki bir başka projede şaşar kalırsınız. Proje müellifi ben değildim, sözleşmesi imzalanmış projeye de kefil değildim, o da yarışmayla elde edilmemişti. Ancak nerdeyse proje bitecek, o seviyede kaba inşaat.

    Açık açık sordum “Bu kadar büyük bir zarara sebep verdiğinize göre size bu görüş dikte mi ediliyor?” diye. Beni ecdada saygısız olarak suçlayıp üzerine bunun kendi öz fikri olduğunu ve benim gibilere karşı asıl kendisinin Selçuklu ve Osmanlı mirasını koruduğunu iddia etti.

    Kendisini Mimar Sinanın 10. kuşaktan torunu olarak görüyormuş.

    Sonra beni yeni dekore edilmiş valilik makamından şutladılar. Canıma minnet ben de koşa koşa kaçtım zaten. Şimdi valinin adını zikretmeyelim ama bunlar oldu. Proje değiştirildi kaba inşaat durdu, kolon kesmeye bile kalktılar.

    Sonra mı ne oldu? Bu değişikliği padişah gibi yaptıran vali bunla alakası başka sebepten açığa alındı. Yeni gelen vali bu sefer ilk projeye dönülmesini istedi.

    Arzederim.

  • omer-yilmaz says:

    Sorun tam olarak “hangi mevzuata göre yapıldığının önemi yok” demektir. Bu noktadan sonra sürdürülebilirlik konuşmak anlamsız hale gelir.

Bir yanıt yazın