Yeni Karaköy Neresi Olacak?

İki yıl önce Şişhane’nin, şimdilerde Karaköy’ün mekânlarla dolup taşmaya başlaması akıllara hep aynı soruyu getiriyor: Bundan sonra neresi parlar?

Başlık yanıltmasın, Karaköy planlarınızı bozmasın. Hayır, Karaköy’ün son kullanım tarihi henüz dolmuş değil. Karaköy’ün gazının bir Asmalımescit, bir Şişhane kadar hızlı kaçmayacağı, çabuk tüketilmeyeceği aşikâr. Aksine Karaköy’den yükselen değişim rüzgârlarının Perşembe Pazarı, Tophane gibi komşu bölgeleri de kapsama alanına alarak en az 5 yıl daha sürmesi bekleniyor. İstanbul Doors grubunun ortaklarından Levent Büyükuğur, ufak bir ‘Galataport’ parantezi açarak başlıyor açıklamaya. Malum, Galataport olarak bilinen ve Karaköy’den Tophane’ye kadar uzanan İstanbul Salıpazarı Liman Sahasının işletmesi için düzenlenen ihaleyi, yeme-içme sektöründeki yatırımlarıyla dilden düşmeyen Doğuş Holding kazandı. Bu da Doğuş’un hisse sahibi olduğu yeme-içme markalarından Doors’un Galataport’ta faal bir şekilde rol alması demek. “Galatport, kafe ve restoran kültürü bol bir proje olacak. Biz de birçok restoran markamızla işin içinde yer alacağız” Denizden ulaşımın da sağlanacağı restoranlarla giriş katı kafe-terası bar olan butik otellerle Karaköy palazlanmaya devam ededursun, biz yüzümüzü diğer geleceği parlak muhitlere çeviriyoruz.

Tek ihtiyacı cesur işletmeci Balat-Fener

işinden çıkan ders şu: Eski İstanbul’un cazibesi bitmez, nostaljik olana duyulan tutku kolay kolay sönmez. Binalarıyla dar sokaklarıyla eski dokusunu bozmadan modern İstanbul’un ritmine ayak uydurmuş mahalleler her zaman cazibe unsuru olur. Lokasyonuyla dokusuyla bu tarife en uygun muhit, Balat.Uzun süredir yazan çizen, gezen tozan tayfanın dilindeki “Balat çok popüler olacak” tiradı nihayetinde birkaç sene içinde elle tutulur, gözle görülür bir kıvama geliyor. Hürriyet yazarı Onur Baştürk’e göre Balat’ta Karaköy’e benzer bir yükseliş yaşanması pek sürpriz olmayacak. “Halihazırda birkaç mekân var ama yeterli değil. Bir ara Derin Mermerci’nin bile o civarda mekân açma projesi vardı ama sonra vazgeçti. Balat’ın şimdilik tek ihtiyacı, cesaretli birkaç yatırımcı…” Profesyonel rehber/tarihçi Saffet Emre Tonguç ise Balat’taki kıpırdanmanın Fener’le birleşeceği, iki semtin yakınlaşmasından tarihi dokusu yüksek, yerel dozu yüksek bir yeni ‘Karaköy’ çıkacağı görüşünde. “Bu bölgede Eski Fener Rumlarından kalma çok güzel tarihi köşkler var ve bu köşklerin zamanla turistik amaçlı butik otellere dönüşmesi planlanıyor.” Yıllardır Balat’ı mesken tutmuş tasarım atölyeleri dışında, değişimin habercisi niyetine şimdilik iki şık oluşum var: Balat’taki Hotel Daphins ve Fener’deki Vodina Cafe. Bölgenin sadece sosyal kelebekler değil, meraklı turistler tarafından da istila edileceğine dair elde birden çok ipucu mevcut. “Ortodoksluğun Vatikan’ı sayılan Fener Rum Patrikanesi, Fener Rum Lisesi, Bizans döneminden kalmış fakat camiye çevrilmeyen yegâne kilise Moğolların Meryemi gibi çok sayıda tarihi eserin bulması bu bölgeleri turistik açıdan da hareketlendirecek.” diyor rehberimiz Tonguç.  

Trendsetter İstanbul dergisinin yayın yönetmeni Didem Özgen’in Balat’a dair farklı tespitlerle, aynı görüşte: “Bir muhitin, bir restoranın popüler olmasını şehrin bohemleri sağlıyor. Balat, pek çok açıdan bohemlerin seveceği bir yer. Deniz kenarında oluşu, karakteristik bir silüete sahip olması bohemlerin seveceği özellikler. Balat’ın tek ihtiyacı kaldı o da, Onur’un dediği gibi, insanların kendini güvende hissedeceği işletmeler.” Bölgeye dair sıcak dedikodular arasında gerçekleşmeye en yakın olan The House Cafe’nin Balat’taki  10 yıllık ofis binasının yanına ya da içine ufak bir kafe açacağı. Beklemedeyiz.

Hem gökdelen hem sanat sokağı cenneti Bomonti

Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün birkaç yıldır dilindeki Nişantaşı’nın şık, elit, ‘Beyaz Türk’ havasını Osmanbey’e, Bomonti’ye doğru taşıma merakı nihayet gerçekleşiyor. “Bomonti, Şişli Belediyesi’nin Abdi İpekçi Caddesi’nden sonraki kalkındırma projesi. Sarıgül, mekân sahiplerini ve işletmecileri bu bölgeye yatırım konusunda destekliyor. Bomonti’nin sokakları buram buram eski İstanbul kokuyor. Hem kolay ulaşılabilir bir yer… Neden olmasın?” diyen Kaya Demirer’in bu açıklaması sonrası Sarıgül’e söz hakkı doğuyor elbet. “Bomonti’yi sanatın, kültürün yeni merkezine dönüştürme projelerimiz doğru” derken Bira Fabrikası’nın dönüşümünü anlatmaya başlıyor heyecanlı, gururlu ve tok bir sesle: “Bir yıl içinde tamamlanması planlanıyor. İçinde sanat sokağı, tasarım atölyeleri ve mahallenin eski ruhuna uygun kafeler, restoranlar olacak.” Bira Fabrikası’na doğru yürürken kentsel yenilenmenin bir parçası olarak yenilenmiş Arnavut kaldırımlı sokaklardan geçeceğimizi, Bomonti’deki sanatsal değişimin Güzel Sanatlar Fakültesi’nin, Kent Kültürü Merkezi’nin açılmasıyla zenginleşeceğini de Sarıgül’den öğreniyoruz. Sarıgül her ne kadar Bomonti sokaklarının sanatla canlanacağını müjdelese de Saffet Emre Tonguç pek aynı fikirde değil. Bomonti’nin geleceğinde bir Karaköy değil, gökdeleni bol yeni bir Levent yatıyor: “Yakında açılacak Hilton ve popüleritesi artan Rixos, Anthill gibi rezidanslar sayesinde Bomonti’de bir sokak hayatı değil, gökdelen hayatı oluşmaya başladı. Steril binalar, güvenliği bol rezidanslar burada farklı bir yaşamın doğacağının habercisi.”

Başrolde mahalle barları, kafeleri olacak Yeniköy-Emirgan

“Bir mekân açılır, tüm mahalle değişir” senaryosu daha evvel Bebek’te Lucca sayesinde İstanbul’a uyarlanmıştı. Bir zamanların balıkçı kasabası Bebek, birkaç balıkçı restoranın ve Bebek Oteli’nin müdavimleri dışında pek harekete maruz kalmazken 2000’de açılan Lucca sonrası köklü bir değişime maruz kaldı. Bebek’teki kalabalık artık pop şarkılarına söz oluyor, sosyolojik sohbetlere meze oluyor. “Biz bu filmi görmüştük” tadında benzer bir dönüşüm/değişim bu kez Emirgan sahilinden La Boom sayesinde dalgalanacak gibi. Tezin en büyük savunucusu Turizm Restoran ve Kulüp Yatırımcıları İşletmecileri Derneği Başkanı ve işletmeci Kaya Demirer. Gerekçesi sağlam: “Son yıllarda İstinye-Yeniköy arasında birçok yeni rezidans ve site açıldı, açılmaya da devam ediyor. İnşaatı sürenleri de hesaba katarsanız bu bölge on binlerce İstanbullunun yeni mahallesi olacak. Bu sitelere taşınan İstanbullular eğlenmek için yollarda telef olmak, trafikte sıkışıp kalmak istemiyor. Evinin yakınında kendi yaşam tarzına uygun mekânlar arayışına giriyor. Mekânın bu kadar popüler olması da bu yüzden. Bu hattın potansiyeli yüksek. La Boom’un sağında solunda birçok şık kafe, restoran daha açılacak” La Boom’un rolü, Yeniköy-Emirgan’ın yükselişi konusunda Levent Büyükuğur, Demirer ile aynı fikirde olsa da kısa bir ‘ama’ iliştiriyor: “Doors olarak lokasyona göre proje değil, projeye göre lokasyon bakıyoruz. Bu muhite uygun bir mekan projemiz yok. Şimdilik” Demirer’in kehanetinin ilk belirtileriniyse eylül başında göreceğiz: 
Aynı sırada açılacak Pop Pizza, pop art havasındaki tasarımı ve taş fırınını sarmalayan barıyla önümüzdeki sezonun en sıcak mekânlarından olacak. 

Etiketler

Bir yanıt yazın