Yaratıcı Zihnin Yeni Sahnesi HÄFELE 2012 Takviminde

Mobilya ve kapı donanımları alanında gerçekleştirdiği buluşları ve yenilikleriyle inovatif mobilya üretimine yön veren Häfele’nin takvimi de her yıl yeni bir yaratıcılık gösterisine sahne oluyor.

Merakla beklenen ve beğeniyle izlenen takvimin yeni yüzleri, bu yıl yine tasarım dünyasından.

Hafele 2012 takviminde Akın Nalça, Ali Bakova, Burçak Madran, Bülend Özden, Erdem Akan, Hatice Çoban Armağan-Murat Armağan, Koray Özgen, Ömer Ünal, Özlem Tuna, Özlem Yalım Özkaraoğlu, Pınar Öncel ve Seyman Çay-Melih Gürleyik (MG Design) gibi kendi uzmanlık alanlarında başarılı işleriyle bilinen isimler konuk oluyor.

İlk takvimlerde olduğu gibi Mustafa Nurdoğdu imzasını taşıyan siyah-beyaz fotoğraf karelerinde tasarımcılar, yaratıcı zihinlerini harekete geçirerek Hafele ürünlerine farklı anlamlar yüklüyorlar. Çağı etkileyen düşünürlerden, pskiyatrist Carl Gustav Jung’un da ilham verdiği gibi: “Yeni bir şeyin yaratılması usa vurma yoluyla değil, içeriden bir gereksinimden gelen oyun içgüdüsüyle gerçekleşir. Yaratıcı zihin, sevdiği nesnelerle oyun oynar.”

Kapı plakaları, banyo lavabosu ve armatürü, aydınlatma sistemi, kapı kolu, ölçü aletleri, mobilya askıları, dolap içi aksesuarı, mutfak kiler sistemi gibi Hafele ürünleri, düş dünyasından kopup gelen şaşırtıcı imgelere dönüşüyor karelerde: Işıklı askı borusu Ömer Ünal’ın elinde Yıldız Savaşları’nın savaşçısı Jedi’ın keskin ışın kılıcına dönüşüyor; Maxifix bağlantı elemanları, nadide bir takı gibi mücevher tasarımcısı Özlem Tuna’nın boynunu süslüyor. Mobilya askıları adeta canlanıyor ve Erdem Akan’ın küçük ‘takım arkadaşları’ olarak ona ‘ilham veriyor’. Müze tasarımcısı Burçak Madran’ı saran ‘yılankavi’ aydınlatmalar, tanrıların gazabına uğrayan güzeller güzeli Medusa’nın yılanlı saçından kopup gelmiş gibi… Ölçü aletleri Seyman Çay- Melih Gürleyik ekibi ve Akın Nalça’nın dramatik karelerinde ‘standart, denge ve ölçü’ kavramlarını sembolize ediyor. Lavabonun güçlü ve yalın çizgilerine gönderme yapan Özlem Yalım Özkaraoğlu, tel rafın somutlaştırdığı aura’sıyla Bülend Özden, güçlerini ‘birleştiren’ Hatice Çoban Armağan ve Murat Armağan, kobraya meydan okuyan Koray Özgen ve bizi “iç sesimizi dinlemeye davet eden’ Pınar Öncel de bu oyuna kendi anlatımlarıyla katılıyor.

Kapı kollarından boynuzlarıyla fantastik bir portre çizen Ali Bakova, takvim projesini şu sözlerle değerlendiriyor: “Biz tasarımcılar, canlı renklerin ve fütüristik çizgilerin dünyasına aitmişiz gibi algılanırız genelde. Bu sayede, siyah beyaz gibi iki rengin tonlarında gezen fantastik bir sahnede, yaratıcılığımızın yeni bir boyutunu, oyun gücümüzü yansıtma fırsatı bulabildik. Benim için farklı ve eğlenceli bir deneyim olduğunu da söyleyebilirim.”

Etiketler

Bir yanıt yazın