TOKİ’nin binalarında en düşük kaliteli beton kullanılıyor

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Denizli Şube Başkanı Yrd.Doç.Dr. Hayri Ün, TOKİ’nin yaptığı binalarda en düşük beton sınıfı olan C20’yi kullandığını, bu kalitedeki binalarda 10-15 yıl sonra betonda bozulma veya demirde paslanma olabileceğini söyledi.

Başta TOKİ’nin yaptıkları olmak üzere Türkiye’deki bütün binalarda en az C30 sınıfı beton kullanılması gerektiğini ifade eden Ün, dünyada kamunun kullandığı binalarının servis ömrünün 50 yıl kabul edildiğini, bunun olabilmesi için TS EN 206-1 standardı olan C30 kullanılması gerektiğini belirtti.

TOKİ’nin yaptığı konut binalarında hala C20 projelendirmesinin devam ettiğini vurgulayan İMO Şube Başkanı Ün, “TOKİ’nin Denizli’de yaptığı Aktepe ve Hacı Eyüplü’deki binalarda, Akvadi projesinde devam eden konut inşaatlarında proje beton sınıfı C20’dir.” diye konuştu. Pamukkale Karahayıt bölgesinde de TOKİ’nin yeni konut inşaatlarına başlayacağını hatırlatan Ün, “Bu projede 258 konut, beş küçük ve beş büyük pansiyon, ayrıca 24 derslikli ilköğretim okulu inşa edilecektir. Bu konutlarda da proje beton sınıfı C20’dir. Yapının termal bir bölgede inşa ediliyor olmasından ve sülfat bulunma riskinden dolayı inceleme yapılmalı, gerekliyse daha yüksek beton sınıfı kullanılmalı ve gerekli diğer önlemler alınmalıdır.” dedi.

Afet Yönetmeliği C20 Diyor

Yetkililere C30 betonunu neden kullanılmadığına dair soru sorduklarını, kendilerine, “Biz Afet Yönetmeliği’ne göre projelerimizi yapıyoruz. O yönetmelikte en düşük beton sınıfı C20 kabul ediliyor.” dendiğini anlatan Hayri Ün, “Afet Yönetmeliği, konuyu deprem hesaplamaları açısından ele almaktadır ve eğer betonarme yapıya zararlı olacak hiçbir çevresel etki olmayacak ise yapılarda C20 beton sınıfı kullanılabilir ancak ülkemizin hiçbir yerinde tamamen kuru kalacak, yağmur ve nem etkisine maruz kalmayacak dış cephe betonları yoktur. Ayrıca Afet Yönetmeliği, ‘En düşük C20 kullanılması gerekir’ hükmünü içeriyor. Bunun üzerinde beton sınıflarını kullanamazsınız şartı yoktur” şeklinde konuştu.

İnşaat mühendislerinin bina yapımında birinci derecede sorumlu olduğunu hatırlatan Yrd.Doç.Dr. Ün, şunları kaydetti: “Binada dış cephedeki demirlerin paslanması da tespit edilirse mevcut standartlara uyulmadığı proje üzerine atılan imza ile tespit edilecek ve suçlu meslektaşımız olacaktır. İdareci ve işveren, ‘Biz teknik şartnamelere, yürürlükteki yönetmeliklere uygun olarak projesine göre yapın dedik. Bunun parasını verdik, binalar yapıldı. Biz diğer mevzuattan anlamayız.’ diyeceklerdir. Bu yüzden inşaat mühendislerimiz, attıkları imzanın arkasında durmalıdır. Olası bir adli soruşturmada yanlarında kimseyi bulamayacaklarını unutmamalıdırlar” 

“Demirin beton tarafından tamamen sarılmasına ‘paspayı’ denir. Bir binada paspayı yeterli düzeyde sağlanmışsa beton, demirin paslanmasına engel olur. Böylelikle beton ve demir beraber çalışır, binaya gelen yükleri ve özellikle deprem yüklerini güvenli bir şekilde taşıyabilir. Bununla birlikte bilimsel olarak ‘karbonatlaşma’ olarak ifade edilen etkiyle beton, havadaki karbondioksitle reaksiyona girerek koruma özelliğini yüzeyinden itibaren kaybetmektedir. Koruma özelliğinin kaybedilmesi demire ulaştığında ise nemin de varlığında demir paslanmaya başlamakta, hatta bazı durumlarda paslanmanın ardından demirin sadece izi kalmaktadır. Böyle bir binada demir ve betonun birlikte çalışması ve gelecek deprem yüklerini güvenli bir şekilde taşıyabilmesi mümkün değildir. Böyle bir bina, depremde yıkılmaya mahkumdur. Servis ömrü boyunca bu korumanın devam edebilmesi için TS EN 206-1, orta derecede veya yüksek rutubetli havaya sahip binaların iç kısımlarındaki betonlar ve yağmurdan korunmuş, açıkta bulunan betonlar için en düşük C30 sınıfı beton kullanılması gerektiğini öngörmektedir”

Etiketler

Bir yanıt yazın