Tasarımda “Aklın Gözüyle Görmek”

17-18 Kasım 2011 tarihlerinde "aklın gözüyle görmek" mottosuyla gerçekleşen All Design, tasarım dünyasının ünlü isimlerini bir araya getirdi.

Arkitera’nın iletişim sponsoru olduğu All Design’da ilk günün konuşmacılarından, dünyaca ünlü tasarım ve inovasyon gurusu yazar John Thackara, “Algının Kapıları” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Farklı çözümlere ulaşmak için, olaylara farklı gözle yaklaşmamız gerektiğini vurgulayan konuşmacı, iklim değişimi, ekonomik krizler, petrol ihtiyacı gibi sorunları ele alarak, bunlar karşısında nasıl bir duruş sergilememiz gerektiği üzerine fikirlerini anlattı. Thackara’ya göre, yeni gelişme türleri ve yeni ekonomik aktivitelerle ekonominin insan odaklı olmaktan çıkıp yaşam odaklı hale gelmesi ve sosyal enerjiye dayalı bir ekonomik sistem geliştirilmesi gerekiyor. Thackara, bazı heyecan verici projeleri de dinleyicilerle paylaşarak, kentsel ekoloji ve binaların yeniden kullanımı üzerine örnekler verdi.

U2 gibi dünyaca ünlü gruplarla çalışan, Eurovision 2008’in sahne tasarımcısı olan ve bazı filmlerin sanat yönetmenliğini de üstlenen konsept tasarımcısı Mikael Varhelyi’nin “Kutsal Bir İlham mı, Yoksa Sadece Şans mı?” başlıklı sunumunda tasarım yapmak için kesin bir formülün verilemeyeceğini söyledi. İyi bir tasarımcı olabilmek için çok çalışmak, hayattaki olasılıkları görmek ve onlara güvenmek gerektiğinin altını çizen Varhelyi, “Farklı bir şekilde yapsaydım?” sorusunu tasarımcının sürekli kendi kendine sorması gerektiğini belirtti.

Peugeot, Mercedes, Volkswagen gibi otomobillerin bazı modellerini tasarlayan endüstriyel tasarımcı Murat Günak, “Hareketlilik Basittir, Ağırlıklarınızdan Kurtulun” başlığıyla ilk arabaların ortaya çıkışından, günümüzdeki konseptlere uzanan ve geleceğin arabalarının neden ve ne şekilde değişeceğini anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Hareketin gelecekte kentsel alanlara yöneleceğini söyleyen tasarımcı, daha iyi bir çevre için çaba göstermemiz gerektiğini vurguladı.


Murat Günak

Multimedya sanatçısı Miwa Matreyek’in hazırladığı ve kendi gölgesini de katarak sunduğu görsel-işitsel gösterinin ardından, tasarımcı ve mimarlık eleştirmeni Gökhan Karakuş’un moderatörlüğünde “Tasarımın Ötesi” paneli gerçekleştirildi.

Panele katılamayan endüstriyel tasarımcı Ayşe Birsel’in sunumunu yapan Karakuş, sözü Defne Koz’a bıraktı. Türkiye’de tasarımın geçmişinin çok eskiye dayanmadığını belirten Koz, bu etkinliklerle konunun tartışmaya açılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. İçinde bulunduğumuz dönemin, tasarım fikrinin ötesine geçmek için çok uygun bir zaman olduğunu dile getiren tasarımcı, gıda sektörü için yaptığı tasarımlara odaklanan bir sunum gerçekleştirdi. Tasarımda objeler, deneyimler, diller ve vizyonları konuşmasında ele alan Defne Koz, stratejik yaklaşımın önemine de değindi.


Gökhan Karakuş, Defne Koz, Bengi Turgan, Derin Sarıyer, Gamze Güven, Özlem Er

Bir sonraki konuşmacı, kendisini “hizmet tasarımcısı” olarak tanımlayan Bengi Turgan’dı. Turgan, ülkemizde henüz bilinmeyen bir meslek olan hizmet tasarımcılığını anlatarak konuşmasına başladı. Yaptığı işin hizmetin kalitesini artırmak, hizmet sunucu ile hizmet alan arasındaki etkileşimi güçlendirmek ve müşteri deneyimini zenginleştirmek olduğunu söyleyen Turgan, gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde hizmet tasarımı sayesinde bir sıçrama yaşanacağını düşünüyor.

Derin Design’ın ortaklarından olan Derin Sarıyer de, tasarım alanındaki deneyimlerini paylaştığı konuşmasında, şirket olarak yaptıkları işlerden örnekler sundu. Tasarımlarında “oyuncu rasyonellliğe (playful rationality)” dayanan bir dile sahip olduklarını söyleyen Sarıyer, bir marka direktörü ve mobilya tasarımcısı olarak, Türkiye’de henüz bu konuların konuşulmadığı dönemlerden itibaren yurtdışında elde etmiş oldukları başarılardan söz etti.

Tasarım Üssü’nün kurucusu olan Gamze Güven ise, tasarım hayatını dönemlere ayırarak dinleyicilerle paylaştı. Güven’in sunumu, kendisinin bir tasarımcı olarak geçtiği aşamaları gözler önüne sererken, Türkiye’nin son yıllarda gelişen tasarım anlayışı hakkında da ipuçları içeriyordu. Tasarımcı olarak mesleğe ilk atıldığı yıllarda kent ve ofis mobilyaları tasarımı ile iç mimari bağlantılı bazı ürün tasarımları yapmış olan Güven, son yıllarda daha çok ambalaj ve gıda tasarımı odaklı olarak çalıştığını belirtti.

İTÜ Endüstriyel Tasarım Bölümü’nden Prof. Özlem Er ise, tasarımda iletişim ve sosyal becerilere de sahip olmanın öneminden bahsetti. Öğrencilerle yaptıkları tasarımları anlatan akademisyen, günümüzde ürün tasarımını aşan ve hizmet tasarımı, deneyim tasarımı gibi konulara da yönelen tasarım fikri nedeniyle tasarım eğitiminin de değişmesi gerektiğini düşünüyor. Değişen bu tasarım projelerine yaklaşımın nasıl olması gerektiğini sorgulayan Er, hızla değişen dünyada eğitimcilerin de kendilerini eğitmesinin öneminden de bahsetti.

Panelin ardından İKSV İstanbul Tasarım Bienali Direktörü Özlem Yalım, 2012 Ekim ayında başlayacak olan bienali ve tema olarak belirlenen “Kusurluluk / Imperfection” konusunu ele aldı.


Emre Arolat

Günün son konuşmacısı olan mimar Emre Arolat, “Tasarımda Özgürlük, Özgüllük ve Özgünlük” başlıklı sunumunda iki projesinden örnekler verdi. Arolat, uygulaması bitmiş olan Yalova’daki Raif Dinçkök Kültür Merkezi ve inşası yeni başlayan Büyükçekmece’deki Sancak Camisi projesindeki yaklaşımlarını anlattı. Tasarımcının, yaptığı işle kurduğu ilişkide dengelerden bahseden mimar, tasarımcının tasarımını değil kendini öne çıkarmasının bir hata olduğunu düşünüyor. Yer bağlamının mimari tasarımın ana omurgası olduğunu belirten mimar, kavramsal çerçevenin projenin en başından kurulup, sonuna kadar taşınması gerektiğinin de altını çizdi. Arolat, sunumunun ardından devam etmekte olan diğer projelerinden bazı görselleri de dinleyicilerle paylaştı.

Etiketler

Bir yanıt yazın