Tarlabaşı’nda ‘mücevher değeri’nde işler

'Mücevher değerindeki Tarlabaşı'nda mülklerin uzlaşarak devredildiği söylendi. Ancak davalı mahalle sakinlerinin anlattığı tablo, bambaşka...

Bahattin Argiş, kamulaştırma sürecinde davalık oldu. Ancak pek çok tanıdığının acele kamulaştırma tehdidinden korkarak mülkünü sattığını söylüyor.

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, ‘Sulukule’de Roman vatandaşların yaşadığı dramın Tarlabaşı’nda yaşanmayacağını’ söylerken “Tek tek mahalle sakinleriyle tanıştık, konuştuk, anlaştık” demişti. Çoğu mülk sahibinin belediye ve GAP İnşaat’la ‘uzlaşarak’ mülklerini devrettiği iddia edilse de belediyeyle davalı mahalle sakinlerinin anlattıkları çok farklı.

Bir lokantada çalışan Bahattin Argiş, çoğu tanıdığının belediyenin “Acele kamulaştırırız” tehdidinden korkarak Demircan’ın deyimiyle ‘mücevher değerinde bir bölge’ olan mülkünü yok pahasına sattığını anlatıyor. Uzlaşma teklifine yanaşmayan Argiş, belediyenin 100 metrekarelik hissesine biçtiği kamulaştırma bedeline itiraz ederek dava açmış. Dava sonucunda fiyat 4 katına çıkmış olsa da meblağ, ailenin Tarlabaşı’nın proje dışında kalan alt sokaklarında yarı büyüklükte bir daire almasına bile yetmiyor. Yaklaşık 300 hak sahibinin kamulaştırmalara karşı dava açtığı tahmin ediliyor.

Küçük Kırlangıç Sokağı
Bahattin Argiş’in akrabalarıyla oturduğu Küçük Kırlangıç Sokak’taki apartmanları da proje kapsamında acele kamulaştırılmak istenen mülklerden. 74.5 metrekarelik arsa üzerindeki 4 katlı binanın 3’te biri Bahattin Bey’e ait. 2008’de belediye yaklaşık 100 metrekareye tekabül eden hissesi için 56 bin lira teklif etmiş. Aile teklifi reddedip “Evimizi biz restore etmek istiyoruz” deyince bu sefer 37 bin liradan kamulaştırma çıkartılmış.

Argiş, “Herkesi böyle düşük fiyatlardan kamulaştırma tehdidiyle korkuttular ama biz dava açtık” diyor. İki yıl süren davada mülkün değeri 165 bin TL olarak belirleniyor. Fakat belediye mahkemenin ihtarlarına rağmen parayı 2 ay ödeyemiyor ve dava düşüyor. Bahattin bey, belediyenin kamulaştırma bedelini zamanında ödeyememesini “Vergi ayından önce parayı yatıramadılar, ‘Anca haziranda ödeyeceğiz’ dediler” diyerek açıklıyor.

Bahattin Bey’e dava düştükten iki ay sonra İstimlak Müdürlüğü’nden ilk gelen notun aynısı bir not geliyor. Notta, uzlaşma sağlanamadığı takdirde kamulaştırma işlemlerinin başlatılacağı yazılı:
“Eşimle belediyeye gittik. Bizi ismini bile söylemeye çekinen bir memur karşıladı, sanki işportacıymışım gibi ayakta ‘Kaça satacaksınız?’ diye sordu. ‘Çoluk çocuğumun geleceğini konuşuyoruz, biraz saygılı olun’ dedim, ‘Biz mülkümüze mülk istiyoruz, para istemiyoruz.’ Sadece para verebileceklerini söyledi, mahkeme parasına 10 bin lira ekleyip ‘175 verelim binayı bize verin’ dedi. Bu paraya iki sokak ötede evimin yarısı kadar daire bile alamam, kusura bakmayın dedik itiraz yazdık.”

Aradan 1 ay geçmeden Bahattin Bey’e üçüncü kez aynı nottan geliyor: “Uzlaşma sağlanamadığı takdirde kamulaştırma işlemleri başlatılacak..” Aileyi belki de yıllar sürecek bir dava daha bekliyor…

Bahattin Bey, sokağın eski günlerini anlatırken “Burası cıvıl cıvıldı, komşularımız Ermeni, Mardinli, Samsunlu… Tam bir mozaikti” diyor. Küçük Kırlangıç Sokak bomboş, yıkımı bekliyor: “Belediye buraları temizlemiyor, çöpleri toplamıyor. Aksine burayı iyice tenhalaştırıp bizi kaçırmaya çalışıyorlar…”

‘Belediye kamulaştırma bedellerini ödeyemiyor’
Bahattin Argiş, belediyenin kamulaştırma bedelini ödeyemediği tek davacı değil. Tarlabaşı Mülk Sahipleri Derneği avukatı Barış Kaşka, 7 mülk sahibinin davasında belediyenin kamulaştırma bedelini vaktinde yatıramadığı için davaların düştüğünü ve tapuların belediyeye geçmediğini anlatıyor, “Bu taşınmazların mülkiyeti idareye geçmedi ve Tarlabaşı Projesi kısmi olarak durmuş oldu” diyor. Projenin iptali için açılan davalar ise Danıştay’da.

‘Evimiz oyunlarla elimizden alındı’
Mali müşavir Y.E.’nin Tarlabaşı Tavla Sokak’ta 60 metrekare taban üzerine 3.5 katlı müstakil evi için belediye 3 seçenek sunmuş:
“Mülkümüzün değerini 120 bin TL belirlemişler, istersek bu tutar nakit ödenecek. 2’nci seçenek, yerine Küçükçekmece’de TOKİ’den küçük bir daire var. 3’üncü seçenek ise 210 metrekare kullanım alanı olan tapulu yerim için projeden 42 metrekarelik bir daire! Arsamızla aynı yerde olması konusunda da söz veremezlermiş, yani işlerine gelen yerden verecekler. 42 metrekarelik yer olmadığı için taslak plan üzerinden en az 60 metrekarelik yer seçecekmişim. Aradaki 18 metrekare fark için metrekaresi 3 bin TL den 60 bin TL civarı fark ödemem gerekiyormuş. Özetle yapılan şu: 210 metrekareyi 120 bin liraya alıyor, ama 42 metrekareyi 60 bin liraya satıyor! Yani mülkümün yerine yapacağı inşaatın tamamının maliyetini benden alıp yerine 5’te 1’i kadar bir yer veriyor.” Bu seçeneklerden birini kabul etmezse Y.E.’nin mülkü kamulaştırılacaktı.

‘Bırakın kendim restore edeyim’
Y.E., belediyeyle ‘uzlaşma’ sürecini şöyle anlatıyor: “Bölgenin güzelleştirilebilmesi için dönüşümün gerekliliğine katıldığımı, bu restorasyonu kendim yaptırabileceğimi, gerekli iznin verilmesi talebimi yazılı ve sözlü olarak hem şirkete hem de Beyoğlu Belediyesi’ne dilekçeyle bildirdim. Belediye bu aşamada mal sahipleri ile hiç muhatap olmadı. Mal sahibi olarak muhatap bile alınmadan, hiçbir tebliğ bile yapılmadan kamulaştırma yapıldı.”

Y.E.’nin kamulaştırma bedeline karşı açtığı davada bina 350 bin TL. den kamulaştırılmış. Kamulaştırmanın iptali davası içinse Danıştay’ın kararı bekleniyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın