‘Sulukule… Sulukule… Vakit geçer güle güle'(!)*

“Gösterdiğiniz fotoğraflardan Sulukule evlerinin ne kadar yıpranmış olduğu apaçık. Neye itiraz ediyorsunuz anlamıyorum.” Amsterdam Üniversitesi’nden sosyolog Prof. Jan Rath.

Nerden başlamalı? Nasıl anlatmalı?

Önce proje

Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in verdiği bilgiye göre; “Sulukule’ye inşa edilecek toplam hane sayısı 640. Halen 575 konut bitmiş; Sulukule’de yaşayan 900 hissedardan 50’si Sulukule’deki yeni evler için hak sahibi olmuş; geriye kalan 850’si açıkta/ Taşoluk’ta/ kirada/ akrabalarının yanında. Kalan 525 evi, dışarıdan gelen kişiler almış”!

Sonra son durum: İptal

İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nin 26.04.2012 t. 2009/758 E. sayılı kararı ile Fatih Belediyesi’nin yaptığı ve inşaatını büyük ölçüde tamamladığı proje iptal edildi. Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ile Roman Kültürünü Geliştirme ve Dayanışma Derneği tarafından açılan ve İstanbul 4. İdare Mahkemesi’nce görülen üç ayrı davadan da oybirliği ile aynı karar çıktı: Sulukule projesinin SİT alanı üzerine, Koruma Bölge Kurulu kararlarına aykırı olarak inşa edildiği, Romanların mülkiyet hakkının ihlal edildiği belirtilerek iptaline karar verildi. Av. Hilal Kuey durumu şöyle açıkladı: “Belediye’nin kararı temyiz edecek olması inşaatların devamını ve kura çekim işlemini yasal hâle getiremez.”

Son durum sonrası durum: Durumu anlaması zor durum, Profesör Rath

Fatih Belediyesi Mahkeme’nin projeyi iptal etmiş olmasına aldırmadı; inşa edilen binaların, “hak” sahiplerine dağıtılması için 26 Haziran 2012’de çekiliş yaptı. Başkan Demir, “kuranın mahkeme kararına karşı yapılmış bir hareket olmadığını… yalnızca kimin hangi evde oturacağını göstereceğini’ belirtti. Bir Sulukuleli hak sahibi, çekilişin yapıldığı sokakta park edilmiş araçları göstererek “Doğma büyüme buralıyım. Hiç bu kadar cip görmedim” dedi. (Elif İnce’nin haberi, Radikal, 27 Haziran 2012)

Bu arada

Büyük çekilişte, Sulukulelilere vaat edilen evlerden daha küçük evler çıktı; ve hile yapıldığı iddiaları var. (www.kamupersonel.com/son-dakika/06/28/2012)

Diğer tarafta: Sürgün

Fatih’ten 40 kilometre uzakta Taşoluk’a taşınan Sulukuleli Selahattin Güdek’in, Ulusal Kanal’a anlattığı: “Ramazan bitsin Sulukule’ye döneceğiz. 270 haneye yakın geldik. Şu anda 30 hane kaldı. O da dört beş tanesi kiracı. Onlar da Ramazan’dan sonra taşınır zaten.” (1 Tem 2012)

Akademik boyutta

Prof. Rath size acil olarak bir kaç yanıt da ben yetiştireyim:

Sulukule’de yaşayan Romanlara hiç danışılmadan, hâl-hatır sorulmadan evlerini zorla boşaltma ve yıkım kararı alındığını mı önce söylesem tatmin olursunuz?

2005’te ilkyazın bir gününde, 5366 sayılı Kanun diye bir şeyin Resmî Gazete’de yayımlanıp, mahallelerinin yıkılacağını akşam televizyondan öğrenen Sulukuleli Romanların, sokaklara dökülüşünü tasvir etsem mi?

İçinde yaşayanlar ile birlikte karar alarak restorasyon seçeneğinin, Belediye’nin ufkunda olmadığını, uluslararası bir toplantıda Fatih Belediyesi’nin her-bi-işini-düzenleyen Bay Mustafa Çiftçi’sinin “tamam birlikte yapacağız” dedikten sonra hazırlanan alternatif planı kaale almadığını mı anlatsam?

Sulukule’de yaşayan çoğu insanın tapusu olmadığına, geniş bir ailenin, birkaç nesil, birarada, aynı hanede yaşadığına mı değinsem?

Tarihî Eğlence Evleri 1994’te yasaklanalı beri düzenli geliri olmayan Sulukuleli Romanların, ırkçı önyargılar nedeniyle, işe alınmadığını, insanların son derece kısıtlı imkân ve para ile, ama mahalle-içi olağanüstü bir dayanışma sayesinde hayatı sürdürebildiğine, bakkaldan bir fincan şeker, bir ufak parça peynir, komşudan iki kaşık çay, bir lokma ekmek ile ailelerin on yıllardır yardımlaşarak, gündelik yaşadığına mı vurgu yapsam?

Düzenli gelir yokluğunun uyuşturucu ve paralı cinsellik sektörlerini geliştirdiğine, bunu merkezden uzaklaştırmanın da, yeraltı ekonomiyi buharlaştırmayıp, sadece göz mesafesinden kaldırdığına mı dikkat çeksem?

Prof. Rath, durumu iyice anlayın diye bin bir cevaptan hangi birini versem? Sanmayın ki burada her şey Amsterdam’daki gibi plastik bir siyasi tavır ve edimle, halkla konuşarak, anlaşarak yapılıyor. Türkçede ortaklığı, karşılıklılığı ifade eden ” şa, şe, şi iş, eş, aş” ekleri Belediye’de bilinmiyor!

Hollanda Araştırmaları Enstitüsü ile Amsterdam Üniversitesi’nin kısa bir süre önce Avrupalı ve Türkiyeli akademisyenlerle yaptığı “Kimin Kültürü?” konferansında sorduğunuz soruyu buradan yanıtlarken Prof. Rath, eski ustalardan Celal Şahin’in 1962’de yaptığı Sulukule plağını, hatırlatarak haddimi aşmadığımı umarım: “Sulukule.. Sulukule.. Vakit geçer güle güle.”

* Celal Şahin’den, 1962

Etiketler

Bir yanıt yazın