Sosyal Sınırları İrdeleyen Yaratıcı Bir Konut Projesi

Sosyal Sınırları İrdeleyen Yaratıcı Bir Konut Projesi

Objektor Architekti tarafından tasarlanan Ovenecká 33, özel ve kamusal, mülk sahibi ve sanatçılar arasındaki üslup farkları ve sınırları irdeliyor.

Fotoğraflar: BoysPlayNice

Konsept Yaratma Süreci

“Hayatım boyunca insanları birleştirmek ve aralarındaki -kültür, cinsiyet, ırk gibi- bariyerlerin geçirgenliğini keşfetmek konusunda ilgim vardı. Sınırları zorlamak bana hep keyif verdi.

Ovenecká 33’ün tasarımında, farklı stilistik elementleri, özel alanlar ve halka açık alanlar arasındaki bariyerleri deneyimledik. Paylaşımlı, açık ve geçirgen aynı zamanda da saklı köşeler ve gizli alanlar barındıran bir mekan tasarladığımı baştan itibaren biliyordum. Adeta ‘hiçbir zaman aynı yoldan dönmeni gerektirmeyecek’ bir mekan olacaktı. Karakteristik ve değişken, bir sinema ya da tiyatro salonu gibi.

Çeşitli tuhaflıkları bir araya getirdik ve çocukluk hayallerini minimalist bir temele dönüştürdük. Örneğin, bir ev tahtı, mağaraya benzeyen bir mutfak ya da kütüphaneye bir gizli geçit…

Farklı tasarımcılar, sanatçılar ve arkadaşlarla bu eklektik oyunumuz sürecinde çalışma ve girişimlerinde yer alma fırsatı buldum. Mozaik zeminde tablo haline gelen taş parçalarını ayırmak, ipliği jakar olarak boyamak veya cam mozaikleri birleştirmek gibi küçük deneyimler sonucunda; hem yaratıcı süreçler ve el işçiliğini hem de çevremdeki objeleri daha iyi anlama fırsatı buldum.

Evimin hikayesini bilmek, değişim içindeki mekana yaratıcı insanları davet ederek onlarla bu süreci paylaşmak benim için çok önemli,” diye anlatıyor Tereza Porybná.

Mimari Tasarım Süreci 

Yaklaşık 200 metrekarelik yapıya girildiğinde, boş bir alan ile karşılaşılıyor. Apartman girişi ilk olarak oldukça yatay bir mekan izlenimi veriyor. Tarihi binadan geriye kalanlar yalnızca dış duvarlar, modern yeniden yapılanmadan ise sadece devasa beton iskelet kalmış. Evin kaybolan tarihi ve açık alanın yalın yataylığı, hayal gücü için engel tanımayan bir mekan yaratmış.

“Yeniden yapılandırmayı, değişken ve stabil ortamlardan oluşan yaşayan bir sahne olarak kurguladık. Eklemeye, güncellemeye ve aktif kullanıma uygun bir çerçeve oluşturmayı hedefledik. Sergi destek tasarımları ve bireysel eserlerin ayarlanması üzerinde çalışıyoruz.”

Tasarımcılar, sabit beton iskelet eşliğinde; çeşitli girişler ve sürpriz manzara noktaları ile yerleşik düzeni ritmik hale getirmeyi hedeflemiş.

Apartmanın atmosferi, güneşin farklı açılarda duvarlara vurmasıyla günün her saati farklı bir etki yaratıyor. Bazı anlar zamanın içinde kaybolurken bazı saatlerde ise o ana -adeta bir beton gibi- bağlı oluyorsunuz.

Apartman yerleşik sanatçılar için bir çalışma alanı sağlıyor. Mekan, sergiler ve etkinlikler için kullanılmaya elverişli olarak tasarlanmış. Bu alışılmadık tarzdaki -bir sanat enstalasyonu olarak tasarlanmış- alan; içerisinde kullanıcının kendi ruh haline uygun, sahne ve köşeler yaratabilmesi sayesinde yatırımcı için de rahatlık sağlıyor.

Bol ışık alan giriş alanı, köşede konumlandırılmış alçı çeşmenin ve dokuma tahtın mimari açıdan anlamlı figürleri ile vurgulanıyor. Doğal renk paleti, girişe bitişik yapılmış banyoda kullanılan canlı yeşil tonu ile canlanıyor. Kitaplığın sade geometrisi, bir kiriş aracılığıyla yaşam alanına açılan bir geçit oluşturuyor.

Zeminlerin ve tavan desenlerinin önemi üç parçalı bir düzen oluşturuyor: ortak alan, stüdyo içeren bir yaşam alanı ve ana yatak odası. Mahremiyet, yatak odasını salondan sertçe ayrılması ve üç farklı atmosfer arasında yavaşça geçiş yapılması ile sağlanmış. Nişler ve sıva duvarlardan oluşan yatak odası; dikey çıtalı, gömme dolap görünümlü gizli geçit ile tonoz biçimli banyoya bağlanıyor. Apartmanın diğer alanları da birbiri arasında görünmez bir akışa sahip.

Stüdyonun banyosu, net hatlara sahip bir kare modül olarak tasarlanmış. Bu sert görüntüsü, vitray pencereler sayesinde içeride oluşan renkli yansımalar ile yumuşatılmış. Kullanılan doğal beyaz, renk yansımaları için bir oyun alanı yaratmış.

Terrazzo mermeri ve beton birleşiminden yapılan bar alanı, ortak alanın ağırlık merkezini oluşturmuş. Hareketli bileşenler de bu ağırlık merkezine hizmet edecek şekilde yerleştirilmiş. Sıva, karaağaç, zemin şapı ve beton; saklı sanat eserlerini öne çıkarıyor.

Etiketler

Bir yanıt yazın